KÜLTÜR SANAT - 29 Kasım 2019 Cuma 09:01

Bursa’da yaşayan Rus piyanist, genç yetenek avcısı

A
A
A
Bursa’da yaşayan Rus piyanist, genç yetenek avcısı

Bursa’da yaşayan Rus uyruklu piyano öğretmeni Elena Çekiç, dünya müziğine genç kabiliyetler kazandırmaya devam ediyor. Çekiç'in 7 yıllık öğretmenliğinde 16 öğrencisi uluslararası ödül aldı.

Rusya'da yaşayan Natalia -Gennadiy Yudin çiftinin tek çocukları olan Elena, 4 yaşında piyano çalmaya başladı. 5 yaşında ilk sahneye çıkan Elena, 10 yıl önce tatil için geldiği Antalya’da tanıştığı eşi Tarık Çekiç ile evlenerek Bursa’ya yerleşti. 2 çocuk annesi Elena Çekiç, piyano satın almak için gittiği müzik evinden iş teklifi alarak ders vermeye başladı. 13 yaşındaki Mert Hakan Şeker’i keşfeden Elena, kısa sürede genç yeteneğin 3 kıtada konser vermesinde büyük rol oynadı. Mert Hakan Şeker, Amerika, İtalya ve Avustralya’da verdiği konserlerin yanı sıra birçok uluslararası ödülün de sahibi oldu. Ayrıca, Suriye’deki iç savaştan kaçarak Bursa’ya yerleşen ve akordeon eğitimi almak için kendisinden yardım isteyen Tambi Asad Cimuk’u piyanoya yönlendiren Elena Çekiç, Tambi Asad Cimuk’u genç yaşında dünya çapında başarıdan başarıya koşturdu. Piyanoda genç yıldız avcısı Elena, Uludağ Üniversitesi’nde konservatuar eğitimi alırken, kendisine ders verdiği Elif Sinan da Almanya ve İsveç’te katıldığı uluslararası yarışmalarda ödüller aldı.

Piyano öğretmeni Elena Çekiç, 4 yaşında Rusya’da piyanoya başladığını belirterek, “Annem müzik öğretmeniydi. 5 yaşında ilk kez sahneye çıktım. Bursa’da 7 senelik öğretmenlik kariyerimde 16 öğrencim uluslararası derece aldı. Öğrencilerim New York, Moskova, Türkiye’de okuyorlar. Daha da güzel olacaklarını inanıyorum. Benim için öğrencilerim çocuklarım gibi” dedi.

Savaştan kaçan Suriyeli piyanist Tambi Cimuk’un ilk öğretmeni

3 kıtada konserler veren ve uluslararası ödüller alan Mert Hakan Şeker’in 3 yıldır kendisinden eğitim aldığını vurgulayan Elena Çekiç, “Özellikle benden ders almak için Eskişehir’den Bursa’ya taşındı. Bu zor bir şey. Onun annesi gibiyim. İlk sene epey yarışmalara gittik. 3-4 tane birincilik aldık. Son sene herhangi bir yarışmaya gitmedik ve konser programı için repertuar hazırladık. Son 3 ay 3 kıtada konserler verdik. Amerika, İtalya ve Avustralya’da konserlerimiz oldu. Avustralya Melbourne’de verdiğim konser biletliydi ve Hakan’ın ilk profesyonel konseriydi. İzleyenler sadece Türk değildi. Avustralya, Güney Kore, Çin, Japonya’yadan izleyenler oldu. Biz seneye Avustralya’da konserlere devam edeceğiz” diye konuştu.

Suriye’deki iç savaştan kaçarak Bursa’ya yerleşen Tambi Asad Cimuk’un ilk piyano öğretmeni olduğunu da anlatan Elena, “Mart 2012’de bir müzik kursunda piyano öğretmenliğine başlamıştım. Mayıs ayında da Tambi gelmişti ve çok kabiliyetli bir çocuktu. Önce akordeon çaldı ve ben onun ilk piyano öğretmeni oldum. Çok çalışkandı ve kısa zamanda 5-6 tane birincilik aldı. Amerika’da ve başka ülkelerde konserler verdi” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’deki yetenekler yurtdışına gidiyor”

Türkiye’de çok fazla yetenekli çocuk olduğuna dikkat çeken Elena, “Bu kabiliyetli çocukların yüzde 99’u yurtdışına eğitim almaya gidiyor. Gidenlerin yüzde 50’di de dönmüyor. Bu Türkiye için büyük bir kayıp. Aileler kendi çocuklarını seviyor, bende 2 çocuğumu çok seviyorum. Ama aileler daha çocukları çok küçükken onları yıldız yapmak istiyor. Bunlara gerek yok. Fazla reklam güzel değildir. Çocuk için en önemli şey eğitimdir” dedi.
2 yıldır piyano çalan 7 yaşındaki Beren Eker, “Bir yıldır Elena hocamla piyano çalışıyorum. Ben Pera Festivale katıldım. Bursa’daki yarışmalara katıldım. Hedefim ülkemi gururlandırmak ve dereceler almak” şeklinde konuştu.

9 yaşındaki Gözde Fikir, 1 yıldır piyano eğitimi aldığını belirterek, “Benim annem ve babam müzik öğretmeni. Benim müzikte yeteneğim olduğunu görünce Elena öğretmenimle çalıştırmaya başladılar. Ben dünyaca ünlü bir piyanist olmak istiyorum. Bu yolun zor olduğunu biliyorum. Önce öğretmenimle hedeflerimi tamamlayıp, büyük hedefime ulaşmak istiyorum” dedi.

13 yaşında 3 kıtada konserler verdi

Amerika, İtalya, ve Avustralya olmak üzere 3 kıtada konserler veren 13 yaşındaki Mert Hakan Şeker, “Örnek aldığım piyanistlerden bir tanesi Horowitz. İdol almak noktasında da ben ilerisinin şusu, busu olacağım demek yanlış. Horowitz, Safran kendileri kendileriyse, müziğin anlamı farklardır. Ben de ilerde Mert Hakan Şeker olmak istiyorum. Hedeflerim iyi bir eğitim aldıktan sonra dünyada adı geçen konser piyanisti olmak istiyorum. Son 3 ayda 3 kıtada konserler verdim. İtalya, Amerika ve Avustralya’da Sidney ve Melbourne’de konserlerim oldu. Avustralya konseri benim açımdan en iyisi oldu” diye konuştu.

Samet Doğru
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Ahırların havasız kalması kuzuların ölümüne neden oluyor Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, hayvan üreticilerini uyarılarda bulunarak Sivas’ta kuzu ölümlerinin ciddi seviyelere ulaştığını ifade etti. Yeni doğan kuzuların bakımlarının yeteri seviyede olmaması yetiştiricileri maddi anlamda oldukça zora sokuyor. Son yıllarda hayvancılık sektöründe sıklıkla karşılaşılan bir sorun ise havasız ahırlar. Özellikle büyük çiftliklerde kullanılan kapalı sistem ahırlar, yeterli havalandırma sağlanmadığında hayvanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Takcı, “Sivas’ta kuzu ölümleri artık ciddi seviyelere ulaştı. Yetiştiricilerimiz ahırları tam anlamıyla havasızlaştırıyorlar. Soğuğu kesmek adına havanın az bir sirküle edilebileceği noktaları bile kapatıyorlar. Bu noktada da ahırda çok ciddi bir şekilde amonyak kokusu hâkim oluyor ve enfeksiyon oluşturuyor” diye konuştu. “Sivas’ta kuzu ölümleri artık ciddi seviyelere ulaştı” Abdurrahman Takcı, kuzuların ishallerden ve solunum sistematiği problemlerinden öldüklerini ifade ederek, “ Kuzu ölümleri Sivas’ta önemli bir seviyeye ulaştı. Normalde kuzu ölümlerinde yüzde 2 ila yüzde 5 arasında olan bir sınır var. Aslında yüzde ikilik oran normal kabul edilen seviye ancak yüzde beş, maksimum tolere edilebilir üst sınır. Sivas’ta genel manada süt üretiminde tamamıyla vazgeçmiş bir yetiştiricimiz var. Koyun yünü uzun yıllardır zaten maddi anlamda bir değer taşımıyor. Buna bağlı olarak da koyun yetiştiricilerinin yegâne geliri kuzu üretimi. Sivas’ta kuzu ölümleri artık ciddi seviyelere ulaştı. Bu noktada da yetiştiricilerimiz hayvan hastanelerimize geliyorlar veya hastalıklar genel manada çok üst sınırlara ulaşınca bizlere ulaşıyorlar. Ama kuzu kayıplarını bahsettiğimiz seviyelerin üstüne çıkmadan hemen önemsemeleri gerekiyor. Uzmanlara sormaları, bu konuda yapılan yanlışlarını bir an önce düzeltmeleri gerekiyor. Genel manada baktığımız zaman kuzu ölümleri doğumdan sonraki ilk bir aylık evrede oluyor. Sivas’ta genel itibariyle kuzularla, koyunlar bir arada tutuluyor. Bu noktada da ahırın genel havası da istenilen seviyede hava dolaşımı sağlanmıyor. Ve bu kayıpların nedenlerini iki başlık altında toplayacak olursak kuzuları ishallerden ve solunum sistematiği problemlerinden kaybediyoruz” dedi. “Ahır havasız bırakılıyor, amanyok kokusu zehirliyor” Takcı, ahırların havasızlaştırılmasının kuzular üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu ifade ederek, “ Hayvanların üşüme kaygısıyla ahırlarda yeterince havalandırma yapılmıyor. Aslında yanlış bir kaygı bu. Hayvanlarımız üşümez. Yeter ki düzgün besleyelim. Hem büyükbaş için hem de koyun ve keçiler düzgün beslenildiği takdirde onlardan doğan oğlak ve kuzular üşümez. Yetiştiricilerimiz bu noktada ahırları tam anlamıyla havasızlaştırıyorlar. Soğuğu kesmek adına havanın az bir sirküle edilebileceği noktaları bile kapatıyorlar. Bu noktada da ahırda çok ciddi bir şekilde amonyak kokusu hâkim oluyor. Bunlar da daha akciğer kapasitesi yeni gelişen kuzularda ciddi şekilde enfeksiyon yapıyor ve kuzularda daha tedavi aşamasına geçilmeden kaybediyoruz. Bugün baktığımız zaman kuzu ölümleri Sivas’ta belki de yüzde yirmilerin üstünde bir seviyede. Çünkü bize gelen hastanemize gelen koyun yetiştiricileri bu şekilde bir oran veriyor. Bu çok ciddi bir kayıp. Çünkü nihayetinde koyunlardan koyun yetiştiricileri bir yılda bir kere kuzu alabiliyorlar. Ekstradan kuzu almak farklı uğraşlar gerektiriyor. Yetiştiricilerimiz de bunu yapmıyor. Kuzuları da kaybettiğimiz takdirde yetiştiricinin bir yıllık emeği boşa gitmiş oluyor” şeklinde konuştu.
Osmaniye Evladını öldürmeyen yılan sokması anneyi öldürdü Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde hayvan otlattığı esnada yılan sokması sonucu hayatını kaybeden Cennet İnci(60) gözyaşları arasında toprağa verildi. Yaşlı kadının oğlunun da aynı bölgede yılan saldırısına uğradığı ve 1 aylık tedaviyle sağlığına kavuştuğu öğrenildi. Düziçi ilçesinin Gümüş köyünde inek otlatırken, yılan sokması sonucu yaralan ve kendi imkanlarıyla ana yola çıkarak çevredeki vatandaşlardan yardımıyla hastaneye kaldırılan 7 çocuk annesi Cennet İnci, hastanede kurtarılamayarak vefat etmişti. Yaşlı kadının cenazesi, otopsinin ardından götürüldüğü köyünde toprağa verildi. Hayatını kaybeden Cennet İnci’nin oğlunu da aynı bölgede yılan soktuğu ve 1 aylık tedavi gördükten sonra sağlığına kavuştuğu öğrenildi. Yılan sokması sonucu hayatını kaybeden Cennet İnce’nin oğlunu da aynı yerde yılan tarafından sokulduğunu söyleyen Gümüş Köyü Muhtarı Ramazan Yakut, ’’Köyümüzün Çirişlikaş Mahallesi’nde bulunan ormanlık alana inek otlatmaya gidiyor yılan sokması sonucu kendini ormandan yol kenarına atarak çevredeki vatandaşlardan yardım istiyor. Yoldan geçen bir vatandaş yardım etmeye gittiğinde kendisini yılan soktuğunu söylüyor. Yardıma gelen vatandaş durumu, İnce’nin akrabalarına bildiriyor. Kendi arabalarıyla hastaneye götürmeye çalışırken Böcekli beldesinin ilerisinde ambulans karşılıyor bunları kadını alıp hastaneye götürüyorlar orada hayatını kaybediyor. Hayatını kaybeden oğlunu da yılan sokmuştu ama o kurtulmuştu annesi kurtulamadı" dedi. "Bu kadının oğlunu da yılan sokmuştu aynı yerde ama o kurtuldu" Köylerinde yılan sokma vakalarının pek yaşanmadığını kendi annesini de yılan soktuğunu ama kurtulduğunu söyleyen Selver İnce, "Kadın ineğini otlatmaya gidiyor, ineğini çözerken otların arasında yılan sokmuş. Yola çıkıp yardım istemiş bir adam yardıma gelmiş ona beni yılan soktu demiş son sözleri bu olmuş. Akrabalarına haber veriyorlar hastaneye götürürken kadının ağzından köpükler geliyor. Benim annemi de yılan soktu annem beni yılan soktu dedi gittik baktık yılanı öldürmüş hemen bacağına turnike yapıp hastaneye götürdük orada tedavi gördü iyileşti. Bu kadının oğlunu da yılan sokmuştu aynı yerde ama o kurtuldu. Şu zamana kadar yılan sokma olayı 3 defa oldu başkada olmadı" dedi.