SAĞLIK - 30 Mayıs 2022 Pazartesi 14:39

''Dünyada yaklaşık 3 milyon, ülkemizde ise 50 bin MS hastası olduğu tahmin ediliyor''

A
A
A
''Dünyada yaklaşık 3 milyon, ülkemizde ise 50 bin MS hastası olduğu tahmin ediliyor''

Dünya ve Türkiye’de MS hastalarının sayısına dikkat çeken Uzm. Dr. Meltem Can İke, ''Dünyada yaklaşık 3 milyon, ülkemizde ise 50 bin MS hastası olduğu tahmin edilmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 1-1,5 kat daha fazla görülmekte ve tanı genellikle 20-40 yaş arasında konmaktadır'' dedi.

Medicine Hospital Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Meltem Can İke, Dünya MS Günü nedeniyle MS hakkında bilinçlenmeye yönelik açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. İke, ''Dünyada yaklaşık 3 milyon, ülkemizde ise 50 bin MS hastası olduğu tahmin edilmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 1-1,5 kat daha fazla görülmekte ve tanı genellikle 20 - 40 yaş arasında konmaktadır. Ancak hastalık başlangıcının, belirtiler başlamadan daha önce olduğu kabul edilmektedir. 12 yaş altında ve 55 yaş üzerinde başlayan vakalar da vardır'' dedi.

MS Hastalığını Multipl Skleroz beyin ve omurilikteki mesajların taşınmasından sorumlu sinir hücreleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığı olan tanımlandığı ifade eden Uzm. Dr. İke, MS’deki Multipl kelimesinin birden fazla bölgenin tutulumu ve Skleroz kelimesinin de hasarlı bölgedeki sertleşmeyi ifade ettiğini ve bu sertleşmiş alanlara plak denildiğini ifade etti.

Uzm. Dr. Meltem Can İke MS Hastalığının nedenleri, belirtileri, tipleri ve MS ile mücadele hakkında şu açıklamalarda bulundu:

MS’in nedeni

''Vücudu savunmakla görevli hücrelerin nedeni bilinmeyen bir şekilde miyelin kılıfını, vücuda yabancı bir madde gibi algılaması ve onu yok etmeye çalışması ile hastalığın sebebi olarak kabul edilmektedir. Burada bağışıklık sisteminin yetmezliği değil, şaşkınlığı söz konusudur. MS’li hastalarda bağışıklık sistemi normal çalışmaktadır. Ancak yanlış yönlenme ile kendine zarar vermektedir. Bir süre sonra vücut bunun farkına varıp düzeltmeye çalışmaktadır. Bu şaşkınlığın nedeni günümüzde halen bilinmemekle birlikte bazı geçirilmiş viral enfeksiyonların, çevresel faktörlerin genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde hastalık gelişimine neden olduğu görüşü kabul görmektedir.

Belirtileri

MS belirtileri, şiddet ve seyir yönünden hastadan hastaya değişir. Beyin ve omuriliğin herhangi bir yerini tutabilen MS’de o bölgeye ait belirtiler ortaya çıkar. Görme bulanıklığı, konuşmada bozulma, çift görme, uyuşma, güçsüzlük, halsizlik, yürümede dengesizlik, ellerde titreme, idrar yapmada problemler ve cinsel güçte azalma gibi yakınmalar MS’de ortaya çıkan belirtilerdendir. Bu belirtilerin bir ya da birkaçı eş zamanlı görülebilmektedir. Belirtiler birkaç gün içinde ortaya çıkar, artar ve düzelmeler ile seyredebilir. Az sayıda hastada belirtilerde düzelme olmadan kötüleşme söz konusu olabilir.

Öncelikle Multipl Skleroz(MS) ölümcül bir hastalık değildir. MS’de bulaşıcılık söz konusu değildir. Multipl skleroz genç insanlarda nörolojik nedenli engelliliklerde birinci sırayı almaktadır. MS, bir akıl ya da ruh hastalığı olmayıp, tıbbi olarak tamamen bir sinir sistemi hastalığıdır.

Tipleri

İyi huylu MS: bu formda hafif ataklar görülür ve bu ataklar tam düzelir. Zamanla kötüleşme ve hasar kalması söz konusu değildir. Tekrarlayan ve düzelen MS: en sık görülen formdur. Bu form atak-iyileşme-atak-iyileşme şeklinde ilerler ve bu iyileşmeler tama yakındır. İkincil ilerleyici MS: bu formda atak-iyileşme-atak-iyileşme şeklinde ilerler ancak burada iyileşme oldukça azdır.

Birincil ilerleyici MS: bu formda iyileşme olmadan ataklar geçirme söz konusudur. Oldukça nadirdir.
MS tedavisini atak, hastalık seyrini değiştirici ve belirtilerin tedavisi olarak üç bölümde incelemek uygun olur. Her atak tedavi gerektirmez. Bazı çok hafif seyreden ataklarda sadece istirahat yeterli olabilir. Tedavi gerektiren durumlarda yüksek doz kortizon serum içinde 5-7 gün süre ile verilir. Bazen çok ağır ataklarda plazma değişimi gerekebilir. Atakların sıklık ve şiddetini azaltmaya, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik ilaçlar mevcuttur. Bunların iğne ve hap olarak bulunmakta hastaya ve hastalığın seyrine göre nöroloji uzmanı tarafından belirlenmektedir. Kök hücre tedavisi halen araştırma safhasında devam etmektedir.

MS ile yaşamak: Sağlığınız için yararlı davranışlarda bulunarak MS bulgularınızı azaltabilir, sağlığınızı ve moralinizi yüksek tutabilirsiniz.

Fizyoterapi: Denge problemleri ve kuvvetsizlik gibi MS bulgularınızın bir kısmını azaltabilir. Fizyoterapistiniz bazı hareket teknikleri veya ekipmanlarla günlük aktivitelerinizi daha kolay yapmanızı sağlayabilir.
Sıcaktan sakınma: sıcak su, sıcak banyo, sıcak hava veya ateş çoğu hastanın şikayetlerinde artışa neden olur. Öğle sıcağından, sıcak banyodan uzak durun ve soğutucu pedler, ılık banyo ve soğuk içecekler tercih edin.

Sağlıklı ve dengeli beslenme: Bol miktarda sebze ve meyve, yüksek lifli gıdalar, bol tahıl tüketin. Yağ, şeker ve tuz oranını azaltın

Sigara: Eğer sigara içiyorsanız hemen bırakmalısınız çünkü yeni çalışmalar sigaranın MS kötüleşmesini hızlandırdığını göstermektedir.

Egzersiz: Egzersiz genel olarak sağlığa katkıda bulunmaktadır. Aynı zamanda uykunuzu, duygu durumunuzu ve işlevselliğinizi düzenler. Egzersiz programına başlamadan önce nöroloğunuzla mutlaka görüşün.''

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.