GÜNDEM - 04 Temmuz 2008 Cuma 12:00

Başbakan'dan Rahmi Koç'a 'sakal' cevabı

A
A
A
Başbakan'dan Rahmi Koç'a 'sakal' cevabı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Başkanları toplantısında konuştu. Başbakan, konuşmasında Rahmi Koç'a da cevap verdi.

Başbakan'ın açıklamaları:

"Aynaya bakın"


AK Parti'nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan, 'Sakallı, bıyıklı adamı katiyyen işe almam' diyen işadamı Rahmi Koç'u sert bir dille eleştirdi.

Siyasetin tabiatı gereği zor, mesuliyetli ve meşakkatli bir iş olduğunu belirten Erdoğan, siyaset kurumuna hariçten bakıp elini taşın altına koyma mesuliyeti üstlenmeyenlerin genellikle siyaseti kolay sanan tutum içinde olduğunu kaydetti.

Zaman zaman herhangi bir yerde bir güzellik olsa 'Keşke bundan siyasetçiler de nasibini alsa' denildiğine işaret eden Erdoğan, "Geçmişten bugüne bu hep böyle oldu. Ama ülkemizde bundan nasibini alamayan, kendi meslektaşlarını hiç göremezler ya da kendi meslektaşlarının Türkiye'yi nereden nereye getirdiğini hiç görmezler. Onlara aslında bir aynaya bakın da kendinizi bir görün demek gerekiyor. Çünkü ülkemizin hiçbir zaman olumlu yanını değil de hep kendilerini bardağın boş tarafını görmekle görevli telakki ederler. Böylece gölgeler altında bir yaşam sürmeye devam ederiz. Siyaset, size muhalefet edenlerin de, toplumun tümünün hukukunu güvenceye altına almayı gerektirir" diye konuştu.


AK Parti'nin başarısının tesadüf olmadığının altını çizen Erdoğan, özellikle AK Parti gibi iktidardayken oyunu arttırarak yeniden iktidara gelmenin ciddi başarının ürünü olduğunu kaydetti. 22 Temmuz akşamı AK Parti Genel Merkezi balkonundan yaptığı konuşmaya yönelik 'Konuşma sadece orada kaldı, maalesef ondan sonra buna uyulmadı' gibi bir argüman ortaya çıkarıldığını ve bunun kasıtlı yapıldığını söyleyen Erdoğan, o akşam yaptığı konuşmayı bir milat kabul ederek yapmadığını kaydetti.

O güne kadar yaptıkları icraatları o akşam dile getirdiklerini ve tekrarladıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, bundan sonra da aynı şekilde sürece devam ettiklerini bildirdi.

Rahmi Koç'a tepki

"Bizler hiçbir zaman bu ülkede ayrımcılığın tarafı olmadık" diyen Başbakan Erdoğan, isim vermeden 'Sakallı, bıyıklı adamı katiyyen işe almam' diyen işadamı Rahmi Koç'u hedef aldı. Koç'un açıklamalarına sert tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi:  "Ben işyerime sakallı ve bıyıklı olanı asla almam diyenlerden yana olmadık. Bugün dünyanın neresinde böyle ilkel anlayış var? Kendi insanları arasında böyle bir ayrımcılığı yapmanın sosyolojik tanımı olabilir.

Bu insanlar düşünebiliyor musunuz bu ülkede birçok şeyin konuşulduğu zaman güya kendilerine saygı duyulduğunu zannediyorlar. İşte bu ülkede bu insanların primi yok, bu böyle bilinsin. Karşılığı yoktur. Bunlar ancak kendi lobilerinde kalırlar. Güya bu insanlar asla benim vatandaşlarım arasında kendilerine o arzu ettikleri sevgiyi, saygıyı bulamazlar. Eğer bunu ben söylüyorsam ve burada eğer bana taraf deniyorsa, evet ben bu anlamda tarafım. Niye? Çünkü benim vatandaşlarımın arasında böyle bir ayrımı yapma hakkına kimse sahip olmamalıdır. Çünkü bu milletin evlatlarının eli öpülür."

"Gölgelerden medet umanlar var"


AK Parti olarak birlik siyaseti yürüttüklerini ve bu kuşatıcı siyaset sayesinde milletin yüreğini AK Parti'ye açtığını belirten Erdoğan, "Birlik noktalarını öne çıkararak milletimizle yürümeyi tercih ettik. Problemleri çözen bir siyaset izledik.

Hakkaniyet ölçülerini çiğneyen eleştiriler, karşılaştığımız zorluklar ve engellemeler istikametimizi asla değiştirmedi. Hiçbir hadise, hiçbir olumsuzluk, ülkemizin bütünlüğünden, milletin yüksek menfaatlerini takip etmekten bir adım geri bırakmadı.

Hiçbir zaman ülkemizin elini zayıflatan bir politik tutum içinde olmadık. Bütün milli menfaatlerimizin sadakatle takipçisi olduk. İhtilafların değil birliğin, husumetin değil daima kardeşliğin sesini yükselttik ülkemizde. Meşru demokratik siyaseti gölgelemeye çalışanlar, gölgelerden, korkuluklardan medet umanlar, Türkiye'nin dünyaya kaos fotoğrafı vermek isteyenler, ülkemizin medeni dünyadan tecrit edilmesini savunanlar, devletin toplumla kavgalı olmasını isteyenler geçmişte olmuştur. Ama unutmayın yarın da olabilir.


Biz şartlar ne olursa olsun hizmet yolculuğumuzu aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz" diye konuştu.

Kapatma davası

Başbakan Erdoğan, son dönemde yaşananların Türkiye'nin yaşadığı büyük dönüşümün, değişimin ve gelişimin sancıları olduğunu belirterek, AK Parti hakkındaki kapatma davasına ilişkin şu mesajları verdi:
"Yurt dışından Türkiye'ye bakanlar yanlış bir kanaate sahip olmasın, ne oluyor acaba kaygısına kapılmasın.

Türkiye'de demokratik sistem kurum ve kurallarıyla çalışmakta, her şey hukuk kuralları içinde işlemektedir. Türkiye iç dinamikleriyle bu sancılı süreçleri atlatacak tecrübeye ve birikime sahiptir. Kimsenin endişesi, kaygısı olmasın.

AK Parti iktidarı Türkiye'nin gelişim sürecini sürdürmek, demokratikleşme adımlarını hız kesmeden devam ettirme iradesine sahiptir. Güven ve istikrarı tesis etmek için yoğun emek sarf eden AK Parti, güven ve istikrarı korumak için de sorumlu bir gayretin içindedir.

Bizim için asıl olan milletle birlikte yürüdüğümüz ana yoldan sapmamaktadır. Gelişen olaylar karşısında tavrımızın değişmediğini görenler yine Türkiye'nin yollarında koştuğumuzu görenler, yine şehir şehir yollar, fabrikalar açtığımızı görenler, yine ülkemizin tezlerini dünyaya anlattığımızı, hızımızı kesmediğimizi görenler gelişen olaylar karşısındaki stratejimizi soruyorlar. Söylüyorum. Bizim temel stratejimiz, ülkemizi kalkındırmak, milletimizi sahili selamete ulaştırmaktır.

Türkiye'nin kazanmasından, milletimizin kazanmasından, vatanımızın her karışının bir diğerine göre farklı olmadığı günü görmekten başka hiçbir emelimiz yoktur. Hiçbir zaman benlik meselesi yapmadık. Hiçbir zaman dar politik mülahazalarla hareket etmedik.

Hiçbir zaman ülkemizi sıkıntıya düşürecek hesaplar içinde olmadık. Nasıl bugüne kadar sağduyuyla hareket ettiysek bundan sonra da bu vakur duruşumuzu bozmayacağız. Bu ülkeyi seven herkesin son derece dikkatli ve hassas davranması, toplumsal sağduyunun özenle korunması gereken bir dönemden geçiyoruz.

Türkiye'nin istikrarını kazandığı her alanda büyük bir atılım hayata geçirdiği bir dönemde yaşadığımız olaylar milletimiz için elbette sıkıntılıdır. Her milletin tarihinde sonu düzlüğe ve ferahlığa çıkan böyle sancılı dönemler vardır. Burada önemli olan her insanımızın sağduyulu davranması, bütün yaşananları aklıselim içerisinde değerlendirmesi gerekir. Burada duygusallık olamaz.

Burada duygusallıkla saldırılar olamaz. Burada bu sürecin aklıselimle takibi gerekir. Bu sadece vatandaşlarımıza değil, yetki ve sorumluluk sahibi her insanımızdan beklentimizdir. Türkiye bir hukuk devletidir. Demokratik bir ülkedir. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü olmazsa olmazımızdır.

Burada demokrasiye bağlı kalınarak bu zorluklar aşılacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Partimiz hakkında açılan kapatma davasının başından bu yana hukuka saygı noktasında gösterdiğimiz dikkat ve hassasiyet herkese örnek olmalıdır. Partimize yönelik suçlamalara güçlü itirazlarımız olduğu bir gerçektir.

AK Parti isminin bu davaya konu olan suçlamalarla birlikte anılmasını bile büyük haksızlık olarak görüyoruz. Ama hukukun bize tanıdığı cevap hakkını yine hukuki sınırlar içinde, hukukun gösterdiği istikamette kullanmaktan da asla sapmadık, sapmayacağız."

Başbakan Erdoğan, konuşmasını "Cumhuriyetimizin 100. yılına hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti tek bir adım inşallah geri atmayacaktır. Durmadan, dinlenmeden Türkiye'yi gelecek ideallerine taşıyacağız" sözleriyle tamamladı. 

DEVLET ARIK-ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Stanimir Stoilov: "Ligin ilk yarısını iyi bir şekilde tamamladık" Göztepe Teknik Direktörü Stanimir Stoilov, Samsunspor maçının ardından, "Ligin ilk yarısını iyi bir şekilde tamamladığımız için çok mutluyum. Bizim adımıza değerli ve önemli bir galibiyet oldu" dedi. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Göztepe, sahasında karşılaştığı Samsunspor’u 2-0 mağlup etti. Mücadele sonrasında düzenlenen basın toplantısında Göztepe Teknik Direktörü Stanimir Stoilov, karşılaşmaya dair açıklamalarda bulundu. Ligin ilk yarısını iyi bir şekilde bitirdiklerini söyleyen Stoilov, "Bence bizim adımıza çok değerli ve güzel bir galibiyet oldu. Bütün Göztepe ailesini, oyuncuları, takımı, kulübü, taraftarlarımızı tebrik etmek istiyorum. Hak ettiğimiz bir galibiyet oldu. Tabii ki aynı zamanda çözmemiz gereken çok fazla problem vardı maçtan önce. Neredeyse sahaya sürebileceğimiz 11 bu şekildeydi. Çok fazla sakatlık, cezalı oyuncular vesaire vardı. Ama bütün bu sıkıntılara rağmen bu galibiyeti hak ettiğimizi düşünüyorum. Bundan ötürü gerçekten çok mutluyum. Şimdiden oyuncular için biraz dinlenme vakti diyebiliriz" diye konuştu. "Arda çalışmaya devam edecek" Arda’nın özelliklerini çok iyi bir şekilde bildiklerini ifade eden Stoilov, "Trabzon maçında da benzer bir pozisyona girmişti. Arda genç bir oyuncu kesinlikle ayaklarının yere basması gerekiyor. Aklını kaybetmeden sıkı bir şekilde çalışmaya devam edecek. Biz de tabii ki gelecek süreçte nasıl değerlendirebiliriz bunları düşüneceğiz" sözlerini sarf etti. "En önemli bölge santrfor" Transfer için en önemli pozisyonun santrfor olduğunu aktaran Stoilov ,"Bu bunu bir an önce sonuçlandırmamız gerekiyor. Şu ana kadar tabii ki aklımızdaki aklımızda oyuncular vardı. Onlarla kulübü arasında görüşmeler de sürüyor ama bundan bununla ilgili daha fazla maalesef bilgi veremem. Bunu kulübe sormanız gerekiyor. Tabii ki doğru oyuncuları bulursak o zaman bazı oyuncuları ya kiralık olarak göndereceğiz ya da satacağız" ifadelerini kullandı. "Hedefimiz Avrupa" Geçen yıl hedefi çok yükseğe koyduğunu söyleyen Stoilov, "Avrupa’ya gitmek benim hayalim buna ulaşmak istiyorum. Taraftarlarımız, oyuncular, kulüp olarak hep beraber bu hayale inandık ve şu anda da bu hayalin peşinden hep beraber gidiyoruz ve sonuna kadar mücadele edip ne olacak sene sonunda bunu hep beraber göreceğiz. Şunun sözünü verebilirim. Oyuncularım bunu başarmak için her şeyi yapacaklar. Taraftarlarımızla bize inanılmaz bir destek veriyorlar. Onlarla beraber bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürdük. Geçen yıl da aslında böyle bir hedef koymuştuk çok gerçekçi gözükmeyen bir hedefti. Geçen sene yine bir mücadele ortaya koymuştuk bununla ilgili. Ve bu sezon sonuna kadar da bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Şimdi tabii ki transfer dönemi. Bu transfer döneminde takımdaki rekabeti de arttırmamız gerekiyor. Bununla ilgili dediğim gibi bu mücadeleyi sonuna kadar vereceğimizin size sözünü verebilirim. Çünkü ben bu takımın potansiyelinin de çok daha yüksek olduğuna inanıyorum" diyerek sözlerini noktaladı.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "2026 yılında enflasyonu yüzde 20’nin altına indirmeyi, 2027 itibarıyla yeniden tek haneli rakamlara ulaşmayı hedefliyoruz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Arz tarafını güçlendiren reform adımları ve talep yönetimindeki kararlılığımızla, 2026 yılında enflasyonu yüzde 20’nin altına indirmeyi, 2027 itibarıyla ise yeniden tek haneli rakamlara ulaşmayı hedefliyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda 2026 yılı bütçe görüşmelerinin kapanış konuşması yaptı. Yılmaz, Türkiye ekonomisinin dünya genelinde risk ve belirsizliklerin hakim olduğu 2025 yılında, dengeli ve sürdürülebilir bir zemin üzerinde istikrarla büyümeye devam ettiğini söyleyerek, "2026 yılında dış konjonktürün büyüme ve enflasyonla mücadele bakımından nispi olarak daha olumlu olmasını bekliyoruz. AB ve MENA başta olmak üzere ticaret ortaklarımızın büyümesinde daha olumlu perspektif, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarının ılımlı seyri, gecikmeli de olsa gelişmiş ülkelerde faiz indirim döngüsüne girilmiş olması bu alanda başlıca etkenlerdir. 2024 yılında yüzde 3,3 büyüyen ekonomimiz, 2025’in ilk dokuz ayında yıllıklandırılmış olarak yüzde 3,7’lik bir performans sergileyerek 21 çeyrektir süren kesintisiz büyüme başarısını korumuş ve üretim gücümüzün dayanıklılığını kanıtlamıştır" şeklinde konuştu. Büyümenin enflasyondan arındırıldığını belirten Yılmaz, "Sayın Murat Emir bunu kendi partinizden bilenlere sorun. Yalan sözünü size yakıştıramadım. Asıl yalanı size o hiçbir teknik dayanağı olmayan tabloları hazırlayanlar söylüyor" diye konuştu. Sanayi sektöründeki toparlanmanın ve sabit sermaye yatırımlarındaki artışın büyümenin kompozisyonunun daha sağlıklı bir yapıya kavuştuğunu gösterdiğini aktaran Yılmaz, "Üretim cephesindeki bu iyileşme, büyümenin sadece tüketime dayalı olmadığını; aynı zamanda geleceğe dönük üretim kapasitesini ve yatırım iştahını da beslediğini ortaya koymaktadır. Büyümenin üretim ve verimlilik kanallarından destek bulması, ekonominin sürdürülebilirliği açısından son derece kıymetlidir. Tarım sektöründe bu yıl görülen zayıflama ise, yapısal bir sorundan ziyade büyük ölçüde dönemsel etkilere dayanmaktadır. Geçen yılın yüksek baz etkisi ve bu yıl yaşanan zirai don olayları ve kuraklık gibi iklimsel faktörler, üretim üzerinde geçici bir baskı oluşturmuştur. Dolayısıyla bu tabloyu kalıcı bir daralma olarak okumak doğru değildir. Tarım sektörümüz üçüncü çeyrekte yüzde 12,7 daralmakla birlikte, dördüncü çeyrekte daha olumlu bir görünüm sergilemekte olup, yıllık olarak yüzde 6 daralma tahmin ediyoruz. Tarımda yaşanan ve dönemsel olan bu etkiler olmasa, büyümemiz daha yüksek, enflasyon oranımız ise daha düşük gerçekleşecekti. Gelecek yıl bu dönemsel etkilerin yaşanmaması halinde büyüme de enflasyon da olumlu etkilenecektir. 2026 yılında tarım ve gıda konuları başta gelen önceliklerimiz arasında olmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı. "Hizmetler sektörü ve kiralardaki fiyat katılığını hassasiyetle takip ediyoruz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle konuştu: "Türk lirasının kazandığı direnç ve ekonomi yönetimindeki güçlü eşgüdüm, atılan adımların ne denli sağlam bir zemine oturduğunu kanıtlar niteliktedir. Uygulanan programın başarısı, Kasım 2025 de verilerine net bir şekilde yansımış durumdadır. Yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 31,1’e, mal grubu enflasyonunun ise yüzde 18,6 seviyesine gerilemesi, sürecin meyvelerini vermeye başladığını göstermektedir. Aralık ayında da bu düşüş trendinin sürmesini ve 2025 yılını yüzde 30’un biraz üzerinde bir rakamla kapatacağımızı tahmin ediyoruz. Ocak enflasyonu ile birlikte oranın yüzde 30’un altını, yani 20’li rakamları görmesini bekliyoruz. Mevsim etkilerinden arındırılmış veriler ve çekirdek göstergelerdeki dengelenme, fiyat artış hızındaki yavaşlamanın geçici değil, yapısal bir iyileşme eğilimine girdiğine işaret etmektedir. Mevcut kazanımlarımıza rağmen, mücadeleyi nihayete erdirmiş değiliz; beklentilerdeki gelişmeleri ve özellikle hizmetler sektörü ve kiralardaki fiyat katılığını hassasiyetle takip ediyoruz. Bu çerçevede, Aralık ayına dair öncü veriler de olumlu bir görünüm sunmaktadır. Arz tarafını güçlendiren reform adımları ve talep yönetimindeki kararlılığımızla, 2026 yılında enflasyonu yüzde 20’nin altına indirmeyi, 2027 itibarıyla ise yeniden tek haneli rakamlara ulaşmayı hedefliyoruz. Bu yolda para ve maliye politikalarımız tam bir ahenk içinde işlemeye devam edecektir. Bu çerçevede, yeniden değerleme oranını uygularken, enflasyonla mücadeleye destek olacak bir yaklaşım içinde olacağız." Satın alma gücü paritesine göre, Avrupa Birliği ülkelerinin kişi başına gelirinin ortalamasıyla Türkiye verilerinin kıyaslandığında, yakınsama oranının 2002 yılında yüzde 38,3 iken 2024 yılı itibarıyla bu oranın yaklaşık yüzde 70 olarak gerçekleştişğini ifade eden Yılmaz, "Bu rakamın 2025 yılında yüzde 71’i ve 2026 yılında ise yüzde 72’yi aşması öngörülmektedir. Başka bir ifadeyle, 2002 yılında Avrupa’da ortalama bir vatandaş kişi başına 100 liralık bir gelire sahipken bizim vatandaşımız 38 liralık bir gelire sahipti. Son verilere göre ise 2024 yılında vatandaşlarımızın geliri 70 liraya ulaşmış olup önümüzdeki dönemde de kararlılıkla uygulanan politikalar sayesinde bu yakınsamanın devam etmesi, Türkiye’nin güçlü, rekabetçi ve yüksek gelirli ülkeler ligindeki yerini daha da sağlamlaştırması hedeflenmektedir. 2025 yılında 1,5 trilyon doları aşan bir büyüklük ile nominal bazda dünyanın 16’ncı, satın alma gücü bazında ise dünyanın 11’inci ekonomisi olmayı bekliyoruz" şeklinde konuştu. "Hedefimiz, katma değeri ve teknoloji yoğunluğu yüksek bir ihracat yapısını kalıcı kılmaktır" 2025 yılı Kasım ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatın yüzde 3,6 artışla 270,6 milyar dolar seviyesine ulaştığını belirten Yılmaz, "Pazar çeşitlendirmesi ve rekabetçi üretim gücümüzün bir yansıması olan bu tablo, sanayi ve teknoloji politikalarımızla desteklenmektedir. Hedefimiz, katma değeri ve teknoloji yoğunluğu yüksek bir ihracat yapısını kalıcı kılmaktır. İhracattaki bu ivme, cari işlemler dengesinde de belirgin bir iyileşme trendini beraberinde getirmiştir. Yılın ikinci yarısından itibaren dış dengede sağlanan başarıyla, Temmuz ayından bu yana üst üste dört ay cari işlemler fazlası verilmiş; Ekim ayında da 457 milyon dolar fazla kaydedilmiştir. Ekonomimizin yapısal kapasitesini yansıtan altın ve enerji hariç cari işlemler fazlasının yıllıklandırılmış bazda 46 milyar dolara ulaşması, dış dengedeki iyileşmenin sağlam temellere dayandığını teyit etmektedir. Cari açığın finansman kalitesi ve kompozisyonu da son derece olumlu bir seyir izlemektedir. Yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 22 milyar dolar olurken, hizmet ihracatımız yüzde 6,1 artışla 121,9 milyar dolara ulaşmış, toplam mal ve hizmet ihracatımız ise 392 milyar doları aşmıştır. Özellikle turizm ve taşımacılık gelirlerindeki güçlü performans, cari dengenin sürdürülebilirliğine ve fazla verme eğilimine en büyük katkıyı sunan unsurlardır. Önümüzdeki dönemde temel amacımız, dış dengedeki bu iyileşmeyi derinleştirerek kalıcı hale getirmektir. Orta Vadeli Program hedeflerimizle uyumlu olarak, 2025 yılında cari açığın milli gelire oranını yüzde 1,4 seviyesinde tutmayı öngörüyoruz" ifadelerini kullandı. "Kalkınma Yolu, Zengezur Koridoru ve Hicaz Demiryolunun yeniden canlanması gibi stratejik projeler ile birlikte bölgemizde de refah artacak" Orta ve uzun vadeli büyüme perspektifine "Türkiye Yüzyılı" vizyonu kapsamında "Terörsüz Türkiye" ve "Terörsüz Bölge" sürecinin de son derece olumlu katkılarda bulunacağını söyleyen Yılmaz, "Güven ve huzur ortamı yatırım ve ticareti güçlendirecek, başta Doğu ve Güneydoğu illerimiz olmak üzere ülkemizin genel olarak potansiyeli daha yüksek oranda harekete geçirilmiş olacaktır. Kalkınma Yolu, Zengezur Koridoru ve Hicaz Demiryolunun yeniden canlanması gibi stratejik projeler ile birlikte bölgemizde de refah artacak, istikrar güçlenecektir. Böylesi bir küresel konjonktürde, ekonomide uygulamakta olduğumuz istikrar programının etkileri daha net görülmeye başlanırken, işgücü piyasasında önceki yıllarda elde edilen kazanımların korunması ve güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Mevsimsel etkiden arındırılmış istihdam, üçüncü çeyrekte 65 bin kişi artmış, işsizlik oranı yüzde 8,5 olmuştur. Bu olumlu eğilim Ekim ayında da sürmüş; istihdam aylık bazda 185 bin kişi artarken işsizlik oranı 0,1 puan düşmüştür. Bu görünüm ekonomimizin dayanıklılığının somut bir göstergesidir" diye konuştu. Yılmaz, Merkez Bankası’na ilişkin olarak, "Merkez Bankamızın brüt rezervlerine baktığımızda, 12 Aralık 2025 tarihi itibarıyla, 190,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen brüt rezervler, geçen yılın aynı dönemine göre 27,3 milyar dolarlık güçlü bir artış göstermiştir. Geçici bir süre için hayata geçirdiğimiz kur korumalı mevduat uygulamasını da bu yıl sonlandırmış bulunuyoruz ve çok kısa bir süre içinde bu kapsamdaki bakiyenin de tamamen biteceğini öngörüyoruz. Ülkemizin kredi risk priminin de uyguladığımız programla beraber ciddi bir şekilde düşmeye devam ettiğini görüyoruz. Geldiğimiz noktada 207 baz puan civarında seyreden kredi risk priminde Mayıs 2018’den bu yana en düşük seviyedeyiz. Dolayısıyla risk görünümündeki söz konusu iyileşmeyle dış borçlanma maliyetlerinin gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha fazla gerileme sağlamış olduğunu, yurt içi finansal piyasaların güçlü ve dengeli görünümünü koruyarak riskleri çok daha düşürdüğümüz bir noktada olduğumuzu ifade etmek isterim"şeklinde konuştu. "KOBİ’lerimiz için gelecek yıl bu desteği 3 bin 500 liraya çıkarıyoruz işçi başına" Belediyelerin kayıp kaçağı düzeltmeleri gerektiğini söyleyen Yılmaz, "Şehir içinde kayıp kaçakları düzeltecekler. Dolayısıyla gelen suyu da verimli kullanmış olacaklar. Real sektörü desteklemeye devam ediyoruz. 493 milyar lirayı bu kapsamda reel sektör destekleri için ayırmış durumdayız. İzlediğimiz istikrar programının özellikle emek yoğun sektörlerde bazı sorunlar doğurduğunun farkındayız. Sürekli iş dünyamızla da istişare içindeyiz. Dolayısıyla bu emek yoğun sektörlerimizi özellikle tekstil, konfeksiyon, deri, mobilya gibi sektörler bunları desteklemek için bu sene 2 bin 500 lira işçi başı destek vermiştik. İstihdamını koruyan KOBİ’lerimiz için gelecek yıl bu desteği 3 bin 500 liraya çıkarıyoruz işçi başına. Sadece KOBİ’ler değil büyük ölçekli işletmeleri de bu kapsama alıyoruz. Dolayısıyla emek yoğun sektörlerimizi de gözetiyoruz. Finansman koşullarının makro olarak zaten iyileşeceğini görüyoruz. Faiz oranları, faiz indirim döngüsüne girmiş durumdayız" dedi. "Bu ayın sonunda 450 binden fazla hak sahibine anahtarları teslim edilecek" "Bir taraftan depremin yaralarını sarıyoruz. İnşa ve ihya çalışmaları yapıyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Son 2.5 yılda dile kolay. 90 milyar dolar ekstra bir harcama yaptık. Buna rağmen bütçe disiplinini koruduk. İşte borçlanmamızın faizlerdeki bir miktar artışın en temel gerekçesi de budur. Ama bu geçici bir durum. Bu artık önümüzdeki yıllarda gündemimizden büyük oranda kalkacak bir durum. Buna rağmen yolumuza devam ediyoruz. Bu noktada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu ayın sonunda 450 binden fazla hak sahibine anahtarları teslim edilecek" ifadelerini kullandı.
İzmir Thomas Reis: "Hayal kırıklığı yaşadık" Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis, Göztepe maçının ardından, "Sonuç sebebiyle hayal kırıklığı yaşıyoruz. Tabii geçen haftalarda da ne yazık ki bizi hayal kırıklığına uğratan sonuçlar aldık" dedi. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Samsunspor, deplasmanda Göztepe’ye 2-0 mağlup oldu. Karşılaşma sonrasında düzenlenen basın toplantısında Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis, açıklamalarda bulundu. Maçı kaybettikleri için üzgün olduklarını söyleyen Reis, "Sonuç sebebiyle hayal kırıklığı yaşıyoruz diyebilirim. Tabii geçen haftalarda da ne yazık ki bizi hayal kırıklığına uğratan sonuçlar aldık. Bugünkü karşılaşmanın ilk 20 dakikasına baktığımızda aslında defansif anlamda çok doğru işler yaptınız. Çok iyi defans yaptığımız bir dakikaydı. Daha sonrasında zaten Göztepe’nin de oynama stilini biliyorduk. Uzun top oynayıp ikinci topu kazanmaya çalışan bir ekibe karşı oynayacağımızı biliyorduk ve buna göre de hazırlıklarımızı tamam almıştık. Birinci gole baktığımızda aslında rakibimizin girmiş olduğu net bir pozisyon değildi. Aslında bizim rakibimize oluşturmuş olduğumuz bir gol şansıydı ve rakibimiz de bunu değerlendirdi. Yapmış olduğumuz bireysel hata sebebiyle o pozisyonda topu uzaklaştırmak için aslında üç defa fırsatımız vardı. Ne yazık ki bunu yapamadığımız için de rakibimiz bunu golle değerlendirdi. İlk yarıya baktığımızda belki net sayılabilecek olsa olsa bir tane pozisyon vardı rakibimize verdiğimiz. Daha sonrasında ikinci yarıya geçtik. Biraz kızgınım çünkü korner pozisyonunda tüm oyuncuların nerede pozisyon almaları gerektiğini çok iyi bir şekilde, net bir şekilde biliyorlardı" dedi. "Yanlış pozisyon aldık gol yedik" Kornerde yanlış pozisyon sebebiyle skorun 2-0’a geldiğini dile getiren Reis, "Tabii zor bir süreçten geçiyoruz takım halinde ama şunu da unutmamak lazım ki son 3-4 haftada oynamış olduğumuz 8-9 karşılaşma var. Bu da açıkçası kolay değil. Her zaman aynı performansı göstermek kolay değil. Çünkü daha bir kadromuz var ve çok fazla seyahat ediyoruz. Biraz yorgunluk var takımın üzerinde. Hatta yemiş olduğumuz birinci golde de ben biraz yorgunluk olması sebebiyle o golü yediğimizi düşünüyorum. Ben Çarşamba günü oynamamız gereken bir kupa karşılaşması var. Tabii sakat oyuncularımız da var. Umarım sakat oyuncularımız da en kısa sürede iyileşirler ve takıma tekrardan katkı sağlamaya başlarlar ve ikinci ligin ikinci yarısında da çok daha iyi bir performans gösterir ve eski oyunumuza döneriz diye ümit ediyorum. Şu an tabii oynamış olduğumuz karşılaşmalardan almış olduğumuz ligde 25 puan var. Bence fena da bir puan değil. Aynı zamanda Konferans Ligi’nde Play-off’u garantilemiş bir takımdan bahsediyoruz. Dediğim gibi takım halinde şimdiye kadar kötü bir performans göstermedik ama dediğim ikinci yarısında çok daha iyi olacağımızı düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Türkiye Kupası sistemini benimseyemedim" Türkiye Kupası sistemini çok fazla benimsemediğini söyleyen Reis, "Tabii Almanya’da biraz farklı bir sistem var. Türkiye’de farklı bir sistem var. Grup aşamasında oynamanız gereken dört karşılaşma var. Yani normal şartlarda zaten 3. Lig’den, 4. Lig’den ya da 2. Lig’den gelen takımların zaten kupa kazanma şansları çok olağan dışı. Bu sebepten dolayı da hatta bazı takımlarda U19 takımlarını oynatmaya çalışıyorlar kupa karşılaşmalarında. Ben bunu biraz ne yazık ki saçma buluyorum bu sistemi. 4 maç oynama sistemini biraz saçma buluyorum. Eleme usulü olmuş olsaydı bence çok daha doğru olurdu. Kazanırsanız devam edersiniz, kaybederseniz elenmiş olursunuz. Tabii bu benim şahsi düşüncem. Sonuç olarak karar veren ben değilim" diyerek sözlerini noktaladı.