SPOR - 07 Temmuz 2015 Salı 11:06

Bayrampaşa'dan Barcelona'ya

A
A
A
Bayrampaşa'dan Barcelona'ya

Futbola Bayrampaşa'nın amatör ekiplerinden Altıntepsi Makelspor'da başlayan milli yıldız Arda Turan Barcelona'ya transfer oldu.

İstanbul Bayrampaşa'da 8 yaşında futbola başlayan, Galatasaray'ın ardından Atletico Madrid'de yıldızlaşan Arda Turan'ın son durağı İspanyol devi Barcelona oldu. Katalan ekibi, milli oyuncunun transferi için kulübü ve kendisi ile anlaşma sağlandığını açıkladı. Son İspanya ve UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonunun yolunu tutan Arda Turan'ın kariyerinde zorlu virajlar bulunuyor.

"12 YAŞINDA GALATASARAY'A TRANSFER OLDU"
Arda Turan, İstanbul Bayrampaşa'da 30 Ocak 1987 tarihinde, Adnan ve Yüksel Turan çiftinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Turan, futbola 8 yaşındayken doğup büyüdüğü Bayrampaşa'nın Altıntepsi mahallesindeki amatör takımı Altıntepsi Makelspor'da başladı. 12 yaşındayken, Galatasaray'a transfer oldu.
Galatasaray forması ile ilk resmi maçına, 22 Ocak 2005 tarihinde Bursaspor ile oynanan Türkiye Kupası karşılaşmasının 60. dakikasında, Ayhan Akman'ın yerine oyuna dahil olarak çıktı.

MANİSASPOR'A KİRALANDI
2005-2006 sezonunun ikinci yarısında Manisaspor'a kiralandı. Manisa'da ilk resmi maçına Ankaragücü ile deplasmanda oynanan mücadelede çıkan milli oyuncu, 2-0 kazanılan karşılaşmada hem kulüp kariyerindeki hem de Süper Lig'deki ilk golünü attı.
Genç oyuncu Fenerbahçe ile Manisaspor arasında oynanan karşılaşmayı izleyen dönemin Galatasaray Başkanı Adnan Polat'ın dikkatini çekmeyi başardı. Dönemin yönetiminde yer alan Adnan Sezgin'e 'Kim bu çocuk' diye soran Polat, Arda'nın kendilerinden kiralık gittiğini öğrendi ve sezon sonunda takıma dönmesi talimatını verdi.

22 YAŞINDA KAPTAN OLDU
Yıldız oyuncu, Manisaspor'da geçirdiği başarılı yarım sezonun ardından Galatasaray'a geri döndü. Eric Gerets yönetimindeki Galatasaray'ın 9 Ağustos 2006 tarihinde, Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Mlada Boleslav karşısında 5-2 kazandığı karşılaşmada 2 gol atıp 1 asist yaparak Galatasaray'daki ilk golünü kaydetmiş oldu. Galatasaray'ın Kayserispor'u 4-0 mağlup ettiği karşılaşmada Galatasaray forması ile Süper Lig'deki ilk golünü attı.
2009-2010 sezonunda, 22 yaşındayken Galatasaray Futbol Takımı'nın kaptanlığına getirildi ve Galatasaray'ın 10 numarası ona verildi. Arda Turan, Galatasaray forması ile birer Süper Lig, Türkiye Kupası ve Türkiye Süper Kupası şampiyonluğu yaşadı.

YURT DIŞINA GİDEN EN PAHALI TÜRK
2011 yılının Ağustos ayında, 12 milyon Euro bonservis ücreti karşılığında İspanyol kulübü Atletico Madrid'e transfer oldu. Bu transferle birlikte Türkiye'den yurt dışına transfer olan en pahalı Türk futbolcu unvanını kazandı. Madrid ekibindeki ilk resmi maçına 28 Ağustos 2011'de, Osasuna ile oynanan La Liga karşılaşmasında çıktı. İspanyol ekibindeki ilk golünü 30 Kasım 2011 tarihinde, Avrupa Ligi'nde Celtic ile oynanan karşılaşmada attı. Atletico formasıyla La Liga'daki ilk golünü ise 11 Aralık 2011 tarihinde, ligde oynanan Espanyol karşılaşmasında filelere gönderdi. Gregorio Manzano'nun yerine Diego Simeone'nin getirilmesiyle Turan'ın kariyeri de yükselişe geçti. Atletico Madrid'de oynadığı sezonlarda birer La Liga, UEFA Süper Kupası, İspanya Kral Kupası, İspanya Süper Kupası ile UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşadı.

2015-2016 sezonu öncesinde 41 milyon Euro bonservis bedeli karşılığında bir başka İspanyol takımı Barcelona'ya transfer oldu ve en pahalı Türk futbolcu unvanını elde etti.
2006 yılından beri Türkiye A milli takım forması giyen Arda Turan, 82 maçta 14 gol atma başarısı gösterdi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."