POLİTİKA - 16 Eylül 2017 Cumartesi 13:40

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Birleşmiş Milletler konulu yazı

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Birleşmiş Milletler konulu yazı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Birleşmiş Milletler konulu yazısında, “Her ne kadar BM ve bağlı kuruluşlar dünyanın iyiliği için bir şeyler yapmak istiyorsa da, BM’nin mevcut yapısı değişmediği sürece kritik sorunların çözümünü sağlamaları mümkün olmayacak” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesinde ‘Birleşmiş Milletler ve Küresel Düzensizlik’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Dünya liderlerinin bu hafta New York’a giderek, küresel kaos ve düzensizliğin giderek derinleştiği bir ortamda 72. BM Genel Kurulu açılışına katılacağını belirten Kalın'ın yazısının tamamında şu ifadeler yer alıyor:
“Her ne kadar BM ve bağlı kuruluşlar dünyanın iyiliği için bir şeyler yapmak istiyorsa da, BM’nin mevcut yapısı değişmediği sürece kritik sorunların çözümünü sağlamaları mümkün olmayacak. 1945 yılında kurulmasından itibaren BM sistemi, güçlü liderlik, kaynak ve tam anlamıyla küresel bir gündem eksikliği sebebiyle zorlandı. Bu yıl da durum farklı olmayacak. 193 üyesi olan ve tarihte kurulmuş en büyük uluslararası organizasyon olan Birleşmiş Milletlerde dar ve kısıtlı siyasi-ekonomik ajandalara hizmet etmek için bu küresel forumu kullanan konuşma ve toplantılara şahit olacağız. Tabii bu durum, devlet başkanlarından delegelere ve BM çalışanlarına kadar bazı iyi insanların küresel köyümüzün iyiliği için gerçek değişiklikler yapmaya çalışmayacakları anlamına gelmiyor. Ancak mesele bireyler ve onların vicdanlarından ziyade beş daimi üyenin çıkarlarına hizmet eden mevcut BM Güvenlik Konseyi yapısı. BM’nin kuruluşunun üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen neden beş daimi üyenin Güvenlik Konseyi’nde olduğunun; bu statükonun 21. yüzyılda nasıl meşru görülebileceğinin hiçbir rasyonel veya demokratik açıklaması yok. Bu durum, BM’nin dünyadaki tüm önemli konularda başarısızlığa uğramasına sebep oluyor. Bu yılın Genel Kurul teması ‘İnsanlara Odaklanmak: Sürdürülebilir Bir Gezegende Herkes İçin Barış ve İyi Bir Hayat’ olarak belirlendi. Bu yüce hedefin gerçekleştirilmesi için herkesin katkı sunması beklenir. Ancak sahadaki gerçekler, uluslararası toplumun yoksulları ve baskı altında yaşayan insanları koruyamadığını; dolayısıyla ‘herkes için iyi bir hayat’ sunamadığını gösteriyor. Gerçek dünyada ahbap-çavuş kapitalizmi var. Ulus devletler güç gösterisinde bulunabilsin, silah şirketleri para kazanabilsin diye yapılan savaşlar ve vekalet savaşları var. Dünyada zenginler gittikçe zenginleşirken, yoksullar giderek fakirleşiyor. Dünyanın her yerinden yüz milyonlarca insan, ABD ve Avrupa’nın zengin devletlerinin gözleri önünde berbat bir yoksulluk içerisinde yaşıyor. Birleşmiş Milletlerin geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir rapor, bu üzücü gerçekleri açıkça ortaya koydu. BM Kalkınma Hakkı Özel Raportörü Saad Alfarargi’ye göre ‘kalkınmakta olan ülkelerde yaşayan insanlar kendi kontrollerinin dışında atılan küresel adımlar sebebiyle ağır bedeller ödüyor’. Ayrıca ‘değişim için küresel kararlılığın olmadığı bir ortamda dünyanın tarihte karşılaştığı en büyük sorunlardan bazılarına şahit oluyoruz’ diye ekliyor. Birleşmiş Milletler, ‘değişim için küresel kararlılığı’ sağlayabilir mi? Bu sorunun kısa cevabı ‘hayır’. Bunun sebebi, ulus devletlerin ve çok uluslu şirketlerin küreselleşmeyi sadece ve sadece kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmak istemeleri. Mevcut BM yapısı, üye ülkeler arasında bile eşitlik ve adaleti sağlamayı başaramıyor. BM Güvenlik Konseyi’nin hegemonyası Suriye’den Filistin ve Myanmar’a kadar savaşların, işgallerin ve etnik temizliğin kesin olarak engellenmesi konusunda en ufak bir umut vermiyor. BM’nin karar alma mekanizmaları tamamen felç olmuş durumda. Tıpkı geçmişte Suriye’de, bugün ise Myanmar’da olduğu gibi, BM’nin çatışmaları, etnik temizlikleri, savaş suçlarını ve insanlığa karşı suçları engelleyecek hiçbir gücü bulunmuyor. Son olarak Myanmar’daki Rohingya halkına karşı uygulanan şiddetin uluslararası toplum nezdinde ses getirmesi haftalar sürdü. BM gecikmiş ama doğru bir karar alana kadar 400 binden fazla Rohingya Müslümanı, Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler tarafından yerlerinden edilmişti. Cumhurbaşkanımız, BM’yi harekete geçirmek ve dünyanın her yerindeki ülkelerin Rohingya katliamına ses çıkarmasını sağlamak için tek başına büyük bir gayret sarf etti. Türkiye bugün itibariyle Myanmar ve Bangladeş’te bulunan Rohingya Müslümanlarına yardım ulaştıran tek ülke konumundadır. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, iki bakanımızla birlikte Bangladeş’e giderek orada yaşananları ilk elden gördü. Rohingya Müslümanları, Türkiye’nin kendilerine bu insani kriz bitene dek yardım edeceğinden şüphe etmemelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Güvenlik Konseyi’nin beş üyesini işaret ederek söylediği ‘dünya beşten büyüktür’ sözünde sonuna kadar haklı. Dünyanın adalete, barışa, eşitliğe, merhamete ve hikmete ihtiyacı var. Bunlar zaten insanlığın ortak ve sonsuz değerleridir. Maalesef BM sistemi bu değerleri hakim kılamıyor. Bu nedenle BM 21. yüzyılda herhangi bir anlam ve öneme sahip olmak istiyorsa reform ve yeniden yapılanma yoluna gitmelidir. Burada temel açmaz, BM reformunun yapılabilmesi için Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden onay alınması gerekmesidir. Tabii ki bunu asla kabul etmeyeceklerdir. Diğer alternatif ise Genel Kurul’un, yani 193 üye ülkenin, bir araya gelerek değişimi yapmalarıdır. Ancak bu da BM’de güya eşit oy hakkına sahip olan küçük ve yoksul ülkelerin büyük ve zengin ülkeler tarafından baskı altında tutulması sebebiyle mümkün gözükmüyor. Küçük ve yoksul ülkeler, ‘büyük abiler’den gelecek baskı ve saldırılara maruz kalmamak için statükoyu değiştirme cesaretini gösteremiyor. Birleşmiş Milletlerin bu açmazdan çıkamaması üzücü bir durum. Umut ise başka bir yerde. Ciddi yapısal engellere rağmen benzer gündemlere, hikmete ve vicdana sahip ülkeler dünyadaki fakirler, zayıflar ve baskı altındakiler için birçok iyi şey yapabilir. Yapmaları gereken tek şey güçlerini birleştirerek ortak hedefler doğrultusunda çalışmaları, cesur olmaları ve adaletin, eşitliğin, saygının sağlanması konusunda kararlılıklarını sürdürmeleridir.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Afetzede özel bireyler sevgi makasıyla tıraş oldular Hatay’ın İskenderun ilçesinde kuaför Emre Can Çelebi, engelli bireyleri hiçbir ücret almadan tıraş ederek gönülleri kazandı. Depremin vurduğu Hatay’da sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar arasında düzenlenen etkinlikle asrın felaketinin yaraları sarılmaya devam ediyor. İskenderun ilçesinde faaliyet gösteren ’Engelliyim Engel Tanımam Derneği’nin düzenlediği etkinlikte özel bireyler, kuaför Emre Can Çelebi tarafından ücretsiz tıraş edildi. Engelli bireylerin birlikte vakit geçirmesine vesile olan kuaför Çelebi, yaptığıyla gönülleri kazandı. Dörtyol ilçesinden İskenderun’a gelen Engelliyim Engel Tanımam Derneği’nde bulunan özel bireylerin çimenlik alanda saç, sakal ve bakımlarını yapan Çelebi, "Yapmış olduğumuz projeyle ilgili öncelikle bize bu fırsatı tanıyan herkese çok teşekkür ederiz. Burada özel bireylerin saçlarını kestik, bizim için çok güzel bir mola oldu. Yani çalışmak gibi değil, bizim için bir molaydı. Biz de onlarla beraber güldük eğlendik, güzel bir aktivite oldu. Hatay Dörtyol’dan İskenderun’a geldik burada deniz kenarında çimlerin üzerinde çok güzel bir ortamda saç kesimlerini gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı. Engelliyim Engel Tanımam Derneği Başkanı Kamil Göçmen ise düzenlenen etkinlikle engelli bireylerin yaşadığı mutluluğu anlatarak, "Sabahtan o mutluluk yüzlerinde vardı. Biz bugün tıraş olacağız, işte kuaför abimiz gelip bizi tıraş edecek diyorlardı ve onların o mutluluğu zaten yüzlerinden belli olmuştu. Mutluluğu onlara verdiği için ben ayrıca Emre bey ve onun ekibine teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Tıraş olan özel birey 21 yaşındaki Abdulkadir Soydaş, teşekkürlerini belirterek, "Ben Emre Çelebi abiye çok teşekkürlerimi sunuyorum. Çok beğendim, berber abilerimi daha çok beğendim. Sohbetleri çok güzeldi çok iyiydi" şeklinde mutluluğunu dile getirdi.
Hatay Çadır kentin depremzede balerinleri Hatay’da depremde evleri yıkılan ve hayatlarını aileleriyle birlikte Kırgız çadırında sürdüren Zeynep Melek ve Ali Yusuf, asrın felaketinin yaşattığı stresi ve sıkıntıyı bale yaparak atlatıyorlar. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bin insan vefat etmişti. Deprem sonrası binlerce insan evsiz kalmış ve kurulan geçici yaşam alanlarında yaşamaya başlamıştılar. Asrın felaketinde evleri yıkılan Dikkaya ailesi de yaşamlarını Defne ilçesi Koçören Mahallesi’ne kurulan Kırgız çadır kentinde sürdürmeye başladılar. Dikkaya ailesinin evlatları, deprem öncesi aldıkları bale eğitimini deprem sonrası da devam ettirmeye başladılar. 13 yaşındaki Zeynep Melek ve 9 yaşındaki Ali Yusuf, asrın felaketinin yaşattığı stresi ve sıkıntıyı bale yaparak atlatıyorlar. "Biz depremden önce bale kursuna gidiyorduk, zor şartlara rağmen çocuklar bırakmadı" Deprem sonrası zor şartlara rağmen evlatlarının bale eğitimini bırakmadığını ifade eden anne Cihan Dikkaya, "Biz depremden önce bale kursuna gidiyorduk, zor şartlara rağmen çocuklar bırakmadı. Depremden sonra da gittiğimiz kurs yeri yaklaşık 9 ay kapalı kaldı ama tekrardan bir yerden başlamak gerekiyordu. Kurs yeri açılınca biz devam ettik. Biz orada bale ve piyano eğitimi alıyoruz. Çocuklarımızın ruhuna çok iyi geldi. Biz bu zor şartlara ve çadırda yaşamamıza rağmen çocukların eğitimi geri kalmasın diye devam ediyoruz. Çocukların eğitimi önce geliyor. Çocuklar psikolojik olarak da rahatlıyorlar. Şu an gezecek çıkacak hiçbir yerimiz kalmadı" dedi. "Bale yaparken mutluyum ve ruhuma iyi geliyor" Deprem psikolojisini bale sayesinde atlatmaya çalıştığını dile getiren Zeynep Melek Dikkaya, "Biz yaşanan her şeye rağmen ve çadırda yaşamamıza rağmen sanatı bırakmadık. Bale yapıyorum. Hem sanatı bırakmadık hem de deprem psikolojimizi kurs sayesinde attık. Bale yaparken mutluyum ve ruhuma iyi geliyor. Psikolojik olarak bizi tedavi ediyor" şeklinde konuştu. "Bale yaparken çok mutluyum" Bale yaparken mutlu olduğunu söyleyen Ali Yusuf Dikkaya da, "Kursta bale yapıyorum. Biraz zorlanıyorum ama hocamızla ve arkadaşlarımızla beraber bunun üstünden geliyoruz" ifadelerini kullandı.
Tokat Başkan Yazıcıoğlu: "Değişimle birlikte Tokat Belediyesi her yerde" Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Örtmeliönü Mahallesi’nde ahşap bir evde meydana gelen yangın sonrası evi kullanılamaz hale gelen aileyi ziyaret etti. Tokat Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleri tarafından yangına ilk müdahalenin hızlı bir şekilde yapıldığını ve büyük bir felaketin önlendiğini belirten Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, mahallede yaşanan mağduriyetin kısa bir süre içerisinde giderileceğini söyledi. Örtmeliönü Mahallesi’nde gece saatlerinde meydana gelen içme suyu ana hattındaki arızanın da giderilmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirten Başkan Yazıcıoğlu, Tokat Belediyesi olarak değişimle birlikte Tokat’ın tüm bölgelerinde hızlı bir şekilde yer aldıklarını belirtti. Başkan Yazıcıoğlu hem yangın hem de içme suyu ana hat arızasıyla ilgili basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Bu saat 09.00 - 09.30 arası Örtmeliönü Mahallesi’nde bir evde çıkan yangına İtfaiye Müdürlüğü ekiplerimiz hızlı bir şekilde müdahale ettiler. Daha büyük bir felaketin önüne geçen itfaiye ekiplerimizi kutluyorum. Mahalle sakinlerimiz biraz mağduriyet yaşadılar ama Tokat Belediyesi olarak bu mağduriyeti hızlı bir şekilde gidereceğiz. Tokat’ımız kadim ve eski bir şehir. Bu noktada hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Seçim öncesinde de belirttiğimiz gibi her mahallemizde bu hızlı iradeyi ortaya koyacağımızı belirtmiştik. Yine aynı mahallemizde gece saatlerinde içme suyu ana şebeke hattında meydana gelen su arızasını hızlı bir şekilde gidermek için tüm altyapı ekiplerimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Örtmeliönü Mahallesi Muhtarımız Nurettin Çelik’le sürekli irtibat halinde olduk. Gece boyu çalışmaya devam eden bütün değerli ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Tokat Belediyesi her yerde. Eksikliklerimizi de hızlı bir şekilde gidererek her konuda vatandaşlarımıza ulaşmaya, evlerine kadar tüm belediyecilik hizmetlerimizi götürmeye devam edeceğiz" dedi.
Erzincan A Milli Kadın Futbol Takımı, Erzincanlıların desteğiyle Azerbaycan’ı yenmek istiyor 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Ligi 1. Grup’ta yer alan A Milli Kadın Futbol Takımı’nın teknik direktörü Necla Güngör Kıragası, 31 Mayıs Cuma günü Erzincan’da konuk edecekleri Azerbaycan’ı seyirci desteğiyle yenmek istediklerini belirtti. A Milli Kadın Futbol Takımı, 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Ligi 1. Grup’ta 31 Mayıs Cuma günü Erzincan 13 Şubat Şehir Stadı’nda Azerbaycan’ı konuk edecek. Grupta 3 puanla ikinci sırada yer alan kadın milliler, seyirci desteğiyle müsabakadan galibiyetle ayrılmak istiyor. Milli sporcularla kente gelen teknik direktör Necla Güngör Kıragası, müsabakanın oynanacağı stadı gezip incelemede bulundu. Necla Güngör Kıragası, İHA muhabirine, bir hedef doğrultusunda buluşmuş bir grup olduklarını söyledi. Hayallerinin ve hedeflerinin olduğunu aktaran Kıragası, "Erzincan’a iki tane çok önemli maç arifesinde hazırlık kampımızı da yapmaya geldik. Azerbaycan maçında alacağımız bir üç puan seyircimizin desteğiyle alacağımız bir üç puan ve akabinde Bakü’de oynayacağımız ikinci maçımızı da kazandığınız takdirde play off’a gitmeye hak kazanacağız ve garantileyeceğiz son iki maça bakmaksızın. O yüzden çok heyecanlıyız. Çalışmalarımıza dün itibariyle başladık, çok da sıcak karşılandık. Şimdi 10 gün boyunca burada kampımızı yapıp işte istediğimiz o üç puanı seyircimizin desteğiyle, Erzincan halkının desteğiyle alıp daha sonrasında da Bakü’ye gitmek gibi bir hedefimiz var. Genel anlamdaki hedefimize bakacak olursanız mikro hedeflerimizin arasında her maçımıza çıkıp kazanmak en büyük hedefimiz ama makro hedefimize baktığımız zaman erkek milli takımımızda olduğu gibi neden bir Avrupa Şampiyonası’nın kapısını çalmayalım? Neden Avrupa Şampiyonasına gitmeyelim diye bir hayalimiz var. Hayalimize adım adım çok emin adımlarla yaklaşmak istiyoruz.” dedi.