SAĞLIK - 26 Ocak 2021 Salı 11:57

Bilim Kurulu üyesinden Uludağ tepkisi

A
A
A
Bilim Kurulu üyesinden Uludağ tepkisi

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Ne yazık ki hafta sonu ortaya çıkan görüntüler, hem kayak pistlerinde hem de otellerin kapalı alanlarında ciddi bir yoğunluğu gözler önüne serdi. Bu durum tabi ki bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, hafta sonu Uludağ Kayak Merkezi’nde adeta koronavirüse davetiye çıkaran görüntüler hakkında konuştu. Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, virüs ile mücadele kapsamında bir çok işletmenin kapalı durumda olduğunu hatırlatarak, kayak merkezinde oluşan görüntülerin kabul edilemez olduğunu söyledi. Kış aylarının gelmesi ile birlikte kapalı alanlarda toplanmaların da arttığını hatırlatan Kayıpmaz, bu ayların yaza geçiş açısından çok önemli olduğunu kaydetti.

“Ne yazık ki hafta sonu ortaya çıkan görüntüler, ciddi bir yoğunluğu gözler önüne serdi”

Hafta sonunda Uludağ Kayak Merkezi’nde adeta koronavirüse davetiye çıkaran görüntüler hakkında konuşan Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Bilindiği gibi şuan lokanta, kafeterya, pastane tarzında işletmeler oturarak müşteri alımına kapalı. Şuan da yalnızca paket servisi ve al-götür şeklinde hizmetlerine devam ediyorlar. Sömestir tatilinin devreye girmesi ile birlikte kış otellerinde ummadığımız bir kalabalık yaşandığını gördük. İnsanlar elbette nefes almak hava almak için oralara gidebilirlerdi. Ama ne yazık ki hafta sonu ortaya çıkan görüntüler, hem kayak pistlerinde hem de otellerin kapalı alanlarında ciddi bir yoğunluğu gözler önüne serdi. Bu durum tabi ki bir tehlike oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

“Kalabalığın olduğu her yerde bu virüs kendine yayılmak için fırsatı buluyor”

Kış aylarının gelmesi ile birlikte kapalı alanlarda toplanmaların daha da arttığına dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, bu ortamların virüsün yayılması açısından çok müsait olduğunun altını çizdi. Kayıpmaz, “Nerede olursa olsun, ister Nişantaşı’ndaki kafelerde olsun, ister Ankara Çukurambar’daki kafelerde olsun, isterse kış otellerinde olsun. Kalabalığın olduğu her yerde bu virüs kendine yayılmak için fırsatı buluyor. Soğuk havada daha fazla fırsat buluyor. Özellikle kapalı ortamlarda uzun süre vakit geçirince yayılmak için fırsat buluyor. Kapalı ortamlar her zaman iyi havalandırılamayabiliyor. Kapalı ortamlarda kötü havalandırma da kalabalıkla birleştiğinde virüs de yayılmak için kendine fırsat buluyor” şeklinde konuştu.

“Bizim kışın ortasında yapacağımız tedbirsiz hareketler, salgında üçüncü zirve tehlikesiyle bizi karşı karşıya bırakır”

Şuan alınan tedbirler ile birlikte vak'a ve hasta sayılarında düşüşün devam ettiğini hatırlatan Kayıpmaz, eğer tedbirlere uyum noktasında bir gevşeme olursa, salgında üçüncü bir zirve görülebileceğini vurguladı. Kayıpmaz, şuan aşılama ile birlikte virüs ile mücadelede daha güçlü hale gelindiğini belirterek şunları kaydetti:
“Şuan da bizim evet vak'a sayılarımız, ağır hasta sayılarımız kontrol altına alınmış olabilir. Beraberinde bizim sağlık sistemimizin buna yanıt verme kabiliyeti iyi bir durumda olabilir. Nitekim yoğun bakım doluluk kapasitesi ve servis yataklarındaki doluluk kapasitelerinde bunları görüyoruz. Ama bu ortada bir hastalığın olmadığı anlamına gelmemeli. Çünkü şuan da karşımızda dünyanın birçok ülkesinin boğuşmakta olduğu bir mutasyon tehlikesi var. Kış aylarının ortasındayız. Havalar hala soğuk seyrediyor. Bizim bu kış aylarında tedbirli davranışları en yüksek ölçüde tutmamız lazım ki biz bundan sonra bahar ve yaz aylarına daha konforlu biçimde gidebilelim. Ama bizim kışın ortasında yapacağımız tedbirsiz hareketler, salgında üçüncü zirve tehlikesiyle bizi karşı karşıya bırakır. Üçüncü zirve ile karşılaşırsak da bu salgının bitişi anlamında süreci uzatır. Aslında biraz daha sabırla birlikte biz güzel günlere daha kolay erişebileceğiz. Çünkü elimizde şuan da maske, mesafe, temizlik ve kalabalıklardan kaçınma gibi önlemlerin yanı sıra aşı var.”

“Bizim bu kazanımları kaybetmememiz gerekiyor”

Ayrıca aşılamanın şuan da elimizdeki önemli güçlerden biri olduğuna da değinen Kayıpmaz, “Biz şuan da tedbirlerle, kapatma ve kısıtlama kararlarıyla birlikte salgını bir noktaya kadar getirmiş durumdayız. Şimdi aşının da devreye girmesi ile beraber artık hastalığa karşı çok daha güçlüyüz. Bizim bu kazanımları kaybetmememiz gerekiyor. Bunun için de özellikle şu kış aylarında tedbirlere bireysel olarak daha sıkı biçimde uymamız gerekiyor” diye konuştu.

Utku Şimşek - Bayram Türüdü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”