SPOR - 11 Kasım 2016 Cuma 16:42

Dame N'Doye: 'Gelecek yıla hazırlanıyoruz'

A
A
A
Dame N'Doye: 'Gelecek yıla hazırlanıyoruz'

Trabzonspor'un forvet oyuncusu Dame N'Doye, takımın hedeflerinin kendi hedeflerinin her zaman üstünde olduğunu belirterek, kulüp olarak gelecek yıla hazırlandıklarını söyledi.

Bordo-mavili takımın forvet oyuncusu Dame N’doye, kulüp medya merkezine açıklamalarda bulundu.
Performansının yükselmesi hakkında değerlendirmelerde bulunan N’Doye, “Sürekli çalışarak kendini hazır durumda tutmanız gerekmekte. Çalışarak bu şekilde oldu” dedi.

"Gelecek yıla hazırlanıyoruz"
Yeniden yapılanma sürecinde olduklarını belirten N’Doye, “Bu sezon önemli olan hocamızın da söylediği gibi oyuncuların performanslarından ziyade gelecek yıla yönelik bir yapılanma içerisine girmemizdir. Bu yapılanmayı en iyi şekilde sürdürmemiz gerekiyor. Takımda önemli olan kimin gol attığı değil takımın kazanmasıdır. Yapılanma sezonu olarak adlandırdığımız bu yıl kazanacağımız her puanın çok büyük önemi var. Takım olarak gelecek yıla kendimizi hazırlıyoruz” diye konuştu.

"İşimi yapıyorum"
Trabzon’da mutlu olduklarını dile getiren N’Doye, şöyle devam etti:
“Trabzon’a bakınca bazıları yapılacak çok bir şeyin olmadığını söyleyebilir ama ben ve ailem için her şehir aynı. Futbol oynamak için buradayız ve işimizi yapıyoruz. İşimizi iyi yapabilmek için de en iyisini vermek zorundayız. Futbol kariyerim boyunca adaptasyon anlamında bir sıkıntı yaşamadım. Doğal olarak burada da yaşamıyorum.”

"Uyum çok önemli"
Takımın yapılanması kapsamında oyuncuların birbirini tanımasının çok önemli olduğunu belirten Senegalli futbolcu, “Daha önce Durica ile birlikte 3 yıl forma giymiştik. Birbirimizi tanıyoruz. Şimdi tüm takımla aynı şekilde birbirimize yakın olup bunu başardığımızda gelecek yıl her şey daha iyi olacaktır” değerlendirmesini yaptı.

"Akyazı güzel bir stadyum"
Akyazı Stadı’nın önemli olduğunu söyleyen N’Doye, “Şehir için, taraftarlar için ve takım için güzel bir stadyum oldu. Taraftarlarımızın seslerini daha fazla duyacağımızı ümit ediyorum. Maç içinde onların etkisini daha fazla hissedebileceğiz” dedi.

"Her maça takımım ve kazanmak için çıkıyorum"
Kendisi için ligde ve kupada mücadele etmenin aynı olduğunu belirten N’Doye, sözlerine şöyle devam etti: "Lig ve kupa arasında bir fark görmüyorum çünkü her maça takımım ve kazanmak için çıkıyorum. Takımım için her an gol atmak istiyorum. Benim için takımın hedefleri kendi hedeflerimin daha üstündedir.”

"Para benim için ikinci planda"
N’Doye, “Ben 31 yaşındayım. Bu zamana kadar pek çok ligde çok maç oynadım. Futbolu sevdiğim için de devam ediyorum. Şuan Trabzonspor’dayım ve kesinlikle para benim için ikinci planda. Ben kariyerimi güzel bir şekilde ilerletmek için Trabzonspor’dayım. Bu nedenle tek isteğim çok çalışmak ve takımıma katkı sağlamak” açıklamasında bulundu.

"Taraftarlarımızı biraz daha sabırlı olmaya davet ediyorum"
Taraftarlara da seslenen N’Doye, “Trabzonspor bu şehrin takımıdır, taraftarların takımıdır. Hocamızın söylediği gibi yeni yapılanma aşamasında biraz daha takımın zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle taraftarlarımızı biraz daha sabırlı olmaya davet ediyorum. Çünkü taraftarlarımızın yaptığı her şey direkt olarak takımı etkileyecektir. Maç kazandığımızda her şey daha güzel oluyor. Takım havaya giriyor. Taraftarlarımızın desteğiyle takımı iyi yerlere çıkartacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

"Favorim hamsi"
Ev dışında çok fazla yemek yemediğini söyleyen N’Doye, “Eşim Senagal mutfağından yemekler yapıyor. Dışarıya çıktığımda en çok hamsiyi tercih ediyorum” dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Ortaya çıkan arşiv Türk Çayı’nın tarihine ışık tutuyor Rize’de çayın tarihinin yıllar sonra ortaya çıkan arşivle daha da eski tarihlere dayandığı ortaya çıktı. Rize’de bilinen tarihi 1938 olan çay üretiminin tarihi, 1934 yılında bugünün Ziraat Bahçesi dönemin ise Fidanlık Merkezi’nde işe Fen Memuru olarak işe başlayan Rauf Başar’ın ortaya çıkan arşivi ile netlik kazandı. İlk yapılan çalışmalardan Rize’nin toprak analizlerine kadar her şeyin yer aldığı arşivde sadece çayın değil birçok ürünün de Fidanlık Merkezi’nde üretildiği yine bu arşiv sayesinde ortaya çıktı. Mandalina, portakal ve limon fidanlarının üretildiği Fidanlık Merkezi’nde bu fidanlar o dönemlerde halka tamamen ücretsiz dağıtılmış. Ayrıca 1 sürgünde çay müstahsillerinden 500 bin tona yakın üretimi olan çayın da ilk yılında 35 kilogram olduğu, dönemin fen memuru Rauf Başar’ın tuttuğu belgelerin ortaya çıkmasıyla kayıtlara geçti. Arşivde en dikkat çekici konu ise o dönemlerde yapılan toprak analizleri sonucunda amonyum sülfat gübrenin bölgeyi sel bölgesi yapacağına dikkat çeken Başar, gübrenin yasaklanması gerektiğini yazmış. Ancak Başar’ın bu tavsiyesi 2019 yılında hayat bulmuş. "Çaya çok emek verdi ama ismi hiç geçmiyor" Çay tarımının ilk yılında sadece 35 kilogram yaş çay elde edildiğini ortaya çıkan arşivler sayesinde öğrendiklerini ifade eden Araştırmacı-Yazar Recep Koyuncu "Çayla ilgili yazılan kitapların büyük bir kısmında 1939 yılında, çok az bir kısmında ise 1938 yılında üretildiği yazar. Bizim elimizde olan bu belgelerin ışığında çayın tarihini 1931 yılına indirmiş oluyoruz. 1931 yılından itibaren Ziraat Çay Bahçesi dediğimiz alanda çay dikim işlemleri yapılmış. Bunlardan bir günlük sayesinde haberimiz oldu. Günlük toplanan yaş yaprak miktarları yazılmış. O dönemlerde çay elle yapılıyordu. O tarihlerde elde çay yapıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Rauf Başar’ın arşivindeki deftere göre ilk alınan yaş çay 35 kilogram. Fidanlıktan alındığını da bu arşiv sayesinde tespit ediyoruz. Onun da fotoğrafı var. Elle yapılan bu üretimin fotoğrafı çekilmiş. O da Rauf Başar’ın arşivinde yer almış" ifadelerini kullandı. Arşivi ortaya çıkan Fen Memuru Rauf Başar’ın arşivi ortaya çıkmadan önce kendisinin çay tarımına birçok hizmet vermesine rağmen çayın literatüründe adının yer almadığını ifade eden Koyuncu "Rauf Başar aslında bir Rizeli hemşehrimiz. 1934 yılında Ziraat’ta fen memuru olarak işe başlamış. 1942 yılında verem hastalığına yakalanmış ve 1945 yılında vefat etmiş. Kısacık ömrü hayatı boyunca çay tarımına çok önemli hizmetler yaptığını görmekteyiz. Fakat bugüne kadar çayla ilgili olan literatürde maalesef adı hiç geçmemekte" dedi. Araştırmacı Yazar Koyuncu, belgeler ortaya çıkmadan önce 1937 yılında İçişleri Bakanlığı’na sunulmak üzere hazırlanan belgelerin dönemin valisi tarafından hazırlandığının zannedildiğini ifade etti. Koyuncu "1937 yılından itibaren İçişleri Bakanlığı’na sunulan Rize’nin tarımsal yapısı, orman durumu ve üretim miktarlarıyla ilgili raporları biz vali beyin yazdığını düşünüyorduk fakat bu arşiv elimize geçtikten sonra bunları Rauf Başar’ın kendisinin hazırlamış olduğunu gördük. Birer kopyalarını kendi arşivinde saklamış, birer kopyalarını da vali beye sunmuş. Çay yetiştiricilerine pratik rehber adında bir kitapçık hazırlamış. 1942 yılında yazmaya başladığı fakat hastalığı döneminde tamamlayamadığı da yine bir kitabı vardı. Bunu yayınlamak da geçen yıl arşivin eline geçmesiyle bizlere nasip oldu" şeklinde konuştu. "Sözleri dikkate alınsaydı Rize sel bölgesi olarak anılmayacaktı" Ortaya çıkan belgelerin içerisinde Rauf Başar’ın 1942 yılında Rize’nin sel bölgesi olmaması için amonyum sülfat gübrenin yasaklanması gerektiğini yazdığını ancak gübrenin 2019 yılında yasaklandığına dikkat çeken Koyuncu "Rauf Başar’ın 1942 yılında yapmış olduğu toprak analizleri de bizim bu arşivimizde var. O tarihteki analizleri sonucunda Rize topraklarında amonyum sülfat kesinlikle kullanılmaması gerektiğini, eğer kullanılırsa Rize topraklarını yumuşatacağını, Rize bölgesinde sellerin önüne geçilemeyeceğini o tarihte yazmış. Gübrenin 2019 yılında çay tarımında kullanılması kesinlikle yasaklanmış. Maalesef yaklaşık 70 yıl sonra bu dikkate alınmış. Bu sözleri dikkate alınmış, o gübrenin kullanımı yasaklanmış olsaydı bugün Rize sel bölgesi olarak anılmayacaktı" diye konuştu. "Yok etmek çok basit, biz zora talip olduk" Arşiv saklamanın, belgelerin korunmasının tarih için çok önemli olduğunu ifade eden Koyuncu sözlerini şöyle tamamladı: "Elimize ulaşan bu arşivi Rahmetli Rauf Başar’ın ağabeyinin oğlu Tanıl Başar ağabeyimiz bizlere ulaştırdı. Bizde bunları insanların hizmetine sunduk. 1934 ile 1939 yıları arasında yapılan çalışmaların fotoğrafları da bizim elimizde veri yoktu, duyumlar vardı ama belge yoktu. Bizim en çok üzerinde yaptığımız çalışma rahmetli Zihni Derin adıydı. Ama şimdi bu belgelerin içerisinde Zihni Derin’in yaptığı çalışmalar ve talimatnameler de var. Bunların hepsini biz Rauf Başar’ın arşivi sayesinde tedarik ettik."
Gaziantep Kadooğlu Yağ’a Gaziantep’in Yıldızları ödülü Kadooğlu Yağ, ihracat performansı ve uluslararası pazarlardaki istikrarlı büyümesiyle Gaziantep Sanayi Odası tarafından Gaziantep’in Yıldızları Ödül Töreni’nde ödüllendirildi. Yıl boyunca üretim gücü, kalite standartları ve sürdürülebilir ihracat yaklaşımıyla dikkat çeken Kadooğlu Yağ, bu anlamlı ödülle 2025 yılını bir başarıyla daha tamamlamanın gururunu yaşadı. Gaziantep Sanayi Odası’nın en prestijli organizasyonlarından biri olan Gaziantep’in Yıldızları, yıl boyunca çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından bir çok ödüle layık görülen Kadooğlu Yağ için ayrı bir anlam taşıyor. "Bu ödül, emeğimizin ve vizyonumuzun bir yansımasıdır" Kadooğlu Yağ Yönetim Kurulu Üyesi Azime Kadooğlu Akbulut, ödüle ilişkin değerlendirmesinde, "Gaziantep gibi üretim ve ihracat kültürü çok güçlü bir şehirde, Gaziantep Sanayi Odası tarafından böyle kıymetli bir ödüle layık görülmek bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bu ödül, sadece ihracat rakamlarımızın değil ekip ruhumuzun, kalite anlayışımızın ve uzun vadeli vizyonumuzun da bir göstergesidir. Yılın son ödülünü almak, bu başarıyı daha da anlamlı kılıyor. Başta çalışanlarımız olmak üzere emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum" dedi. İhracatta istikrarlı büyüme vurgusu Kadooğlu Yağ, farklı coğrafyalara uzanan ihracat ağı, yüksek üretim kapasitesi ve güçlü tedarik zinciriyle Gaziantep’in ihracat başarısına katkı sunmaya devam ediyor. Firma, önümüzdeki dönemde de katma değerli üretim ve sürdürülebilir büyüme odağıyla uluslararası pazarlardaki etkinliğini artırmayı hedefliyor.