SAĞLIK - 25 Aralık 2019 Çarşamba 15:30

Bebek ve çocuklarda D vitamini kullanımı

A
A
A
Bebek ve çocuklarda D vitamini kullanımı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yelda Mumcu, bebek ve çocuklarda D vitamini kullanımına dikkat çekti. Dr. Mumcu, “Günümüz koşullarında çocukların kapalı alanlarda daha çok bulunması, giyinme tarzı, hava kirliliği gibi nedenler özellikle riskli gruplarda D vitamini eksikliğine neden olabilir” dedi.

Çocuklarda ve bebekler D vitamini kullanımına ilişkin detaylar verildi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yelda Mumcu, D vitamininin anne karnından itibaren etkilenmeye başlanan bebeklik, çocukluk, ergenlik, hamilelik ve yaşlılık gibi hayatın her döneminde çok önemli olan bir vitamin olduğuna dikkat çekti. Dr. Mumcu, “Özellikle kalsiyum metabolizmasında etkili olup kemiklerin büyümesi gelişmesi ve sağlam olmasını sağlayan bir vitamindir. Ama kalsiyum ve kemik gelişimi dışında vücudun bağışıklık sistemi, kanserden korunma, hormon fonksiyonlarının düzenlenmesi, inflamatuvar fonksiyonlar gibi pek çok sistemi de etkilemektedir. Hatta bir vitaminden çok biyolojik etkileri bit hormon gibidir” dedi.

D Vitamini kaynakları nelerdir?
Dr. Yelda Mumcu D vitaminine ilişkin şu bilgileri verdi: “D vitamini en çok UVB güneş ışınları ile cildimizde sentez edilir. Özellikle Mart ve Ekim ayları arasında güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde saat 11-15 arasında günlük 15-20 dakika güneşlenmek yeterli miktarda D vitamini depolamamızı sağlar. Ama ozon tabakasındaki delinmeler ve güneş ışınlarının kanserojen etkileri nedeniyle daha fazla güneş ışınlarına maruz kalmak da tehlikeli olabilmektedir. Beslenme ile aldığımız D vitamini ise daha çok somon, uskumru, sardalye gibi yağlı balıklarda, karaciğer, yumurta sarısı, brokoli ve süt ve süt ürünlerinde vardır.

Vitamin D eksikliği neden olur?
D vitamini eksikliği en sık yetersiz alım ve güneşe az çıkma nedeniyle olur. Ama değişik nedenlerden dolayı da D vitamini eksikliği gelişebilir. Bebekler, ergenler, gebe, emziren anneler ve yaşlılar gibi riskli gruplarda eksiklik daha sıktır.
Çocuklarda Vitamin D eksikliği nedenleri;
Diyet ile yetersiz alım
Güneşe az çıkmak
Koyu tenli olmak
Çok fazla güneş kremi kullanmak
Erken doğan bebekler
Annede yetersiz olması
Obezite
Barsak emilim bozukluğu
İlaç kullanımı (epilepsi ilaçları, kortizon gibi)

D Vitamini eksikliğinin belirtileri nelerdir?
D vitamini eksikliği çocuklarda raştizm (kemiklerde şekil bozukluğu ve yetersiz büyüme), oturma ve yürümede gecikme, gelişme geriliği, kas zayıflığı, bıngıldakta geç kapanma, boyun az uzaması, dişlerin geç çıkması, kafa kemiklerinde yumuşama ve şekil bozuklukları, huzursuzluk, iştahsızlık, kas ağrıları ile hatta kemik kırıklarına bile neden olabilir. Raşitizm (rikets) belirtileri ise özellikle büyüme çağındaki çocuklarda kemik yapılarda meydana gelir. Bacaklarda eğri bacak, çarpık diz, göğüs kafesinde şişkinlik (raşitik rozary), el bileklerinde genişleme, kafa kemiklerinde alının öne doğru çıkıntılı olması gibi belirtiler görülebilir.

D Vitamini düzeyi kaç olmalıdır?
D vitamin düzeyini belirlemek için kanda 25 OH vitamin D düzeyini bakılır. Genellikle < 12 ng/ml değerler eksiklik, 12- 20 ng/ml arası yetersizlik, 20-100 ng/ml normal ve > 100 ng/ml değerler ise D vitamini zehirlenmesi olarak kabul edilir.

Bebek ve çocuklar D Vitamini nasıl kullanmalı?
Yıl içinde yeterli miktarda güneş aldığımız zaman vücudumuzun ihtiyacı olan D vitaminini depolayabiliriz. Ama günümüz koşullarında çocukların kapalı alanlarda daha çok bulunması, giyinme tarzı, hava kirliliği gibi nedenler özellikle riskli gruplarda D vitamini eksikliğine neden olabilir. Bu nedenle özellikle vaktinde doğmuş bebeklerin beslenme şekli nasıl olursa olsun ilk 1 yıl 400U D vitamini, 1-18 yaş arası çocukların ise günlük 600 U D vitamini almaları gerekli ve yararlıdır. Bunun üzerindeki dozlarda D vitamini gerektiğinde mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

D Vitamini fazlalığında ne olur?
Son yıllarda D vitamini eksikliğinin pek çok hastalığa neden olabileceği gerçeğinin çok fazla gündemde olması nedeniyle D vitamini kullanımında bir artış olmuştur. Ancak doktor kontrolü olmadan bilinçsizce kullanılan D vitamini zehirlenme bile yapabilecek kadar vitamin fazlalığına neden olabilir. D vitamini zehirlenmesi de iştahsızlık, bulantı, kusma, vücuttan su kaybı, kabızlık, kalp ritim bozukluğu, tansiyon yüksekliği ve böbreklerde taş oluşumu gibi sorunlara neden olur. Bu nedenle D vitamini her zaman doktor kontrolünde kullanılması gerekir.

Sonuç olarak D vitamini çocukluk döneminde gerçekten önemli bir vitamindir. Bebek, çocuk ve ergenlerin hem büyümesi hem de bağışıklık sistemi üzerine etkisi oldukça fazladır. Bebeklerin ve çocukların günün belli saatlerinde 15-20 dakika kol ve bacakları açıkta kalacak şekilde (cam arkasından değil) güneşlenmesi en iyi D vitamini kaynağıdır. İlk 1 yıl içinde D vitamini eksikliğinin önlenmesi için 400 Ü, daha sonraki yaşlarda 600 U D vitamini doktorunuzun kontrolünde kullanılması D vitamini eksikliğini önleyecektir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.
Eskişehir Huzurevinde kalan yaşlılar için etkinlik Eskişehir’deki Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireylerin keyifli vakit geçirebilmeleri adına bir etkinlik düzenlendi. Odunpazarı ilçesi Orhangazi Mahallesi’nde bulunan Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireyler için etkinlik düzenlendi, Huzurevi sakinlerinin keyifli vakit geçirebilmesi adına düzenlenen program kapsamında sanatçı Yaşar Aydın huzurevinde sahne aldı. Söylenen şarkılar esliğinde dans edip vakit geçiren yaşlı bireyler bir yandan sosyalleşirken bir yandan ise stres attı. Ayrıca etkinliğe Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir ve mahalle sakinleri de katılım gösterdi. "İnşallah bunun devamı gelir" Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Yaşlı Çınarlarımız da burada sevinçlidir. Hepsi güzel, vakti güzel seviniyorlar. İnşallah bunun devamı gelir." "Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz" Sanatçı Yaşar Aydın, "İlk programımızda demiştik ki Orhan Gazi mahallemizin sakinleri, muhtarımız bugün Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi bütün Huzurevleri bir yerde toplandı efendim. Çok da güzel bir bina oldu. Her şeyiyle mükemmel. Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz. Derneklerimiz, sivil toplum kuruluşları, organizedeki büyük fabrika sahiplerimiz ve çalışanları, ilçelerimiz, büyük köylerimiz örnek veriyorum; Ayvalı, Bardakçı, Cevizi gibi köylerimiz de buraya otobüslerle getirip bu güzel insanlarla buluşturacağız" dedi.
Erzurum ER-VAK Başkanı Güzel; "Sarıkamış Harekâtı yüce Türk milletinin hafızasında hüzünlü bir sayfadır" Erzurum Kalkınma Vakfı (Er-Vak) Başkanı Erdal Güzel, Sarıkamış Harekatı’nın 111. yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Türk tarihinin en trajik sahnelerinin yaşandığı bu savaş sırasında, beyaz karları kefenleri yapan Allahuekber şehitlerini unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti. Güzel, çok uzun yıllar ülke gündeminden uzak tutulan ve karlar altında saklı kalan Allahuekber Şehitlerini 2003 yılında yaptıkları "Allahuekber şehitleri torunlarıyla buluşuyor" etkinliği ile gündeme taşıdıklarını ve uzun yıllar konunun takipçileri olduklarını belirterek ER-VAK’ın bu konuda büyük bir tarihi sorumluluğu yerine getirmenin haklı gururunu yaşadığını ifade etti. Sarıkamış Harekatı anma proğramlarıyla ilgili açıklamalarda da bulununan Güzel, tarihin seyri ve gerçekliği içerisinde bu proğramların yapılması gerektiğine dikkat çekerek Sarıkamış’ın o tarihlerde düşman işgalinde olduğınu, harekatın Erzurum’da planlandığını ve başlatıldığını, 3.Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın mezarının Erzurum’da bulunduğunu hatırlatarak anma merasimlernin Kars Kapı Şehitliğin’den başlatılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güzel onbinlerce Mehmetçiğin, toprağı vatan yapmak uğruna soğuğa, tifüse ve Ruslara karşı vermiş olduğu ve sonu hüzünle biten şanlı mücadelenin yıl dönümünde Allahuekber ve Soğanlı dağlarında bir hilal uğruna canlarını veren şühedayı saygı, rahmet ve minnetle andıklarını ifade etti.