KÜLTÜR SANAT - 25 Mayıs 2015 Pazartesi 15:16

Doç. Dr. Çelik'e Türkiye Bilimler Akademisi ödülü

A
A
A
Doç. Dr. Çelik'e Türkiye Bilimler Akademisi ödülü

Türkiye Bilimler Akademisi (TUBA) tarafından verilen 'Bilimsel Telif ve Çeviri Eser Ödülleri Programı'nda (TEÇEP) 'Telif Eser' ödülünün sahibi Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yüksel Çelik oldu.

Türkiye Bilimler Akademisi (TUBA) tarafından verilen ve Sosyal Bilimler Alanında Türkiye'de en prestijli ödül olarak kabul edilen, 'Bilimsel Telif ve Çeviri Eser Ödülleri Programı'nda (TEÇEP) Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyet Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Yüksel Çelik, 'Telif Eser' ödülünün sahibi oldu. Doç. Dr. Yüksel Çelik, Şeyhü'l - Vüzerâ Koca Hüsrev Paşa: ll. Mahmud Devrinin Perde Arkası, çalışması ile ödüle layık görüldü. Eser, Türk Tarih Kurumu Yayınları'nca 2013 yılında basılmış. Çelik'in bu eseri aynı zamanda 2009 yılında Prof.Dr. Işın Demirkent doktora tez ödülünün de sahibi olmuştu.

ÇELİK, "BU ÖDÜL AKADEMİK ANLAMDA ÇOK ÖNEMLİ"

Doç. Dr. Yüksel Çelik, Türkiye Bilimler Akademisi'nin verdiği ödülün kendisi için çok önemli olduğunu belirterek "Bu ödül benim için herhangi bir ödül değil yerli yabancı bir çok bilim insanın değerlendirmesi ile sonuçlanan süreç sonunda veriliyor dolayısıyla benim için akademik anlamda çok farklı. Ödüle layık görüldüğüm için mutluyum" dedi.

OSMANLI TARİHİNDE BİYOGRAFİ ÇALIŞMAK

Çelik, ödül alan eseriyle ilgili olarak, "Tarihi biyografilerin inşası, güçlüklerle dolu bir araştırma alanıdır. Osmanlı tarihi söz konusu ise biyografi çalışmalarının zorluk derecesi daha da artar. Yaşadıkları dönemi, olumlu ya da olumsuz anlamda şekillendiren ve bir kısmı tarihin akışına yön veren şahıslar hakkında ayrıntılı bilgilere sahip olmak, geçmişin çok daha geniş bir perspektifle değerlendirilmesine imkân verecektir. Tarihin öznesini keşfetme, resmî ve donuk belge yığınlarını ete kemiğe büründürme çabası olan biyografi çalışmalarının çoğalmasıyla, siyasi olayların izahının ötesinde son dönemde gittikçe rağbet gören sosyal ve psikolojik tarihçiliğe geçiş süreci de hızlanacaktır" dedi.

KÖLELİKTEN SADRAZAMLIĞA

Doç. Dr. Yüksel Çelik, kölelikten sadrazamlığa uzanan yolda Hüsrev Mehmed Paşa ile ilgili olarak ise "Kafkasyalı bir köle olan Hüsrev Mehmed Paşa (1756-1855), şartları Osmanlı idari sistemindeki ehliyet ve liyakat prensipleri çerçevesinde belirlenen 'Dikey mobilite' ya da 'Alaaddin’in Lambası Hareketliliği' sayesinde, dipten zirveye, bir başka deyişle kölelikten sadrazamlığa kadar yükselmiş önemli devlet adamlarımızdandır. O’nun siyasi kariyeri ve şahsi hususiyetleri, aslında tam anlamıyla geçiş dönemini ve Tanzimat’ın ikili yapısını karakterize etmektedir. Bir taraftan reform sürecinin en önemli kurumlarının başında iken, diğer taraftan onayladığı yeni kanun ve nizamlara muhalefet sebebiyle yargılanarak hüküm giymesi ve sürgün edilmesi oldukça düşündürücüdür. Sadaretinde ilan edilen Tanzimat Fermanı’yla birlikte, sistemli, hukuki çerçevesi belli bir değişim ve dönüşüm hareketinin ilk kurbanı olması da bu tereddüt halinin tezahürlerindendi. II. Mahmud’un merkezileştirme operasyonundaki katkıları, Vak’a-yı Hayriyye’nin ardından başlatılan askeri ve idari reform sürecindeki baskın rolü, Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa ve Tanzimat devrinin sembol ismi Mustafa Reşid Paşa’yla rekabetinin yol açtığı iç ve dış siyasi krizler, kilit askeri ve mülki kadrolara yerleştirdiği çok sayıdaki kölesine istinaden elde ettiği siyasi nüfuz ve Tanzimat’ın hazırlık devresindeki icraatları, Hüsrev Paşa’nın biyografisini önemli kılan hususlardan sadece bazılarıdır. Son tahlilde bu çalışmayla; Sultan II. Mahmud devri (1808-1839)’nin bir başka deyişle Osmanlı’da gelenekten kopuşu sembolize eden Tanzimat Devri’nin hazırlık safhasının siyasi-askeri tarihi ve bu süreçte yaşanan değişim ve dönüşümün perde arkası ile aktörlerine projeksiyon tutmaya çalıştım" ifadelerini kullandı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli "Elektronik sütyen" buluşu ile tanınan Canan Dağdeviren: "Kadın olmanın zorluklarını hayatımın her alanında yaşıyorum" Meme kanserinin ultrasonla erken teşhisi için giyilebilir "elektronik sütyen"i bulan başarılı bilim insanı Canan Dağdeviren, Kocaeli’de adının verildiği kreşin açılışına katıldı. Kadın olmanın dünyanın her yerinde zor olduğunu söyleyen Dağdeviren, "Kendiniz olarak kalabilmek çok zor. Ben de bunu hayatımın her alanında yaşıyorum. Umarım benim ismimi duyan araştırır ve çocuklarına ilham kaynağı olmasını sağlar. Ben bir taneydim ama biliyorum ki aramızda birçok Canan ve Can var, olmaya da devam edecek" dedi. İzmit Belediyesi tarafından yapılan ve Canan Dağdeviren’in adı verilen Tüysüzler Mahallesi’ndeki kreş törenle açıldı. Törene Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Medya Sanatları ve Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Canan Dağdeviren, oğluyla birlikte katıldı. "Benim için çok keyifli bir gündü" Buluşları ile medikal teknoloji alanında dünyada önemli bir isim olarak gösterilmeye başlanan ve meme kanserinin ultrasonla erken teşhisi için giyilebilir elektronik sütyeni bulan Dr. Dağdeviren, programdaki konuşmasında kreşe isminin verilmesinin motivasyon kaynağı olduğunu söyledi. Emeği geçenlere teşekkür eden Dağdeviren, "Hepinizi bilimin ateşiyle kucaklıyorum. Kocaeli’de büyümüş biri olarak hepinizin geçtiği sokaklardan, gördüğü Körfez’den, yediği pişmaniyeden feyz almış biri olarak tekrar buraya gelmek benim için çok güzel. Sınıfları gezdim, öğretmenlerle tanıştım. Geleceğin büyükleri ile tanıştım. Benim için çok keyifli bir gündü. Özellikle yeni anne olmuş biri olarak da okulun bu kadar konforlu olmasına, herkesi kapsayıcı olmasına inanılmaz mutlu oldum" dedi. "Aramızda birçok Canan ve Can var" "Kadın olmak dünyanın her yerinde çok zor" diyen Canan Dağdeviren, "Ben de bunu hayatımın her alanında yaşıyorum. Hem muhtarın hem de belediye başkanının kadın olmasından dolayı mutluluğumu belirtmek isterim. Her biri genç bilim insanlarına, genç çalışan kadınlara çok güzel rol model. Umarım benim ismimi duyan araştırır ve çocuklarına ilham kaynağı olmasını sağlar. Ben bir taneydim ama biliyorum ki aramızda birçok Canan ve Can var, olmaya da devam edecek. Türkiye’nin, dünyanın her bir yerinde güzel işler yaparak ülkemizi temsil edeceğiz ve daha güzel işlere de imza atacağız. Anadolu insanının sağ duyusuna her zaman güveniyorum" diye konuştu. "Aileler ve çocuklar Canan Dağdeviren’den feyz alsın istedik" Canan Dağdeviren Kreşi’nin mahalleye hayırlı ve uğurlu olmasını temenni eden İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ise, "Bilim insanları, liderler, önemli sanatçılar yetiştirmek adına temelden eğitim veren, nitelikli eğitim mekanları ve eğitimde fırsat eşitliği oluşturmak adına açtığımız kreşlerden bir tanesi. Kreşe Canan Dağdeviren’in adını vermiş olmak bizim için çok kıymetli. Canan Hanım rol model, öncü olsun istedik. Aileler ve çocuklar feyz alsın istedik. Canan Hanım bu kentin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biri. Öncelikle kentimizin insanına sahip çıkmak anlamında ve onun başarılarını bu kentte hissedilmesini, çocuklara rol model olmasını arzu ediyoruz. Kreşimiz hayırlı uğurlu olsun" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesilerek sınıflar gezildi. Canan Dağdeviren kimdir? 1985 yılında İstanbul’da doğan Canan Dağdeviren, ilk ve orta eğitimini Kocaeli’de tamamladı. 2007’de Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Dağdeviren, Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği programındaki yüksek lisans eğitimini 2009’da tamamladı. Aynı yıl Fulbright bursu kazanarak UIUC’da Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimine başlayan Dağdeviren, bu süreçte esnek ve katlanabilir, deri üstüne yapıştırılabilir veya giyilebilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yaptı. Doktora derecesini Aralık 2014’te alan Canan Dağdeviren, medikal teknoloji alanında pilsiz çalışan, giyilebilir kalp çipi ve cilt kanserini teşhis eden cihaz geliştirdi. Aynı zamanda Dağdeviren, Forbes’in 30 Yaş Altı Bilim İnsanı listesinde de yer aldı.
Muğla Cumhurbaşkanlığı Yat Yarışları başladı Cumhurbaşkanlığı 5. Uluslararası Yat Yarışları Bodrum’dan başladı. Yarışlarda 16 ülkeden 26 teknede, yaklaşık 300 sporcu mücadele ediyor. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Muğla Valiliği’nin katkılarıyla İstanbul Açıkdeniz Yat Yarış Kulübü tarafından organize edilen ve DHL Express ana sponsorluğunda düzenlenen Cumhurbaşkanlığı 5. Uluslararası Yat Yarışları, bu yıl Halikarnas, İstanbul ve Cumhuriyet kupaları olmak üzere 3 ayrı etapta düzenleniyor. Yarışlar, bugün Bodrum etabıyla başladı. Tüm ekipler, “Coğrafi Rota Yarışı”nda Bodrum’un en güzel kıyılarında yarıştılar. 21 Mayıs Salı günü ise en zorlu parkur olan açık deniz yarışı başlayacak. Ekipler, sınıflarına göre Rodos ve Simi adasının etrafında dönerek, Yalıkavak Marina’ya gelecekler. Denizde birkaç gün sürecek büyük mücadelenin ardından kazananlar 25 Mayıs’ta Bodrum Kalesi’nde düzenlenecek törenle ödüllerine kavuşacak. İlk gün yarışlarının startına Muğla Valisi İdris Akbıyık, Bodrum Kaymakamı Mustafa Çit, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, Muğla Gençlik ve Spor İl Müdürü Kazım Açıkbaş ile İlçe Müdürü Oktay Dumruk, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Gökhan Kurgan ile İlçe Emniyet Müdürü Ali İhsan Başaşçı da katıldı. Vali Akbıyık: "Muğla sporun da bir merkezi" Muğla’nın sporun başkenti olma yolunda ilerlediğini söyleyen Muğla Valisi İdris Akbıyık, şunları dile getirdi; “Bu yarışlar, Bodrumumuza, Muğla’mıza inanılmaz katkı yapıyor, hem tanıtım anlamında hem turizm anlamında. Muğla gerçekten bir yeryüzü cenneti. Bu cennetin de en güzel yeri hiç şüphesiz Bodrum. Muğla, sporun başkenti olma yolunda ilerliyor aslında. Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu yapılıyor ki inanılmaz ilgi alaka oluyor. Geçtiğimiz 58’incisinde sadece Babadağ etabını 1 milyar kişi izledi. Yine The Bodrum Cup Yelken Yarışları, artı bizim Köyceğiz’de su sporları merkezimiz var; çocuklarımız kanoda, yelkende çok başarılılar. Muğla sadece denizin, güneşin, kumun başkenti değil, sporun da bir merkezi, sporda da bir marka olma yolunda ilerliyor” dedi. Yemlihaoğlu: "16 ülkeden 300 sporcu ter dökecek" İstanbul Açık Deniz Yat Kulübü Başkanı Ekrem Tolga Yemlihaoğlu ise “Yalıkavak’tan bu sene start aldık. Hava oldukça hafif ama öğleden sonra gittikçe hızlanacak, şiddeti artacak. 5-6 saatlik bir rotada ekipler bu yarışı salimen tamamlayacaklar. Yine yarın sabah, esas açık deniz yarışı özelliği taşıyan 250 deniz millik, Rodos Adası’nı dönecekleri ve çok da zorlu olacağını düşündüğümüz uzun mesafeli bir açık deniz yarışına başlayacaklar. Yaklaşık 16 ülkeden 300’ün üzerinde sporcu bu yarışta ter dökecekler. Biz de bu mücadelenin galiplerini 25 Mayıs tarihinde Bodrum Kalesi’nde düzenleyeceğimiz ödül töreniyle mükafatlandıracağız” şeklinde konuştu.