POLİTİKA - 09 Şubat 2017 Perşembe 23:37

Bilal Erdoğan: 'Allah kimseyi vatansız bırakmasın'

A
A
A
Bilal Erdoğan: 'Allah kimseyi vatansız bırakmasın'

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde Ensar Vakfı Şubesinin açılışına katılan TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, “Allah kimseyi vatansız bırakmasın” dedi.

Lüleburgaz’da Ensar Vakfı Şubesinin açılışına ve tanışma yemeğine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, Kırklareli Valisi Esengül Civelek, Lüleburgaz Kaymakamı Mustafa Kaya, Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, kurum müdürleri ve Ensar Vakfı üyeleri katıldı. Yemekte bir konuşma yapan Bilal Erdoğan, “Ensar malumunuz peygamberimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman onu orada karşılayan bütün Mekkeli muhacir kardeşlerini bağrına basan, onlarla evlerini, aşlarını, işlerini paylaşan, onları kucaklayan o güzide topluluğa verilen isim. Şimdi aslında ülkemiz çok enteresan dönemlerden geçiyor. Bunu biraz daha geri çekilerek incelediğimiz zaman dünyanın da bir belirsizlik içerisinde ilerlediğini görüyoruz. Avrupa Birliğinin bu 2009 krizinden sonra tekrar bir arada kalıp kalamayacağını tartışmaya başladık. İngiltere ayrılma kararı verdi” dedi.

“REFERANDUMDA HAYIR OYUNUN ÇIKMASIYLA İTALYA’NIN GELECEĞİ ÇOK KARANLIK BİR MÜRİYETE BÜRÜNMÜŞ OLDU”

İtalya örneğini veren Erdoğan, “Referandumda hayır oyunun çıkmasıyla İtalya’nın geleceği çok karanlık bir müriyete bürünmüş oldu. Çünkü İtalya İkinci Dünya Savaşı’ndan beri koalisyon hükümetleriyle, devamlı değişen başbakanlarla istikrarsızlıkla anılan bir ülke oldu. Son 30 yılda da ekonomik gelişmeden eser olmayan, yatırımlarını yapamayan, basit bir tren istasyonunu 7-8 yılda bitiremeyen bir ülke konumunda” ifadelerini kullandı.

“ALLAH KİMSEYİ VATANSIZ BIRAKMASIN”

15 Temmuz’a değinen Erdoğan, “Allah kimseyi vatansız bırakmasın. 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık, ardından şehitlerimizin evlerini ziyaret ettik. Gazilerimizi hastanelerde ziyaret ettik. Hepsinin söylediği bir ortak cümle vardı. O anda o gece şunu düşündük dediler; ’Bu darbe başarılı olursa bizim gidecek başka yerimiz yok.’. Gidecek başka yerimiz yok. Allah göstermesin Suriyeli mülteci kardeşlerimiz bilerek, isteyerek, seçerek buraya gelmediler veya Ürdün’e gitmediler veya çevre ülkelere dağılmadılar. Ablası İstanbul’da, halası Ürdün’de insanlar hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Onun için bağımsızlığımız çok önemli. 15 Temmuz bizim millet olarak bağımsızlığımız için ne denli fedakarlık yapabileceğimizin yeni bir nişanesi oldu. 1915’te Çanakkale’de neyi ortaya koyduysa bu millet, Kurtuluş Savaşı’nda neyi ortaya koyduysa bu millet, bağımsızlığı için tekrar ortaya canını siper edebileceğini göstermiş oldu” dedi.

“TAYYİP ERDOĞAN SONRASINDA BU ÜLKEDE YENİDEN BİZİ BİRBİRİMİZE DÜŞÜREMEMELERİ İÇİN BİZİM BU SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR”

Ülkenin istikrarından bahseden Erdoğan, “Bu istediğiniz kadar ekonomik kazanımınız olsun, istediğiniz kadar askeriniz güçlü olsun manevi olarak güçlü olmazsanız sizi fitnelerle, fesatlarla, bozgunlarla birbirinize düşürürler. İki ay zaman içerisinde inşallah ülkemizde bir referandum olacak. Elhamdülillah bir liderimiz var. Dünya bu belirsiz sularda yüzerken şu reformu gerçekleştirebilirsek inanın Tayyip Erdoğan hayattayken değil, Tayyip Erdoğan sonrasında bu ülkede yeniden bizi birbirimize düşürememeleri için bizim bu sisteme ihtiyacımız var. Tayyip Erdoğan kadar karizmatik, Tayyip Erdoğan kadar güçlü bir lider olmadığı zaman da bu ülkeyi istikrarlı bir biçimde yönetilebilir kılmamız lazım” ifadelerini kullandı.

“BAĞIMSIZLIĞIMIZI TEMİNAT ALTINA ALACAK BİR SİSTEMİ EGEMEN KILMAK İÇİN SANDIKLARA GİTMEMİZ LAZIM”

15 Temmuz örneğini veren Erdoğan, “Onun için 2 ay sonra gerçekleşecek olan referandumda çok güçlü bir şekilde bağımsızlığımızı teminat altına alacak bir sistemi egemen kılmak için sandıklara gitmemiz lazım. İrademizi ortaya koymamız lazım. Nasıl ki 15 Temmuz’da bağımsızlığımıza sahip çıkma iradesini canlarımız, kanlarımızla ortaya koyduysak bir oyumuzla da olsa referandum sandığında inşallah bu iradeyi ortaya koymamız gerekiyor. Onun için bu referandum önemli. Bizim için önemli bir dönemeç noktası. Ekonomik olarak cendereye alındığımız bir dönemde referanduma gitmeye çalışıyoruz. Ama inanın bu dönemeci atlattığımız zaman Türkiye kararlılıkla yatırımlarını yapabilen, istihdamı yeniden arttırabilmek için sektörlerin önünü açan, katma değer olan yatırımları, katma değer olan işleri destekleyebilen bir ülke olacaktır. Türkiye’yi 2017 yılı içerisinde en çok darbe ihtimali olan 10 ülke arasına koymuşlar. Kaşıyorlar, hala durmayacaklar” dedi.

Konuşmaların ardından hediye takdimi gerçekleşti.

Kaner Akaner

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."