GÜNDEM - 12 Eylül 2014 Cuma 11:55

Dabbe nedir? Dabbet-ül-arz nedir?

A
A
A
Dabbe nedir? Dabbet-ül-arz nedir?

Kur'an'ı Kerim'de geçen Dabbet-ül-arz nedir?

Dabbet-ül-arz nedir?

Sual: Âyet ve hadisle, kıyametten önce çıkacağı bildirilen Dabbe-tül-arz isimli hayvan için, (Dabbet-ül-arz konuşacağına göre, telefon, radyo veya TV olabilir. Hem Dabbe kelimesinin bir anlamı da debelenen demektir. Cep telefonlarındaki titreşim özelliği de buna benziyor) diyenler çıkıyor. Daha önce de, (Dabbe, hayvan değil, AIDS hastalığıdır) diyenler çıkmıştı. Yarın neler çıkaracakları belli değil. Mehdi’nin ortaya çıktığını da, meleklerin değil, telefonların, radyoların veya TV’lerin haber vereceğini söyleyenler oluyor. Böyle diyenlere göre, Dabbe hakkında Peygamber efendimizin bildirdiklerini eğip bükerek, başka mânâ vermek gerekirmiş, yoksa bu alametler, akla ve bilime aykırı olurmuş. Böyle büyük bir hayvanın yaratılması, 30 metrelik bir hayvanın insanları mümin veya kâfir diye damgalaması mümkün değilmiş. Allahü teâlâ böyle bir hayvanı yaratmaktan niye âciz olsun ki? Böyle denmekle Allahü teâlânın kudretine karşı gelinmiyor mu? Mucize ve keramet, elbette akla zıt olur. Bunlar nasıl inkâr edilir ki?

CEVAP
Hazret-i İsa, peygamber olduğunu bildirince, Yahudiler, mucize göstermesini istediler. (Şu hastayı iyileştir bakalım) dediler. O da mübarek elini sürünce hasta iyileşti. (Şu körün gözünü aç) dediler. O da mübarek elini sürünce, gözleri açıldı. Baktılar, dedikleri oluyor. Daha zor ve imkânsız bir şey istediler. (Şu ölüleri dirilt) dediler. Hazret-i İsa dua edince, o ölüler de dirildi. Çok daha zor bir şey aradılar. (Çamurdan bir kuş yap, memeli ve dişleri olsun, hayz görsün, yavru doğursun) dediler. Onlara göre böyle bir kuşun olması mümkün değildi. Hazret-i İsa, çamurdan yaptığı şekle üfürünce, bildirdikleri vasıfta bir hayvan [yarasa] meydana geldi. (Al-i İmran 49)

Görüldüğü gibi, inanmayacak olan, ölüleri dirilttiği halde yine inanmıyor. Demek ki, harikulade olaylar imtihana aykırı değildir.

Topraktan ilk insanı, çamurdan yarasayı yaratan Allahü teâlâ, Dabbe denilen hayvanı yaratmaktan aciz midir? Böyle bir hayvan olamaz demek, Allahü teâlâ böyle bir hayvan yaratamaz demektir. Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ, Dabbe [hayvan] diyor, hastalık veya alet demiyor. Açıkça, konuşan hayvan diyor. İşte o âyet-i kerimenin meali:
(O söz başlarına geldiği [kıyamet yaklaştığı] zaman, onlara yerden bir Dabbe [hayvan] çıkarırız. Bu Dabbe, onlara, insanların âyetlerimize kesin olarak iman etmediklerini söyler.) [Neml 82]

Âyet-i kerimeyle bildirilen Dabbe’yi peygamber efendimiz nasıl tarif etmiştir? Feraid-ül fevaid, Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi, Megarib-üz-zaman ve El kavl-ül muhtasar fi alamat-il Mehdi-yi muntazar kitaplarındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:

(Dabbet-ül-arzın deve ayağı gibi dört ayağı ve kuş gibi kanatları vardır. Başı öküz başına, kulağı fil kulağına, kuyruğu ise koç kuyruğuna benzer.)

(İnsanlar, bu hayvandan kaçarlar. Kimi ondan korkarak namaza durur. Hayvan bunun yanına gelir, “Ey kişi, şimdi mi namaz kılıyorsun” diyerek yüzünü damgalar. Böylece müminler, kâfirlerden ayırt edilerek tanınır.) [İnsanlar telefondan kaçıp, namaza mı duracaklar?]

(Dabbet-ül-arz, Musa’nın asası ile mümine dokunur, alnına Cennetlik yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman’ın mührünü vurur, Cehennemlik yazılır, yüzü simsiyah olur.) [Tirmizi]

İmam-ı Kurtubi hazretleri buyuruyor ki:
Dabbe eğer sıradan bir şey veya insan olsaydı, onda olağanüstülük söz konusu olmazdı ve hadis-i şeriflerde sözü edilen alametler kendisinde bulunmazdı. Kâfirlerle mücadele edecek bir insan olsaydı, ona âlim denilmeyip, hayvan denilir miydi? Bu, akıl sahiplerinin yolu değildir. Dabbe bir hayvandır. (Câmi’ul ahkâm)

Bu hayvanın, deve gibi olacak olan ayakları ve kanatları için bir tevil bulamamışlar. İleride belki, telefonun, radyonun veya TV’nin üstüne konduğu masanın dört ayağını söyleyebilirler. Kanatları için de bir şey uydururlar. Telefondaki, radyodaki ve TV’deki sesler ve görüntüler, bir şehirden başka şehre uçup gittiği için, işte kanat budur diyebilirler. Cennet ve Cehennemi bile, bu dünyadadır diye tevil edenler çıkmıştır. O zaman tevil edilmeyen ne kalır ki?

Hadis-i şeriflerde, hayvanın ayaklarına, kulaklarına, kanatlarına, kuyruğuna ve başına varıncaya kadar tarif ediliyor. Allahü teâlâ ve Resulü hayvan derken, Ehl-i sünnet âlimleri de tevil etmeden, (İnsan veya başka bir şey değil, hayvandır) diye açıklarken, hayvan değil, AIDS, telefon, radyo veya TV’dir denebilir mi? Peygamber efendimiz, (Ben hayvan dersem, siz radyo gibi farklı bir şey anlayın) diyormuş gibi, çirkin bir şey nasıl iddia edilir? O zaman ortada din diye bir şey kalmaz. Hâşâ Allahü teâlâ ve Resulü, insanlar anlamasın diye, şifreli şekilde, bilmece gibi mi konuşuyor? Açıkça Dabbe diyor, hayvan diyor. Bu hayvan değil demek, âyetleri, tevil yoluyla inkâr etmek demektir. Bu Bâtınîliktir, yani (Kur’anın Bâtıni manası var) diyerek gerçek manasını inkâr etmektir. Mealci mezhepsizler de, (Salât dua demektir, namaz dinimizde yoktur, dua vardır. Cami diye bir şey de yoktur. Kalb camiinde Allah’a yalvarmak gerekir) diyorlar. Böylece namazı, camileri inkâr ediyorlar. Günümüzün Bâtınîleri de, Dabbe hayvan değil, başka şey diyerek Bâtıniliğe özeniyorlar.

Allahü teâlâ Dabbet-ül-arzı yerden, topraktan çıkaracağını bildirdiği gibi, insanı da topraktan yarattığını bildirmiştir. Yani, (Allah insanı sudan, Dabbe’yi ise topraktan yarattı) da denemez. Bu âyet-i kerimelerde, insanın da topraktan yaratıldığı bildiriliyor:
(Allah nezdinde İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi ve oluverdi.) [Al-i İmran 59]

(Sizi topraktan yaratması, Onun [varlığının] delillerindendir.) [Rum 20]

(O sizi yerden [topraktan] yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı.) [Hud 61]

(Sizi yerden [toprakta] yarattık; yine sizi o yere [toprağa] döndüreceğiz.) [Taha 55]

Kütüb-ü sitte’de, Abdullah ibni Büreyde’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte, Peygamber efendimiz, Dabbet-ül-arzın çıkacağı yeri göstermiştir. Abdullah ibni Büreyde, (Mekke’ye yakın olup etrafı kum olan bir yerde, Resulullah efendimiz, “Dabbet-ül-arz buradan çıkacak” buyurdu. İşaret edilen yerin eni ve boyu birer karıştı) buyurdu. (Telefonun, radyonun veya TV’nin genişliği bir karıştır) da denemez. Hadis-i şerifte, Dabbe’nin değil, çıkacağı yerin bir karış olduğu bildiriliyor. Bir karışlık yer yarılarak, oradan daha büyük bir hayvan da çıkabilir.

Dabbet-ül-arzın çıktığını söyleyen kimse, nasıl olur da, Güneş’in Batıdan doğmasına 80–90 sene var diyebilir? Hâlbuki Peygamber efendimiz, bunların peş peşe çıkacaklarını bildiriyor. Bir hadis-i şerif meali:
(Kıyamet alametlerinin ilki, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vaktinde insanlara Dabbet-ül-arzın çıkmasıdır. Bunlardan hangisi önce çıkarsa, diğeri de onun hemen peşindedir.) [Müslim, Ebu Davud]

(Bu kadar büyük hayvan olamaz) demek, kıyametin büyük alametlerini inkâr etmek olur. Zaten kıyametin büyük alametlerinin hepsi olağanüstü olaylardır. İnanmayanların kabul etmesi mümkün değildir.

Enam suresinin, (Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, o günkü imanı fayda vermez) mealindeki 158. âyetini açıklayan Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Şu üç şey ortaya çıkınca, iman etmemiş veya imanından hayır görmemiş olana, imanı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz.) [Müslim, Tirmizi, Beyheki]

Kıyametin büyük alametleri çıkmış olsaydı, artık imanın fayda vermemesi gerekirdi. O zaman bu tevilciler, niye ateistleri Allah’a inandırmaya çalışıyorlar ki? Bu hususta İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Dabbet-ül-arz denilen hayvan çıkacak, gökleri bir duman kaplayıp, bütün insanlara gelip, canlarını yakacak, herkes bunun acısından dua edip, (Ya Rabbi! Bu azabı üzerimizden kaldır. Sana iman ediyoruz) diyecektir. (2/67)

Görüldüğü gibi, Dabbet-ül-arz çıkınca herkes iman edecek, ama artık büyük alametler çıkmış olduğu için iman kabul edilmeyecektir.

KAYNAK: www.dinimizislam.com

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Kayıp yaşlı adam 12 gündür bulunamadı Adana’nın İmamoğlu ilçesinde 6 Aralık’tan bu yana kayıp olarak aranan, zihinsel engelli 1 çocuk babası Vahit Şentuna’yı bulmak için arama çalışmaları sürmesine rağmen henüz bir sonuç alınamadı. Olay, 6 Aralık’ta İmamoğlu ilçesi Saygeçit Mahallesi’nde meydana geldi. Sabah saatlerinde evinden ayrılarak ilçe merkezindeki bir çay ocağına giden Vahit Şentuna, dönüş yolunda yönünü kaybetti. O günden bu yana kendisinden haber alınamazken, ailesi ve ekipler seferber oldu. AFAD, jandarma ve polis ekipleri ilçenin yanı sıra Adana genelinde de arama çalışmaları yaptı. Gelen her ihbarı titizlikle değerlendirilen ekipler, herhangi bir ize rastlamadı. Babasını bulabilmek için umutla bekleyen kızı Hatice Şentuna, sosyal medya üzerinden yaptığı çağrıda, "Babam kimseye zarar vermez, zihinsel engeli var. Gören ya da duyanların yanında kalıp 112’ye haber vermesini istiyoruz. Ekipler ve ben her yeri arıyoruz" ifadelerini kullandı. Öte yandan, son olarak elde edilen güvenlik kamerası görüntülerinde 6 Aralık’ta , Vahit Şentuna’nın Saygeçit Mahallesi’ndeki dolmuş durağı çevresinde görüldüğü, bu noktadan sonra ise bir daha kameraya yansımadığı öğrenildi. Görüntülerde, durakta araç geçişinin olmadığı da dikkat çekti. Yetkililer, Şentuna’yı gören ya da yerini bilen vatandaşların 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bilgi vermelerini istedi.
Antalya Op. Dr. Barış Özcan: "Hemoroid birçok ciddi hastalıkla karışabiliyor" Antalya’da Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Barış Özcan, toplumda sık görülen hemoroid hastalığı ve güncel tedavi yöntemleri hakkında önemli uyarılarda bulundu. Hemoroid, halk arasında bilinen adıyla basur, anüs ve rektum bölgesindeki toplardamarların genişlemesi sonucu ortaya çıkan ve çoğu zaman ihmal edilen yaygın bir sağlık sorunu olarak dikkat çekiyor. Erken dönemde tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilen hemoroid hakkında bilgi veren Memorial Sağlık Grubu Medstar Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Barış Özcan, hastalığın hafife alınmaması gerektiğini vurguladı. "Hareketsiz yaşam ve bazı meslekler riski artırıyor" Uzun süre oturarak ya da ayakta çalışmayı gerektiren mesleklerde hemoroid riskinin arttığını belirten Op. Dr. Özcan, "Ofis çalışanları, şoförler, öğretmenler ve güvenlik görevlileri risk grubunda yer alıyor. Ayrıca ağır kaldırmayı gerektiren işlerde çalışanlarda da hemoroid daha sık görülüyor. Kadın ve erkeklerde benzer sıklıkta görülen hastalık, gebelik ve doğum döneminde kadınlarda karın içi basıncının artmasıyla daha da yaygınlaşıyor" dedi. "Birçok ciddi hastalıkla karışabiliyor" Hemoroid belirtilerinin başka hastalıklarla karışabildiğine dikkat çeken Özcan, "Makattan kanama, ağrı ve şişlik gibi şikâyetler anal fissür, fistül, apse hatta kolon kanseriyle benzerlik gösterebilir. Bu nedenle özellikle makattan kanaması olan kişilerin vakit kaybetmeden doktora başvurması büyük önem taşıyor" ifadelerini kullandı. "Tedavide yaşam tarzı değişikliği büyük önem taşıyor" Hemoroid tedavisinin hastalığın evresine göre planlandığını aktaran Op. Dr. Özcan, "Erken evrelerde liften zengin beslenme, bol su tüketimi ve ilaç tedavileri yeterli olabiliyor. İleri evrelerde ise ameliyatsız girişimsel yöntemler veya cerrahi tedaviler gündeme geliyor. Ancak tedavinin kalıcı olması için yaşam tarzı değişikliği şart" diye konuştu. "Cerrahi karar yaşam kalitesi göz önünde bulundurularak veriliyor" İleri evre hemoroid vakalarında cerrahinin gerekebileceğini belirten Özcan, "Sürekli kanamaya ve kansızlığa yol açan, ameliyat dışı yöntemlere yanıt vermeyen ya da dışarı sarkan ve manuel olarak içeri itilemeyen hemoroidlerde cerrahi tercih ediliyor. Günümüzde gelişen cerrahi teknikler sayesinde ameliyatlar daha konforlu hâle geldi. Ancak her hasta için her cerrahi yöntem uygun değildir" dedi. "Ameliyat sonrası süreç en az ameliyat kadar önemli" Cerrahi sonrası dönemin iyileşmede belirleyici olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Özcan, "Ameliyat sonrası hafif ya da orta şiddette ağrı görülebilir, önerilen ağrı kesiciler düzenli kullanılmalıdır. Kabızlıktan kaçınılmalı, bol su tüketilmeli ve lifli gıdalar tercih edilmelidir. Ikınmaktan kaçınılmalı, tuvalette uzun süre kalınmamalı, hijyene dikkat edilmelidir. Uzun süre oturmaktan kaçınmak ve kısa yürüyüşler yapmak iyileşmeyi hızlandırır" ifadelerini kullandı.
Aydın Germencik’te öğrenciler matematiğin doğa ile uyumunu inceleyecek Aydın Germencik Şehit Cafer Ortaokulu ve Hırvatistan’dan bir okulun kuruculuğunda yürütülen proje ile öğrenciler, matematiğin doğa ile uyumunu inceleyip, gözlem yapma imkanı bulacak. Germencik Şehit Cafer Ortaokulu ve Osnovna Skola Dobrisa Cesaric Pozega Hırvatistan Okulu’nun kuruculuğunda yürütülen ‘The Hidden Mathematics Of Nature’’ isimli E-Twinning projesi, Şehit Cafer Ortaokulu Okul Müdürü Cemal Aksu ve proje öğretmenleri Dilek Durmuş, Nalan Özcan, Meryem Koçak ve öğrenciler tarafından İlçe Milli Eğitim Müdürü Kemal Çiftçi’ye tanıtıldı. Türkiye’den 10 okul (Kastamonu-Burdur-İstanbul-Manisa-Aydın), 2 yurtdışından okul (1 okul Hırvatistan 2 öğretmen-1 okul Romanya ) ile yürütülen projenin amacının, öğrencilerin doğal ortamda ortaya çıkan matematiğin güzelliğini, mantığını ve uyumunu keşfetmelerini sağlamak olduğu ifade edildi. Proje kapsamında öğrencilerin, uygulamalı keşif, dijital iş birliği gibi etkinlikler aracılığıyla, matematiğin ağaçlarda, kabuklarda, çiçeklerde ve hatta yıldızların desenlerinde nasıl yaşadığını anlayıp, geometrik şekilleri, simetriyi, Fibonacci dizisini ve altın oranı belirlemek için çeşitli doğal olayları inceleyecekleri aktarıldı. Etkinlikler sonunda ortak çalışmalarla, şarkı-dijital kitap-dijital sergi-yarışmalar yapılarak kültürel etkileşim arttırılacağı projenin Aralık ayında başlayıp, Mart ayında biteceği açıklandı. Germencik İlçe Milli Eğitim Müdürü Kemal Çiftçi, projenin amacına ulaşması için verilen emeğin önemine dikkat çekerek, Okul Müdürü Aksu, öğretmen ve öğrencilere başarılar diledi.