POLİTİKA - 23 Şubat 2022 Çarşamba 15:13

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil. Rusya ile gerek siyasi, gerek askeri, gerek ekonomik ilişkilerimiz var. Ukrayna ile de aynı şekilde siyasi, askeri, ekonomik ilişkilerimiz var. ‘Ukrayna’dan vazgeç’ deseniz vazgeçemeyiz, çünkü ülkemizin buradaki çıkarları çok ileri derecede. ‘Rusya’dan vazgeç’ deseniz ondan da vazgeçemeyiz, çünkü onunla da şu anda gerçekten ileri derecede birlikteliklerimiz var” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika ziyareti sonrasında Türkiye'ye dönüşü esnasında uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. 20 Şubat Pazar günü Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile başlayan Afrika turunu Ukrayna’da yaşanan kritik gelişmeler dolayısıyla tamamladığını, Gine Bissau ziyaretini ise ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldığını söyleyen Erdoğan, “Son iki günde bir taraftan Ukrayna eksenli hadiseleri yakından takip ederken, diğer taraftan da Türkiye-Senegal ilişkilerini perçinleyecek önemli temaslarda bulunduk.

Aziz kardeşim Cumhurbaşkanı Macky Sall’in de bize eşlik ettiği Türkiye-Senegal İş Forumu son derece verimli geçti. Ardından gerçekleştirdiğimiz ikili ve heyetler arası görüşmelerde gündemimizdeki tüm konuları değerlendirdik. 2021 senesinde 540 milyon dolara ulaşan dış ticaret hacmimizi 1 milyar dolara çıkarma irademizi teyit ettik. Senegal ile güvenlik, denizcilik, gençlik, protokol, medya ve iletişim alanlarında iş birliğine yönelik toplam 5 yeni anlaşma imzaladık. Ticaretin yanı sıra eğitimden turizme, savunmadan kültüre kadar her alanda iş birliğimizi güçlendirmekte kararlıyız. Cumhurbaşkanı Macky Sall, Türk şirketlerin dürüstlüklerinden, çalışkanlıklarından sitayişle bahsetti. Açılışını yaptığımız Dakar Büyükelçiliği binalarımız ile Senegal Stadyumu iş adamlarımızın başarılı projelerinden sadece birkaçıdır.

Kıtada 1962 yılında faaliyete geçen ilk diplomatik misyonlarımızdan olan Dakar Büyükelçiliğimizi böylece konumuyla, mimarisiyle, müştemilatıyla devletimize layık bir hizmet binasına kavuşturmuş olduk. 50 bin kişilik Senegal Stadyumu ise Türk müteahhitleri adına iftihar edeceğimiz, örnek göstereceğimiz bir eser oldu. Senegal’in Afrika Uluslar Kupası’nı kazanmasının hemen ardından bu stadyumun açılması bu törene farklı bir atmosfer kattı. Ayrıca stadyum açılışı vesilesiyle Senegal’de bulunan diğer devlet başkanlarıyla da bir araya geldik. Gambiya Devlet Başkanı Adama Barrow, Liberya Cumhurbaşkanı ve Chelsea’nin eski meşhur futbolcularından George Weah, Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo bu kapsamda bir araya geldiğimiz misafirlerdi” diye konuştu.

Gine Bissau Cumhurbaşkanı Embalo ile yaptığı ikili görüşmede halk iradesine ve kendisine olan desteği vurguladığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye olarak Gine Bissau’nun demokrasi ve kalkınma mücadelesinde daima yanlarında olacağımızı da teyit ettik” şeklinde konuştu.

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüşmesinde gündemdeki ikili ve bölgesel meseleleri ele aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Özellikle Ukrayna konusunda gelinen son durumu ve atılabilecek adımları değerlendirme fırsatı bulduk. Sayın Steinmeier ile bundan sonraki sürece dair iş birliği ve eşgüdüm içinde hareket etme kararı aldık” dedi.

Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiği önemi telefonla görüştüğü Zelenskiy’e de ifade ettiğini belirten Erdoğan, “Minsk Anlaşmalarını açıkça ihlal eden hiçbir girişimi kabul etmediğimizin, etmeyeceğimizin de altını çizdim. Krizin daha fazla büyümeden diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu söyledim. Karadeniz’in güvenlik ve istikrarını tehdit eden mevcut durumu önümüzdeki günlerde NATO müttefiklerimizle de istişare edeceğiz, ki bugün NATO Liderler Zirvesi’ni video konferansla gerçekleştireceğiz. Temennimiz, Karadeniz’den komşumuz Rusya ve Ukrayna’nın bir an önce müzakere masasına dönmeleridir” ifadelerini kullandı.

“Herkes sadece laf yapıyor, iş yapan yok”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO Zirvesi nedeniyle gezinizin üçüncü ayağını ertelediniz. Bu NATO Zirvesi’nden beklentileriniz nelerdir?” şeklindeki soruya şu cevabı verdi:

“Şu anda tabii Rusya ile liderler çerçevesinde henüz ciddi bir görüşme performansı sergileyen çıkmadı. İşte biliyorsunuz Macron Moskova’ya geldi, tablo ortada. Arkasından Scholz geldi, o tablo da ortada. Biden ile ilgili ‘görüştü, görüşüyor’ vesaire dediler, herhangi bir şey çıkmadı. Olayı devlet veya kurumsal bazda ele alacak olursak, burada da şu anda ortada sadece NATO kalıyor. NATO bu video konferans zirvesiyle beraber artık tavrını belirlemelidir, ne yapacaksa yapmalıdır. Malum, şu ana kadar Ukrayna’ya ciddi manada bir asker gönderme gibi durumla karşı karşıya henüz kalmadık. Herkes sadece laf yapıyor, iş yapan yok. Böyle bir durum söz konusu. Dolayısıyla Rusya artık sınırda ciddi denilebilecek sayıda asker yığınağı yapmış vaziyette. Tabii bu tablo karşısında neticenin ne olabileceğini kestirmek için herhalde kâhin olmaya gerek yok. Bu bakımdan yapacağımız bu video konferansta NATO müttefiki üye ülkelerin liderleri bakalım neler söyleyecek. Biz de tabii söyleyeceğimizi onların da söyleyeceklerine göre belirleyecek, tavrımızı ortaya koyacağız.”

“Türk devletlerinin kastedildiğine dair bir ifade görmüyorum”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ülkelere Sovyetlerden ayrılma hakkını vermek, temeline döşenen bir mayındı” ifadelerinin hatırlatılması ve “Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulduğu bir dönemde Sayın Putin’in bu açıklamaları Türk devletlerini hedef gösteriyor diyebilir miyiz?” şeklindeki soruya ise Erdoğan, “Ben burada Türk devletlerinin kastedildiğine dair bir ifade görmüyorum. Tabii, Türk Cumhuriyetleri de SSCB’yi oluşturan cumhuriyetler arasındaydı. Bu tarihi bir gerçek. SSCB dağıldığında diğer cumhuriyetler gibi onlar da bağımsızlıklarını ilan ettiler. Buradan 15 bağımsız devlet doğdu. Bu da tarihi bir gerçek ve hukuken de teyit edilmiş bir durum. Rusya keza bir Sovyet Cumhuriyeti olarak değil, Rusya Federasyonu olarak yoluna devam etti. Dolayısıyla, burada Türk Cumhuriyetlerinin veya diğer ülkelerin kastedildiğini düşünmek istemiyoruz. Teşkilatımız, Türk Devletleri arasında başta ekonomik, ticari, kültürel ve beşerî konularda iş birliğini ve dayanışmayı artırmayı hedefliyor. Bu hiçbir ülkeye veya teşkilata karşı bir çaba değil. Bunu Sayın Putin de biliyor. Sayın Putin bu ifadeleri Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıların sözde yönetimlerini tanıyan kararını açıkladığı konuşmasında söylemişti. Tabii bizim Türkiye olarak Kırım’daki tavrımız ne olduysa, buralarda da tavrımız aynı oldu. Nitekim yaptığımız açıklamayla da Ukrayna’nın toprak bütünlüğü noktasında tavrımızı ortaya koyduk ve Rusya’nın bu takındığı tavrı reddettiğimizi bildirdik” cevabını verdi.

“Sayın Putin ile görüşme için arkadaşlar şu anda irtibatları kuruyorlar”

Erdoğan, bir gazetecinin “Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile bir görüşmeniz olmuştu zaten Ukrayna’da. Zelenskiy de Türkiye’nin arabuluculuğuna hevesliydi, açıkça söylemişti ‘Türkiye’yi arabulucu olarak istiyoruz’ diye. Sizin bunun yanında Putin ile de güçlü bir temasınız var, ikili ilişkiniz çok güçlü. Bu süreçte Putin ile ilişkilerde bir aksama olur mu? Bir de kamuoyunun merak ettiği bir durum var, o da Rusya ve Ukrayna arasındaki olayda kısa ve orta vadede Türkiye herhangi bir zarara uğrar mı?” şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi:

“Bu söylediğiniz kesinlikle hesap işi. Elbette bu görüşmeler yapılmalı. Bunların getirisi götürüsü nedir, ne değildir bakılmalı. Bunların kararını böyle heyecanla vermek yanlış olur. Biz burada çok hassas davranmalıyız, çok dikkatli adım atmalıyız. Çünkü önüne gelen garip garip şeyler söylüyor. Bakıyorsun, kimisi doğal gazın bedelini çok ciddi rakamlara çıkarıyor, kimisi doğalgaz vanalarını kapamaktan bahsediyor. Biz burada devlet yönetiyoruz, hassasiyetimizi korumamız gerekiyor. Bu hassasiyet içerisinde de adımlarımızı atmamız gerekiyor. Tabii bütün ilgili arkadaşlarımızla istişarelerimizi en geniş anlamda yapacağız ve bu istişarelerden sonra da neler yapmamız gerekir, ne gibi adımları atmamız gerekirse onu yaparız. Hepsinden öte de bu işin zamanlaması çok önemli. Biz de bu zamanlamaya dikkat ederek adımlarımızı atacağız. Sayın Putin ile görüşme için arkadaşlar şu anda irtibatları kuruyorlar. Kendisiyle de telefon diplomasisini bu arada sürdüreceğiz. Temenni ederim ki inşallah hayırlı neticeler alırız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil'

“İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil”

Türkiye’nin Rusya’ya yönelik askeri, ekonomik veya siyasi bir yaptırımı olup olmayacağı, Türkiye’nin iki ülke arasındaki net tavrının kimden yana olacağı sorusuna cevap veren Erdoğan, “İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil. Rusya ile gerek siyasi gerek askeri gerek ekonomik ilişkilerimiz var. Ukrayna ile de aynı şekilde siyasi, askeri, ekonomik ilişkilerimiz var. ‘Ukrayna’dan vazgeç’ deseniz vazgeçemeyiz, çünkü ülkemizin buradaki çıkarları çok ileri derecede. ‘Rusya’dan vazgeç’ deseniz ondan da vazgeçemeyiz, çünkü onunla da şu anda gerçekten ileri derecede birlikteliklerimiz var. Bizim derdimiz öyle bir adım atalım ki hiçbirinden vazgeçmeden bu işi inşallah çözelim. Bunun için de ekibimizle, heyetimizle görüşmelerimizi yapacağız. Onun için NATO Liderler Zirvesi’ni çok önemsiyorum. Burada bütün liderlerin ne düşündüklerini göreceğiz. Ondan sonra da biz kendi içimizde arkadaşlarımızla çalışmamızı yapacağız” dedi.

Putin ile görüşmeyi NATO Zirvesi’nden önce mi sonra mı yapmayı planladığının sorulması üzerine Erdoğan, “NATO Liderler Zirvesi bizim için bu noktada isabetli olur. O görüşmeyi de ondan sonra yapmak çok daha hayırlı olur” diye konuştu.

“İnşallah Almanya-Türkiye ilişkilerinde çok daha farklı bir sürecin içerisine gireriz”

“Almanya Cumhurbaşkanı ile bir görüşmeniz oldu. İkili ilişkiler, Ukrayna-Rusya gerilimi dediniz. Biraz daha bilgi verebilir misiniz bu görüşmeyle ilgili? Neler konuşuldu?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Almanya-Türkiye ikili ilişkileri noktasında Sayın Steinmeier ile birkaç ay önce bir telefon görüşmemiz olmuştu ama doğrusu uzun zamandır, yani 3 yıldır diyebilirim, yüz yüze görüşme yapamamıştık. Bu telefon görüşmesinden sonra bu ziyaret bir vesile oldu. Burada yaptığımız görüşmede Türkiye-Almanya münasebetlerinde savunma sanayinden ekonomik ilişkilerimize varıncaya kadar birçok konuyu ele aldık. Mülteciler meselesini de yine Sayın Steinmeier ile görüşme fırsatımız oldu. Malum, mülteciler konusunda Almanya Avrupa’da başı çeken ülkelerden bir tanesi. Bunun yanında tabii ağırlıklı olarak Rusya-Ukrayna konusu gündemimize geldi. Bundan sonraki süreçte de daha sık bir araya gelme konusunda birbirimize bir sözümüz oldu. İnşallah Almanya-Türkiye ilişkilerinde çok daha farklı bir sürecin içerisine gireriz. Tabii Sayın Steinmeier ile görüşmede özellikle İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog’un Türkiye ziyaretini de konuştuk. Sayın Herzog’un Türkiye ziyaretiyle Türkiye-İsrail arasında yeni bir dönem başlayacak. Sayın Steinmeier de bundan memnuniyet duyduğunu ve bunun isabetli bir adım olduğunu ifade etti. Körfez’deki gelişmeleri ve özellikle Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığımız ziyareti de kendisiyle paylaştık. Bunun da Körfez’e yeni bir heyecan getirebileceğini konuştuk” açıklamasında bulundu.

“Ermenistan’ın da bizimle normalleşme yönünde sergilediği iradeden memnunuz”

“Ermenistan ile son dönemde yeniden başlayan görüşmeler süreci. Bu konuda görüşmelerden beklentileriniz nelerdir? Bunu öğrenmek isteriz. Bir de en önemlisi aslında Azerbaycan bu denklemin neresinde durmakta?” şeklindeki soruya cevap veren Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile yaptığı görüşmede de bu konunun gündeme geldiğini kaydetti. Erdoğan, “Biliyorsunuz, ben zaten Ermenistan’ın atacağı olumlu adımlara aynı şekilde karşılık vereceğimizi söylemiştim. Barış, istikrar ve refaha ihtiyacı var bu bölgenin. Bu anlayışla ülkemiz ile Ermenistan arasında da bir normalleşme süreci başlatmak için samimi bir çaba içine girdik. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham kardeşim de bunu faydalı buluyor. Ermenistan’ın da bizimle normalleşme yönünde sergilediği iradeden memnunuz. Bu süreci yürütmek için karşılıklı olarak Özel Temsilciler atadık ve 14 Ocak’ta Moskova’da ilk görüşmeyi yaptılar. 24 Şubat’ta da bu defa Viyana’da bir araya gelecekler.

Ermenistan’ın sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin kurulması gibi bazı somut beklentilerinin olduğunu da biliyoruz. Ermenistan eğer şu anda Özel Temsilcilerle başlayan süreci devam ettirmekte kararlı olursa bizim için kapıların kapalı kalması diye bir şey söz konusu olmaz. Beşerî münasebetlerin güçlenmesi için aramızdaki doğrudan uçuşların yeniden başlaması kararını da aldık. Tarifesiz uçuşlar İstanbul-Erivan arasında bu ay başında açıldı. Ermenistan’dan da olumlu yaklaşımın devamını bekliyoruz. 6’lı Platform oluşturmak suretiyle de Türkiye-Ermenistan arasındaki bu sıkıntıları aşalım demiştik. Biz bu platformu açmaktan yanayız. Tabii tüm bunlar bir boşlukta olmuyor. Bu manada Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ile Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci birbirini destekleyerek ilerleyebilir. Keza, bölgesel iş birliği fikrimiz de bu ikili süreçleri destekleyecek ve bu ikili süreçlerden beslenecek. Herkesin bu tarihi fırsatı iyi kullanmak için yapıcı davranması lazım. Biz tüm bu süreçleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycan ile yakın eşgüdüm içinde yürütmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Devlet Bey’in bu tavrı sebebiyle Allah kendilerinden razı olsun derim”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun Cem Özdemir ile bir görüşme yaptığı ve fotoğrafların medyaya yansıdığı, Cem Özdemir’in de sözde Ermeni soykırımı yasasının mimarlarından olduğu ve bugün de Devlet Bahçeli’nin çok büyük bir tepki gösterdiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Tabii ben Cumhur İttifakı’nın güçlü bir ortağı olan Devlet Bey’in bu tavrı sebebiyle Allah kendilerinden razı olsun derim. Cumhur İttifakı için inşallah 2023 çok daha güçlü neticelenecektir” dedi.

“S-400’ler kim füzeyle ülkemize saldırırsa orda kullanılacak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘S-400’lerin niye alındığını bilmiyorum, kime karşı kullanacağımız da açıklanmadı’ şeklinde ifadeleri oldu. S-400’lerin iade edileceği iması da vardı Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında. Bununla ilgili bir değerlendirmeniz ne olur?” şeklindeki soru üzerine, “Belirsizlik ve tehditlerin hiç azalmadığı bir bölgede Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihtiyacı kapsamında tedarik edilen S-400’ler hakkında polemik oluşturulmata çalışıldığını görüyoruz. Öncelikle akıldan çıkarılmaması, iyi idrak edilmesi gereken en önemli husus şu; savunma ve güvenlik konusu günlük siyasetin dışında tutulması gereken, 84 milyonun tamamını yani ülkemizin bekasını ilgilendiren bir konudur. Özellikle bugün yaşadığımız Rusya-Ukrayna krizi bu silahların gerekliliğini yeniden ortaya koyuyor. ‘S-400 neden alınmış.’ O kadar açıklandı; sebepleriyle, sonuçlarıyla, süreciyle kamuoyu bilgilendirildi. Buna rağmen, böyle ifadeler kullanmak, bölgemizde olup bitenlerden, dünyadan bihaber olmanın bir sonucu. Yaşadığımız coğrafya itibarıyla taktik balistik füzeler, seyir füzeleri, uçak, helikopter, İHA’ları önleyebilecek kabiliyette sistem ihtiyaçları bir zorunluluk.

S-400’ün bir savunma silah sistemi olduğu ve bu silah sisteminin tedarikinin bir tercih değil, zorunluluk olarak ortaya çıktığı devamlı olarak her seviyede vurgulandı. Milli Savunma Bakanımız da açık ve şeffaf bir şekilde herkese söyledi; ‘Herhangi bir saldırı, tehdit olmazsa kimseye zararı olmayan bir sistem bu. Önceliğimiz ülkemizin, 84 milyonun güvenliği. Müttefiklerimizin vermediğini Rusya’dan temin ettiğimiz bir sistem.’ Tedarik sürecini değerlendirmemiz gerekirse; ülkemiz Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihtiyacını karşılamak üzere yapılan birçok girişime rağmen NATO üyesi ülkelerden bu sistemleri tedarik edemedi. Tedarik sürecinde ‘Biz pazar değil ortağız’ anlayışıyla sistemi sadece satın alma değil yatırım, teknoloji transferi, ortak geliştirme üzerinde duruldu ve maliyet, teslim süresi dâhil tüm faktörler göz önüne alındı. Bu sistem, NATO Komuta Kontrol sistemleri ve NATO’ya entegre millî sistemlere entegre edilmeksizin, müstakil olarak yalnızca Türk personel tarafından kullanılacak. Sistemde Rus personel görev almayacak. ‘Nerede kullanılacak?’ sorusunun cevabı gayet net; kim füzeyle ülkemize saldırırsa orda kullanılacak. Bir de ‘S-400’ler hangarda bekliyor’ deniyor.

S-400’ler nerde beklemesi gerekiyorsa orda bekliyor. Tabii gizli konular bunlar. İhtiyaç duyulması halinde, bu sistemin kullanılmasına yönelik tüm hazırlıkların yapıldığı ve sürecin olması gerektiği şekilde ilerlediğini biliyoruz. Bu hususta da gereken açıklamalar yapıldı. Sonuç olarak; ülkemizin bekasını ilgilendiren hususlarda herkesi daha dikkatli olmaya, tarafsız olmaya ve millî menfaatler kapsamında konuyu ele almaya davet ediyorum” açıklamasında bulundu.

“Görüşmeler olumlu istikamette yürüyor”

ABD ile sürdürülen F-35 ve F-16 müzakerelerinin sorulması üzerine Erdoğan şöyle cevap verdi:

“O süreç devam ediyor. Gerek Milli Savunma Bakanım gerek diğer görevli olan askerî erkan, üst kademe yöneticiler Amerikalı muhataplarıyla görüşmeleri devam ettiriyorlar. Şu ana kadar görüşmeler olumlu istikamette yürüyor. İnşallah bittiği anda da zaten gereği yapılacaktır. Burada çerçevemiz şu; ‘Ya bize bu uçaklarımızı verin ya da elimizdeki F-16’ların bakım onarımlarını yapmak, bunun dışında F-16’ların bir üst segmentini vermek suretiyle hesaplaşmaları yapıp yolumuza devam edelim.”

Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Atatürk’ü temsil eden bayrak karaya çıktı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın 105. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Atatürk’ün Samsun’a ayak basışını temsil eden Türk bayrağı, askerler tarafından karaya çıkarıldı. Kutlamalar, saat 07.45’te Atatürk Anıtı’nda başladı. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün anıta çelenk sunumuyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile devam etti. Anıttaki törenin ardından Tütün İskelesi’ndeki tören alanına geçildi. Atatürk’ün Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatmak üzere Samsun’a ilk adımını attığı yer olan Tütün İskelesi’nde Atatürk’ün karaya çıkışını temsil eden Türk bayrağı, askerler tarafından karaya çıkarıldı. Burada 2 denizci ve 2 karacı asker ile birlikte 1 denizci subay, 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve silah arkadaşlarının karaya çıkışını canlandırdı. Askerlerin ellerinde karaya çıkarılan Türk bayrağı, Samsun Valisi Orhan Tavlı nezaretinde 5 izciye teslim edildi. “Milli Mücadele’nin ilk adımını Samsun’umuzda atmıştır” Törende konuşma yapan Samsun Valisi Orhan Tavlı, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı coşkuyla kutlamanın onur, gurur ve heyecanını bugün hep birlikte bir kez daha yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Aziz Türk Milletinin talihini değiştiren Bandırma Vapuru’yla 16 Mayıs 1919 Cuma günü İstanbul’dan yola çıktıktan sonra 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü sabah saatlerinde karaya çıkarak Milli Mücadele’nin ilk adımını Samsun’umuzda atmıştır. O gün Samsun’umuzda yakılan meşaleyle adeta küllerinden doğan; birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhuyla Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkan Aziz Türk Milleti, Cumhuriyet’imizin ilanıyla tarih sahnesinde yeniden dirilmiştir. Tam 105 yıl sonra bugün, o tarihi anın milli ve manevi atmosferini yüreğimizde hissediyor, şanlı Türk Bayrağı’mızı coşku ve gururla temsili olarak aynı noktadan karaya çıkartarak, istikbalimizin, Cumhuriyet’imizin ve Türkiye Yüzyılı’nın en büyük teminatı Türk gençliğine teslim ediyoruz. Bağımsızlığımızın timsali ay yıldızlı bayrağımız kutsal vatan topraklarımız üzerinde sonsuza dek gururla dalgalanmaya ve Aziz Türk Milletinin yolunu aydınlatmaya devam edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle; Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı’mızı zaferle taçlandıran tüm kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyorum. Bağımsızlığımız uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizi minnetle anıyorum. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun” dedi. Atatürk’ün Samsun’a ayak basışını temsil eden Türk bayrağının arkasında toplanan protokol üyeleri, askeri erkan ve vatandaşlar, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın ana programı kutlamalarının yapılacağı İlkadım Atletizm Sahası’na kadar yürüdüler.
Bursa Deprem tedbirleri gereğince tahliye edilen okula bir yıldır çivi dahi çakılmadı Bursa’da risk taşıdığı belirlenen 15 Temmuz İlkokulu deprem tedbirleri gereğince 6 Mart 2023 günü tahliye edildi. Okulda bulunan yaklaşık 960 öğrenci çevredeki farklı okullara gönderildi. Yapılacak güçlendirme çalışmalarıyla 2024 eğitim ve öğretim yılına yetiştirileceği söylenen okulda aradan 1 yıl geçmesine rağmen çivi dahi çakılmadı. Okulda bir an önce güçlendirme çalışmalarına başlanmasını isteyen veliler ellerinde pankartlarla eylem yaptı. Bursa’da Nilüfer ilçesi Beşevler Mahallesi’nde bulunan 15 Temmuz İlkokulu, risk taşıdığı gerekçesiyle 6 Mart 2023’de tahliye edildi. Yaklaşık 960 öğrenci, Öğretmen Mehmet Aras İlkokulu ve Ali Karasu İlkokulu’na nakledildi. Öğrencilerin nakledilmesiyle birlikte kapasiteyi aşan diğer okullarda sabahın erken saatlerinde ders başı yapılırken; öğle arasında 50 dakikalık teneffüs 10 dakikaya indirildi. Ayrıca evleri nakil edildikleri okula uzak olan öğrencilerin velileri servis desteği verilmemesi sebebiyle ekonomik olarak zorluk yaşadı. 2024 eğitim ve öğretim yılına yetiştirilmesi planlanan 15 Temmuz İlkokulu’nda ise aradan geçen bir yılın ardından çivi dahi çakılmadı. Okulun güçlendirilme çalışmalarına bir an önce başlamasını isteyen veliler, yaşanılan mağduriyetin bir yıl daha uzamamasını istedi. Ellerinde pankartlarla eylem yapan veliler; okulun 2024 yılı eğitim ve öğretim yılına yetişmesi için yetkililere seslendi. “4 bin öğrenci ve aile maddi manevi zor durumda bırakıldı” Öğrencilerin nakil edildiği okullardaki öğrenci ve velilerin de mağduriyet yaşadığını belirten 15 Temmuz İlkokulu velilerinden Zehra Ayhan “15 Temmuz İlkokulu 6 Mart 2023 günü, deprem tedbirleri çerçevesinde tahliye edilmiştir. Bu süreçte anasınıfı öğrencilerimiz paravanlarla bölünmüş alanlarda, ilkokul öğrencilerimizde uzak mesafede bulunan iki farklı okula nakledilmiştir. Öğrencilerimiz ve aileleri maddi manevi zorluklar içerisinde 2023 yılı eğitimini tamamlamıştır. 2024 yılı eğitim yılına yetiştirileceği söylenen güçlendirme ve tadilat çalışmaları başlamamıştır. 4 bin öğrenci ve aile maddi manevi zor durumda bırakılmıştır. Nakil gittiğimiz okulların da düzeninin bozulmasına, çocukların mağduriyetine sebep olmuştur. Öğretmen Mehmet Aras İlkokulu ve Ali Karasu İlkokulu’nun okul saatleri değişmiş ve öğrenciler çok erken saatlerde okullarında ders başı yapmışlardır. Öğrencilerin hakkı olan teneffüsleri ellerinden alınmıştır. Çalışan veliler öğleden sonra çocukları için ekstra etüt ve benzeri yerlere para ödemek zorunda kalmıştır. 15 Temmuz İlkokulu öğrencileri 1 ve 2’inci sınıfları Mehmet Aras İlkokulu’na, 3 ve 4’üncü sınıf öğrencileri Ali karasu İlkokulu’na geçici süre ile nakledilmişlerdir. Devam eden bu süreçte, öğrencilerin öğle arası iptal edilmiş, sıkıştırılmış eğitim saati uygulamasına geçilmiştir. Velilere herhangi bir servis desteği sağlanmamıştır” şeklinde konuştu. Güçlendirme çalışmaları halen başlamadı Velilerin yaşanan mağduriyete bir yıldır göğüs gerdiğini belirten Ayhan, “Yetkililer 1 buçuk yıldır çekilen bu sıkıntılı süreci bir yıl daha öteleyip bizi beklemeye mahkum etmişlerdir. Karot örnekleri alınan, güçlendirme prosedürleri belirli seviyeye getirilen okulumuzun tadilatı neden başlatılmıyor? Eğitimde fırsat eşitliği hani tüm çocukların hakkıydı? Neden bir yıl daha çocuklarımız mağdur ediliyor? Veliler olarak, yetkililerin verdiği süreci sabırla bekledik, lakin çocuklarımız adına alınan olumlu ve somut karar maalesef ki yoktur. Çocuklarımızın okulunun üzerindeki bu belirsizliğe bir an evvel son verilmesini istiyoruz. Eğitimde fırsat ve imkan eşitliği çerçevesinde, çocuklarımızı eğitim ve öğretim yuvası olan 15 Temmuz İlkokulu’na kavuşturun. İlgili makamları ve yetkili birimleri, kangrene dönüşen bu mağduriyete çözüm bulmaya davet ediyoruz. Bir yıl daha farklı uzak okullara sürüklenmeyi kabul etmiyoruz. Çocuklarımıza, hakları olan uygun binada eğitim ve öğretim şartlarının sağlayın. 16 aydır çeşitli bürokratik engellerden dolayı çözüme kavuşturulamayan güçlendirme süreci halen başlatılmamıştır. Güçlendirme işlemlerinin bir an önce yapılması ve tekrar aynı binada, okulumuzun açılmasını istiyoruz. Bu nedenle yetkililere sesleniyoruz, tadilat işlemlerinin bir an önce yapılmasını ve çocuklarımızın tekrar, aynı binada edebilmelerini hak ettikleri eğitime devam istiyoruz. Çocuklarımıza ait eğitim yuvası üzerindeki bu belirsizliği en kısa sürede sona erdirin ve 15 Temmuz İlköğretim Okulu’nu 9 Eylülde eğitim ve öğretime açın” ifadelerini kullandı.
Şanlıurfa Engelli kıza en güzel doğum günü hediyesi Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde ortopedik engelli olan küçük bir kızın hayali, hayırseverlerin doğum gününde aldığı hediye ile gerçekleşti. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde yaşayan 7 yaşındaki Mahide İzgiş, ortopedik engelli olarak dünyaya geldi. Kendi başına yürüyemediği için dışarı çıkamayan Mahide, evin içerisinde ise duvarlara tutunarak yürüyebiliyor. Gençler gönlünü ortaya koydu Maddi durumları iyi olmadığı için hayatı duvarların arasında geçen Mahide’ye tekerlekli sandalye alamayan ailenin imdadına, bir grup genç yetişti. Sosyal medya üzerinden bir kampanya başlatan gönüllü gençler, Mahide’nin ihtiyacı olan yaklaşık 35 bin lira değerindeki akülü tekerlekli sandalyeyi almayı başardı. Sipariş verilen akülü tekerlekli sandalye, küçük kızın doğum gününden bir gün önce ellerine ulaştı. Doğum gününde en güzel hediye Ertesi gün bir pasta hazırlayıp akülü tekerlekli sandalyeyi de araca yükleyen gençler, Mahide’nin evinin yolunu tuttu. Evin bahçesinde plastik bir sandalyeye oturtulan Mahide’ye ilk önce pasta ile sürpriz yapıldı. Yerel bir sanatçının gitarıyla söylediği şarkılar eşliğinde pastasındaki mumları üfleyen Mahide’ye ikinci sürpriz ise akülü tekerlekli sandalye ile yapıldı. Gözleri kapatılan Mahide, gözlerini açtığında en çok istediği hediyeyi karşısında görünce büyük bir mutluluk yaşadı. Akülü tekerlekli sandalyesine binip mahallede bir tur atan Mahide, kendisine sürpriz yapanlara teşekkür etti.