DÜNYA - 23 Eylül 2024 Pazartesi 07:18 | Son Güncelleme : 23 Eylül 2024 Pazartesi 07:22

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İsrail savaşı bölgeye yayıyor'

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Lübnan'a karşı gerçekleştiren son saldırılar ve İsrail tarafından yapılan son açıklamalar, savaşı bölgeye yayma çabalarının açık tezahürüdür" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından New York'ta düzenlenen akşam yemeğinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan da eşlik etti.

Katılımcılara hitap eden Erdoğan, “Amerika'daki Türk toplum olarak FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelemize vereceğiniz destek çok önemlidir. Terör örgütü mensupları yalnızca ülkemizin menfaatlerini değil yurt dışındaki vatandaşlarımızı, ticari teşebbüslerini ve sivil toplum kuruluşlarını da doğrudan ya da dolaylı şekilde hedef alıyor. Amerikalı karar alıcıları ve ticari çevreleri yalana boğarak menfaat sağlamaya çalışan örgüt üyeleri Türk toplumu içerisinde de bölünme ve ayrışmaları körüklemeye çalışıyor. Türkiye karşıtı her operasyona gönüllü figüranlık yapan örgüt mensuplarına karşı sizlerden teyakkuz halinde olmanızı bekliyorum” dedi.

“Dün bunların oyunlarına gelmedik, bundan sonra da çok dikkatli olacağız.” diyen Erdoğan, ”Milletin iradesine darbe yapmaya kalkan, ellerinde vatandaşlarımızın kanı olan, demokrasimize, huzurumuza, birlik ve beraberliğimize kasteden, hasılı tek gayesi Türkiye'ye ve Türk milletine zarar vermek olan bu hainlerle mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.
İslam ve yabancı düşmanlığının vatandaşların da huzurunu tehdit eden büyük bir salgına dönüştüğüne dikkat çeken Erdoğan, ”Son yıllarda Batılı ülkelerde bilhassa Avrupa'da İslam ve yabancı düşmanlığı vatandaşlarımızın da huzurunu tehdit eden büyük bir salgına dönüştü. Hemen her gün mescitlerimize, camilerimize, Müslümanlara ait iş yerlerine yönelik bir kundaklama olayı gerçekleşiyor. Aşırı sağcı akımların hedefinde de göçmenler ve Müslümanlar var. Sosyal medya ve kimi siyasetçiler ise ırkçı nefretin yayılmasını adeta teşvik etmekte, yangına körükle gitmektedir” dedi.

Türkiye olarak vatandaşların yaşadığı ülkelerdeki aşırı sağcı akımları ve nefret söylemlerini yakından takip ettiklerini ifade eden Erdoğan, ırkçılığın olduğu gibi İslam düşmanlığının da var olduğunu dile getirdi.

15 Mart tarihinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü ilan edilmesinde İslam İşbirliği Teşkilatıyla birlikte öncü rol oynadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa'da kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e karşı yapılan menfur saldırılarla ilgili Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Genel Kurulu'nun aldığı kararlara liderlik ettik. Tüm bu girişimler Batılı ülkelerin yasal ve idari düzenlemelerinin tadil etme ve aşırı sağla mücadelede yeni stratejiler geliştirmelerinde bir baskı unsuru oldu. Amerika'da da geçtiğimiz kasım ayında 'İslamofobi'ye Karşı Ulusal Strateji Belgesi'nin hazırlanmaya başlanması bunun güzel bir örneğini teşkil etti” şeklinde konuştu.
Bundan sonra da Müslüman düşmanlığına karşı mücadeleye öncülük etmeyi sürdüreceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye aleyhindeki çeşitli çıkar gruplarının kongre üzerinde baskı kurmaya devam ettiklerinin görüldüğünü belirtti.

Erdoğan, ”Bu gibi faaliyetlerin Türk-Amerikan kamuoyunda oluşturduğu rahatsızlığı en iyi siz biliyorsunuz. Okul müfredatlarını asılsız iftiralarla doldurarak çocuklarımızın, gençlerimizin beyinlerini zehirlemeye çalışan bu zihniyete karşı teyakkuzda olmalıyız. Sizlerin de bu hasmane faaliyetlere birlik ve eşgüdüm içerisinde mukabele etmeniz, Amerikalı siyasetçileri, tarihi gerçekleri öğrenmesini sağlayacaktır. Tarihçilere bırakılması gereken konuların siyasete alet edilmesi ve çeşitli lobilerce istismar edilmesi ne Türk-Amerikan ilişkilerine ne de Türkiye'nin Ermenistan'la sürdürdüğü normalleşme çalışmalarına katkı yapacaktır. Ukrayna'da üçüncü yılına girmek üzere olan savaş, bölgesel ve küresel istikrarı tehdit ediyor” dedi.

Bölgede kalıcı barış için diplomasinin öncelenmesi gerektiğini ilk günden bu yana vurguladıklarını ifade eden Erdoğan, ”Dökülen her damla kanı, çatışmayla geçen her günü açık söylüyorum büyük bir kayıp olarak görüyoruz. Bu anlayışla adil barışın tesisi için gayretlerimizi sabırla sürdürüyoruz” diye konuştu.
Küresel sistemin artık tüm etkinliğini, tüm inandırıcılığını kaybetmeye başladığını görevi, barış ve güvenliği sağlamak olan kurumların çok açık bir ahlaki çöküş içerisinde olduğunu söyleyen Erdoğan, Gazze'de 352 gündür devam eden katliamın bunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.

Erdoğan, Srebrenitsa'dan 30 yıl sonra tüm dünyanın gözleri önünde bu sefer Gazze'de son derece vahşi bir soykırım yaşandığını hatırlatarak bugüne kadar 1,9 milyon insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını, bu insanların hiçbir altyapının olmadığı çok kötü şartlarda ellerinde avuçlarında ne kaldıysa onunla yetinerek hayatta kalma mücadelesi verdiğini söyledi.

Erdoğan, ”Tüm bu acılar yaşanırken bir avuç yürekli insan dışında maalesef yönetimlerden gözle görünür hiçbir tepki yükselmedi” dedi.

Aynı şekilde küresel kurum ve kuruluşların Gazze'deki zulmünü durduracak İsrail'in katliamlarını engelleyecek hiçbir etkili adım atmadığını dile getiren Erdoğan, yaptığı her hukuksuzluk karşısında ödüllendirilen İsrail yönetiminin her seferinde daha kanlı, daha insansız, daha vicdansız saldırılara giriştiğini söyledi.
"İsrail'in Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında uyguladığı soykırımın bölgenin barışını da tehdit etmekte olduğunun altını çizen Erdoğan, ”Lübnan'a karşı gerçekleştirilen son saldırılar ve İsrail tarafından yapılan son açıklamalar savaşı bölgeye yayma çabalarının açık tezahürüdür. Türkiye olarak bu işgal istila ve katliam politikasının bir an önce durması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine ve tarihi statüsüne yönelik hiçbir saldırıya sessiz kalmayacaklarını söyleyen Erdoğan, ABD'de liderlerle gerçekleştireceği tüm temaslarda, kalıcı ateşkesin tesisi için siyonist İsrail'e her mecrada baskıyı arttırılması gerektiğinin altını çizeceğini kaydetti. Erdoğan, "Şunu da özellikle ifade etmek durumundayım. New York sokakları dahil Amerika'nın pek çok farklı eyaletinde vicdan sahibi kesimler, Filistinlilerin acılarının dindirilmesi ve Filistin halkının kendi devletlerine kavuşmaları için sokaklara döküldü. Sizlerin de Washington'da, New York'ta, Boston ve Chicago'da Müslüman Amerikalılarla gerçekleştirdiğiniz faaliyetleri takdirle takip ettik. Sizden bu konudaki hassasiyetlerinizi sürdürmenizi bekliyorum. Rabb'im Filistinli mazlumların sesi olan herkesten razı olsun diyorum. Müslüman Amerikalılarla ve Amerika'daki farklı kesimlerle temas ve işbirliğini arttırmanızın faydalı olacağını vurgulamak isterim. Özellikle böylesi dönemlerde, güçlü bir duruş ve dayanışma sergilememiz fevkalade önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, ”Türk Amerikan toplumunun her alanda en iyi ve etkin şekilde temsil edilmesi için asgari müştereklerde buluşabilmeniz, ayrıştırıcı değil kapsayıcı olmanız gerektiğinin altını tekrar çiziyorum. Şunu da lütfen unutmayınız. Gerek Amerika'daki temsilciliklerimiz gerek Türkiye'deki kurum ve kuruluşlarımız sizlerin yanındadır. Ekonomide, ticarette, sivil toplumda ve diğer alanlarda sizleri desteklemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Programa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bursa uçağında hayatını kaybedenlerin yakınlarından yürek burkan istek Bundan tam 50 yıl önce İzmir-İstanbul seferini yaparken Marmara Denizi’ne düşen ve enkazına bugüne kadar ulaşılamayan "Bursa" adlı uçağın enkazının bir YouTuber tarafından görüntülenmesi, kazada yakınlarını kaybeden aileler için umut ışığı oldu. İzmir - İstanbul seferini yapan Bursa isimli uçak 1975 yılında inişe geçtiği esnada Marmara denizine düştü. 42 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından 50 yıl geçmesine rağmen sadece 5 kişinin cansız bedenine ulaşılabilmişti. Aileler, cenazelerine kavuşma ve bir anıt mezar talebiyle yetkililere seslendi. Kule Hatası İddiaları ve 50 Yıllık Ulaşılmazlık 1975 yılında yaşanan trajedide, inişe hazırlanan Bursa uçağı, pistteki başka bir uçak nedeniyle pas geçmek zorunda kalmış ve Marmara Denizi’ne düşmüştü. Uçakta kayıtlı 41 yolcu ve kayıtsız 1 yaşındaki kızıyla birlikte toplam 42 kişi bulunuyordu. Dönemin zorlu şartları ve derinlik nedeniyle enkazına ulaşılamayan kaza, yarım asırdır Türkiye’nin çözülemeyen sırlarından biri olarak kaldı. Geçtiğimiz günlerde YouTuber Nedim Kuru tarafından enkazın yeri ve parçalarının görüntülenmesi, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından haberleştirilerek büyük yankı uyandırdı. Eşini Kaybeden Zehra Nebioğlu: "Felç Geçirdim, Tek Dileğim Eşime Ulaşmak" Kazada hayatını kaybeden, dönemin Malatya Belediye Başkanının oğlu ve iş insanı Bedir Nebioğlu’nun yakınları, yaşadıkları büyük acıyı anlattı. Eşi Bedir Nebioğlu’nu kaybeden Zehra Nebioğlu, eşinin kendilerini özlediği için bir gün erken geldiğini ve acı haberi öğrendiğinde felç geçirdiğini dile getirdi. Zehra Nebioğlu, yaşadığı acı dolu günlerden bahsederek "Eşim İzmir’e gitti. Bizi özlediği için bir gün önce geldi. Gece yatıyordum. Herkes toplanmış. Benim kapılarımı kapatmış. Uyandım. Herkesin bana bakıyor. Denize düştü dediler. Çok güzel yüzüyordu (eşim). Fakat bu olmadı. Ben felç geçirdim. İnşallah ben ölmeden o da gelse dedim. DNA yapılır. Kızım var onun DNA örneği alınır. Çıksın. Çok istiyorum. Orda çok ağlayacağım ama bir taraftan da sevineceğim. Nebioğlu, o dönem açmak istediği davanın ise "yaşa, işe para veriyorlar" denilerek engellendiğini ve sembolik bir paranın bölüşülerek verildiğini belirtti" dedi. Kızı Banu Nebioğlu’nun Tek İsteği: Bir Baba Mezarı Kaza anında henüz 3 yaşında olan ve babasını hiç hatırlamayan Banu Nebioğlu, artık 53 yaşında olmasına rağmen babasına bir mezar dahi yapamamış olmanın derin üzüntüsünü yaşıyor. Aktif bir iş insanı ve Malatyaspor Başkanı olan babası Bedir Nebioğlu’nun, ailesine sürpriz yapmak için uçak biletini 1 saat öne çektiğini ve bunun felakete yol açtığını söyledi Banu Nebioğlu, 50 yıllık acısını anlatırken "Ben babamı kaybettiğimde 3 yaşındaydım. Şu an 53 yaşındayım. Olayın üzerinden 50 sene geçti. Ama sanki cenazeyi görmediğimiz için inanamıyorsunuz. Biz cenazemizi yıkayıp kefenleyip toprağa koyamadık. Benim araştırmalarıma göre baştan sona kule hatası var. Çok çok derinde olması bizim lehimize bir şey. Çünkü derinleştikçe oradaki suyun soğukluğu arttıkça bence kemikler, yok olmuyor. Herkesin cenazesinin bulunabileceğini düşünüyorum. Banu Nebioğlu en büyük isteğinin anıt mezar yapılması olduğunu belirterek "Bizim isteğimiz bir anıt mezarımızın olmasını istiyorum. Ben babamı hiç tanımadım. Hiç kokusunu, sesini hiç hatırlamıyorum. Tanımadığım bir adamı her gün resminden seviyorum. Resmiyle konuşuyorum. Anıt mezarı neden olmasın. Cenazelerimize ulaşılsın. Bir anıt mezarımızı olsun istiyoruz" dedi. (SB-
Ankara Ankara Valiliği: "Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi kararlılıkla devam ediyor" Ankara Valiliği, evsiz ve kimsesiz vatandaşların korunması, insan onuruna yakışır yaşam koşullarına erişiminin sağlanması ve toplumsal hayata yeniden kazandırılması amacıyla "Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi"nin kararlılıkla ve aralıksız devam ettiğini açıkladı. Ankara Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, "Devletimizin sosyal devlet anlayışı doğrultusunda; evsiz ve kimsesiz vatandaşlarımızın korunması, insan onuruna yakışır yaşam koşullarına erişiminin sağlanması ve toplumsal hayata yeniden kazandırılması amacıyla yürütülen çalışmalar kararlılıkla ve aralıksız biçimde sürdürülmektedir. Bu anlayışın sahadaki en güçlü yansımalarından biri olan ’Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi’, Valiliğimiz, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığımız tarafından 2010 yılından bu yana Ankara genelinde kesintisiz olarak uygulanmaktadır. Proje ile, sokakta yaşayan vatandaşlarımızın güvenli barınma imkanlarına erişimi sağlanırken; geçici çözümlerle yetinilmeyerek kalıcı ve sürdürülebilir sosyal destek mekanizmaları devreye alınmaktadır. Her yıl kış döneminde titizlikle yürütülen proje kapsamında; barınma, beslenme, kişisel bakım ve temizlik hizmetleri sunulmakta, yaşlı, engelli ve hasta bireyler uygun bakım ve rehabilitasyon kuruluşlarına yönlendirilmektedir. Çalışabilir durumda olan vatandaşlarımızın ise sağlık hizmetlerine erişimi sağlanmakta, istihdama katılımlarını destekleyici adımlar atılmaktadır. Yıllar içerisinde proje kapsamından faydalanan kişi sayılarında süreklilik sağlanmış; pandemi süreci dâhil olmak üzere tüm olağanüstü koşullarda dahi devletimizin sosyal hizmet kapasitesi kesintisiz şekilde sürdürülmüştür. Bu süreçte Valiliğimiz hiçbir vatandaşını yalnız bırakmamış; zor zamanlarda da devletin şefkatli yüzünü sahada güçlü biçimde hissettirmiştir. Son 7 yılda toplam 5236 vatandaşımıza bu proje kapsamında hizmet verilmiştir" denildi. "Halihazırda sözleşme imzalanan 3 otelde 293 vatandaşımız barındırılmaktadır" Açıklamada, "2025-2026 kış dönemi uygulaması 01 Kasım 2025 tarihinde başlatılmış olup, halihazırda sözleşme imzalanan 3 otelde 293 vatandaşımız barındırılmaktadır. Bu vatandaşlarımıza üç öğün sıcak yemek, temizlik ve berber hizmeti ile diğer günlük ihtiyaçları karşılanmaktadır. Ayrıca proje kapsamında görev yapan saha ekiplerince her gün akşam saatlerinde Ankara genelinde düzenli taramalar yapılmakta; metruk alanlar, parklar ve AŞTİ başta olmak üzere yoğun kullanım alanlarında tespit edilen kimsesiz vatandaşlarımızla birebir görüşmeler gerçekleştirilerek kendi rızaları ve gönüllülük esası çerçevesinde barınma hizmetlerinden faydalanmaları sağlanmaktadır. Son günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan, Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi’nde (AŞTİ) çok sayıda evsiz vatandaşımızın barındığına yönelik iddialar abartılı olup; gerçeği yansıtmamaktadır. Valiliğimiz koordinesinde düzenli olarak yürütülen denetimler kapsamında; 15.12.2025 ve daha sonraki günlerde terminalde gerçekleştirilen tarama faaliyetleri neticesinde, bahse konu yerde kaldığı tespit edilen 10 vatandaşımızla görüşülerek kendilerine konaklama hizmeti sağlananacağı belirtilmiştir. Sunulan barınma imkânını kabul eden 5 vatandaşımız otele yerleştirilmiştir. Buna karşın, sunulan hizmetten yararlanmak istemediklerini beyan ederek memleketlerine geri dönmek isteyenlere yol giderleri ve diğer ihtiyaçları karşılanmış olup, israrla terminalde kalmayı tercih eden 3 vatandaşımızın durumları ise ekiplerimizce yakından takip edilmektedir. Valiliğimizce "Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi" kapsamında, devletimizin koruyucu, kuşatıcı ve sosyal niteliği sahada somut bir şekilde hayata geçirilmektedir. Herkesin devlet güvencesi altında olduğunun açık bir göstergesi olan çalışmalar güçlü ve kararlı bir şekilde sürdürülecektir" ifadelerine yer verildi.