GÜNDEM - 11 Mart 2015 Çarşamba 10:53

Çoban kıyafetini modernize etti, mesleği kurtardı

A
A
A
Çoban kıyafetini modernize etti, mesleği kurtardı

Çobanların keçesini modernize eden İzmir’in Tire ilçesindeki Arif Cön, şaldan terliğe, çantadan tabloya, ceketten paspasa kadar keçeden yapılma el ürünleriyle, keçecilik mesleğini unutulmaktan kurtarıyor.

Kaybolan meslekler statüsüne girmeye ramak kala, keçeciliği modern forma sokan İzmir’in Tire ilçesinde yaşayan 40 yaşındaki Arif Cön, çobanların hem giysisi hem yatağı hem de çadırı olan keçeyi farklı el ürünleriyle yeniden tasarladı. Çobanların üzerine giydiği kepenek yapımında kullanılan keçe, şimdilerde şal, şapka, ceket, yelek, terlik, çanta, hatta tablolarda kullanılıyor. Modernize ettikten sonra hiçbir el sanatının kaybolmayacağını belirten Cön, “Artık çobanlık kalmadı. Farklı şeyler yaptığınızda meslek devam ediyor” dedi.

“MESLEĞİN BİTTİĞİ YOK”
Keçecilik işiyle 3. kuşaktır uğraşan Arif Cön, dedesi ve babasının yıllarca çobanların kullanımı için kepenek yapımından para kazandığını, kendisinin ise mesleğin devamı için keçeden farklı el ürünleri ortaya çıkardığını söyledi. Müşterilerden gelen fikirlerle birlikte keçeden yapılan ürünleri sürekli geliştirdiğini belirten Cön, “Mesleğin bittiği yok. Bu mesleği yapan birçok kişi var artık. ‘Burada bütün ürünler bizim aklımıza geldi’ demek yanlış. Örneğin bir müşteri geliyor ve bir fikir veriyor. İpek üzerine keçe koyarak farklı bir ürün tasarlıyoruz ve bu sayede biz de gelişiyoruz” diye konuştu.

“KEPENEĞE İHTİYAÇ MİNİMUMA İNDİ”
Keçe hakkında en çok bilinen ürünün çobanların üzerine giydiği kepenek olduğunu belirten Cön, “Hayvan sırtına konulan keçe vardır, bir de yere halı olarak serilen şekli vardır. Senelerce bunları satarak ekmek yedik. Kepenek çobanın hem giysisi, hem yatağı hem de çadırıdır ama şimdi ceketler, pançolar, gelinlikler, heykeller yapıyoruz. Farklı şeyler yaptığınızda meslek devam ediyor. Artık çobanlık kalmadı. Hayvanlar dışarıda otlatılmıyor. Kepeneğe ihtiyaç minimuma indi. Şal, terlik, çanta, yelek şeklinde soktuğunuzda moda oluşturmuş oluyorsunuz. Ürünlerimiz tamamen doğal. Böyle olunca rağbet devam ediyor. Hiçbir el sanatının öleceğine inanmıyorum. Bunu yapabilenler sivriliyor ve para kazanıyor” ifadelerini kullandı.

KEÇEDEN YENİ EKMEK KAPISI
Tire’de geçim kaynağı olan keçeciliği modernize ederek bambaşka bir ekmek kapısı açan Cön, atölyesinde tasarladığı keçeden yapılma ürünleriyle mesleği devam ettiriyor. Koyundan kırkılan yünler, yıkandıktan sonra ipek kumaşların altına seriliyor. Rengarenk boyanmış keçeler, çeşitli motifler verilerek ipeğin üstüne yerleştiriliyor. Keçenin ipekle özdeşleşmesi için ürünün üzerine sabunlu su püskürtülüyor ve rulo halinde sarılıyor. Rulo edilmiş ürünlere, makine ile dövüldükten sonra istenilen şekil veriliyor ve ceket, şal, şapka, paspas, terlik gibi modellere dönüşüyor. 

CEREN ATMACA - HALİL KARAHAN
İZMİR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.