ASAYİŞ - 11 Ocak 2019 Cuma 18:49

Ceylin Atik davasında karar

A
A
A
Ceylin Atik davasında karar

İzmir’in Ödemiş ilçesinde, parka oynamaya gittikten sonra kaybolan 10 yaşındaki Ceylin Atik’in, 3 gün sonra komşusunun evinde cansız bedeninin bulunmasıyla ilgili davada karar çıktı. Minik kızın cansız bedeni evlerinde çıkan tutuklu sanık Şükriye T. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alırken, eşi ve üvey annesi beraat etti.

Ödemiş 50. Yıl Ortaokulu öğrencisi Ceylin Atik, 10 Haziran 2017 tarihinde, arkadaşlarıyla oynamak için Cumhuriyet Mahallesindeki evlerinin önündeki Kazım Karabekir Parkı’na gitti. Ceylin’in uzun süre ortalıkta görünmemesi ve eve dönmemesi üzerine merak eden dedesi Mustafa ile babaannesi Ülkü Atik, arkadaşlarına sormalarına, gidebileceği yerlere bakmalarına rağmen torunlarını bulamadı. Bunun üzerine Ceylin Atik’in yakınları, Ödemiş İlçe Emniyet Müdürlüğüne gidip, kayıp başvurusunda bulundu. Yakınları da sosyal medyadan Ceylin’in fotoğraflarını paylaşarak, bulunması için yardım istedi. 

Dede Mustafa Atik’in cep telefonuna gelen “Polise haber vermeyin. Torununu öldürürüz” yazılı mesajla anne ve babası ayrı yaşadığı için dedesi ve babaannesiyle kalan Ceylin Atik’in kaçırıldığı anlaşıldı. Polis, dede Atik’e gelen mesajdan yola çıkarak, şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. İstihbarat çalışmasıyla Ceylin’in, en son parkın yakınındaki Şengül Sokak’ta bulunan apartmanın 4. katında oturan komşuları oto tamircisi S.T. ve eşi Şükriye T.’nin evinde su içerken görüldüğünü belirlendi. Polisin operasyonuyla S.T. ile Şükriye T. ve onun üvey annesi R.Ö. yakalanıp, gözaltına alındı. Küçük kızın cansız bedeni de T.çiftinin evinde bulundu.

Savcı ağırlaştırılmış müebbet istedi 

Olay sonrası tutuklanan Şükriye T. (30) ve eşi S.T. hakkında, “çocuğa veya beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, tutuksuz sanık Raziye Ö. hakkında ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılırken, Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü karar duruşmasında iddia makamı bu yöndeki esasa ilişkin mütaalasını tekrarladı. 

Daha önceki duruşmalara Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan Şükriye T. ve eşi S.T. bu kez mahkeme salonunda hazır bulundu. Tutuksuz sanık R.Ö. duruşmaya gelmezken, duruşmaya tarafların avukatları, öldürülen Ceylin Atik’in babası Murat Atik, dedesi Mustafa Atik ve babaannesi Rukiye Atik ile yakınları hazır bulundu.

“Olayı neden yaptığımı açıklayamıyorum” 

Tutuklu bulunduğu cezaevinden, Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe yazan Şükriye T., daha önce ölen 2 çocuğu için kendisini suçlayan eşine husumet duyduğu için, cinayeti birlikte işlediklerini söyleyerek, “Eşim bu olayda bana yardım etmedi. Olaydan sonra evimin önündeki parka gittim, olanları anlatmak istedim ama yapamadım. Birkaç kez polis merkezin kapısından döndüm. Ceylin’in dedesine mesajı ben gönderdim. Bu olayı neden yaptığımı açıklayamıyorum. Amacım fidye istemek de değildi” dedi. 

Mahkeme başkanının sanık Şükriye T.’ye olay anını detaylı anlatması söylemesinin ardından olayı anlatacak durumda olmadığını ifade eden Şükriye T., “İlaçlarla ayakta duruyorum. Cezam neyse çekmeye razıyım. Eşimin ve annemin suçu yok” diye konuştu.
Son sözleri sorulan sanık S.T. beraatini talep ederken, R.Ö.’nün avukatı da müvekkilinin suçsuz olduğunu ifade ederek beraatini istedi.

“Şükriye bizimle dalga geçiyor” 

Minik Ceylin’in dedesi Mustafa Atik, Şükriye T.’nin kendileriyle dalga geçtiğini savunarak, “Dilekçedeki ifadelerinin kabul edilmemesini istiyoruz. Türk adaletine güveniyoruz” derken, baba Murat Atik de, “Asıl suçlunun S.T. olduğunu düşüyorum. Eşini götürüp tedavi ettirmemiş. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum” şeklinde konuştu. Babaanne Rukiye Atik torununun katilinin idam edilmesini istedi.

İndirim yapılmadı 

Mahkeme başkanı karar için ara verdiği sırada babaanne Rukiye Atik, sanıklara vurmak istedi. Polis ekipleri olayı önlerken, verilen aranın ardından minik çocuğun katil zanlısı Şükriye T.'ye “çocuğa veya beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını oy birliğiyle veren mahkeme heyeti, katil Şükriye T.’nin eşi S.T. ile üvey annesi R.Ö.’ye beraat verirken, tutuklu bulunan S.T.’nin tahliyesine de karar verdi.

“Süreç henüz bitmedi” 

Katil Şükriye T.’nin bugünkü duruşmada ifade değiştirdiğini hatırlatan Atik ailesinin avukatı Gürol Uyan, “Şükriye T. bugün verdiği ifade ile tüm suçu kendisini işlediğini söyledi. Eşinin hiçbir şeye karışmadığını anlattı. En ağır cezayı kendisi aldı, eşi beraat etti. Bunun geçici bir karar olduğunu düşünüyoruz. S.T.’nin suça katıldığından eminiz. Süreç daha bitmemiştir. S.T. ile ilgili verilen karar istinaf ve temyize taşınacaktır. Kararın S.T. aleyhine değişeceğine inanıyoruz” dedi.  

Ali Gözeten - Halil Karahan - Başar Uçar
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."