ASAYİŞ - 18 Kasım 2025 Salı 18:25 | Son Güncelleme : 18 Kasım 2025 Salı 19:13

Böcek ailesinin ölümüne ilişkin soruşturmada Adli Tıp raporu açıklandı

A
A
A

Fatih’te anne, baba ve 2 çocuğun zehirlenme iddiasıyla hayatını kaybetmesine ilişin yürütülen soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu’nun değerlendirmesi ortaya çıktı. Adli Tıp Kurumu raporunda, "Anne ve çocukların öncelikli olarak kalınan oteldeki ortamdan kaynaklı kimyasal madde zehirlenmesi, daha düşük olasılıkla da tükettikleri besinlere bağlı gıda zehirlenmesi neticesinde vefat ettikleri düşünülmektedir" değerlendirilmesi yapıldı.

Almanya’dan 9 Kasım 2025’te turistik amaçla İstanbul’a gelerek 13 Kasım 2025'te zehirlenme iddiasıyla hayatlarını kaybeden anne Çiğdem Böcek (27) baba Servet Böcek (38) ile 3 yaşındaki Masal ve 6 yaşındaki Kadir Muhammet Böcek’in ölümlerine ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor.
Soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu, Böcek ailesinin ölümü hakkında değerlendirmesini açıkladı. 13 Kasım 2025 tarihinde İstanbul Fatih’te zehirlenme şüphesiyle anne Çiğdem Böcek, baba Servet Böcek ile çocukları Kadir Muhammet Böcek ve Masal Böcek'in hastaneye kaldırıldığı, çocukların aynı gün vefat ettiği, annenin daha sonra vefat ettiği Adli Tıp Kurumu tarafından kaydedildi. Ailenin 9 Kasım 2025 Pazar günü turistik amaç ile İstanbul’a geldikleri ve Fatih’te bulunan Harbour Suites Old City Hotelde konakladıkları da Adli Tıp Kurumu’nca değerlendirilerek, "10 ve 11 Kasım 2025 tarihlerinde dışarıdan midye, pide, tantuni, kokoreç ve lokum gibi muhtelif gıdalar tükettikleri, 12 Kasım 2025 günü sabaha karşı mide bulantısı ve kusma şikayetlerinin başladığı, sabah saatlerinde hastaneye başvurdukları ve ilk tedavilerinin ardından otele döndükleri, 13 Kasım 2025 perşembe günü otele çağrılan ambulanslar ile sabaha karşı saat 3 sıralarında hastanelere kaldırıldıkları ve yapılan müdahalelere yanıt alınamayarak çocukların vefat ettikleri" ifadelerine yer verildi.
Annenin daha sonra vefat ettiği aktarılan raporda, ailenin kaldığı otelin 11 Kasım 2025 günü haşere ve böcekler için ilaçlandığı, Olay Yeri İnceleme ekibinden şifahen alınan bilgiye göre ailenin kaldığı 201 numaralı odanın ilaçlama yapılan 101 numaralı odanın hemen üst katında yer aldığı, ailenin kaldığı 201 numaralı odanın havalandırma sisteminin olmadığı belirtildi. 15 Kasım 2025 Cumartesi günü aynı otelden yabancı uyruklu 2 kişinin daha benzer şikayetlerle hastanede tedavi gördükleri de raporda aktarıldı.

Öte yandan otel ilaçlaması yapılırken kullanılan kimyasal maddeler ve kutuları, anne Çiğdem Böcek’in hastanede alınan ilk kan örneği, baba Servet Böcek’in hastanede alınan ilk kan örneği ve mide içeriği, yabancı uyruklu 2 kişinin hastanede alınan ilk kan örnekleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından incelenmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderildi.
Yapılan ölü muayene ve otopsi işlemlerinde çocuklar Kadir Muhammet Böcek ve Masal Böcek'in ölüme neden olacak travmatik bulguları olmadığı, mide duvarında yer yer kanama ve midede kızarıklık dışında belirgin bulgu izlenmediği belirtildi. Anne Çiğdem Böcek’in ise mide duvarında noktasal ülsere alanlar ve mide duvarında yaygın kanama dışında belirgin bulgu izlenmediği belirtildi.

Raporda olayın oluş şekli, tıbbi öyküleri, edinilen son bilgiler ve aynı otelden benzer şikayetlerle 2 kişinin daha hastanede tedavi görüyor olması birlikte değerlendirildiğinde anne ve çocukların öncelikli olarak kalınan oteldeki ortamdan kaynaklı kimyasal madde zehirlenmesi, daha düşük olasılıkla da tükettikleri besinlere bağlı gıda zehirlenmesi sonucu vefat ettiklerinin düşünüldüğü kaydedildi.

Anne ve çocuklardan otopside alınan örneklerin patolojik, mikrobiyolojik ve toksikolojik analizi sonucu ölüm sebepleri hakkında kesin kanaat belirtileceği de raporda aktarıldı. Otelin ilaçlanmasında kullanılan kimyasal madde örnekleri ve kutularının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından talep edildiği ve Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesince inceleneceği raporda belirtildi. 28 Kasım 2025’te laboratuvar sonuçlarının raporlanmasının planlandığı da Adli Tıp Kurumu tarafından ifade edildi.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.