GÜNDEM - 15 Mayıs 2020 Cuma 21:22

Burhan amca, 30 yıl önce ayrıldığı eşiyle yeniden nikah masasına oturdu

A
A
A
Burhan amca, 30 yıl önce ayrıldığı eşiyle yeniden nikah masasına oturdu

Türkiye’nin, korona virüs sürecindeki nezaketiyle tanıdığı 77 yaşındaki Burhan Kılıçkını, 30 yıl önce boşandığı ve hiç görüşmediği eşi 58 yaşındaki Melek Gökaslan ile bugün yeniden nikah masasına oturdu. Ayrı kaldıkları 30 yıl boyunca hiç görüşmeyen çifti, korona salgını birleştirirken, mutlulukları yüzlerinden okunan çiftin nikahlarını Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan kıydı.

Ordu’nun Altınordu ilçesinde zabıta ekiplerine siparişlerini verirken sergilediği nezaketle ve naifliğiyle tüm Türkiye’nin sevgisini kazanan Burhan amca, yıllar sonra yeniden mutluluğu yakaladı. Korona virüs salgını sürecinde şeker hastalığı nedeniyle ayağında yara çıkan ve bacağında dört damarı tıkanan Burhan amca, Mersin’de yaşayan kızı ve damadı tarafından yaklaşık 1,5 ay önce kente getirildi. Bu süreçte hastanede bypass ameliyatı olan ve ayağındaki yaranın tedavisi halen süren Burhan amca, kızı Deniz ve damadı Şehmuz Öztaş’ın merkez Mezitli ilçesi Tece Mahallesi'ndeki evinde, 5 yıl evli kaldığı ve 1990 yılında boşandığı eski karısı Melek Gökaslan ile de 30 yıllık aranın ardından bir araya geldi.

30 yılın ardından yeniden nikah masasına oturdular

Günlerini evde birlikte geçirmeye başlayan çift arasında yıllar sonra yeniden sevgi filizleri yeşermeye başladı. Bu yakınlığın ardından Burhan amca, eski eşi Melek Gökaslan ile yeniden evlenmek istediğini söyledi. Melek Gökaslan’ın bu talebi kabul etmesiyle kızı, damadı ve torunları büyük sevinç yaşadı. Talepleri Mezitli Belediyesine iletilen Burhan Kılıçkını ile Melek Gökaslan çifti, yapılan hazırlıkların ardından bugün yeniden nikah masasına oturdu. Mezitli Belediyesi nikah salonunda gerçekleşen nikah törenine maskeleriyle katılan çift, virüs tehlikesi nedeniyle çok az sayıda davetlinin katılımıyla nikah tazeledi. Burhan amca, 77 yaşında yeniden mutluluğu yaşarken, çiftin nikahlarını da Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan kıydı.

“Mutluyuz. Tüm insanlar da bizim gibi mutlu yaşasınlar”

İmzaların atılmasının ardından duygularını paylaşan Burhan amca, “Tabi ki mutluyuz. İsterim ki, tüm insanlar da bizim gibi mutlu yaşasınlar. Yıllarca birbirimizle hayat yaşadık. Daha sonra hiçbir sorun, kavga dövüş olmadan ayrıldık. Şu anda 30 yıl aradan sonra hayatımızı üç günlük dünyada birleştirdik. Mutluyuz, çok güzel. Başkanımıza teşekkür ediyorum” dedi.

“Kibarlığına hayran olduğum için yeniden ‘evet’ dedim, çünkü hiç kırmadı beni”

Yeniden Kılıçkını soyadını alan Melek Hanım ise çok mutlu olduğunu belirterek, “Sözlerim yetmez mutluluğumu anlatmaya. Ayrıldıktan sonra uzun yıllar babamla yaşadım. Babam vefat edince de ablamla yaşadım ve evlenmeyi hiç düşünmedim. Kızıma hep ‘Baban nasıl?’ diye soruyordum. Kısmet oldu, çok mutluyum. 30 yıl boyunca hiç görüşmedik, telefonla bile görüşmemiştik. Burhan Bey, evde de dışarıda da hep nazikti. Zaten onun bu kibarlığına hayran olduğum için yeniden ‘evet’ dedim, çünkü hiç kırmadı beni. Biz birbirimizi öperek ayrıldık ama nasipmiş tekrar bir araya geldik. Mutluyuz ikimiz de” diye konuştu.

Burhan amca, 30 yıl önce ayrıldığı eşiyle yeniden nikah masasına oturdu

Başkan Tarhan, Burhan amca ve eşini evlerine makam aracıyla uğurladı

Törende çifte, içinde erguvan tohumu olan bir kalem hediye eden Başkan Tarhan da Burhan amcayı tüm Türkiye’nin korona virüs döneminde nezaketiyle ve beyefendiliğiyle tanıdığını vurguladı. Tarhan, “Biz de kendisini Mezitli’de ağırlamaktan çok mutluyuz. Ayrıca çiftimizi bugün nikah salonunda ağırlamaktan da mutlu olduk. Verdiğimiz erguvan tohumunu büyütmelerini ve gölgesinde eşiyle birlikte mutlu yaşam geçirmelerini diliyorum. Korona virüs sürecinde gösterdiği nezaketin tüm Türkiye’ye ve dünyaya örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Hepimizin bu süreçte sevgiye çok ihtiyacımız var. Onu Burhan ağabeyimiz gösterdi topluma. Sevgi dolu bir ömür geçirmelerini ve mutlu olmalarını diliyorum” ifadelerini kullandı.
Nikah töreninin ardından Başkan Tarhan, Burhan amca ve eşi Melek Hanımı evlerine makam aracıyla uğurladı.

Burhan amca, 30 yıl önce ayrıldığı eşiyle yeniden nikah masasına oturdu

Kıymet Gökçe-Koray Ünlü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’in barajlarında su seviyesi düştü İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir’in içme suyu ihtiyacını sağlayan Tahtalı, Gördes ve Balçova barajlarındaki su seviyelerinin önceki yıllara oranla düşmesine rağmen kısa vadede kentte bir susuzluk tehdidi bulunmadığını açıkladı. İZSU Genel Müdürlüğü, kentin su ihtiyacının yarıya yakınını karşılayan Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki güncel doluluk oranlarını açıkladı. Doluluk seviyesi Tahtalı Barajı’nda yüzde 31, Balçova Barajı’nda yüzde 76, Gördes Barajı’nda ise yüzde 13 olarak kayıtlara geçti. 3 barajdaki toplam su miktarı ise 188 milyon metreküp oldu. Bu üç önemli kaynağın dışında kente su sağlayan Ürkmez Barajı yüzde 43, Güzelhisar Barajı yüzde 86 ve Kutlu Aktaş Barajı ise yüzde 41 doluluk oranına sahip. Tahtalı’da 2008’den beri en düşük seviye Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki su miktarının İzmir’in yaklaşık 8 aylık su ihtiyacını karşılayacağı bildirildi. İZSU yetkilileri Tahtalı Barajı’nda 2008 yılından bu yana en düşük su seviyesinin gözlendiğini belirtirken, su seviyesindeki düşüşün azalan yağışlardan kaynaklandığı vurgulandı. Açıklamada İZSU’nun kente kesintisiz içme suyu sağlamaya yönelik çalışmalarının devam ettiği ifade edilirken, “Barajlarımızda hiç yağış olmasa bile yıl sonuna kadar yetecek su mevcut; ayrıca yer üstü su kaynaklarının yanında kentimizin yer altı su kaynaklarından da faydalanıyoruz. Ancak uzun vadede yaşanabilecek susuzluk tehdidine karşı suyun tasarruflu kullanılması tüm toplumumuz açısından büyük önem taşıyor” denildi.
İstanbul Cam döşemesinin altında sergilenen eserlerle adeta müze olan Koca Mustafa Paşa Camii ibadete açılıyor Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının 2021 yılında başlanılan restorasyonunda sona gelindi. Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler keşfedilen caminin zemini camla döşenerek adeta müzeye çevrildi. Yarın ibadete açılacak olan 965 yıllık caminin son hali ise havadan görüntülendi. Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapı Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2021 yılında restore edilmeye başlandı. Tarihi camide sürdürülen çalışmalar esnasında hem Bizans hem de Osmanlı Cihan Devleti dönemlerinin özenle korunduğu görüldü. Yapının içi, bir metre kadar toprakla doldurulduğu için katmanda yapılan kazılarda, Bizans devrinin özgün kotuna inilerek zeminde zengin bir döşeme mozaiğiyle karşılaşıldı. Restorasyon çalışmaları çerçevesinde Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı fresklerin keşfedildiği yapının zemini camla kaplanarak adeta müzeye çevrildi. Halısı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkan cam zeminin altına döşenen ışıklandırma sistemiyle, Bizans ve Osmanlı tarihine ışık tutan eserler sergileniyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret noktaları arasında yer alan cami, Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle halk arasında Hazreti Cabir Camii adıyla da biliniyor. Restorasyonda depreme karşı da güçlendirilen 965 yıllık tarihi cami yarın ikindi namazının ardından ibadete açılacak. Öte yandan, restorasyonu tamamlanan tarihi camiinin son hali havadan görüntülendi. “Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular sergilenecek” Hz. Cabir Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, “Hz. Cabir Camii diğer adıyla Atik Mustafa Paşa Camii 1059 yılında bir manastır yapısı olarak inşa edildi. Sultan 2. Bayezid’in sadrazamlarından Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrildi. Hz. Cabir Camii, içerisinde İstanbul kuşatması için gelen Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle Hz. Cabir Camii olarak da bilinmektedir. Yaklaşık bin yıldır ayakta duran bu yapı tarihsel süreçte birçok deprem ve yangına maruz kaldı. 1509 depreminde bir hasar aldığını kaynaklardan öğrenebiliyoruz. 1792 yılındaki Balat yangınında ve küçük kıyamet olarak adlandırılan İstanbul depreminde bir hasar aldı. Bu depremde minaresi yıkıldı, kubbesi de tahribata uğradı. Yıkılan eski minare yerine kesme taştan bir minare inşa edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Hz. Cabir Camii’nin rölöve ve restitüsyon projelerini 2018 yılında Koruma Kurulu’na onaylattık. 2021 yılında ise restorasyon çalışmalarına başladık. Öncelikle araştırma kazıları ve raspa çalışmaları yaptık. Bu yapı içerisinde 1 metreye kadar kazı yapıldı ve 1 metre sonunda yapının ilk dönemine ait opus sectila ismiyle biline döşeme bulundu. Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular, seramik ve mozaik parçaları, Osmanlı dönemine ait özgün şeşhaneler gibi restorasyonda çıkmış eserler sergilenecek. Halı kaldırıldığında ziyaretçiler bu görüntüyle karşılaşacaklar” dedi. “Restorasyonda depreme karşı yapı güçlendirildi” Restorasyonu tamamlanan Hz. Cabir Camii’nde yapılan çalışmaları anlatan Feyyaz Fidan, “Yapının iç ve dış bedeninde raspa yapıldı. Eski onarımlarda yapılmış çimento esaslı sıvalar raspa edildi ve iç yüzeylerde freski sıvalara rastlandı. Freski sıvalar ve ’opus sectila’ belgelemesiyle, konservasyonu yapıldı. Bilim Kurulu kararı doğrultusunda yapının katmanlarının gösterilmesi adına harim içerisinde çelik konstrüksiyon ve üzerine cam bir döşeme yapıldı. Caminin iç tezyinatı hakkında bilgi vermek gerekirse, bitkisel kalem işleriyle süslenmiş bir yapıdır. Ve restorasyonda kalem işlerinin ihyası tamamlandı. Dış cephede özgün harç terkibine uygun derz yapıldı. Bu restorasyonda depreme karşı da yapı güçlendirildi. Enjeksiyon imalatı yapıldı. Minaresi şerefe kotuna kadar söküldü ve özgün tekniğinde tamamlandı. Kubbe üst örtüsü kurşunları yenilendi. Kirpi saçak imalatları yapıldı. İçlik, dışıklar, tüm kapılar, pencereler özgün malzeme cins ve boyutunda yenilendi. Özgün türbe kapısı ve Mahmud Güneşi fümigasyon işleri yapıldı. Hz. Cabir Camii’nin restorasyonunu en kısa sürede tamamlayarak ibadete açılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.