GÜNDEM - 08 Eylül 2017 Cuma 13:25

Diyarbakır karpuzu görücüye çıktı: En büyüğü 52 kiloyu aştı

A
A
A
Diyarbakır karpuzu görücüye çıktı: En büyüğü 52 kiloyu aştı

Diyarbakır’da, kentin ismi ile özdeşleşen yerli karpuzların toplanmasına başlandı. Tarladan toplanan en büyük karpuzun kilosu 52 kilo 300 gramı bulurken, her biri en az 40 kilo olan karpuzlar, titizlikle araçlara yüklenip sergilenmek üzere yola çıktı.

Yaklaşık 13 bin yıllık geçmişi ve 33 medeniyete yaptığı ev sahipliği ile tarihin en önemli kentlerinden biri olan Diyarbakır’ın sembolü haline gelen yerli karpuz fideleri geçtiğimiz mart ayında Dicle Nehri kenarındaki arazilerde toprakla buluşmuştu. Yıl boyu yöreye özgü yöntemlerle yetiştirilen karpuz için tadının ortaya çıkması ve gelişimini sağlaması için güvercin gübresi de kullanıldı. Hastalık nedeniyle özellikle geçtiğimiz yıl yapılan yarışmada 30 kilograma kadar düşüş yaşanan Diyarbakır karpuzunun, eski ağırlığına kavuşması için yapılan çalışmalar bu yıl meyvesini bir nebze de olsa vermeye başladı. Humuslu arazide mart ayında ekimi gerçekleştirilen karpuzların ağırlığı 52 kiloyu aştı. Her biri en az 40 kiloyu geçen ve iki kişi tarafından zor taşınan karpuzlar, tarladan titizlikle toplanarak araçlara aktarıldı. Çoğu sergilenmek üzere kurumlara verilecek olan karpuzlar, araçlara taşındıktan sonra kent merkezine doğru yola çıktı.

Diyarbakır karpuzu görücüye çıktı: En büyüğü 52 kiloyu aştı

En ağır karpuza özel önlem

Diyarbakır-Batman karayolu yakınlarında karpuz yetiştiriciliği yapan Adil Aydın, ürünü toplamak için tarla işçileri ile birlikte sabahın erken saatlerinde arazisine geldi. Aydın, gördüğü manzara karşısında sevincini gizleyemedi. Tarlasındaki karpuzların hemen hepsinin beklentisinden yüksek ağırlığa ulaşan Aydın, en ağır ürünü bulmak için bütün karpuzları tarttı. Karpuzların tamamına yakını 40 kiloyu geçen Aydın, en son getirilen karpuzun ağırlığını gördüğü anda ikinci bir sevinç yaşadı. Adil Aydın’ın tarlasından 52 kilo 300 gram ağırlığındaki karpuz, iki kişinin yardımı ile alınıp tartıldıktan sonra şahsi arabaya konularak muhafaza altına alındı.

"Karpuzun gelişiminde güvercin gübresi en büyük etken"

Karpuz üreticisi Adil Aydın, Diyarbakır denince akla önce surların, ardından da karpuzun geldiğini söyledi. Diyarbakır karpuzunun şu anda tescillendiğine dikkat çeken Aydın, "Karpuz üreticilerimiz mart ayının 20’sinde tarlaya gelir çekirdeklerini tüplere bırakır, tüpler belirli bir zamana geldiğinde fideler yerlere vurulur. Bunun ardından çapası yapılıp tarla sürülüyor, ilaçlamanın ardından gübre veriliyor. Bu gübrelerin arasında Diyarbakır’ın eski güvercin gübresini kullanıyoruz. Bu gübre karpuzun büyüklüğüne, aromasına ve şekline etki ediyor" dedi.

Diyarbakır karpuzu görücüye çıktı: En büyüğü 52 kiloyu aştı

"En ağır karpuz 62 kilo 700 gram"

Diyarbakır’da karpuz festivali yapıldığını ve 1990’dan beri yarışmalara katıldıklarını belirten Aydın, "Bu süre zarfında 8 kere birincilik kazandık, 5-6 kere ikinci olduk 8 kere üçüncülük kazandık. Diyarbakırımızda en büyük karpuz, rekor sayılacak karpuz 2014 yılı itibari ile 62 kilo 700 gram karpuz olarak tescillenmiş ve bu karpuz da bizim ürettiğimiz karpuzdu. Şu anda o rekor hala kırılmadı. Eskiden Dicle Nehri kenarında çakıllı olan yerlerde yetişirdi karpuz, coğrafi şekiller ve barajlardan dolayı bu Dicle Nehri’nde yetişen karpuz bitti yerine tarla karpuzu geldi. Şu anda karpuz humuslu topraklarda yetişiyor. En büyük etkeni de tarlanın ham olması kuvvetli olması, güvercin gübresi kullanımı ve bakımı çok önemli. Yeni doğan bir çocuğu düşünün, bakımıdır, temizliğidir gelişimidir bunların hepsi yapılıyor, gelişiyor ve büyük bir hale geliyor. Bizim karpuzumuzu da bir çocuk gibi düşünün. Diyarbakır’da hava sıcaklığı belirli senelerde artıyor. Bu nedenle karpuz büyümüyor. Sıcaklık ortalama olsa inanıyoruz ki karpuzumuz 70 kilogramı da geçer" diye konuştu.

"Destek olmazsa Diyarbakır karpuzu tarih olacak"

Çiftçilere yönelik desteklemelerin artması gerektiğini vurgulayan Aydın, "Bismil Kaymakamımız ve Bismil İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü gübre, mazot ve ilaçlama yardımı noktasında bize destek sundular fakat bu yeterli değil. Karpuz üreticilerine belirli bir destek verilmesi gerekiyor. Çiftçiye bu destek verilmezse Diyarbakır karpuzumuz yok olmaya mahkum olacaktır" ifadelerini kaydetti. 

Aydın Yorat

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”