GÜNDEM - 24 Ocak 2021 Pazar 10:48

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

A
A
A
Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

Elazığ’da geçtiğimiz yıl bugün meydana gelen 6.8’lik depremin ardından devletin tüm kurumlarıyla yaraları sarmaya devam ettiği şehirde, enkazdan saatler sonra kurtarılanlar ve yakınlarını kaybedenler o unutamadıkları günü anlattı. Depremin yaralarının sarılması kapsamında şehir şantiyeye dönerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla yarın anahtar teslim töreni düzenlenmesi planlıyor.

24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde Elazığ’da 37, Malatya’da 4 olmak üzere 41 kişi hayatını kaybetti, 25 binden fazla konut ise ağır hasar gördü. Elazığ’da depremden dolayı kent merkezinde Sürsürü Mahallesi’nde 1, Mustafapaşa Mahallesi’nde 2, Gezin köyünde 1 apartman çöktü. Çöken apartmanların enkazlarından saatler sonra ekiplerin canla başla çalışmasıyla kurtarılanlar ve yakınlarını kaybedenler o günü İHA muhabirlerine anlattı.

Vali Erkaya Yırık, şehirdeki son durumu ve devletin bugüne kadar verdiği destekleri aktardı. Şu ana kadar 3 bin konutun depremzedelere teslim edildiği kentte, yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla anahtar teslim töreni düzenleneceği bildirildi.

Ailesini kaybetti, kendi 12 saat sonra kurtarıldı

Depremde Gezin beldesinde hamile eşi ve oğlunu kaybeden, kendisi de enkaz altından 12 saat sonra çıkartılan Meriç Dişli, “Depremde ev yıkıldı. Oğlum ‘baba beni kurtar’ dedi. İnsan bir evladına elini uzatamaz mı. Patlama sesi geldi ve oğlum hayatını kaybetti. Eşim 'Miraç nasıl' dedi. Ben de onu teselli etmek için iyi dedim. 'Belim belim' dedi. Dua okudu, kelime-i şehadet getirdi, vefat etti. Allah kimseye yaşattırmasın. 12 saat enkaz altında kaldım. Hep Allah’a dua ettim. Aklıma bin bir çeşit sorular geliyordu. Yani ölümle yaşam arasında ben nerede yanlış yaptım diyordum” dedi.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

Kızını kaybeden anne: "Yüzüme gözüme kum dolmuştu"

Depremde kızını kaybeden ve kendisi de enkaz altından çıkartılan Hamide Bugdalı (63), “Bina çöker çökmez karanlık oldu. Yüzüme gözüme kum dolmuştu. Yüzümü sildim göğsümde tuğlalar var. Onları attım ve bağırdım. Işık bir gidiyor bir geliyor. Dışarıdan bir kalabalık ses geldi. Ben bağırdım kimse yok mu bizi kurtarın dedim. Oradan komşum dedi biz seni çıkartırız. Dedim kızımı çıkartın kızım yok dedim” ifadelerini kullandı.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

17 saat enkaz altında kaldı: "Enkaz altında ağladık"

Depremin enkazından 17 saat sonra çıkartılan 8 çocuk annesi 70 yaşındaki Hatun Yamış ise, “Depremde evdeydik. Odadan salona geçtim. Kızım da geldi. Oturmadan kızım 'anne deprem oluyor' dedi. Ben gittim kapıyı tuttum. Kızım da aşağı gitti. Ben kapıyı tuttum ve lambaya baktım. Elektrikler gitti. Kapıyı açayım dedim o sırada ne olduysa kendimi görmedim. Düştüm ne olduğunu bilemiyorum. Kızım aşağıdan bağırıyor ‘anne anahtar al’ ben anahtarı nasıl alayım, karanlıktı. Bir kadının daha sesi geliyordu. Enkaz altında ağladık. Kızım bana ben de kızıma hakkımı helal ettim. 17 saat enkaz altında kaldık. Daha sonra beni çıkarttılar” diye konuştu.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

Enkaz altında 15 saat kaldı

Mustafapaşa Mahallesi'nde yıkılan 5 katlı apartmanın enkazından 15 saat sonra kurtarılan Cengiz Çelik, “O gün enkaz altında 15 saat kalmışım. Enkazdayken benim yerim biraz daha hareketliydi. Büyük oğlumun eli sıkışmıştı. Küçük oğlumun koluna kütle düşmüştü ve onu çıkarttım. Büyük oğlumun elinden bayağı bir uğraştık çıkmadı. Eşim de, bizden biraz uzaktaydı. Sesi geliyordu ama onu göremiyorduk. 112 ile iletişime geçerek bizi bulmalarını sağladık. Komşularımızın sesi geliyordu. Birbirlerimize sakin olmalarını, bizi kurtaracaklarını söylüyorduk. Üst komşumuz Hatun nine, alt komşumuz Yüsra bebek ve annesi, onlara da seslenerek bizi kurtaracaklarını söyledik. Onları da 112’ye bildirdik” dedi.
Eşi ve çocuklarıyla birlikte 15 saat sonra enkazdan çıkartılan Azize Çelik de, “Allah bir daha o günleri yaşatmasın. Biz gördük rabbim hiç kimseye göstermesin. Tekrar depremler oluyor, korkuyoruz" ifadelerini kullandı.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

Annesini kaybetti, kendi enkaz altında 16 saat kaldı

Mustafapaşa Mahallesi'nde yıkılan 5 katlı apartmanın altında kalan kendi 16 saat sonra çıkartılan ve annesini o enkazda kaybeden Nazmiye Düşmez, “16 saat enkaz altında kalmak zor. Tüm ekipler geldi. Onların sesini duyuyorsunuz, sizin sesiniz onlara gitmiyor. Tesadüfen telefonum yanımdaydı ama sabah 06.00 gibi şarjı bitti. Yeniden bir hayata başladım. Orada olanlar o acıyı biliyor, gerçekten kurtulacak gibi değildi. Düşünün enkazın içerisindesiniz. Bir de artçılar devam ediyordu. O zaman sıcaklık eksi 17 civarındaymış. Allah’ın izni ile kurtuldum, onun dediği oluyor. Çıkartıldığınız an kendinizi yeniden doğmuş gibi hissediyorsunuz. 16 saat diyorsunuz ki bir daha mavi gök yüzünü, ağaçları, doğayı veya sevdiğiniz insanları bir daha göremeyeceğim diyorsunuz" şeklinde konuştu.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

Eşi ve çocuğunu kaybetti, kendi enkaz altında 4 saat kaldı

Sürsürü Mahallesi'nde yıkılan binanın altında kalan 4 saat sonra çıkartılan, eşi ve çocuğunu kaybeden Hüseyin Civelek, “Deprem anında antrenin yarısına gelmeden duvarla üzerimize çöktü ve tavan yıkıldı. O anda kıyameti yaşadık. Küçük çocuğum ‘Baba kurtar, ölüyorum’ diye bağırıyordu. Benim de üzerimde beton bloğu vardı, kımıldayamıyordum. Elimi uzattığımda hanımın eline dokundum ve nabzının gittiğini fark ettim. Sonra çocuğumun da nabzı gitmişti. Büyük oğlum da, ‘Baba ölme’ diye bağırıyor ama sesin nereden geldiğini bilmiyorum. Her yer toz, toprak ve soğuk. Uzun süre ‘imdat’ diye bağırdım ve sonra kurtarma ekipleri geldiler, yetiştiler. Şehrimizi terk etmediler, cenazemizde Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımız vardı. Allah, bir daha böyle afetleri göstermesin” ifadelerine yer verdi.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

28 saat sonra kızıyla kurtarılan anne: "Her an o acıyı yaşıyorum"

Mustafapaşa Mahallesi'ndeki 5 katlı apartmanın enkazında kalan, 28 saat sonra minik kızı Yüsra ile çıkartılan, eşi ve oğlunu kaybeden anne Ayşe Yıldız, "Enkazın altında iki gün gibi kaldık. Orada daha ölümü yaşadık. Yine de orada bulunan başta ekipler olmak üzere herkesten Allah razı olsun. Canlarını hiçe sayıp gelip bizi çıkardılar. Eşim ile oğlum vefat etti, onların acısı da çok büyük. Her an o acıyı yaşıyorum. O anları anlattığım zaman konuşamıyorum, çok zorlanıyorum. Eşim ve kızım iki gün yanımda ve üstümdeydi, o an çok zordu. Ölülerini yanımda çıkardılar. Çocuğumla o iki gün beraber konuştuk, yetişemediler çocuğun nefesi yetmedi" diye kaydetti.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

"Depremde annesini kaybetti"

Depremden son anda kurtulan Sürsürü Mahallesi'nde yıkılan binada annesini kaybeden Faruk Kaplan, "Dairelerimiz zemindeydi. Araya çıkar çıkmaz zaten yıkıldı. Komşuların çocukları merdiven yıkılınca önümüze düştü. Her şey toz duman. 3 gün enkaz başındaydık ve çok soğuktu. Zaten en son anneme ulaşıldı. Komşularımızı hep kaybettik. 14 kişi Dilek Sitesinde hayatını kaybetti. Dile kolay. Analar çocuklar hep gitti. İnsan inanamıyor. Bir film şeridi gibi geldi geçti. Nasıl kurtulduk biz de şaşırdık. İnsanın inanası gelmiyor" dedi.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

"Depremde torunu ve gelinini kaybetti"

Depremde Sürsürü Mahallesi'ndeki binada gelini ve torununu kaybeden Abbas Yıldız, "Akşam namazını kıldık. O anda önce ufak bir sallantı oldu. Bir daha vurduğu zaman şaşırdık ve kalktık. Her taraf sanki birbirine geçiyordu. Kötü bir felaketti. Çok korktuk. O anda toz duman içerisinde bir yere kaçamadık, kapının eşiğinde durduk. Ondan sonra sallantı durduğu zaman el feneri aldık elimize ve kaçtık. Eşofman ve gecelik ile kaçtık. Aşağı geldik toz dumandı. Diğer bina gördük ki çökmüştü. Benim oğlan da geldi ve dizlerini döverek ben çocukları eve yeni bıraktım dedi. Eşi ve 2 çocuğu evdeydi. Kentte ilk çöken bina Dilek Apartmanıydı. İlk olarak benim küçük torunumu çıkardılar. Ondan sonra gelinimi çıkardılar. Sonradan büyük torunumu çıkardılar" diye konuştu.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

“20 bin konutun tamamı bu yılın ortasında teslim edilecek”

Başta depremde yakınlarını kaybeden ve enkaz altından kurtarılanlar dahil olmak üzere tüm depremzedelerin yaralarını sarmak için devlet millet elbirliğiyle kentte birçok çalışma yapıldı. Konteyner kentlerin kurularak bin 600 ailenin barınma ihtiyacını karşılayan devlet kurumları, kalıcı konutları da tamamlamak için çalışmasını sürdürüyor. Şu ana kadar 3 bin konutun yapılıp teslim edildiği kentte, 1 ay içinde 5 bin konutu teslim etmeyi, yılın ortasına kadar da kalan 12 bin konutu bitirip ailelere vermeyi planlıyor.
Devletin 24 Ocak Elazığ depreminden sonra kente 7 milyar TL’lik bir nakdi yardım aktardığını vurgulayan Vali Erkaya Yırık, "Allah devletimize zeval vermesin. Vatandaşlar, yapılan desteği her zaman karşılığını gösterdi ve memnun oldu. Bilindiği üzere şu aşamaya kadar 20 bin konut inşaatı başlamıştı ve inşaatlar devam ediyor. Bu süreçte Yazıkonak, Bızmışen, Karşıyaka, Mustafapaşa, Abdullahpaşa, Aksaray ve Gümüşkavak’ta biten konutları vatandaşlarımıza kura çekmek suretiyle belirlemiş olduk. Vatandaşlarımızın çoğu bu kura çekimi sonrasında anahtarlarını teslim alarak konutlarına yerleşti. Hatta ziyaret de ettik, vatandaşlarımız yeni yapılan bu konutlardan son derece memnun. Dolayısıyla vatandaşlarımız görüştüğümüzde zaman zaman konutların eski konutlardan çok daha mukavemetli, konforlu ve çevre düzenlemesiyle birlikte gayet keyif alınacak bir mekana kavuştuklarını ifade ettiler. 3 bin civarında konutu kura ile belirledik ve vatandaşlarımıza teslim ettik. Bir ay dolmadan bu sayının 8 bine ulaşmasını bekliyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapmış olduğumuz görüşmede TOKİ, bu konutların tamamını zannediyorum 2021 ortasından sonra teslim etmeye başlayacak” dedi.

Elazığ depreminin 1. yılı: Yaralar sarılıyor, acılar unutulmuyor

Halil ibrahim Varlı-Kamil Can Kılıç - Hamdin Kılıç - Rıdvan Yeşilırmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’in barajlarında su seviyesi düştü İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir’in içme suyu ihtiyacını sağlayan Tahtalı, Gördes ve Balçova barajlarındaki su seviyelerinin önceki yıllara oranla düşmesine rağmen kısa vadede kentte bir susuzluk tehdidi bulunmadığını açıkladı. İZSU Genel Müdürlüğü, kentin su ihtiyacının yarıya yakınını karşılayan Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki güncel doluluk oranlarını açıkladı. Doluluk seviyesi Tahtalı Barajı’nda yüzde 31, Balçova Barajı’nda yüzde 76, Gördes Barajı’nda ise yüzde 13 olarak kayıtlara geçti. 3 barajdaki toplam su miktarı ise 188 milyon metreküp oldu. Bu üç önemli kaynağın dışında kente su sağlayan Ürkmez Barajı yüzde 43, Güzelhisar Barajı yüzde 86 ve Kutlu Aktaş Barajı ise yüzde 41 doluluk oranına sahip. Tahtalı’da 2008’den beri en düşük seviye Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki su miktarının İzmir’in yaklaşık 8 aylık su ihtiyacını karşılayacağı bildirildi. İZSU yetkilileri Tahtalı Barajı’nda 2008 yılından bu yana en düşük su seviyesinin gözlendiğini belirtirken, su seviyesindeki düşüşün azalan yağışlardan kaynaklandığı vurgulandı. Açıklamada İZSU’nun kente kesintisiz içme suyu sağlamaya yönelik çalışmalarının devam ettiği ifade edilirken, “Barajlarımızda hiç yağış olmasa bile yıl sonuna kadar yetecek su mevcut; ayrıca yer üstü su kaynaklarının yanında kentimizin yer altı su kaynaklarından da faydalanıyoruz. Ancak uzun vadede yaşanabilecek susuzluk tehdidine karşı suyun tasarruflu kullanılması tüm toplumumuz açısından büyük önem taşıyor” denildi.
İstanbul Cam döşemesinin altında sergilenen eserlerle adeta müze olan Koca Mustafa Paşa Camii ibadete açılıyor Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının 2021 yılında başlanılan restorasyonunda sona gelindi. Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler keşfedilen caminin zemini camla döşenerek adeta müzeye çevrildi. Yarın ibadete açılacak olan 965 yıllık caminin son hali ise havadan görüntülendi. Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapı Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2021 yılında restore edilmeye başlandı. Tarihi camide sürdürülen çalışmalar esnasında hem Bizans hem de Osmanlı Cihan Devleti dönemlerinin özenle korunduğu görüldü. Yapının içi, bir metre kadar toprakla doldurulduğu için katmanda yapılan kazılarda, Bizans devrinin özgün kotuna inilerek zeminde zengin bir döşeme mozaiğiyle karşılaşıldı. Restorasyon çalışmaları çerçevesinde Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı fresklerin keşfedildiği yapının zemini camla kaplanarak adeta müzeye çevrildi. Halısı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkan cam zeminin altına döşenen ışıklandırma sistemiyle, Bizans ve Osmanlı tarihine ışık tutan eserler sergileniyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret noktaları arasında yer alan cami, Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle halk arasında Hazreti Cabir Camii adıyla da biliniyor. Restorasyonda depreme karşı da güçlendirilen 965 yıllık tarihi cami yarın ikindi namazının ardından ibadete açılacak. Öte yandan, restorasyonu tamamlanan tarihi camiinin son hali havadan görüntülendi. “Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular sergilenecek” Hz. Cabir Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, “Hz. Cabir Camii diğer adıyla Atik Mustafa Paşa Camii 1059 yılında bir manastır yapısı olarak inşa edildi. Sultan 2. Bayezid’in sadrazamlarından Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrildi. Hz. Cabir Camii, içerisinde İstanbul kuşatması için gelen Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle Hz. Cabir Camii olarak da bilinmektedir. Yaklaşık bin yıldır ayakta duran bu yapı tarihsel süreçte birçok deprem ve yangına maruz kaldı. 1509 depreminde bir hasar aldığını kaynaklardan öğrenebiliyoruz. 1792 yılındaki Balat yangınında ve küçük kıyamet olarak adlandırılan İstanbul depreminde bir hasar aldı. Bu depremde minaresi yıkıldı, kubbesi de tahribata uğradı. Yıkılan eski minare yerine kesme taştan bir minare inşa edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Hz. Cabir Camii’nin rölöve ve restitüsyon projelerini 2018 yılında Koruma Kurulu’na onaylattık. 2021 yılında ise restorasyon çalışmalarına başladık. Öncelikle araştırma kazıları ve raspa çalışmaları yaptık. Bu yapı içerisinde 1 metreye kadar kazı yapıldı ve 1 metre sonunda yapının ilk dönemine ait opus sectila ismiyle biline döşeme bulundu. Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular, seramik ve mozaik parçaları, Osmanlı dönemine ait özgün şeşhaneler gibi restorasyonda çıkmış eserler sergilenecek. Halı kaldırıldığında ziyaretçiler bu görüntüyle karşılaşacaklar” dedi. “Restorasyonda depreme karşı yapı güçlendirildi” Restorasyonu tamamlanan Hz. Cabir Camii’nde yapılan çalışmaları anlatan Feyyaz Fidan, “Yapının iç ve dış bedeninde raspa yapıldı. Eski onarımlarda yapılmış çimento esaslı sıvalar raspa edildi ve iç yüzeylerde freski sıvalara rastlandı. Freski sıvalar ve ’opus sectila’ belgelemesiyle, konservasyonu yapıldı. Bilim Kurulu kararı doğrultusunda yapının katmanlarının gösterilmesi adına harim içerisinde çelik konstrüksiyon ve üzerine cam bir döşeme yapıldı. Caminin iç tezyinatı hakkında bilgi vermek gerekirse, bitkisel kalem işleriyle süslenmiş bir yapıdır. Ve restorasyonda kalem işlerinin ihyası tamamlandı. Dış cephede özgün harç terkibine uygun derz yapıldı. Bu restorasyonda depreme karşı da yapı güçlendirildi. Enjeksiyon imalatı yapıldı. Minaresi şerefe kotuna kadar söküldü ve özgün tekniğinde tamamlandı. Kubbe üst örtüsü kurşunları yenilendi. Kirpi saçak imalatları yapıldı. İçlik, dışıklar, tüm kapılar, pencereler özgün malzeme cins ve boyutunda yenilendi. Özgün türbe kapısı ve Mahmud Güneşi fümigasyon işleri yapıldı. Hz. Cabir Camii’nin restorasyonunu en kısa sürede tamamlayarak ibadete açılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.