POLİTİKA - 11 Mayıs 2020 Pazartesi 18:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan: '16 -17 -18- 19 Mayıs tarihlerinde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: '16 -17 -18- 19 Mayıs tarihlerinde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ''16 -17 -18- 19 Mayıs tarihlerinde yine sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacaktır. 9 ilimiz için daha giriş çıkış kısıtlamasını sonlandırma kararı aldık'' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında video konferansla toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıya çalışmalarını sürdürdüğü İstanbul Tarabya Huber Köşkü'nden katıldı. Toplantı sonrası Erdoğan basın açıklaması yaptı.

Erdoğan, “Tüm annelerimizin anneler gününü bir kez daha tebrik ediyorum. Annelerimizin kıymetini çok iyi bilmeliyiz. Özellikle de onlar hayattayken gönüllerini hoş tutmalı dualarını almalı bizden razı olmalarını sağlamalıyız.

Korona virüs salgınında özellikle batı ülkelerindeki en büyük dramlar maalesef yaşlı bakım evlerinde yaşanmıştır. Türkiye olarak elbette kimsesiz tüm vatandaşlarımız gibi yaşlılarımıza da sahip çıkıyoruz. Kamuya ait huzur evlerinde hayatlarını sürdüren 27 binin üzerindeki yaşlımıza her türlü ithamı gösteriyoruz.

Sosyal güvencesi olmayan 805 bini aşkın 65 yaş üzeri vatandaşımıza ayda 672 lira yaşlılık maaşı ödemesi yapıyoruz. En düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkartarak yaşlılarımıza ilave bir destek sağladık. Sağlık hizmetlerinden yaşlılarımızı öncelikle yararlandırıyoruz. Evde bakım hizmetleri ile ihtiyacı olan yaşlılarımızın ihtiyaçlarını evlerinde karşılıyoruz. Salgın hastalık döneminde oluşturduğumuz vefa sosyal destek grupları vasıtasıyla 5 milyon yaşlı veya kronik hastalığı olan vatandaşımıza evinde hizmet götürdük. Kamu görevlileri ile gönüllülerden oluşan 146 bin vefa sosyal destek grubu mensubu kardeşimizin her birine şahsım milletim adına teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Biz Bize Yeteriz kampanyasına 2 milyar bağış

Erdoğan, “AK Parti, MHP, CHP ve diğer partilerden 1119 belediye de vefa sosyal destek gruplarına yardımcı olarak bu zor zamanda örnek bir dayanışma sergilediler. Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasıyla da millet olarak bu zor günlerde dayanışmamızı gösterdik. Kampanyamızda toplanan bağış tutarı yaklaşık 2 milyar lirayı bulmuştur. Ramazan ayı sonu itibari ile bitecek kampanyamıza bağışlarınızın sürmesini bekliyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla devam ederken gereken tüm tedbirleri alıyoruz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Kırsal kesimdeki tarım ve hayvancılık işleriyle bağlantılı faaliyetlere zaten hiç ara vermemiştik. Hayvanlarını otlatmak için yayalara çıkanların, arıcılıkla iştigal edenlerin, bahçe ve tarlasını ekip biçenlerin, veterinerlerin, mevsimlik tarım işçilerinin faaliyetlerini kolaylaştırdık. Sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde şehirlerinde yaşayanların da evcil hayvanlarını gezdirebilmelerine ve sokak hayvanlarını besleyebilmelerine imkan sağladık. Sağlık gıda ve güvenlik başta olmak üzere tüm temel ihtiyaçlarını karşılayarak insanımıza hizmet etmeyi sürdüreceğiz.”

“Yeni vaka sayımız ve ölüm sayımız giderek azalıyor”

Vaka sayısının giderek azaldığını belirten Erdoğan, “Ülkemizde ilk korona virüs vakasının tespit edildiği 10 Mart tarihinin üzerinden 2 ay geçti. Salgının sağlık boyutunu geçip küresel düzeyde yeniden yapılanma arayışlarının kapılarını araladığı bir süreci yaşıyoruz. Bu küresel salgına karşı 83 milyon hep birlikte verdiğimiz mücadeleyi başarıyla devam ettiriyoruz. Yeni vaka sayımız, ölüm sayımız, yoğun bakımda olan ve solunum cihazına bağlı hasta sayımız giderek azalıyor. Buna mukabil iyileşen hasta sayımız, toplam test sayımız katlanarak artıyor. Kurallara riayet ederek gösterdikleri sabır ve fedakarlık için vatandaşlarımızın her birine şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“Normalleştirme adımlarının kesinlikle 10 Mart öncesine dönüş gibi algılamaması gerekiyor”

Normalleşme adımlarının ilk vakanın belirlendiği 10 Mart tarihinin öncesine dönüş gibi algılanmaması gerektiğini söyleyen Erdoğan, “Önümüzdeki bu güzel tablo bize salgın sürecindeki bazı kısıtlamaları kontrollü şekilde azaltarak hayatı normale döndürmeye yönelik adımları atamaya başlama imkanı verdi. Ancak geçtiğimiz hafta da ifade ettiğim gibi tüm dünya ile birlikte ülkemizde de hayatımızı belirli kurallara riayet ederek devam ettirmek zorunda olduğumuz yeni bir döneme girdik. Dünyanın korona virüs salgının tamamen yenmesinin vakit alacağı açıkça ortadadır.

Türkiye’nin aralarında olduğu bazı ülkeler salgını kontrol altına alırken bazı ülkelerde salgın tüm hızıyla sürüyor. Bazılarında da yeni başlıyor. Bu tablo bize uzunca bir süre hayatımızı maske kullanımı fiziki mesafeyi koruma ve temizliğe sıkı riayet esasını oluşturduğu yeni düzene göre sürdürmemiz gerektiğine işaret ediyor. Bunun için vatandaşlarımızın hayatı normalleştirme adımlarını kesinlikle 10 Mart öncesine dönüş gibi algılamaması gerekiyor. Salgın döneminde en küçük bir rehavetin nasıl büyük felaketlere yol açabileceğinin dünyada ve ülkemizde pek çok örneği vardır” diye konuştu.

“Aldığımız tedbirleri ve normalleşme adımlarını gerektiğinde genişletecek, gerektiğinde sınırlandıracak şekilde dinamik bir süreçte yürüteceğiz”

Alınan tedbirlerin ve normalleşme adımlarının gerektiğinde genişletilebileceğini gerektiğinde de sınırlandırılabileceğini vurgulayan Erdoğan, “Ülkemizde bugüne kadar salgın tehdidi sebebiyle 412 yerleşim yerini karantinaya almak zorunda kaldık. Bunlardan 300’ündeki karantina uygulaması sona ererken 112’sinde devam ediyor. Maske, fiziki mesafe, temizlik şartlarına uyulmadan bir araya gelinen etkinliklerde tek bir enfekte kişi dahi zincirleme olarak yüzlerce binlerce kişiye hastalık bulaştırabiliyor. Gerçekten zaruri bir işi olmadan dışarıya çıkanlar sokakta ulaşım araçlarında açık ve kapalı mekanlarda gereksiz kalabalıklar oluşturanlar kendi elleriyle virüsü besliyorlar.

Hayatımızı uzunca bir süre salgın tehdidine karşı bizi koruyacak tedbirlere göre devam ettirmek mecburiyetindeyiz. Bu gerçeği ne kadar hızlı kabullenir ve içselleştirirsek mücadelemizi de o derece etkili yürütürüz. Bir kez daha altını çizmek gerekirse maskesiz olarak asla evin dışına adım atmayacağız. Sokakta, markette, iş yerinde her yerde fiziki mesafeyi mutlaka koruyacağız. Kalabalık yerlerden olabildiği kadar uzak duracak hayatımızı sadeleştireceğiz. Ellerimizi sık sık yıkayacağız. Dışarıda işimiz bitip de evimize döndüğümüzde kıyafetlerimiz dahil daha kapsamlı bir temizlik yaparak hayatımıza devam edeceğiz. Attığımız normalleşme adımlarının işte bu kararlar çerçevesinde değerlendirilmesini istiyorum. Yani tamamen eski günlere geri dönmüyoruz.

Sadece salgın şartlarında hayatımızı biraz daha kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Aldığımız tedbirleri özellikle normalleşme adımlarını da gerektiğinde genişletecek, gerektiğinde sınırlandıracak şekilde dinamik bir süreçte yürüteceğiz” dedi.

“43 kritik ilacı daha geçtiğimiz günlerde ödeme kapsamına aldık”

Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “6 ay süreyle ertelediğimiz SSK ve Bağ-kur primlerinin tutarı 40 milyar lirayı buldu. Çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimini telefi edilemeyecek bir zarar görmeden sürdürmelerini sağlamak istiyoruz. Salgın sonrası siyasi ve ekonomik bakımdan yeniden şekillenecek küresel sistemde ülkemizi daha avantajlı bir konuma getirmeyi hedefliyoruz. Yeni ihtiyaçlara göre süratle geliştirdiğimiz programlarla çalışma sosyal güvenlik sosyal hizmetler ve sosyal yardımlar başlıkları altında oluşturduğumuz sosyal koruma kalkanını daha da güçlendireceğiz.

Sağlıkla ilgili hassasiyetlerimizden asla taviz vermeden milletimizi ve ülkemizi geliştirmeye kalkındırmaya güçlendirmeye devam etmeye kararlıyız. İşte dün Gayrettepe - İstanbul Havalimanı metro hattının tünel ışığı görme törenini icra ettik

. Nisan 2021 bu hattın havalimanından Kağıthane’ye kadar olan kısmını en geç Eylül 2021’de de tamamını hizmete açmayı planlıyoruz. Önceki gün bayrama kadar açılışa hazır hale gelecek olan Yeşilköy ve Sancaktepe hastanelerimiz ile Sultan 2. Abdülhamid’in emaneti olan Hadımköy Dr. İsamail Niyazi Kurtulmuş hastanesinin inşaatını inceledik. 20 Nisan’da ilk etabını açtığımız Başakşehir Şehir Hastanemizin 2. etabı açılışını Japonya Başbakanı Abe ile birlikte telekonferans iştiraki ile 21 Mayıs’ta hizmete açıyoruz.

Tamamen Türkiye’ye mahsus bir model olan ve bizim hayata geçirdiğimiz genel sağlık sigortası sistemimizin önemini bu süreçte hep birlikte çok daha iyi gördük. Hiçbir sosyal güvencesi olmayanın dahi aylık 88 lira gibi herkesin gücünün yeteceği bir meblağ ile dahil olabildiği bu sistem pek çok ülke tarafından yakın incelemeye alınmıştır. 11’i kanser olmak üzere 43 kritik ilacı daha geçtiğimiz günlerde ödeme kapsamına alarak vatandaşlarımızın sağlığını her şeyin üzerinde tuttuğumuzu gösterdik.”

“16- 17-18-19 Mayıs tarihlerinde yine sokağa çıkma sınırlandırması uygulanacaktır”

16- 17-18-19 Mayıs tarihlerinde sokağa çıkma kısıtlaması uygulaması olacağını duyuran Erdoğan, “Dün saat 11.00 ile 15.00 arasında ülkemizin tamamında 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza sokağa çıkma imkanı verdik. Bu vatandaşlarımızın haftalar sonra kurallara riayet ederek yürüyüş yaptıklarını, güneşlendiklerini, temiz hava aldıklarını görmekten memnuniyet duyduk.

Çarşamba günü yine aynı saatler arasında 0-14 yaş grubu çocuklarımız için benzer bir kolaylığı devreye alıyoruz. Cuma günü de 15- 20 yaş grubu arası aynı imkandan faydalanacaktır. Herhangi bir olumsuzluk tespit etmediğimiz taktirde bu uygulamayı önümüzdeki haftalarda da sürdürmeyi planlıyoruz. 16- 17-18-19 Mayıs tarihlerinde yine sokağa çıkma sınırlandırması uygulanacaktır.

Sokağa çıkma kısıtlamasının 18-19 Mayıs günlerinde bakkal, market, manav, kasap, fırın, tatlıcı gibi işletmelerin ve online platformların saat 10.00 ile 16.00 arasında hem satış hem evlere servis için açık olabilmelerine imkan sağlıyoruz. Yaşlılarımızı 17 Mayıs Pazar günü 11.00 ile 15.00 saatleri arasında sokağa çıkabileceklerdir. 20 yaş altı da 20 Mayıs Çarşamba ve 22 Mayıs Cuma günleri iki grup halinde sokağa çıkmayı sürdürecektir” şeklinde konuştu.

“9 ilimiz için daha şehirler arası giriş çıkış sınırlandırmasını sona erdirmeyi kararlaştırdık”

9 il için daha şehirler arası giriş çıkış sınırlandırmasının sona erdiğini belirten Erdoğan, “Geçtiğimiz hafta 7 ilimizdeki şehirler arası giriş çıkış sınırlamasını sonlandırmıştık. Bu haftaki kabine toplantımızda yaptığımız değerlendirmede 9 ilimiz için daha şehirler arası giriş çıkış sınırlandırmasını sona erdirmeyi kararlaştırdık. Bunlar Adana, Diyarbakır, Mardin, Trabzon, Ordu, Denizli, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Tekirdağ illerimizdir. Sağlık Bakanlığımızın belirlediği kriterler çerçevesinde berber kuaför güzellik salonu gibi işletmeler ile giyim eşyası ayakkabı çanta züccaciye ürünlerinin satıldığı yerler bugün itibari ile faaliyete başladı.

Bu işletmelerimizden belirlenen kurallara riayet ederek halkımıza hizmet vermelerini bekliyoruz. Bez maske ile ilgili yeni bir adım atıyoruz. Yıkanabilir bez maske standartları sanayi ve ticaret bakanlığımız, ticaret bakanlığımız, Türk standartlar enstitüsü, TÜBİTAK ve üreticiler işbirliği ile belirlendi. Bunlar için de bir üst fiyat tespit edilerek satışına izin verilecek” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.
İstanbul Bayraktar TB3 SİHA yerli motor ile rekor irtifaya çıktı Baykar’ın milli ve özgün olarak geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA, Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. Bayraktar TB3, yerli motor ile 33 bin feet irtifaya çıkarak rekor kırdı. Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen silahlı insansız hava aracı Bayraktar TB3’ün test süreci başarıyla devam ediyor. İlk uçuşunu Cumhuriyet’in 100. yılına armağan olarak 27 Ekim 2023 tarihinde yaptıktan sonra orta ve yüksek irtifa performans testlerini başarıyla sürdüren SİHA, bir testi daha başarıyla tamamlayarak rekor kırdı. Yerli motorla rekor irtifa Bayraktar TB3 SİHA, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde gerçekleştirilen uçuşta 33 bin feet irtifaya çıkarak Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. TEI tarafından yerli olarak geliştirilen PD-170 motoruyla havalanan milli SİHA, gerçekleştirilen yüksek irtifa uçuş testi sırasında yerli bir motorla şimdiye kadar çıkılan en yüksek irtifaya ulaştı. Bayraktar TB3 SİHA yerli motorla kırdığı irtifa rekoru ile Türk havacılık tarihine önemli bir imza attı. Milli havacılık tarihinin irtifa rekoru ise 45 bin 118 feet ile Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar AKINCI TİHA’ya ait bulunuyor. Toplam uçuş 327 saate ulaştı Bayraktar TB3 SİHA bugüne kadar gerçekleştirilen test uçuşlarında toplam 327 saat 35 dakika havada kaldı. Milli SİHA, 20 Aralık 2023’te gerçekleştirilen uzun uçuş testinde yere inmeden 32 saat havada kalmış ve gökyüzünde 5 bin 700 km yol kat etmişti. Milli SİHA, milli kamera Bayraktar TB3 SİHA, 26 Mart 2024 tarihinde ilk kez Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 ile uçtu. İcra edilen test kapsamında dünyadaki muadillerine göre en yüksek performansa sahip olan ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi entegrasyonu başarıyla gerçekleştirildi. TCG Anadolu’dan ilk uçuş 2024’te Öte yandan Bayraktar TB3 SİHA’nın katlanabilen kanat yapısıyla TCG Anadolu gibi kısa pistli gemilerden kalkış ve iniş kabiliyetine sahip dünyadaki ilk silahlı insansız hava aracı olacağı öğrenildi. Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB3 için 2024 yılı içinde TCG Anadolu gemisinde testlere başlanmasını planladıklarını açıklamıştı. Görüş hattı ötesi haberleşme kabiliyetine de sahip olacak milli SİHA, bu sayede çok uzun mesafelerden kumanda edilebilecek. Böylece keşif, gözetleme, istihbarat ve taşıdığı akıllı mühimmatlar ile taarruz görevlerini deniz aşırı hedeflere karşı icra ederek Türkiye’nin caydırıcı gücünde çarpan etkisi yapacak. İhracat şampiyonu Başlangıçtan bugüne tüm projelerini öz kaynakları ile yürüten Baykar, 2003 yılındaki İHA Ar-Ge sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin yüzde 83’ünü ihracattan elde etti. 2021 ve 2022 yıllarında Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre savunma ve havacılık sektörünün ihracat lideri oldu. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından 2023’te de sektörün ihracat şampiyonu olduğu açıklanan Baykar, geçen yıl 1.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Son yıllarda gelirlerinin yüzde 90’ından fazlasını ihracattan elde eden Baykar, 2023’te savunma ve havacılık sektöründeki ihracatın 3’te 1’ini tek başına yaptı. Dünyanın en büyük SİHA ihracatçısı olan Baykar’ın halihazırda imzalanan sözleşmelerinin yüzde 97.5’i ihracat kaynaklı gerçekleşti. Bayraktar TB2 SİHA için 33 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise şimdiye kadar 9 ülke ile olmak üzere toplam 34 ülkeyle ihracat anlaşması imzalandı.