GÜNDEM - 23 Nisan 2023 Pazar 19:03

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Altay tankının TSK'ya teslim töreninde konuştu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Altay tankının TSK'ya teslim töreninde konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya’da üretimi yapılan Altay Tankı’nın teslim töreninde yaptığı konuşmada, "Ordumuz tarafından testleri tamamladıktan hemen sonra tanklarımızın seri üretimine başlayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arifiye'de Yeni Altay Tankının Testler için TSK'ya Teslimi Töreni'nde savunma sanayi ile ilgili önemli mesajlar verdi. Tank Palet Fabrikasındaki törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arifiye’ye en son yılbaşında geldiğini hatırlatarak, “9 Ocak’ta fırtına obüslerimizin teslimat törenini gerçekleştirmiştik. Bu törenle 6 adet yeni nesil fırtına obüsünü silahlı kuvvetlerimize teslim etmiştik. Bugünde bir başka gurur verici projemizin, yeni nesil Altay tankımızın test için teslim heyecanını yaşıyoruz. Malumunuz olduğu üzere, güvenlik güçlerimizin kullandıkları kara aracı talebini yerli ve milli imkanlarla karşılamak için uzun yıllardır çalışıyoruz. Şimdiye kadar bu kapsamda birçok kurum ve kuruluşumuz özellikle de çeşitli tip ve özelliklerde pek çok araç ürettik. Yine fırtına obüslerinden, farklı kalibrede silah ve silah kulelerine sahip pek çok muharip aracı da ordumuzun hizmetine sunduk. Böylece amfibi hücum araçlarından, sınır güvenliğine yönelik sisteme kadar çok geniş bir yelpazede ürün gamına sahip olduk. Ayrıca envanterde bulunan tank ve zırhlı muharebe araçlarımızın en son teknolojilerle modernizasyonlarını yaptık, yapıyoruz. Bunlarla birlikte araçlarımızdaki silah sistemlerini, elektronik sistemleri, anti tank mühimmatlarını ekipman ve teçhizatları da üretiyoruz. Hatta son dönemde dışarıdan temin ettiğimiz, ambargolara maruz kaldığımız zırh sistemlerinin yerli ve milli imkanlarla imalatına da başladık” diye konuştu.

"Araçlarımızın ünü yayıldıkça, önümüzdeki dönemde çok daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum”

Muhtelif tip ve özellikte hafif ve orta sınıf insansız kara aracını, güvenlik güçlerinin hizmetine verdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Ağır sınıftaki araçlarla ilgili çalışmalarımızı da inşallah çok yakında neticelendiriyoruz. Kara aracı alanında çok şükür neredeyse bütün ihtiyaçlarımızı yerli ve milli kabiliyetlerle karşılar hale geldik. Bununla yetinmiyor, dost ve müttefik ülkelere de kara aracı ihraç ediyoruz. Türkiye artık bu alanda dünyada ilk sıralarda yer alan, ürünleri birçok ordu tarafından kullanılan tedarikçi ülke konumuna gelmiştir. Çatışma bölgelerinde sınanan araçlarımız, muadillerine göre çok daha güvenli ve dayanıklı olduğunu ispat etmiştir. Araçlarımızın ünü yayıldıkça, önümüzdeki dönemde çok daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum. Ülkemizin modern ana muharebe tankı olacak yeni Altay tankı ile savunma sanayi atılımlarımızı taçlandırmayı hedefliyoruz. Yeni Altay tankımız 10 yıl önce ilk ortaya konan prototipten çok daha farklı ve üstün kabiliyetlere sahiptir” ifadelerini kullandı.

“Projemiz engellenmeye çalışıldı, her stratejik üründe olduğu gibi buna da çamur atıldı”

Diğer savunma projelerinde olduğu gibi Altay tankının geliştirilmesi süresince de pek çok zorlukla karşılaştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Projemiz engellenmeye çalışıldı. Her stratejik üründe olduğu gibi buna da çamur atıldı. Gizli, açık ambargolarla süreç sabote edilmek istendi. Maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen yılmadık, pes etmedik, geri adım atmadık. Mevcutla yetinmek yerine, daha iyisini, daha modernini, bugünün değil, yarının teknolojisiyle mücehhez olanını üretmek için canla başla çalıştık. Bilhassa mühendislerimizin pek çok engelin üstesinden gelmek için büyük bir fedakarlıkla emek harcadılar. İhracat lisansı alınamayan tüm alt sistemlerin yerine, yerli ve milli alt sistemler tasarladılar. Değişen muharebe sahasının ihtiyaçlarına teknolojik, dijital ve mekanik birçok yeni sistemi tankımıza entegre ettiler. Sonuçta yüksek yerlilik oranı, ileri teknolojisi, dünyadaki benzerlerinden üstün özellikleriyle ortaya yeni Altay çıktı. Bu projede tankların en önemli özelliklerinde beka kabiliyetini de güçlendirdik. Hem gelişmiş zırh yapısıyla, hem aktif koruma sisteminin eklenmesiyle yeni Altay 3. nesilden de öte bir tank haline geldi. İşte bu şekilde ortaya çıkan tanklarımızın ilk ürünleri bugün silahlı kuvvetlerimize teslim ediyoruz. Ordumuz tarafından testleri tamamladıktan hemen sonra tanklarımızın seri üretimine başlayacağız” şeklinde konuştu.

“Adamın hayatı yalan, başka bir sermayesi yok”

Tank Palet Fabrikası’nın satıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani diyorlar ya; burayı Katar’a sattık falan diye. Her şey burada, böyle bir şey söz konusu değil. Adamın hayatı yalan, başka bir sermayesi yok. Burada yüzde 51’i bize aittir, yüzde 49 Katar’a aittir. Tabii en önemli yanı bir de şudur; sürekli sermaye noktasında burayı takviye eder durumdadır. Bütün bunları bilmeden yalan üstüne yalanla burada bütün siyasi sermayesini tüketmeye çalıştılar. Hamdolsun bu eserler bu şekilde ortaya çıkıyor. Arifiye tesislerinde Türkiye’nin 400 beygir segmentindeki ilk yerli ve milli askeri motorlarının seri üretimi de gerçekleştirdik. Bu motorları 600 beygir, 1000 beygir ve 1500 beygir tank motorları takip edecek. Ülkemizin özellikle ihracat noktasında önünü ciddi manada kesen motor ve transmisyon meselesini de böylece çözüme kavuşturacağız. Yeni Altay tankımızın bu coğrafyada silahlı kuvvetlerimiz için çok önemli bir güç çarpanı olarak görev yapacağına inanıyorum. Milli Savunma Bakanlığımızı, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi, Savunma Sanayii Başkanlığımızı, projede emeği olan mühendis ve çalışanlarımızı tebrik ediyorum. Yeni Altayların ülkemize ve milletimize, kahraman ordumuza hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

“Bırakın tank, top, falan filan, tabanca üretemiyorduk”

‘Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı Atlas’ tespitinin, ete kemiğe büründüğü alanların en başında savunma sanayisinin geldiğini söyleyen Erdoğan, “Savunma sanayinde geliştirilen her ürünün gerisinde maddi güç yanında, yıllar süren çok ciddi bir emek, sabır ve özveri vardır. Bugün dünyada parmakla gösterilen SİHA’larımızın, büyük takdir toplayan zırhlı kara araçlarımızın, savaş gemilerimizin, firkateynlerimizin, füzelerimizin ve diğer sistemlerimizin her biri böyle ortaya çıktı. Diğer alanlarda olduğu gibi, burada da işe önce paradigmayı değiştirmekle başladık. Ben şöyle bir 20 sene, 21 sene önceyi hatırladığımda, biz silahlarımızda bırakın tank, top, falan filan, tabanca üretemiyorduk. Şimdi ne oldu? Tabancanın daniskasını üretiyoruz. Amerika biliyorsunuz bizi bir ara glock filan vermemeyle tehdit etti. Ama şimdi glocktan daha üstünlerini biz yapar hale geldik onlar bizden istiyor. Mesele inanmak, azmetmek. Erbakan hocamızın her zaman bir lafı vardı; ‘İman öyle bir şeydir ki, tekeden bile süt çıkartır.’ Mesele inanacaksın. Ondan sonra tabii ki neticesini alacaksın. Kolay olanı değil, vakit de alsa zor olanı, çetin olanı, ülkemizin için en hayırlı olanı seçtik. Bütün onların envaiçeşidini artık ülkemizde özel sektörde de yapıyoruz, onunda önünü açtık. Ağızlarını her açtıklarında bize, ‘Yapamayız, beceremeyiz’ diyen mandacı kafalara inat, ‘En iyisini biz yaparız’ dedik ve yola koyulduk. Sadece araç değil, artık bunların bütün mühimmatını yapar hale geldik. Eğer siz aracı yaptınız, mühimmatı yoksa duman olursunuz. Adım attırmazlar. Ama artık bu safhalar aşıldı. Hedefimizi, tam bağımsız savunma sanayi olarak belirledik. Savunma sanayi projelerini bizzat himaye ettik, takip ettik, destekledik. Kendimizin imal edebileceği hiçbir ürünü dışarıdan almama yoluna gittik. Firmalarımızı destekledik, özel sektörün önünü açtık, yeni yatırımları teşvik ettik, sorunlara odaklanmak, daha ilk denemede ‘Pes’ demek yerine, sonuca ve başarıya kilitlendik. Hamdolsun, 20 yıl gibi çok kısa bir sürede savunma sanayinde yüzde 80’leri bulan dışa bağımlılığı, yüzde 20’ler seviyesine düşürdük” diye konuştu.

"Artık NATO üyesi ülkelere de platform ihraç eder hale geldik"

2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayının 750’yi geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma projelerimizin toplam bütçesi 2002 yılında 5 buçuk milyar dolarken, ihale sürecindeki projeler dahil 75 milyar dolarlık proje hacmine ulaştık. Nereden nereye. Bundan 20 yıl önce sadece 248 milyon dolar savunma sanayi ihracatı varken, geçtiğimiz sene sonu bu alanda 4 milyar 400 milyon dolar ile rekor kırdık. Artık NATO üyesi ülkelere de platform ihraç eder hale geldik. Sadece son birkaç hafta içerisinde milletimizin gurur kaynağı olacak pek çok projeyi gerçeğe dönüştürmenin bahtiyarlığını yaşadık. Milli muharip uçağımızı ve Hürjet’i hangardan çıkardık, insansız savaş uçağımız Kızıl Elma’nın irtifa testlerini yaptık. Ülkemizin en büyük, dünyanın da ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan TCG Anadolu’yu Deniz Kuvvetlerimize teslim ettik. TÜBİTAK’ın geliştirdiği Türkiye’nin yer gözlem uydusu İMECE’yi ve diğer uygularımızı yörüngesine uğurladık. Dün de yerli ve milli ilk helikopter motorumuz TS 1400 ile Gökbey’in test uçuşunu başarıyla gerçekleştirdik. Bu yatırımlarla kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın yanı sıra, ülkemizde bir savunma sanayi ekosisteminin oluşmasını da böylece sağlamış olduk. Bugün savunma sanayi alanında 2 bin 700’den fazla firmamız faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerde başta gençlerimiz, genç mühendis ve teknisyenlerimiz olmak üzere on binlerce kardeşimiz istihdam ediliyor. Gençlerimiz savunma sanayi projelerinde geliştirilen bütün teknolojileri hızla diğer alanlara uyarlayarak, katma değeri artırıyor. Yeni yatırımlarla savunma sanayimizin hem milletimizin güvenliğine, hem ülkemiz ekonomisine, hem de istihdama daha fazla katkı sağlayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Karadeniz gazını Rus gazı zannedenleri bile görüyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Hatırlarsanız, geçmişte birileri terör örgütlerinin kabusu İHA ve SİHA’ları ‘maket uçak’ olarak tarif ediyordu. Bugün de donanımızın amiral gemisi TCG Anadolu ile ilgili ne diyorlar; ‘İki bombalık ömrü var.’ Ya bunlar bu ülkenin evladı olamaz. Bunlar Türk evladı olamaz. Bu hazımsızlık ne yazık ki bu ülkede siyaset yapanların bile her yerine girmiş. Arife gününden itibaren evlerimizde kullanmaya başladığımız Karadeniz gazını Rus gazı zannedenleri bile görüyoruz. Böyle vicdansızlık olur mu ya? Siz yaptınız da ‘Niye yapıyorsunuz mu?’ dedik. Onu da geçiriyorum, yollarımızı süsleyen Togg’un hala ülkemizde üretilmediğini iddia edecek kadar gözünü kin ve nefret bürüyenleri zaten hiç saymıyorum. Türkiye’nin başarılarına sevinemeyen, milletimizin mutlu olmasını hazmedemeyen, kifayetsiz muhterislerin yeni Altay tankımız konusunda çeşitli iftiralar atması kuvvetle muhtemeldir. Tıpkı uzanamadığı ciğere mundar diyen kedi misali, bunlar da yapmadıkları, bu gidişle de hiçbir zaman yapamayacakları projeleri kötülemeye, itibarsızlaştırmaya devam edecektir. Ne yaparsa yapsınlar, ülkemize ve milletimize hizmet çabalarımızı baltalamaya bunların gücü yetmeyecek” dedi.

Orkun Kaya-Ardacan Uzun-Erkan Elgün
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Alkollü sürücü aracı kendisinin kullanmadığını söyledi, kamera kayıtlarını izleyince ikna oldu Nevşehir’de kaza yapan alkollü sürücü, önce aracı arkadaşının kullandığını söyledi, Kent Güvenlik Yönetim Sistemi kamerası görüntüsünü izleyince de aracı kendisinin kullandığını itiraf etti. Daha sonra ise görüntü alan gazeteciye, “Abi siz bu saatte ne geziyorsunuz? Bu çektiklerini paylaşacak mısın? Bunu herkes görsün, su yola akmış. Su olmasaydı ben şu an Avanos’taydım” dedi. Kaza, gece saatlerinde 2000 Evler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi Üniversite Kavşağı’nda meydana geldi. 1.33 promil alkollü olan Efe P., kullandığı 50 FE 378 plakalı Volkswagen marka otomobilin direksiyon hakimiyetini kaybetti. Araç önce orta refüje çıktı, daha sonra da karşı şeride geçen otomobil kaldırım taşlarına çarparak durdu. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine kaza yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Otomobili sürdüğünü iddia eden bir vatandaş ile otomobilde bulunan bir kişi herhangi bir yaralanmalarının olmadığı gerekçesi ile tedaviyi kabul etmedi. Kaza yerine gelen polis ekipleri inceleme yaparken araçta yolcu olarak bulunduğunu söyleyen Efe P.’nin konuşmalarından ve durumundan şüphelendi. Aracı sürdüğünü bir türlü kabul etmeyen alkollü gence polis ekipleri dakikalarca dil döktü. Aracın Efe P.’nin bir yakınının üzerine olması nedeniyle sürücünün Efe P. olabileceği ihtimali üzerinde duran polis ekipleri KGYS kameralarını inceledi. Yapılan kamera araştırması sonrası polis ekipleri aracı Efe P.’nin sürdüğünü tespit etti. Polis ekiplerinin kaza görüntüleri izletmesi sonrası aracı kendisinin kullandığını söyleyen 19 yaşındaki aday sürücü Efe P.’nin yapılan alkol kontrolünde 1.33 promil alkollü olduğu tespit edildi. Alkollü sürücü Efe P. uzun uğraş sonucu aracı kendisinin kullandığını itiraf ettikten sonra, “Ehliyet alalı iki yıl olmadı. Bu üçüncü kazam” dedi. Görüntü alan basın mensuplarına da, “Abi siz bu saatte ne geziyorsunuz? Bu çektiklerini paylaşacak mısın? Bunu herkes görsün, su yola akmış. Su olmasaydı ben şu an Avanos’taydım ifadelerini kullandı. Efe P., görüntü alan gazeteciye de "tamam" işareti yaptı. Sürücüye alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 lira ceza işlem uygulanırken, araç da trafikten men edildi.
Sinop Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Sinop’ta din görevlileriyle bir araya geldi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “En çok ihtiyaç duyacağımız şey yüce bir ideal, adanmışlık ruhu ve bitmeyen bir heyecandır. Bu manada yüce dinimiz İslam’a ve insanlığa hizmet etmek en büyük idealimiz” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Sinop’ta din görevlileriyle bir araya geldi. Sinop Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda konuşan Başkan Erbaş, yaz Kur’an kurslarının önemine ilişkin, “Çocuklar küçük yaşlarda sizlerden öğrendiklerini asla unutmazlar. Eğer onların şu kalplerine, minicik körpecik zihinlerine İslam’ın güzelliklerinden birkaç hususu bile aktarabilirseniz sizin kurtuluşunuza vesile olur” dedi. Başkan Erbaş, gençleri, çocukları ve aileleri İslam’ın güzellikleriyle buluşturulması gerektiğini belirterek, camilerin, Kur’an kursların herkese açık olduğunu söyledi. “Rol model olmalıyız” Din görevliliğinde ihlas, samimiyet, aşk ve heyecanın olması gerektiğini dile getiren Başkan Erbaş, “Bunlar hocalara çok yakışıyor. Din samimiyettir ve aşk, heyecan Aşk, heyecan kalmadıysa muvaffak olamayız. Aşkımızı, heyecanımızı asla kaybetmeyelim. Rol model olmalıyız, bizi gören gençler, çocuklar bize heves etmeli” diye konuştu. “İslam’a ve insanlığa hizmet etmek en büyük idealimiz” Başkan Erbaş, din görevlilerinin aynı zamanda İslam’ı tebliğ noktasında yaşanılan çağın ve dünyanın öğretmenleri olduğunu belirterek, “En çok ihtiyaç duyacağımız şey yüce bir ideal, adanmışlık ruhu ve bitmeyen bir heyecandır. Bu manada yüce dinimiz İslam’a ve insanlığa hizmet etmek en büyük idealimiz. Bu uğurda adanmışlık ruhuyla çalışmak en büyük bahtiyarlığımız ve çalışmalarımızın meyvelerini görmek en büyük heyecan kaynağımızdır. Çalışmalarımızın meyvesini görmemiz lazım. O meyveler bizim heyecanımızı daha da arttıracak” ifadelerini kullandı. Programa, Sinop İl Müftüsü Paşa Bektaş da katıldı.
Muğla Bal paketleme tesisi yangınında milyonlarca liralık maddi hasar meydana geldi Muğla’nın Köyceğiz ilçesi sanayi sitesinde meydana gelen ve milyonlarca lira maddi hasara neden olan fabrika yangını büyük ölçüde kontrol altına alındı. Söndürme çalışmalarını yerinde takip eden Muğla Valisi İdris Akbıyık, yangını söndürmek için canla başla mücadele eden herkese teşekkür etti. Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde sanayi sitesinde çöplükte çıkan yangın, bal paketleme tesisine sıçrayıp kısa sürede tüm tesisi ve çevresini sararak milyonlarca liralık maddi hasara sebep oldu. Yangını söndürmek için Muğla Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerinin yanı sıra, Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı orman yangını söndürme ekipleri, Dalaman Hava Limanı’na bağlı itfaiye ekibi, özel sektör tankerleri ve iş makineleri ve beton dökme mikserleri görev yaptı. Rüzgarın da etkisi ile kısa sürede büyüyen ve mücadelesi oldukça güç şartlar altında sürdürülen yangında iş yeri ile birlikte araçlar da yandı. Yaklaşık 2 saat süren çalışmanın ardından kontrol altına alınan yangında ilk belirlemelere göre 2 işletmede bulunan market ürünleri, 6 bin teneke bal, 10 ton zeytinyağı, 1 kamyon, 2 kamyonet, 1 forklift, 5 transpalet ve elektronik cihazlar yanarak zarar gördü. Çalışmaları yerinde takip eden Vali Akbıyık, canla başla mücadele eden herkese teşekkür etti Yangın çıktıktan kısa süre sonra Köyceğiz Toparlar Sanayi Bölgesi’ne gelerek çalışmaları bizzat yangın mahallinde takip edip ekiplerin müdahalesini koordine eden Muğla Valisi İdris Akbıyık, yangının saat 21.05 sıralarında henüz belirlenemeyen bir nedenle çöp alanında başlayıp iki iş yerine sıçradığını belirtti. Vali Akbıyık yaptığı açıklamada, “Saat 21.05 civarı Köyceğiz Toparlar mevkiinde bal fabrikası iş yerinde meydana gelen yangın, tesisin hemen yanındaki çöp dökme alanında başlayıp iş yerine sıçrıyor. Bütün kamu araçlarımız, Orman Bölge Müdürlüğü, AFAD, belediye itfaiye araçları hatta Dalaman Hava Limanı itfaiyeleri ve özel sektör, olabilecek en hızlı şekilde müdahaleye başladılar. Yangın kontrol altına alındı. 150 personel 50 civarında arazöz, tanker, beton mikseri ve iş makineleri canla başla mücadele etti. Allah’a şükür can kaybı yok, bir kişi dumandan etkilendi. Yangının yerleşim yerlerine sıçrama ihtimalini düşünmüyoruz ama hava rüzgarlı, tüm birimlerle müdahale devam ediyor. Kamu, özel sektör, kişi ve kurum söndürme çalışmalarına canla başla destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Ankara Irak’ın kuzeyine düzenlenen hava harekatı ile 25 hedef imha edildi Milli Savunma Bakanlığı Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara, Kandil ve Asos bölgelerindeki terörist hedeflerine hava harekatı düzenlendiğini ve 25 hedefin vurulduğunu açıkladı. Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, PKK/KCK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirerek Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik saldırıları bertaraf etmek ve hudut güvenliği sağlamak maksadıyla Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara, Kandil ve Asos bölgelerindeki terörist hedeflerine hava harekatı düzenlendi. İcra edilen hava harekatıyla Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) tarafından kullanılan ve içerisinde sorumlu düzeyde teröristlerin de bulunduğu değerlendirilen mağara, sığınak, barınak, depo ve terör örgütünün kullandığı tesislerden oluşan 25 hedef imha edildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapılarak, “Asil milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri, geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için terörle mücadeleye son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir. Bu harekat sırasında; masum insanların, dost unsurların, tarihî ve kültürel varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için her türlü tedbir alınmıştır” ifadelerine yer verildi.