GÜNDEM - 28 Şubat 2020 Cuma 16:32

"Durumun daha da kötüye gitmemesi için Rusya ve Türkiye’nin geri adım atması gerekiyor"

A
A
A
"Durumun daha da kötüye gitmemesi için Rusya ve Türkiye’nin geri adım atması gerekiyor"

Yaşanan son gelişmelerde doğrultusunda Türkiye ve Rusya arasındaki gerginliği değerlendiren Prof. Dr. Nadir Devlet, “Durumun daha da kötüye gitmemesi için her iki tarafın da geri adım atması gerekiyor. Fakat Rusya, diğer Arap ülkelerinde de etkili olmak için Suriye’yi kendi ukdesinde tutmak adına geri adım atmayacak gibi gözüküyor” dedi.

İdlib'de rejim güçlerinin düzenlediği hava saldırısında 33 asker şehit oldu. Acı haber tüm Türkiye'yi yasa boğarken, rejim güçlerine destek veren Rusya’ya tepkiler de çoğaldı. İstanbul Kültür Üniversitesi Küresel Siyasal Eğilimler Birimi (GPoT) tarafından düzenlenen “Türk Dünyası ve Göç” başlıklı çalıştaya katılan ve Türkiye ile Rusya arasında yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Prof. Dr. Nadir Devlet, her iki devletin de aralarındaki ekonomik ilişkilerden dolayı geri adım atması gerektiğine dikkat çekerek şunları dile getirdi: “Rusya pek geri adım atacağa benzemiyor. Çünkü Suriye’de iki ayrı hava ve deniz askeri üssü var. Rusya, Ortadoğu’dan Sovyetler döneminden sonra bir kere çıkmıştı, şimdi tekrar oraya girmiş bulunuyor. Diğer Arap ülkelerinde de etkili olmak için Suriye’yi kendi ukdesinde tutacaktır. Bu yüzden pek taviz vereceğini düşünmüyorum.”

   

  “Bize yapılan saldırılar, direkt Rusya ve Esad tarafından yapılıyor”

Rusya’nın, Suriye rejimini desteklediğini ve Türkiye’nin de desteklemesini istediğini işaret eden Prof. Dr. Devlet, “Türkiye, Rusya’nın bu isteğini kabul etmedi. Çünkü biz Esad’ı tanımıyoruz ve onun iktidardan gitmesini istiyoruz. Bu yüzden de aramızda bir fikir çatışması var. Ama sonunda bu iş silahlı çatışmaya dönüştü. Rusya, silahlı güçleri Suriye güçlerine destek veriyor. Dolayısıyla bize yapılan saldıralar, direkt ikisi tarafından yapılıyor. Bu bizi nereye götürüyor? Ümit ederiz ki çok kötüye götürmez ama Türkiye ile Rusya arasında bu nevi çatışmalar sıkça gündeme gelmeye başladı. Uçak ve büyükelçi krizinden sonra bir müddet ilişkilerimiz kesildi. Şimdi bu durumdan sonra da kesilir mi bilemiyorum” şeklinde konuştu.

“Ticari ilişkilerden dolayı savaş ihtimali görmüyorum”

Olası bir savaş durumu öngörmediğini anlatan Prof. Dr. Nadir Devlet, “Aramızda bir savaş çıkma ihtimaline pek inanmıyorum. Çünkü sonuç olarak ticari ilişkilerimiz var. Rusya doğalgaz, petrol ve diğer şeylerle daha fazla kazanıyor. Bizim de ticari bir takım yatırımlarımız var orada. Bir de tabii çok fazla Rus turist almamız söz konusu. Biz bunların devamını isteriz. Ancak bu iş, birbirini yalanlamaya gitmeye başladı. Ne demek ‘biz orada Türk askerinin olduğunu bilmiyorduk…’? Bu, aylarca görüşüldü, konuşuldu. Dünya basını da bundan haberdar. Her gün neredeyse Türk askerinin orada olduğuna dair belgeler çıkıyor. Bu işin doğru dürüst şekilde çözülmesi şu anda pek mümkün gibi gözükmüyor. Ancak iki tarafın da geri adım atması lazım” dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Kuyumcu soygununda karar açıklandı Karabük’ün Safranbolu ilçesinde bir kuyumcuya silahlı ve maskeli şekilde düzenlenen soyguna ilişkin davada mahkeme karar vererek, sanıklar hakkında ’nitelikli yağma’, ’mala zarar verme’ ve ’ruhsatsız silah bulundurma’ suçlarından ayrı ayrı cezalandırıldı. Karabük 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 4. celsede karar duruşması görüldü. Mahkemeye tutuklu sanıklar Cemal Çelikay (21), Emre Ünlük (21), Rıza Çelikay (19), Ramazan Karakaş (33) ve Eyüp Emir Eper (20), avukatları ile sanık yakınları katıldı. Mahkeme başkanı soygunu gerçekleştirdikleri iddia edilen sanıklara tek tek son sözlerini sordu. Sanıklardan Cemal Çelikay, "Kendim için değil ailem için bir şans istiyorum. Kimseye zarar vermek istemedim ve silahı bir kez ateşledim. Pişmanım ve beraatimi istiyorum" derken, kardeşi Rıza Çelikay ise "Kimseye zarar vermek istemedim, sadece kaçarken kendi elimdeki silah ateş aldı ve yaralandım" diyerek beraatini istedi. Tutuklu sanıklardan Emre Ünlük, nitelikli yağmayı kabul ederek, öldürmeye teşebbüs suçunu kabul etmediğini ve bir anlık gafletle bu suçu işlediklerini, bunu da fakirlikten yaptıklarını ifade ederken, Ramazan Karakaş ise yardım ve yataklık ile gözcülük yapmadığını, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek beraatini istedi. Soygun girişimine silah temin eden Eyüp Emir Eper ise silahı satın aldığı için çok pişman olduğunu, askerlik görevini yaparak topluma kazandırılmak istediğinden beraatini talep etti. Sanıkların son sözlerini dinleyen mahkeme heyeti, Cemal Çelikay, Rıza Çelikay ve Emre Enlük’e "Nitelikli Yağma Suçu"ndan 149/1 maddesinin A- B- C ve D bendinden 13 yıl hapis cezası ve ayrıca mala zarar vermeden de 1’er yıl hapis cezası verdi. Ramazan Karakaş ve Eyüp Emir Eper’e de aynı suçtan 13 yıl hapis cezası verirken, iki sanığa indirim uygulayarak 6 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti ayrıca, öldürmeye teşebbüs suçundan ise 3 sanığa ayrı ayrı berat verdi.
Karabük Kuyumcu soygununda karar açıklandı Karabük’ün Safranbolu ilçesinde bir kuyumcuya silahlı ve maskeli şekilde düzenlenen soyguna ilişkin davada mahkeme karar vererek, sanıklar hakkında ’nitelikli yağma’, ’mala zarar verme’ ve ’ruhsatsız silah bulundurma’ suçlarından ayrı ayrı cezalandırıldı. Karabük 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 4. celsede karar duruşması görüldü. Mahkemeye tutuklu sanıklar Cemal Çelikay (21), Emre Ünlük (21), Rıza Çelikay (19), Ramazan Karakaş (33) ve Eyüp Emir Eper (20), avukatları ile sanık yakınları katıldı. Mahkeme başkanı soygunu gerçekleştirdikleri iddia edilen sanıklara tek tek son sözlerini sordu. Sanıklardan Cemal Çelikay, "Kendim için değil ailem için bir şans istiyorum. kimseye zarar vermek istemedim ve silahı bir kez ateşledim. Pişmanım ve beraatımı istiyorum" derken, kardeşi Rıza Çelikay ise "Kimseye zarar vermek istemedim, sadece kaçarken kendi elimdeki silah ateş aldı ve yaralandım" diyerek beratını istedi. Tutuklu sanıklardan Emre Ünlük, nitelikli yağmayı kabul ederek, öldürmeye teşebbüs suçunu kabul etmediğini ve bir anlık gafletle bu suçu işlediklerini, bununda yoksulluk ve fakirlikten yaptıklarını ifade ederken, Ramazan Karakaş ise, yardım ve yataklık ile gözcülük yapmadığını, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek beraatını istedi. Soygun girişimine silah temin eden Eyüp Emir Eper ise, silahı satın aldığı için çok pişman olduğunu, askerlik görevini yaparak topluma kazandırılmak istediğinden beraatını talep etti. Son sözlerini dinleyene mahkeme heyeti sanıklardan Cemal Çelikay, Rıza Çelikay ve Emre Enlük’e " Nitelikli Yağma Suçu"ndan 149/1 maddesinin A- B- C ve D bendinden 13 yıl hapis cezası ve ayrıca mala zarar vermeden de 1’er yıl hapis cezası verdi. Ramazan Karakaş ve Eyüp Emir Eper’e de aynı suçtan 13 yıl hapis cezası verirken, iki sanığa indirim uygulayarak 6 yıl 6 ay hapis cezasına çaptırıldı. Mahkeme heyeti ayrıca, öldürmeye teşebbüs suçundan ise 3 sanığa ayrı ayrı berat verdi.
İstanbul Sadettin Saran: "Şahsıma yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğü görülmektedir" Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, gündeme düşen konuşmalar ve paylaşımlarla ilgili, "Bazı görüntü ve paylaşımlar üzerinden şahsıma yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğü görülmektedir. Söz konusu video ve içeriklerde yer alan kişinin ben olmadığım defalarca kanıtlanmış olmasına rağmen, bu materyallerin bugün yeniden servis edilmesi açık bir itibar suikastı niteliğindedir" açıklamasını yaptı. Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, geçtiğimiz günlerde ifadeye çağrıldığı ’uyuşturucu operasyonu’na yönelik bugün de sosyal medyaya düşen WhatsApp konuşmaları üzerine açıklama yaptı. Saran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, söz konusu video ve içeriklerde yer alan kişinin kendisi olmadığını dile getirdi. Saran, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "WhatsApp üzerinden maksatlı şekilde yeniden dolaşıma sokulan; yıllar öncesinden bu yana defalarca tekzip edilmiş, tarafımla hiçbir ilgisi bulunmadığı açık ve kesin biçimde ortaya konmuş bazı görüntü ve paylaşımlar üzerinden şahsıma yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğü görülmektedir. Söz konusu video ve içeriklerde yer alan kişinin ben olmadığım defalarca kanıtlanmış olmasına rağmen, bu materyallerin bugün yeniden servis edilmesi açık bir itibar suikastı niteliğindedir. Avukatlarım, bu iftira niteliğindeki içerikleri yayan ve yayılmasına aracılık eden tüm kişi ve kuruluşlar hakkında suç duyurusunda bulunacaktır. Öte yandan, bugün bazı medya mecralarında yer alan ve tamamen özel hayata ilişkin olan yazı ve yorumlar da hukuka ve basın etiğine açıkça aykırı olup, kişilik haklarının ağır ihlali anlamına gelmektedir. Bu yayınlar hakkında da gerekli hukuki süreçler derhal başlatılacaktır. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım."