SPOR - 20 Ocak 2021 Çarşamba 13:04

Dr. Utku Erdem Özer: 'Hem hastam iyileşti hem ülkemiz madalya kazandı'

A
A
A
Dr. Utku Erdem Özer: 'Hem hastam iyileşti hem ülkemiz madalya kazandı'

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Utku Erdem Özer, sakatlığı bulunan iki olimpik sporcuyu ameliyat edip tedavisini tamamladıklarının altını çizerek, “Hem hastam iyileşti hem ülkemiz madalya kazandı" dedi.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Utku Erdem Özer, korona virüs salgınında hastalığa yakalanan sporcuların izlemesi gereken yol ve dikkat etmeleri durumlar hakkında İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Korona virüs salgınının profesyonel sporcuların yaşantısını etkilediğini aktararak, "Çok fazla sporcu, futbolcu, amatör, profesyonel sporcular hastalığı geçirdi. Ağır geçirenler de var. Genellikle yüzde 95’in üzerinde hafif geçiriyorlar. Sporcular bunu kolay atlatıyor ama çok iyi iron man koşan, çok iyi futbolcu, bisikletçi olan sporcuların yoğun bakımlık olduğunu dahi biliyorum. Dolayısıyla dikkat etmekte fayda var. Sporcu neye dikkat edecek? Bir grip tarzı bir hastalık geçirdiğimizde sporcu bize ‘Hocam ne zaman başlayayım’ diye sorardı. Biz klasik olarak kendini ne zaman antrenmana iyi hissediyorsan ekstra bir yorgunluğun yoksa başla derdik. Covid böyle değil. Covid bir grip değil, bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi düşünmemeliyiz. Bambaşka bir hastalık. Çok sinsi seyredebiliyor. Özellikle burada vurgulamak istediğim kalp kasını ve kalp zarını miyokart ve miyokardit yapabiliyor. Bunu göğüs ağrısı yapmadan da yapabiliyor. Yüksek efor isteyen sporlarda teknik yapılan sporlarda dahi sporcuların mutlaka korona virüs geçirmişse negatife döndükten sonra 1-2 hafta beklemelerini öneriyorum. Zatürre olmuşlarsa bunu 4 haftaya çıkarıyoruz. Şayet zatürre olmuşsa göğüs ağrısı varsa daha detaylı inceleme gerekliliği var. PCR testi negatif olduktan sonra eğer zatürre olmamışlarsa 1-2 hafta mutlaka istirahat veriyoruz. Ondan sonra da yine kontrollere devam ediyoruz. Ek bir şey yaptırmıyoruz. Ama yüksek eforluysa önerim bir kardiyolog muayenesi. Eğer zatürre olmuşsa daha komplike bir hastalık geçirmiş demektir burada mutlaka 4 hafta istirahat sonra bir ekokardiyografi ile göğüs ağrısı yakınması olmasa dahi baktırıyoruz. Azcık şüpheniz varsa atlattıktan sonra kardiyoloji muayenesi ekokardiyografi ile değerlendirmeyi öneriyoruz. Göğüs ağrısı varsa kalp tutulumu var demektir. Bu yüzden kardiyoloji ile yakından takip edilmesi gerekiyor. Bunlar sporda daha önemli. Marttan beri herkes çok sıkıldı. İnsanlar hasta halde spor yapmaya çalışıyor. Bunun sonucu olarak çok iyi atletler ölü bulunuyorlar. Buna dikkat etmeniz gerekiyor. Sinsi bir kalp kası tutulumu miyokart veya kalp zarı tutulumu yapabilir. Basit bir kontrolle anlaşılacak bir şey. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız lütfen spor yapmayın" şeklinde konuştu.

Dr. Utku Erdem Özer: 'Hem hastam iyileşti hem ülkemiz madalya kazandı'

"Hem hastam iyileşti hem ülkemiz madalya kazandı"
Dr. Özer, sakatlığı bulunan iki olimpik sporcuyu ameliyat edip, tedavisini tamamladıktan sonra madalya aldıklarını söyleyerek, şu ifadelere yer verdi:

"Biri karatecimiz biri tekvandocumuz. Her turnuvada bayrağımızı yüksekte taşıyan 2 sporcumuz. İkisi de çok şanslıyız ki kadın. Çok özel kadınlar. Birinde menüsküs yırtığı vardı. Olimpiyat senesinde çok şüphe etti. Antrenmanlarda çok zorlanmaya başladı. Çok yakın takip ettim. Oturup konuştuk ve bu şekilde gitmeyecek dedik. Daha büyük bir yırtığa dönecek. Ameliyat olmazsan belki olimpiyatı da kaçıracaksın dedik. İkna oldu. Menüsküs ameliyatını yaptık. Çok hızlı fizyoterapi ve iğne tedavisi ile yakın takip ile yaklaşık 2 ay sonra Avrupa Şampiyonası’na katıldı ve gümüş madalya ile bizi gururlandırdı. Bundan büyük gurur sevinç olamaz. Hem hastam iyileşti hem ülkemiz madalya kazandı. İkinci hastamız karateci. Uzun zamandır karateye özgü kalçada bir sıkışma sendromları çok olur buna bağlı bir kıkırdak hasarı vardı. O da ağrılı bir şekilde antrenmanlara devam ediyordu. Ona bir kök hücre planladık. Bunun sonucunda ağrıları kesildi. Şu an ağrısız antrenmanlarını yapabiliyor. Bu yıl olimpiyatlarda madalya ümitlerimizden biri. Her ikisi için de çok sevinçliyim. Sporcu olduğum için onları çok iyi anlıyorum. Ameliyat olsalar acaba dönemem mi diye düşündüler. Bazı ameliyatların iyileşme süreçleri uzun oluyor. Bazen sporcuyu 1 yıl geriye döndürüyor. Bu 2 sporcuda bunları yaşamadık. Hatta birisi yakında bir turnuvada madalya aldı ve ikisi de olimpiyatlara hazırlar."

Bora Akyol - Mehmet Şirin Topaloğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.