POLİTİKA - 16 Kasım 2016 Çarşamba 12:19

Başbakan Yıldırım: 'Hazırlıklarımızda sona gelmiş bulunuyoruz'

A
A
A
Başbakan Yıldırım: 'Hazırlıklarımızda sona gelmiş bulunuyoruz'

Başbakan Binali Yıldırım, “Hazırlıklarımızda sona gelmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki günlerde anayasa değişikliği konusunu Gazi Meclis’e getirmiş olacağız. Diğer siyasi partilerle ortak bir mutabakat zemini aramayı da sürdüreceğiz” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Genel Merkezi’nde 113’üncüsü düzenlenen genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti kadrolarının Türkiye’nin umudu, milletin kalkınma ve gelişme iradesinin sembolü olduğunu belirterek, yapılan hizmetlerden dolayı partililere teşekkürlerini iletti. Bu toplantıların çok özel bir anlamı ve yeri olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bu toplantılarımız bugüne kadar hem parti içinde birlik hem de ülke bütünlüğünü temsil eden özelliğe sahip. Bu çatı altında bir tek insanımızı dışarıda bırakmaksızın, 79 milyon vatan evladının tamamı temsil ediliyor. Genel merkezimiz, yalnızca partinin işlerinin yürütüldüğü sıradan bir yer değildir. AK Parti Genel Merkezi, Anadolu insanının siyasetteki baba ocağıdır. Türkiye’deki diğer partiler oy dağılımında belirli bölgelere hitap ediyor halbuki AK Parti insanı merkeze alan, her bir vatandaşımız nasılsa nazarımızda aynıysa bölgelerimizde, ilçelerimizde, mahallelerimizde aynıdır. Mühendis Mehmet bizim için ne kadar değerliyse, çiftçi Ahmet de o kadar değerlidir. Türkiye’nin her köşesi ve bütün renkleri bizim siyasetimizde AK Parti siyasetinde, kendisini bulur. Partimiz, bugüne kadar girdiğimiz bütün seçimlerde bu misyonun hakkını veren sonuçları almayı başarmıştır. Seçim tabloları incelendiğinde bu gerçeğin rakamsal ispatını görebiliriz. AK Parti davasına sadakatle bağlı olan her arkadaşımızın büyük emeği vardır. AK Parti’nin siyaset tarihine başarı olan geçen bütün muvaffakiyetlere bütün kardeşlerimizin alın teri vardır. Sizler, siyasi literatürde konu ne olursa olsun yiğit ve çalışkan insanlar olarak geçeceksiniz" ifadelerini kullandı.

“BİZİM EN TEMEL DAYANAĞIMIZ HEP MİLLETİMİZE OLAN İNANCIMIZ VE GÜVENCİMİZ OLDU”

"Zümre, bölge siyaseti yapanlar bu birlik ruhunu asla anlayamazlar" diyen Yıldırım, "Bugün bu salonda ülkemizin bütün bölgelerinden yol arkadaşlarımız burada. Şu bölge bu bölge için değil, Türkiye için elini taşın altına koyan kardeşlerimiz burada. Biz, milletin diliyle konuşuyoruz. İlk günden beri bizim hedeflerimiz milletin umutlarıyla şekil buldu. 2002’de koalisyon çıkmazlarına, vesayet odaklarına karşı mührü bize teslim eden milletimize tam 14 yıldır AK Parti olarak hizmet ediyoruz. Bu kutlu yürüyüşte, milletimizden bir dakika ayrı gayrı düşmeden ilerliyoruz. Bizim en temel dayanağımız hep milletimize olan inancımız ve güvencimiz oldu. Biz, insanımızın büyük potansiyeline daima güvendik. Bu millet de bu ülke için kurduğumuz hayallere ortak oldu ve bizi canı gönülden destekledi. Bu yüzden, 2002’den beri Türkiye bizimle birlikte aralıksız olarak büyüyor, gelişiyor. Her zaman her şartta, karamsarlığa, umutsuzluğa zerre kadar prim vermeden aşkla, heyecanla yolumuza devam ediyoruz. Çünkü, biz bu topraklarda asırlar boyunca hüküm süren bir milletin temsilcileriyiz. Türkiye büyük bir ülke. Bizler de hizmet sancağına elimizden bırakmadan bu ülkeye layık olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"AK Parti’nin iktidarda olduğu 14 yıllık sürede Türkiye’nin daha önce görmediği büyük atılımların yaşanmasına sahne olduk. 14 yıllık süreçte, başkaları da boş durmadı, demokratikleşme adımlarını, ekonomik atılımları, sosyal kalkınmayı, milletlerarası ilişkilerimizi insanımıza hep kötülediler. E-muhtıra, kapatma davaları gördük, 367 gibi hukuk garabeti yaşadık. Ancak, milletimiz hepsini elinin tersiyle bir bir kenara iterek, siyasetteki baba ocağına kendi sinesinden çıkmış bu tertemiz siyasi harekete, daha güçlü bir şekilde her seferinde sahip çıktı, mührü teslim etti. Ülkemiz ağırlıklarından tek tek kurtularak şaha kalktı. İstikrar ve güvenden asla taviz vermedik. Bazılarının hayal dahi edemediği şeyi bir bir hayata geçirirken ilham aldığımız tek şey milletin bize olan güvenci ve inancıydı. Uluslararası siyasi mühendisleri hep yapamazsınız dediler, güldük geçtik, vesayet odakları karşımıza dikildi, doğru bildiğimiz yolda devam ettik. Türkiye üzerinde karanlık hesapları olanlar hiç ama hiç bizi sevmediler. Çünkü, AK Parti milletin makus tarihini adım adım değiştiriyor, onların karanlık hesaplarını tek tek bozuyordu."

“BU DESTANSI MÜCADELEYİ DÜNYA TARİHİ YAZACAKTIR”

Milletten aldıkları emanete tek gün bile gölge düşürmediklerini anlatan Yıldırım, "Biz, AK Parti olarak milletin çelikten iradesini temsil ediyoruz. En son 15 Temmuz gecesi bütün dünya bu milletin bileğinin bükülemeyeceğini en açık şekilde gördü. Ülke ve millet olarak haince saldırıya maruz kaldığımız o gece Türkiye için bir milat oldu. Yabancı filmlerde sık sık rastlarız, vatanı için fedakarlık yapan insanlar uzun uzun anlatılır. İkinci istiklal harbini başlatan insanımız ne bir sinema filmine, ne bir belgesele sığacak değildir. Bu destansı mücadeleyi ancak ve ancak insanlık tarihi, dünya tarihi yazacaktır. Darbe girişimi karşısında dimdik duran millete bu kahramanca mücadeleleri için sizlerin huzurunda bir kez daha şükranlarımı sunuyor, o gece gasp ettikleri uçak, bomba, silahlarla bu ülke insanını yeneceğini zanneden insanlara milletin tokadını gösteren yürekli insanlarımız, bana Necip Fazıl’ın şu mısrasını hatırlatıyor, ’Gel gör, kaç füzeye denk bir bir müminin duası" diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, bu saldırının Türkiye’ye yapılmış bir saldırı olduğuna dikkati çekerek, "Millet iradesine yapılmış bir saldırıdır. Ana kademelerimiz, gençlik kollarımız, gençlik kollarımız olayın meydana geldiği ilk andan itibaren gereken hassasiyet ve dirayeti göstermiştir. Teşkilatımızda görev alan arkadaşlarımızdan şehitlerimiz, gazilerimiz var. AK Parti bu hain girişimin karşısında tek yumruk, dimdik durmuştur" dedi.

Bugün 15 yaşında olan AK Parti’nin, bu 15 yılda, her türlü vesayet girişimine aynı kararlılıkla karşı koyduğunu belirten Yıldırım, "Girdiğimiz her imtihandan milletimize mahcup olmadan alnımızın akıyla çıkmayı başardık. AK parti çatısı altında nefer gibi çalışan arkadaşımla gurur duyduğumuz ifade etmek istiyorum" açıklamasında bulundu.

PAKİSTAN’A TEŞEKKÜR ETTİ

"Kardeş ülke Pakistan’a gönülden teşekkür etmek istiyorum" diyen Başbakan Yıldırım, "Pakistan halkı tarih boyunca daima milletimize dostluğunu göstermiş her türlü takdire şayan bir millettir. Pakistan devletinden de daima dostluk ve yakınlık gördük. Pakistanlı kardeşlerimiz, bugün bir kere daha Türkiye’ye desteklerini açıkça ortaya koyarak FETÖ terör örgütüyle mücadelemizde yanımızda yer aldılar. Pakistan hükümeti, ülkede FETÖ’ye ait 23 okulda çalışan 108 öğretmenin aileleriyle birlikte 20 Kasım’a kadar ülkeyi terketmesini istedi. Kardeş Pakistan’ın bir terör örgütü karşısındaki bu samimi ve yürekli tutumu ümit ederim başta batılı ülkeler olmak üzere diğer dost ülkelere de örnek teşkil eder" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, "Pakistan’ın teröre karşı bu şuurlu duruşunu takdir ediyoruz. İsteyince her ülke teröre mesafe de koyabiliyor, gerekirse de ülkesinden kovabiliyormuş. Aynı hassasiyetin ilişkilerimizin iyi olmasını arzu ettiğimiz bütün ülkelerde de tezahürünü bekliyoruz" diye konuştu.

Terör bugün bütün dünyada, barışa, huzura, istikrara karşı en büyük tehdit olduğunu anlatan Yıldırım, "Gerekli önlemler alınmazsa bir zaman sonra dünya üzerinde hiçbir ülkenin terör etki alanının dışında kalması mümkün olmayacak. Yani, hiçbir ülke güvende olmayacak. Bugün Türkiye’nin maruz kaldığı terörist saldırıları sadece Türkiye’nin işi olarak görmek tarihi bir hatadır. Bütün ülkelerden bu konuda ortak bir tavır ve dayanışma beklediğimizi ifade etmek istiyorum" dedi.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI YURTİÇİ VE YURTDIŞINDA OPERASYONLARIMIZI KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ"

Terörist güçlere karşı gereken mücadelenin gösterilemediğine işaret eden Yıldırım, "Irak ve Suriye’ye yerleşmiş olan terör örgütlerinin sadece Türkiye’yi tehdit ettiğine inananlar yanılıyorlar. Bu terör örgütleri bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmesini de aynı şekilde tehdit ediyor. Çoluk çocuk demeden yapılan katliamlar, tarumar edilen şehirler bütün insanlığa bu gerçeği haykırmıyor mu? Örgütün adının PKK, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ olması hiçbir şeyi değiştirmez. Değiştirmeyecek. Bu milletin birliğinin düşmanı olan bütün terör örgütlerine karşı yurtiçi ve yurtdışında operasyonlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, istikrarı ve güveni sürdüreceklerini belirterek, "AK Parti Türkiye için sadece siyasi istikrarın, demokrasisin teminatı değil aynı zamanda toplumsal dokunun temel harcıdır. Milli güvenliğimizin güvencesi de yine AK Parti’dir. Bu gücün Türkiye’nin gücü olduğuna inanarak ifade ediyoruz. Yerli savunma sanayimizin ürünlerini gören her vatandaşımızın göğüsü kabarıyor. Kendi tankımızı, topumuzu üretir hale gelmemizde her vatandaşımız iftihar ediyor. Bizim davamız Türkiye’nin sadece bugünlerine hizmet etmek değil, ülkemizin aynı zamanda geleceğine hizmet etmektir. Dev yatırımlara imza atmaya devam ediyoruz. Yıllardır bitirilemeyen Bolu Tünelini biz tamamladık. Marmaray gibi yüzyılın hayalini gerçeğe biz dönüştürdük. Ecdadımız Fatih Sultan gemileri karadan denize indirdi, onun torunları Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da trenleri ve arabaları denizin altından geçirerek ecdadının yolunda olduğunu gösterdik" şeklinde konuştu.

“KARARI MİLLET VERİR VE MİLLETİN TÜRKİYE’NİN ARTIK VAKİT KAYBETMESİNE TAHAMMÜLÜ YOKTUR”

"AK Parti’nin milletimizin hissiyatının ve beklentilerinin tezahürü olan değişim anlayışını devamlı ve gerekli görüyoruz" diyen Yıldırım, "Bu nedenle, vesayet anayasasını değiştireceğiz. Biliyorsunuz, bir önceki anayasa çalışmamızda bir komisyon kurarak, oy oranına bakmadan, bütün partilerden eşit sayıda arkadaşlarımızın çalışmasına imkan verdik. Bu konudaki samimiyetimiz ve kararlılığımız bugün de devam etmektedir. Hazırlıklarımızda sona gelmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki günlerde anayasa değişikliği konusunu Gazi Meclis’e getirmiş olacağız. Diğer siyasi partilerle ortak bir mutabakat zemini aramayı da sürdüreceğiz. Ondan sonra karar her zaman olduğu gibi Aziz milletimizindir" açıklamasında bulundu. Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugüne kadar Türkiye’ye değişim umudu verememiş olanlar o günden bugüne ne kendilerini ne söylemlerini değiştirebildiler. Milletimizin değişim taleplerinin yankı bulduğu, yegane adres, bugün çok daha güçlenmiş olarak AK Parti teşkilatıdır. Değişim iradesinin tek adresi AK Parti’dir. Bugün milletin değişim talebine karşı çıkmak, maalesef eski tas eski hamam yola devam ediyorlar. Ancak, kararı millet verir ve milletin Türkiye’nin artık vakit kaybetmesine tahammülü yoktur. Bu ülke artık çelişkilerle dolu vesayet anayasasıyla yoluna devam edemez. İkide bir tıkanan sistem arızalarıyla, kriz üreten yönetim yapısının değişmesini, işleyen, çare üreten bir sisteme geçilmesini millet istiyor. Milletimiz 15 Temmuz’da açık bir şekilde demokrasiden asla ve asla vazgeçilemeyeceğini göstermiştir. İnşallah bu hayırlı kararları almak ve bu tarihi adımları atmak da bizlere nasip olacak, bu güzel kadrolara nasip olacak."

Yıldırım, "Bu konuda sizlerin gayretlerinize çok ama çok güvendiğimi bilmenizi istiyorum. 14 yıldır bütün olumsuz şartlara rağmen kaya gibi sağlam duran bir Türkiye gördük. Bugün de aynı kararlılıkla milletimizle birlikte hedeflerimize emin adımlarla yürüyoruz. Bu süreçte ülkemiz aleyhine yürütülen ne kadar kampanya ve çatlak ses varsa hepsini boşa çıkarmaya devam edeceğiz. Bu kirli oyunların hepsini bir kez daha bozacağız. Biz karanlık tezgahları bozarak, şer organizasyonlarını çökerterek bugünlere geldik. samimiyetimiz sayesinde milletimizin takdirine mazhar olduk. Kimsenin önünde eğilmedik, kapalı kapılar ardında iş çevirmedik. Millet ne dediyse onu hayata geçirdik. Hz. Mevlana’nın dediği gibi bulanmadan donmadan akacak, menzile emin adımlarla ulaşacağız" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Gürhan Akdoğan: "Bursa ovası da, sanayisi de sahipsiz değildir" Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolle 20 bin hektar alandan geriye, 9 bin hektarın kaldığını söyledi. ADD Bursa Şubesi, Bursa’da sanayileşme ve kentleşme çerçevesinde çevresel etkileri hiçe sayan, doğayı tahrip ederek kent ve toplum çıkarları yerine, bireysel çıkarları hedefleyen gündemdeki bazı projeler hakkın basın mensuplarıyla bir araya geldi. Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesinde konuşan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, "Yıllarca anlattık, olmadı. Her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik. ’Bursa ovasını yok ediyorsunuz’, ’Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım’ dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20 bin hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim sebebiyle ova koruma alanı 11 bin 245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen ova koruma alanı 9 bin 163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini, günümüzde 9 bin hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9 bin hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz. Bursa 2020 yılı çevre düzeni planın da bugüne kadar yaklaşık 300 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikleri yapan kurumlar sırasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bursa İl Özel İdaresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilçe Belediyeleri ve meclisleridir" dedi. "Tarım arazileri her geçen gün küçülmektedir" Dünyada yaşayan insanların nüfusu 2000 yılında 6 milyar iken, şimdi 7,8 milyara ulaştığını belirten Akdoğan, "19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alalarına verilen zarar sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşın bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu sekiz katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Bursa’da ise tarım arazisi 2016 yılında 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2022 yılında 369 bin 727,80 hektara düşerek yüzde 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda 47 bin 692,20 hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerlerine ve sanayi alanına dönüşmüştür. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına rağmen, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır" dedi. Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusu olduğunu belirten Akdoğan, "Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5 bin 200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153 bin civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında yüzde 30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, yüzde 62’sinde Arıtma tesisi yoktur. yüzde 85 inde itfaiye teşkilatı, yüzde 92’sinde Sağlık Merkezi, yüzde 70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise vahimdir. Bu ilçeler adeta SOS vermektedir" diye konuştu.
Eskişehir Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası mesajı yayımladı Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası’yla alakalı bir mesaj yayımladı. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerine katılmaya davet ettiğini mesajında belirten Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre’yi kardeşlik, hoşgörülük ve Türkçeyi duru kullanmasıyla örnek gösterdi. Vali Aksoy’un mesajının tamamı ise şöyle; "Yunus Emre’yi yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bir dil ve gönül köprüsü, kardeşlik ve hoşgörü abidesi olarak tanıyor ve seviyoruz. Bu yüzden onun düşüncelerinin, insan sevgisinin doğru biçimde bilinmesi ve gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Sevgi elçisi Yunus Emre tüm çağlara özgü bir çağrıda bulunmuştur: "Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz. Çağlar üstü çağrısıyla kimseye kalmayan dünyada kalıcı bir kelime olan sevgi ile insanlık trajedisinin kaynağını teşhis etmiştir. Hakikatin ve hikmetin yolcusu Yunus, sevgi ve sevinci Allah’ın armağanı olarak görmüştür. Duru Türkçesi ile her kelimesi, vicdan ve zihinlere Allah, evren ve insanın bütüncül zincirinin birer halkası olarak tefekküre ve sevgiye davet etmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri sanat kaygısı taşımaksızın halkın ruhuna işleyen bir dille yazılmıştır. Yüzyıllardır büyük bir ilgiye mazhar olan Yunus Emre, kendi alanında aşılamamıştır. Sadece Anadolu insanının değil, Türkçe konuşan bütün halkların gönlünde yaşamaktadır. Herkesin Yunus’ta seveceği şiirler ve düşünceler bulması, onun büyüklüğünün bir delili olarak kabul edilmelidir. Yunus, söyledikleriyle insanları yok olmayacak, tükenmeyecek değerlere sevk etmeye çalışmıştır. Yüzyıllar geçtikçe kıymeti daha iyi anlaşılan, milli tarihimizin abide şahsiyeti Yunus Emre’nin çok büyük değer taşıyan düşüncelerinden barış, mutluluk, sevgi ve hoşgörüye susamış olan günümüz insanının alacağı çok şey vardır. Bulabildikleriyle, biriktirdikleriyle herkesin kendince algıladığı Yunus’un daveti dinmeyecek, çağlarca çağlayana dönüşecektir. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerimize katılmaya davet ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”