GÜNDEM - 01 Kasım 2016 Salı 09:13

Eğri minarenin, Pisa Kulesi’nden bile daha eğri olduğu tescillendi

A
A
A
Eğri minarenin, Pisa Kulesi’nden bile daha eğri olduğu tescillendi

Elazığ’da tarihi Harput Mahallesi’nde bulunan ve 800 yılı aşkın süredir ayakta duran Ulu Cami’nin minaresinin eğikliğinin 3,5 ile 7 derece arasında olduğu yapılan ölçümlerle belirlenirken, Pisa Kulesi’nden bile eğik olduğu tescillenmiş oldu.

Bin 157 yılında Artuklu hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından inşa ettirilen Harput Ulu Cami’nin eğik minaresi, ziyarete gelenlerin ilgisini çekiyor. Eğriliği ile İtalya’da bulunan Pisa Kulesi’ni andıran minarenin geleceğe aktarılması için Malatya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 3’er aylık takiplerle 2 yıl süren ölçümler yapıldı. Yapılan ölçümlerde minarenin 3,5 ile 7 derece arasında eğik olduğu belirlenmesi ile 3,99 eğikliği bulunan Pisa Kulesi’nden daha eğik olduğu tespit edildi. Yapılan ölçümler sonrasında, eğri minarenin geleceğe aktarılması için proje hazırlanması hedeflendiği öğrenildi. Eğri minare ile ilgili bilgi veren Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. İsmail Aytaç, “Harput Ulu Cami’nin miladi olarak bin 157 yılında inşa edildiğini biliyoruz. Artuklu hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yaptırıldığı belli olan Harput Ulu Cami ile ilgili çok sayıda vakfiye ve arşiv kayıtlarımızda var. Büyük Selçuklular’ın İran bölgesinde mimarisini oluşturduğu ustu açık avlulu Anadolu’daki ilk camilerden birisi ve minaresi tek şerefeli olma özelliğini taşıyor. Şerefeden sonrası 18. yüzyıllarda yıkılmıştır, sırsız tuğla ile dekorasyon yapılmıştır” dedi.

Minarenin eğriliği 3,5 ile 7 derece arasında
Ulu Cami minaresinin teknik incelemelerinin Malatya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yapıldığını belirten Doç.Dr. Aytaç, ”Son iki yılda 3 aylık periyotlarla teknik incelemede ve eğrilik açı ölçümlerinde 7 derecelik bir açı ile eğimi olduğu tespit edildi. Pisa Kulesi’nin 3,99 derece eğik olduğu düşünülürse Ulu Cami’nin minaresi 3,5 ile 7 derece ile ondan daha eğiktir. Minare, günümüze kadar gelebilmiş olması bakımından önemli bir eser. Bu minarenin özellikle hafızalarda eğri kalışı itibari ile restorasyonlarında tamamen düzeltilmek yerine mevcut durumunun korunması önem kazanmaktadır. Son Vakıflar Bölge Müdürlüğünün yapmış olduğu raporlarda, bu minarenin düşen orijinal sırsız tuğla parçalarının tekrar yapıştırılarak dondurulması öneriliyor. Bu doğru bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.

"Eğriliği korunarak müdahale edilmeli"
Yapılan ölçümlerin öneminin büyük olduğunu da aktaran Aytaç, özellikle mevcut ölçümleri takip ederken minarede son 2 yılda 2-3 milimlik de olsa doğuya doğru açılmalar olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Açılmaların devam etmesi halinde çok beklemeden minareye müdahale edilmesi gerektiğinin altını çizen Aytaç, ”Bu müdahaleyi yaparken bir teknik ekibin sanat tarihi hocalarının ve teknik hocalarının birlikte karar vermesi gerekiyor. Harput’un sembolik haline gelmiş eğri minaresinin, yıkılmasını da önlemek durumundayız. Bizim tabi ki bir sanat tarihçi, bir Harputlu olarak, Ulu Cami’nin bu minaresinin en azından plastik müdahalesinin olabildiğince en kısa sürede sağlamlaştırılması sonra izlenimlere göre de mümkün olan en kısa sürede el atılması gerekiyor. Zor bir eser, müdahale edildiğinde geri dönüşü olmayan riskler de taşıyabilir. Ama ne olursa olsun geç kalma gibi bir riskimizde var. Onun için bu ekibin bir an önce bir araya gelip karar verip harekete geçmesi gerekiyor” dedi.

Bir minareyi hiç bir mimarın eğri yapmayacağını da anlatan Aytaç, ”Eğri yapıldığı zaman yıkılma durumunda can riski taşır. 850 yıllık bir yapıdan bahsediyoruz. Zamanla depremler ve zemin oynamasıyla, yıkılma, eğilme riski oluşuyor. Ulu Cami’deki bu minarenin de öyle olduğunu tahmin ediyoruz. Şerefeden sonrası zaten orijinal değil, petek ve külah kısmı eğreti duruşundan da belirli. Fakat bunun da daha restorasyonu uygun bir mantıkla üst kısmında yeniden elden geçirilmesi lazım. Çünkü çok sıradan tuğlalarla kapatılmış. Minarenin eğriliğini koruyarak ne yapmak gerekiyorsa yapmakta fayda var” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Bingöl’de gençlere ve ailelere yönelik farkındalık konferansları düzenlendi Bingöl’de 2025 Aile Yılı faaliyetleri kapsamında, gençlere ve ailelere yönelik farkındalık konferansları düzenlendi. 2025 Aile Yılı faaliyetleri kapsamında, Bingöl Valiliği himayelerinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde gençlere ve ailelere yönelik bir dizi farkındalık etkinlikleri gerçekleştirildi. Programların ilk ayağı, merkezde lise öğrencilerine yönelik olarak düzenlendi. ’Ben Gelmiyorum, Sen Getiriyorsun’ başlıklı konferansta Ahmet Sula, emniyet teşkilatındaki mesleki birikimini sanat, edebiyat ve insan psikolojisiyle harmanlayarak gençlerle paylaştı. Programda; içsel yolculuk, yaşam farkındalığı, değerler, öz saygı ve kişisel sorumluluk konuları ele alındı. Aynı başlıkla düzenlenen ikinci konferans ise farklı liselerden öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Programda gençlerin özgüven kazanmaları ve hayatlarına bilinçli şekilde yön vermeleri vurgulandı. Öğrencilere yönelik konferansların ardından ailelere özel olarak "İnSANA Yolculuk" başlıklı bir program düzenlendi. Programda aile içi iletişim, empati, kuşak farklılıkları, dijital çağın aile yapısına etkileri ve değer aktarımı konuları ele alındı. Konferans dizisinin son ayağı ise Genç ilçesinde gerçekleştirildi. "Ben Gelmiyorum, Sen Getiriyorsun" başlıklı konferansta Ahmet Sula, gençleri düşünmeye, sorgulamaya ve üretmeye teşvik etti.
Çanakkale Çanakkale’de 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza genç çifti birbirinden ayırdı Çanakkale’de 5 kişinin hayatını kaybettiği ve 1 kişinin yaralandığı kaza, 5 ay önce evlenen Neslihan ve Mustafa Soysal çiftini birbirinden ayırdı. Kaza, gece saat 02.30 sıralarında Lapseki-Çanakkale kara yolunda meydana geldi. Sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 35 APD 325 plakalı otomobil, iddiaya göre polisin ’dur’ ihtarına uymayarak kaçmaya başladı. Polisle kovalamacaya giren otomobil Kangırlı sapağında ters yöne girip, o sırada Lapseki istikametinden gelen 17 LP 800 plakalı otomobile çarptı. Kazayı gören diğer sürücüler durumu 112 Acil sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ambulans ve itfaiye ekibi sevk edildi. Kaza sonucunda iki otomobildeki 5 kişi hayatını kaybederken, 1 kişi ise yaralandı. Kazada, 35 APD 325 araçta bulunan Nuray Tekin, Osman Göksu, Doğuran Samet Eğer hayatını kaybetti. Mustafa Soysal idaresindeki 17 LP 800 plakalı araçta bulunan Neslihan Soysal ve Hanife Soysal hayatını kaybederken sürücü yaralandı. Ambulansla hastaneye kaldırılan sürücü taburcu edildi. Genç kadın da hayatını annesi gibi trafik kazasında kaybetti Kazada hayatını kaybeden edebiyat öğretmeni Neslihan Soysal’ın annesi Feray Akın’ı 2017 yılında Muğla’da Anneler Günü gezisinde trafik kazasında, babasını ise 2020’de kaybettiği öğrenildi. Neslihan Soysal’ın 5 ay önce evlendiği eşi Mustafa Soysal ise kazadan yaralı olarak çıktı.
Tekirdağ Tekirdağ’da hamsi izdihamı: 3 ton hamsi dağıtıldı Tekirdağ’da düzenlenen "2. Hamsi ve Mıhlama Festivali"nde yaklaşık 3 ton hamsi ücretsiz dağıtılırken, alanda uzun kuyruklar oluştu. Karadeniz İlleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nce Karadeniz Mahallesi’nde gerçekleştirilen festival yoğun ilgi gördü. Festival alanına gelen vatandaşlar, Trabzon ekmeği, Akçaabat köftesi, Vakfıkebir tereyağı başta olmak üzere Karadeniz Bölgesi’ne özgü ürünlerin yer aldığı stantları gezdi, kemençe eşliğinde horon oynadı. Hamsi için metrelerce kuyruk Festival kapsamında kurulan ızgaralarda pişirilen yaklaşık 3 ton hamsi vatandaşlara ücretsiz olarak ikram edildi. Hamsiden tatmak isteyenler uzun kuyruklar oluştururken, oluşan kalabalık dronla havadan görüntülendi. Dernek Başkanı Muharrem Akyüz, gazetecilere yaptığı açıklamada, 10 bin kişilik hamsinin festival alanında hazırlandığını söyledi. Akyüz, "Burada hamsi bir temsil. Önemli olan aynı çimende buluşmak. Karadeniz’in gücü, bizim kardeşliğimiz, hamsi ve mıhlamanın birleştiriciliği. Herkesi bekliyoruz" dedi. Etkinliğe İstanbul, Çanakkale, Edirne ve Kırklareli’nden de katılım olduğunu belirten Akyüz, festivalin kente ekonomik katkı sağladığını vurgulayarak, "Bütün oteller dolu. Akşam gezdim, dolaştım. Bu tip hareketin her yere katkısı var. Bunların artması lazım. Her şeyden önemlisi bütün Türkiye burada. Türkiye’nin renklilikleri ve farklılıkları burada herkes aynı horon halkasında buluşuyorlar. Kimse kimseyi ayırmaksızın aynı tencereden mıhlamayı ve aynı ızgarada pişen hamsiyi bölüşüyoruz. Bu çok güzel bir şey" ifadelerini kullandı. Hamsi ve Mıhlama Festivali, bu gece düzenlenecek Selçuk Balcı konseriyle sona erecek.