ASAYİŞ - 22 Şubat 2023 Çarşamba 14:18

Çoğu 1980'lerde ateş tuğla ile yapılan evler depremde ayakta kaldı

A
A
A
Çoğu 1980'lerde ateş tuğla ile yapılan evler depremde ayakta kaldı

Diyarbakır'da Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İdris Bedirhanoğlu, ateş tuğla veya mühendislik tuğlası olarak bilinen malzemenin daha dayanıklı ve en az kolon kadar yük taşıyabildiği değerlendirmesinde bulundu.

Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7.6 ve 7.7'lik depremin ardından Diyarbakır’da çöken binalar arasında ateş tuğladan yapılan evlerin olmadığını belirten Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İdris Bedirhanoğlu, bu tuğlaların yük taşıma kapasitesinin yüksek olduğunu belirtti.

Ateş tuğladan yapılan evlerin depremi rahat bir şekilde atlatabildiğini ifade eden Bedirhanoğlu, “Beton kullanımı yaygın olmadığı dönemlerde evler yığma yapılıyordu. Bundan dolayı tuğlalar da sağlam olarak nitelendirilen ateş tuğlası dediğimiz dolu tuğlalardır. Bu tuğlalara tabi mühendislik tuğlası da diyebiliriz. Yük taşıma kapasitesi yüksektir. Köklü bir beton kadar performans gösterebiliyor. Dolayısıyla geçmiş dönemlerde ateş tuğlalardan evler yapılıyordu. Kolon ve kirişler de ilave olarak ateş tuğlalar ile yapılıyordu. Deprem olduğu zaman sadece kolonlar değil, dolu ateş tuğlaları da yük taşır. Ateş tuğlalar ile yapılan evlerde bütün yük kolonlara binmediği için depremi güvenli bir şekilde atlatabilir” dedi.

Çoğu 1980'lerde ateş tuğla ile yapılan evler depremde ayakta kaldı

"Ateş tuğlalar dış etkiler karşısında daha dirençlidir"

Betonların ateş tuğlalara göre zamanla daha çabuk bozulabildiğine dikkat çeken Bedirhanoğlu, “1980 öncesi usta-çırak ilişkisi yaygın olduğu için insanlar işlerini genelde ateş tuğla çerçevesinde yapıyordu. O zamanlarda inşaatlar yapılırken bütün taşıyıcı sistem duvar üzerine olduğu için duvarlar çok sağlam yapılıyordu. Şimdi betonal malzemeler çıkınca yapılar biraz daha düzensiz yapılmaya başlandı. Beton dayanımında yeterince kontrol olmadığı için, beton dayanaklığı düşük çıkıyor. Aynı zamanda aradan geçen zaman da betonu bozuyor. Özellikle dış ortama maruz kalan betonlar, daha hızlı ve daha çabuk bozulabiliyor. Dolu tuğlalar dış etkiler karşısında daha dirençlidir. Dolayısıyla yıpranmış ve eskimiş bir betondansa, dolu tuğlalar daha iyi performans gösterebiliyor. Bunların hepsini iç içe kattığımız zaman ateş tuğladan yapılan evler, depremin ürettiği enerjiyi daha rahat bir şekilde sönümleyerek sarsıntıyı güvenli bir şekilde atlatabiliyor” diye konuştu.

Çoğu 1980'lerde ateş tuğla ile yapılan evler depremde ayakta kaldı

"Avrupa'da tercih edilen tuğla çeşididir"

Son olarak geçmiş zamanlarda Diyarbakır’ın merkez Sur ve Bağlar ilçesinde yapılan ateş tuğladan evlerin yıkılmadığına dikkat çeken Bedirhanoğlu, şunları kaydetti:

“Ateş tuğladan yapılan evler Diyarbakır’da merkez Sur ve Bağlar ilçesinde yapılmaktaydı. Daha sonra ateş tuğladan üretilen evlerin yapımı durduruldu. Bunun sebebi de betonal yapılaşmanın yaygınlaşmasından kaynaklıdır. Ateş tuğlaların az katlı yapılarda kullanılmasını ben şiddetle tavsiye ediyorum. Öte yandan Avrupa’da da çok tercih edilen tuğla çeşididir.”

Muhammet Hüseyin İçli - Rıdvan Kılıç - Murat Başal
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Gül: "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" dedi. TBMM Genel Kurulu, 2026 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Bütçe üzerine konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bu bütçe milletimizin AK Parti’ye vermiş olduğu 24’üncü bütçe. Her zaman çıkıp ‘Bu millet sizi gönderecek. İşte bu son bütçeniz, bir daha burada oturamayacaksınız’ diyenleri gördük. Ama milletimiz her şeyi çok iyi görüyor, her şey milletimizin hakemliğinde gidiyor ve milletimiz hamdolsun 24’üncü bütçeyi de AK Parti’ye verdi, Cumhur İttifakı’na verdi. İnanıyorum ki daha nice bütçeyi, 2026’ları, 27’leri, 28’leri ve daha nice bütçeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu milletimiz güçlü desteğiyle inşallah verecek çünkü milletimiz bize güveniyor. Dünya demokrasi tarihinde benzeri az görülmüş bir siyasi süreklilik, siyasi istikrar ve büyük bir toplumsal güven ve mutabakat var. İşte biz de milletimize layık olmak için bütün yürütme olarak, gece gündüz çalışıyoruz ve hedefimiz Türkiye Yüzyılını kurmak" diye konuştu. Konuşmasının devamında milletin çizdiği istikametten yollarına devam edeceklerini dile getiren Gül, "Birçok şey yaptık değerli arkadaşlar; yollar, köprüler, birçok yapılar yaptık. Değerli arkadaşlar, bugün elde ettiğimiz bütün başarıların arkasında devlet ve millet arasındaki bir kaynaşması var. Gazi Meclisimiz, kurucu Meclis olması hasebiyle de dünya parlamentolarında çok önemli bir yere sahip ve Cumhuriyetimizi kurdu. Bu Cumhuriyetimiz ne zaman kök salsa kökü budanmaya çalışıldı, ne zaman demokrasi güçlense hep kesmeye; darbelerle, vesayetlerle, muhtıralarla bu milletin önü kesilmeye çalışıldı, darağacına gönderilen başbakanlar oldu ve bu ülke ne zaman kenetlense hep düşmanlar karşımıza çıkarıldı. Bu düşmanlar, bu ötekileştirilen kesimler kimi zaman dindarlar oldu, kimi zaman Aleviler oldu, kimi zaman Kürtler oldu ve bu kesimler dışlandı, hedef gösterildi. Rövanşist vesayetçi anlayışı, tepeden bakan bir anlayışı, milletin tepesinde boza pişiren zihniyetleri, dönemleri yaşadık" ifadelerini kullandı. "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" Terörsüz Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunan Gül, "İç cephemizi ne kadar güçlendirirsek dışarıdaki meydan okumalara karşı daha güçlü olacağız, daha güçlü bir meydan okumalara karşı ülkemizin gücünü daha da güçlendirmiş olacağız. Dolayısıyla terörün sona ermesi, varlığını sona erdirmesi ve Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması bu anlamda çok önemlidir ve Suriye’nin Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Nusayri’siyle, hep birlikte, beraber kardeşçe yaşamasını, demokratik katılım ve istikrarını son derece önemli görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürt kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmüyoruz. Cumhurbaşkanımız, Esad zamanında da oradaki Kürtlerin kimlik problemlerini bire bir sorun eden, onların tanınmasına yönelik her türlü politikalarda Kürt kardeşlerimizin yanında olmuştur. Şimdi de varlıkları ve güçlü temsilleri için her zaman bölgedeki tüm Kürtlerin yanında güçlü bir şekilde olacağız, o kardeşlerimiz her zaman bizleri yanlarında görecekler ve böylece hem ülkemizde hem bölgede huzurlu, kalıcı bir barışı temin ediyoruz" dedi.