GÜNDEM - 06 Kasım 2017 Pazartesi 04:01

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sarılışın altından dram çıktı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sarılışın altından dram çıktı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Manisa'daki toplu açılış töreninde yanına giden ve içten sarılmasıyla gündeme gelen minik Göksu Ebrar Keleş'in, doğuştan yaşadığı kemik ve kıkırdak gelişimi yetersizliğinden kaynaklanan hastalığı nedeniyle kullanamadığı sağ eli için tedavi istediği öğrenildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Kasım'da gerçekleştirilen Manisa'daki toplu açılış töreninde yanına giderek içten sarılmasıyla gündeme gelen Göksu Ebrar Keleş, İhlas Haber Ajansı'na konuştu. Minik Göksu'nun Erdoğan'dan rahatsızlığı nedeniyle kullanamadığı sağ eli için yardım istediği öğrenildi. Doğuştan sağ kolunda kemik eksikliği ve sağ elinde ise kıkırdak eksikliği bulunan Göksu'nun tek isteği tedavi olarak hiç kullanamadığı sağ elini kullanmak. Günlük ihtiyaçlarını karşılarken zorlanan Göksu, şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelecek cevabı bekliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına gidebildiği için çok mutlu olduğunu söyleyen Göksu Ebrar, “Onu televizyonlarda görmüştüm. Onu çok sevdim, mutlu oldum, sevindim. Ben anne karnındayken doğuştan elim yamuktu. Türkiye'de tedavi imkanım yok sadece Fransa'da iyi bir doktor varmış. Kolumda kemik eksikliği olduğu için doktor bana Fransa'da iyi bir doktor olduğunu söyledi. Ben oraya gitmek istiyorum. Cumhurbaşkanımızdan onu istiyorum” dedi.

Minik Göksu ayrıca gelecekte cumhurbaşkanı olmak istediğini söyledi.
Kızının Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinden büyük mutluluk duyduğunu ifade eden baba Muhsin Keleş ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelecek sevindirici haberi beklediklerini belirterek, “Sonuçta sevindim. Ülkemizin Cumhurbaşkanı. Çocukların ona sevgisini biliyoruz. Herhalde bizi mutlu eder, sevindirir diye düşünüyorum. Kızımın da gelecekte bir başbakan bir cumhurbaşkanı olmasını istiyorum” diye konuştu.
Göksu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ulaşma hikayesini anlatan anne Süreyya Keleş, “Cumhurbaşkanımız Manisa'ya kadar gelmiş, ben ulaşamazsam da en azından bir kenarda oturur onu seyredebilirim, dinleyebilirim gayesiyle gittim. Göksu hiç aklımda yoktu aslında. İçimde bir ses ‘Göksu’yu ulaştır. Niye gitmiyorsun? Kalabalığın içine gir’ dedi. Göksu gidelim Allah yardımcımız olur dedim ve gittim” dedi.

Bakanlığın sevk vermesi gerekiyor
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ve Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Ali Bankoğlu'nun daha önceki girişimleri sayesinde Manisa Celal Bayar Üniversitesindeki doktorlara Göksu'nun gösterildiğini ancak daha iyi bir sonuç için Avrupa'ya gitmeleri gerektiğini söyleyen anne Süreyya Keleş, “Göksu bilinçli bir çocuk. Kendisi internetten araştırmalar yapıyor. Nerede tedavi olabilir diye bakıyor. Orada Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve AK Parti İl Yönetiminden Ali Bankoğlu'na söylüyor. ‘Benim tedavim Türkiye'de var ama çok iç açıcı şeyler söylemiyorlar. Benim Avrupa'ya gitmem lazım’ diyor. Ali Bankoğlu da sağ olsun AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın yanına götürdü. Vekilimiz bizi kesinlikle kırmadı. Göksu'nun ricasını hemen gerçekleştirmek için gereken şeylere başvurdu. Üniversite hastanesinde Taşkın Özalp hocamız var. Göksu ilk doğduğu 20 günlük bebekken de biz ona götürmüştük. Yine aynı şeyleri bize söylediği için ben kabul etmedim. Benim tek bir evladım var. Böyle bir imkan varsa daha iyi sonuç almak istiyorum. Paris'te bir hastanenin adresini verdi bize. Ama o da Sağlık Bakanlığımız sevk vermiyormuş. Sevk vermesi gerekiyormuş. O yüzden kaldı öyle. İçimiz buruk bir şekilde kaldık açıkçası. Şimdi tek umudumuz Cumhurbaşkanımız” ifadelerini kullandı.
Göksu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinden sonra çok sayıda telefon aldıklarını söyleyen anne Keleş, “‘Cumhurbaşkanımız devrede. Kesinlikle sizi geri çevirmeyeceklerdir. Şartlar ne olursa olsun Göksu'nun tedavisi için sizi oraya gönderecekler’ diye yüzlerce telefon aldım. Sağlık Bakanlığımız söyle bir şey demiş: ‘Tedavisi Türkiye'de olabilir.’ Ama Türkiye'deki tedavi şartlarıyla Avrupa'daki tedavi şartları birebir aynı değil. Birçok araştırmalarda bulundum ben. Gönlüm Türkiye'den ama benim için neresi daha iyi sonuç verirse ben oraya götürmek istiyorum” diye konuştu.

“Göksu tek başına giyinemiyor”
Göksu'nun elindeki engel nedeniyle tek başına kişisel ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyleyen anne Keleş, “Benim çocuğum şu an 9 yaşında tek başına giyinemiyor. Tek başına yiyip içemiyor. Saçını taramak istiyor. Sol eliyle taradığı zaman sağ elini atıyor bu sefer de sinirlenip, üzülüp ağlayabiliyor. ‘Niye ben saçımı tarayamıyorum’ diyor. Benim tek isteğim Cumhurbaşkanımız Göksu'nun ricasını kırmadı Allah razı olsun. İnşallah benim de bir anne olarak ricamı kırmasın. Göksu'nun dediği hastaneye bir gidelim görüşelim. Bir baksınlar. Tek isteğim o oldu. Sadece Göksu'nun tedavisi, bize yardımcı olsun. Tek ricam o” dedi.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine hediye ettiği oyuncak bebeği çok beğenen 9 yaşındaki minik Göksu, hediyeyi ömür boyu saklamak için kutusundan bile çıkartmadı.

Aykut Yeniçağ-Sadık Cangel-Önder Aydın 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İTO Başkanı Avdagiç’ten ‘enflasyon’ değerlendirmesi İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz” dedi. Avdagiç, yaptığı açıklamada, iş dünyasının enflasyon ve döviz kuru beklentilerini değerlendirdi. Avdagiç, Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 36 olarak açıkladığını, tahmin aralıklarında bunun yüzde 40-42’lere çıkabileceğini ifade ettiğini hatırlatarak, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Bununla birlikte ihracatın sıkıntıya girmemesi ve ithalatın cazip hale gelmemesi için kur ile enflasyon arasındaki korelasyonun kopmaması lazım. Kuru baskılayarak enflasyonu tutmanın kısa vadeli birtakım faydaları olabilir ama bu ithalatı artıran, ihracatı baskılayan unsur olacaktır. Bu da hep üzerinde çalıştığımız dış ticaret açığımızı olumsuz etkileyecektir" değerlendirmesinde bulundu. Döviz kurunun, enflasyonla korelasyonunun kopmamasının önemli olduğunu belirten Avdagiç, “İlk çeyrekte dolar kuru yüzde 9, enflasyon yüzde 14,3’ün üzerinde arttı. İlk 3 ayda 5,3 puanlık bir fark var” ifadesini kullandı. “Hazine ve Maliye Bakanlığı yapılması gerekenleri titizlikle yapıyor” Avdagiç, Türkiye’nin FATF Gri Listesi’nden çıkacağını öngördüklerini, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hem ulusal hem de uluslararası anlamda yapılması gerekenleri titizlikle yaptığını ifade etti. Avdagiç, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 300 puan seviyesine inmesinin ekonomi yönetiminin ve hükümetin çabalarının önemli bir sonucu olduğunu söyledi. Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ekonomi yönetiminin adımları pozitif sonuçlarını vermeye başladı. Bu memnuniyet verici. İş dünyası açısından CDS kadar daha önemli bir unsur da bankaların sendikasyon kredileri. İkisi arasında bir korelasyon var. En son bankaların sendikasyonlarına baktığımız zaman Euribor+yüzde 2,25 ile borçlandıklarını görüyoruz. Bankaların sendikasyon maliyetlerini takip etmek lazım.” Banka kredisi maliyetlerinin yüksek olduğunu belirten İTO Başkanı Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda, kredi maliyetlerinin enflasyon üzerinde konumlanması piyasanın bir gerçeği. Ağırlıklı olarak günlük ticari faaliyetleri devam ettirmek için kredi kullanımı gündemde. Beklentimiz enflasyonun makul seviyeye inmesi, buna bağlı olarak da faizlerin ve kredi maliyetlerinin daha uygun bir noktaya gelmesidir. Kredi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, enflasyonun aşağıya çekilmesiyle uyumlu bir halde olacaktır."
İstanbul Üniversite ve lise öğrencileri sürdürülebilirlik öğrenci kongresinde buluşuyor Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları tarafından düzenlenen I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi için geri sayım başladı. Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek olan kongrede; Sağlık, Teknoloji, Çevre ve Eğitim başlıklarına yer verilecek. 10-11 Mayıs tarihlerinde Fenerbahçe Üniversitesinde düzenlenecek olan I. Ulusal Sürdürülebilirlik Kongresinde Medicana Grup üst düzey yöneticileri, Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Karataş ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Muhammet Saymaz üniversite ve lise öğrencileriyle bir araya gelerek daha iyi bir dünyaya değerli paylaşımlarıyla ilham olacak. Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise hazırlık, 9, 10, 11, 12. sınıf öğrencileri gerçekleştirilecek kongrede sunum, poster sunumu ya da dinleyici olarak yer alarak bilgi paylaşımlarında bulunabilecek. I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi ile öğrenciler için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde farkındalık oluşturacak olan Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları, gençlerin geleceğin liderleri olarak sürdürülebilirlik alanında bilinçlenmesi, küresel sorunları anlamak ve sürdürülebilir çözümler üretmesi için yenilikçi bir öğrenme platformu oluşturmayı hedefliyor.
İstanbul “Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün” Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi. Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın temeli olduğunu ancak bunun nasıl sağlandığı konusunda bilgi kirliliği olduğunu ifade eden VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Besin öğeleri vücudun ihtiyaç duyduğu düzeyde alınamadığında yetersiz beslenme oluşur. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır” şeklinde konuştu. “İnsan 50’ye yakın besin öğesine gereksinim duyar” İnsanın yaşamı için 50’ye yakın besin öğesine gereksinimi olduğunun altını çizen Diyetisyen Kara, “İnsanın sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında ya da gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma dengesiz beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır” ifadelerini kullandı. “Dengeli beslenen kişiler sık hastalanmaz” Yeterli ve dengeli beslenen kişilerin belli özellikleri olduğunu dile getiren Diyetisyen Kara, bunları şöyle sıraladı: “Dengeli beslenen kişi sağlam ve sağlıklı bir görünüştedir. Hareketli ve esnek bir bedene, muntazam bir cilde, canlı ve parlak saçlara ve gözlere, kuvvetli, gelişimi normal kaslara sahiptir. Ayrıca çalışmaya istekli kişiliğe, boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, normal zihinsel gelişme, sık sık hasta olmayan bir yapıya da sahiptir.” “Sürekli baş ağrısı dengesiz beslenme işareti” Yetersiz ve dengesiz beslenenlerin hareketlerinin de ağır ve isteksiz olduğunu işaret eden Diyetisyen Kara, “Dengesiz beslenenler sağlıksız genel görünüşte (aşırı zayıf veya şişman), pürüzlü, kuru, sağlıksız cilt yapısına, şişman veya çok zayıf vücut yapısına, sık sık baş ağrısından şikâyet eden, iştahsız, yorgun, isteksiz bir yapıya sahiptir” dedi. “Yaza formda girmek için beslenme önerileri” Yaz mevsimine formda girmek adına beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Su içmeyi ihmal etmeyin ve günlük 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Her zaman hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Mutlaka bir diyetisyen gözetiminde ideal kilonuza ulaşın. Medyatik ve bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Yazın tüketilen meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Kronik hastalığınız yoksa taze meyve -sebze suları tüketin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın. Kendinize mutlaka hobi ve aktivite edinin.” “Yeşil egzersiz kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa iyi gelir” Günümüzün dijitalleşen dünyasında günlük işlerimiz fiziksel olarak hareket etmeksizin kolay bir şekilde gerçekleştirilebilse de, fiziksel aktiviteden yoksun bir yaşam tarzının birçok hastalığı da beraberinde getirdiğini işaret eden Diyetisyen Kara, şu önerilerde bulundu: “Fiziksel aktivitenin vücudun bütün sistemleriyle ilişkili olduğu ve birçok hastalığın tedavisinde destekleyici rolü bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Son zamanlarda ‘yeşil egzersiz’ olarak adlandırılan ve insan sağlığına daha çok olumlu katkıda bulunan, doğal ortamda gerçekleştirilen fiziksel aktivite yeşil egzersiz olarak adlandırılmaktadır. Yeşil egzersizin kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa olumlu etkileri vardır. Kolay erişilebilen, biyoçeşitliliği fazla olan doğal ve hoş ortamlarda vakit geçirmenin fizyolojik, psikolojik ve sosyal refahı sağladığı, yaşam kalitesinin artmasında etkili olduğu görülmektedir. Yeşil egzersiz ayrıca insanların çevreye karşı olumlu tutumlarının da gelişmesine katkı sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda yeşil egzersizin psikolojik, hormonal ve nöroimmünolojik çok boyutlu yararlar sağladığı, biyopsikososyal yaklaşımla uyumlu bir yöntem olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç olarak, sürdürülebilir sağlığa ve çevreye katkısı olan bu egzersiz yaklaşımının yeşil egzersiz reçeteleri, doğal ortamların korunması, kanıta dayalı araştırmalar ve teşviklerle daha çok desteklenmesi gerektiği ortaya konmuştur.” “Bahar aylarında tüketilebilecek sebze ve meyve önerileri” Bahar aylarında tüketebileceğimiz sağlıklı sebze ve meyve önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, “Hücrelerin yenilenmesi, dokuların onarımı, hastalıklara karşı direnç sağlaması gibi sayısız faydası ile sebze ve meyveler her daim beslenmemizde öncelik kazanıyor. İlkbaharda tüketebileceğimiz bazı önemli sebze ve meyveler havuç, enginar, turp, bezelye, kuşkonmaz, maydanoz, marul, roka, taze yeşillikler, bakla, taze soğan, taze sarımsak, kiraz, çilek, erik, elma, yenidünya ve çağladır” dedi. Diyetisyen Kara, yaza formda girmek isteyenlerin tercih edebileceği metabolizma hızlandıran çay ve çorba tarifini ise şu şekilde paylaştı: “Zencefilli metabolizma çayı” “Malzemeler: 1 litre su, 1 nohut tanesi büyüklüğünde zencefil, 4-5 dilim elma, 1 top karabiber, 1 adet karanfil, limon dilimleri Hazırlanışı: Tüm malzemeleri doğrayıp suda 10 dakika dinlendirip, yemeklerden 20 dakika sonra gece ara öğününde tüketin.” “Metabolizma hızlandıran kabak çorbası” Malzemeler: 2 orta boy kabak, 1 adet soğan, 1 diş sarımsak, 1 orta boy domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber. Hazırlanışı: Küçük doğranmış soğan, sarımsak, kabak 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirin. Malzemeler yumuşayınca üzerine rendelenmiş domates ekleyin. Domates pişince üzerine 5 bardak su koyun. Su kaynayınca en son üzerine küçük doğranmış dereotu ve maydanoz ilave edin. Sıcak servis yapıp tuz ve karabiber ekleyip afiyetle tüketebilirsiniz.”