SAĞLIK - 24 Ocak 2020 Cuma 17:29

Botoks ve dolgu hakkında merak edilenler

A
A
A
Botoks ve dolgu hakkında merak edilenler

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Karaca, botoks ve dolgu hakkında yanlış bilinenlere cevap verdi.

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Karaca, botoks ve dolgu hakkında merak edilen birçok sorulara cevap verdi. Botoks uygulaması yapıldıktan sonra kırışıklıkların daha da artacağı inancının kesinlikle yanlış bir bilgi olduğunu hatta tam tersi botoks mimik kırışıklarında zamanı durdurduğunu söyleyen Dr. Karaca, "Yani botokslu olduğunuz sürece mimiklere bağlı kırışıklık yüzünüzde oluşmuyor. Tabi ki yer çekimine ve cildin yaşlanmasına bağlı kırışıklıklar oluşabiliyor ama mimiğe bağlı kırışıklıklar botoks sayesinde oluşmuyor. Botoksun etkisi geçtiğinde ise hiçbir şekilde daha kötüye gitme gibi bir şey söz konusu değildir. Aksine uzun süre botoks yaptıran insanların mimik kasları eskisi kadar güçlü olmuyor ve bu da botoksun etkisi tamamen geçtiğinde eskisinden çok daha az kırışmaya başlayacağınız anlamına geliyor." dedi.

Botoksun en faydalı uygulanma şeklinin hiç kırışıklık yokken yaptırabilmek olduğunu söyleyen Op. Dr. Mustafa Karaca, "Çünkü bir kırışıklık tamamen oturduktan sonra yani cilde çok hasar verip, derin bir kırışıklık haline geldikten sonra botoksla bile tamamen açılamayabiliyor. Kırışıklığınız daha oturmadan botoksla kırışıklığın daha sonra sizi üzmesini engelleyebiliyoruz. Bu nedenle mimik kırışıklığı açısından tehlikeli olan kişiler botoksu yüz kırışıkları oturmadan yaptırmaya başlarlarsa daha iyi olur." şeklinde konuştu.

"Tamamen ifadesiz olmak, şaşkın ifade ve herkesin birbirine benzemesi diye bir şey yok"
Botoks yapıldığında yüzde şaşkın bir ifade olur ve bütün botoksluların yüzü aynı şekilde görülür bilgisinin tamamen şehir efsanesi olduğunun altını çizen Dr. Karaca, "Botoks uygun dozlarda ve uygun anatomik noktalara yapıldığında mimikleri tamamen kaybetmeden kişiye duygularını gösterecek kadar mimik bırakarak yani sadece kırışıkları önleyecek kadar hafif bir mimik kaybıyla botoks yapmak mümkün. Bu da sonuçta daha doğal, botoks yapıldığı bile belli olmayan botoks uygulamaları anlamına geliyor. Kısacası korkmaya gerek yok, tamamen ifadesiz olmak, şaşkın ifade ve herkesin birbirine benzemesi diye bir şey yok." ifadelerini kullandı.

"Her şeyde doğallık trend olduğu için estetikte de doğallık ön planda"
Şeytan kaş uygulamasının botoksun tamamen yanlış dozlarda ve yanlış anatomik noktalara uygulanmasından kaynaklandığı bilgisini veren Dr. Karaca, "Bir de botoks ilk çıktığında böyle bir moda vardı. Yani insanlar o kaş şeklini seviyorlardı. Artık her şeyde doğallık trend olduğu için estetikte de doğallık ön planda. Herkes doğal gözükmek istiyor ve bu konuda çok haklılar. Kesinlikle şeytan kaş hedeflediğimiz bir uygulama değil. Şeytan kaş, alnın orta bölgesinin bloke edilmesi, yan kısımlarının tamamen bırakılması yüzünden kaşların orta kısımlarının aşağı inip, yan kısımlarının aşırı derecede yukarı kalkmasıdır. Günümüzde botoks uygulamalarımızda çok daha az dozlar kullanarak kaşların doğal düzeyde kalmasını sağlayabiliyoruz." diye konuştu.

"Botoksun yan etkileri yok"
Botoksun çok nadir görülebilecek alerjik reaksiyonlar dışında bir etkisi olmadığını söyleyen Op. Dr. Mustafa Karaca, "Bu risk her ilaçta ve hatta çoğu ilaçta olabilir. Bunlar dışında doğru anatomik noktalara uygulandığında bir yan etkisi bulunmamaktadır." dedi.

Ördek dudak olmamak için dudak yapısı nasıl olmalı?
Bir kadına yandan bakıldığında üst dudak alt dudaktan iki milim önünde, alt dudak çenenin en ilerdeki noktasından iki milim ilerde olmasının normalde güzel kabul edilen profil olduğunu söyleyen Op. Dr. Mustafa Karaca, "Bu profile uygun görüntüleri güzel olarak görüyor zihnimiz. Bu profilden ne kadar uzaklaşılırsa da güzel algımız bozuluyor. Ördek dudak; üst dudağın öne doğru çıkıntısının artmasıdır. Bunu bir uygulama hatası olarak düşünmemek, dolguyu yaptıran kişinin isteği olarak düşünmek lazım. Çünkü kişi kendisi abartılı bir sonuç istemeden bizim abartılı bir dudak dolgusu yapmamız mümkün değil. Çok abartısız, doğal, kimsenin fark etmeyeceği şekilde ufak bir değişiklik yapmamız da mümkün. Toplumda daha çok abartılı sonuçlar göz önünde olduğu için insanlar bunu görüyor ve bunun dudağı dolgulu demek ki bende dolgu yaptırsam böyle olacak diyor. Aslında çok sayıda dolgu yaptıran ama belli olmayan insan var." ifadelerini kullandı.

"Dudak hissini kaybetmiyor"
Dolgu ile dudak hissini kaybetmediğini bilgisini veren Op. Dr. Mustafa Karaca, "Dolguların içinde genellikle lidokain isimli bir uyuşturucu madde var. İlk yapıldığında ağrı az olsun diye koyuluyor, belki birkaç saatliğine dudakta hissizliğe neden olabilir ama daha sonra bu hissizlik geçecektir." şeklinde konuştu.

"Dudakta morarma çok nadiren olabilir"
Dudaklarda morarmanın çok nadiren olabildiğini söyleyen Dr. Karaca, "Eğer iğnenin ucu kılcal bir damara denk gelirse dudakta morarma olabilir. Onu da önlemek için künt uçlu enjektörler var, bunlardan kullanıyoruz. Bunlarla morartma ihtimalimiz normalden çok çok daha az orana düşüyor." dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”