POLİTİKA - 05 Eylül 2014 Cuma 15:03

En uzun süre görev yapan başbakan: Recep Tayyip Erdoğan

A
A
A
En uzun süre görev yapan başbakan: Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca toplam 26 ayrı isim başbakanlık görevinde bulundu.

Çok partili sistemin hayata geçmesiyle kesintisiz olarak 11 yıl 17 gün süreyle en uzun başbakanlık görevini gerçekleştiren isim 12’inci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu. Tek partili hayatta kesintisiz olarak, 12 yılı aşkın süreyle başbakanlık görevinde kalan İsmet İnönü’den sonra çok partili siyasi hayatta, 11 yıl 17 günlük süre zarfı içerisinde üst üste 3 defa hükümet kurup aralıksız olarak bakanlar kuruluna başkanlık yapmayı başaran tek isim Recep Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan, çok partili hayatta 10 yıl 5 gün süreyle görevde kalan Adnan Menderes’in rekorunu kırmış oldu. Erdoğan’ın uzun yıllar başbakanlık görevinde bulunması ise, cumhurbaşkanlığı görevine başlamasına rağmen insanlar arasında kendisine halen başbakan olarak hitap edilmesine neden oluyor.

ERDOĞAN, ÜST ÜSTE SEÇİM KAZANDI
Erdoğan, 14 Mart 2003 yılında Abdullah Gül’den devraldığı görevle, Türkiye Cumhuriyeti’nin 25’inci başbakanı olarak görevine başladı. 22 Temmuz 2007’de gerçekleştirilen erken seçimler sonrası bir kez daha hükümeti kuran Erdoğan, 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan seçimde ise, Türkiye’de 34 yıl aradan sonra zamanında yapılan ilk genel seçimle, başbakanlık görevine devam etti.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE 26 İSİM BAŞBAKANLIK YAPTI
Türkiye Cumhuriyet siyasi tarihi boyunca başbakanlık yapan isimler ve görev süreleri ise şu şekilde:

"1’inci Başbakan İsmet İnönü; tek partili dönemde 17 yıl 11 ay 20 gün görevde kalan İnönü, 30 Kasım 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı oldu. 1923 yılında başlayan bu görev süresi, 1937 yılının Şubat ayında son buldu. 17 yıllık başbakanlık görevini gerçekleştiren İnönü, 1923 yılından 1937 yılına kadar kesintisiz olarak 12 yıl 7 ay 28 gün görevde kaldı. Askeri darbe sonrası 20 Kasım 1961’de yeniden hükümeti kurdu ve 1965 Şubat’ına kadar bu görevini devam ettirdi.

2’inci Başbakan Ali Fethi Okyar; Tek partili dönemde, 21 Kasım 1924’te,İsmet İnönü’den görevi devralan Okyar, 6 Mart 1925’e kadar kısa süreli olarak başbakanlık görevini sürdürmüştür.

3’üncü Başbakan Celal Bayar; 1 Kasım 1937’de İnönü’den görevi devralan Bayar, 1939 yılının Ocak ayına kadar görevine başladı.

4’üncü Başbakan Refik Saydam; 25 Ocak 1939 yılında Bayar’dan görevi devralıp, 1942 Temmuz ayına kadar devam ettirdi.

5’inci Başbakan Şükrü Saraçoğlu; 1942 yılında göreve başlayan Saraçoğlu 1946 yılının Ağustos ayına kadar görevine devam etti.

6’ıncı Başbakan Recep Peker; Saraçoğlu’ndan görevi devralan Peker, , Ağustos 1946’dan Eylül 1947’ye kadar görevine devam etti.

7’inci Başbakan Hasan Saka; Eylül 1947 yılında göreve başlayan Saka, Ocak 1949’a kadar görevine devam etti.

8’inci Başbakan, Şemsettin Günaltay; Ocak 1949’da göreve başlayan Günaltay, 1950’i Mayıs’ına kadar görevine devam etti.

9’uncu Başbakan Adnan Menderes; Çok partili dönemin ilk başbakanı olan Menderes, 1950 Mayıs’ında başladığı görevi 1960 Mayıs’ına sürdürdüğü görevi askeri darbeyle son buldu. Cumhuriyet tarihinin kesintisiz en uzun süre başbakanlık görevini gerçekleştiren 3’üncü başbakanı olma unvanını kazandı.

10’uncu Başbakan Cemal Gürsel; 1960 Mayıs’ında başladığı görevi 1961 Ekim ayında son buldu.

11’inci Başbakan Suat Hayri Ürgüplü; 1965 Şubat’ında İsmet İnönü’den devraldığı başbakanlık görevini, 1965 Ekim ayına adar sürdürdü.

12’inci Başbakan Süleyman Demirel; 1965 yılının Ekim ayında devraldığı görevi 1971 yılının Mart ayına kadar başbakanlık görevine devam ettirdi. Aralıklarla hükümeti kurup bakanlık kuruluna başkanlık yapan Demirel, toplam 10 yıl 4 ay 29 gün başbakanlık görevinde bulundu.

13’üncü Başbakan, Nihat Erim; Demirel’den devraldığı görevi 1972 Nisan ayına kadar sürdürdü.

14’üncü Başbakan, Ferit Melen; 1972 yılının Nisan ayında başladığı görevini 1973 Nisan ayına kadar sürdürdü.

15’inci Başbakan Naim Talu; 1973 yılında başladığı başbakanlık görevi, 1974 yılının Ocak ayına kadar devam etti.

16’ıncı Başbakan Bülent Ecevit; 1974 yılında başladığı başbakanlık görevine aralıklarla, 2002 yılının kasım ayına kadar devam etti. Bu süre zarfı içerisinde toplamda 6 yıl 7 ay 6 gün başbakanlık yapmıştır.

17’inci Başbakan Şadi Irmak; 1974 Kasım ayında göreve başlayan Irmak, 1975 Mart ayına kadar görevine devam etti.

18’inci Başbakan Bülend Uslu; 1980 yılında askeri darbe sonucu başlayan başkanlık görevi 1983 yılında son buldu.

19’uncu Başbakan Turgut Özal; 1983 yılında göreve başlayan Özal, 1989 Ekim ayına kadar görevini sürdürdü.

20’inci Başbakan Yıldırım Akbulut; 1989 yılının Kasım ayında başladığı görevine 1991 yılının haziran ayına kadar devam etti.

21’inci Başbakan Mesut Yılmaz; 1991 yılının Haziran ayında başladığı görevi 1991 yılının kasım ayında son buldu.

22’inci Başbakan Tansu Çiller; 1993 yılında başbakanlık görevine vekaleten bakan Erdal İnönü’den görevi devralan Çiller, 1996 yılının Mart ayına kadar görevini sürdürdü.

23’üncü Başbakan Necmettin Erbakan; 1996 Haziran ayında başlayan görevi 1997 yılının Haziran ayına kadar devam etti.

24’üncü Başbakan Abdullah Gül; 2002 yılının Kasım ayında Ecevit’ten aldığı görevi 2003 yılının Mart ayına kadar devam ettirdi.

25’inci Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; 14 Mart 2003 yılında Abdullah Gül’den aldığı görevi 2014 yılının Ağustos Ayına kadar sürdürerek, Türkiye’nin kesintisiz olarak en uzun süre başbakanlık yapan ismi oldu.

26’ıncı Başbakan Ahmet Davutoğlu; 28 Ağustos 2014’te, Türkiye’nin seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’dan aldığı göreve devam etmektedir".
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Eski kız arkadaşının evinin önünde bıçaklanarak öldürülen gencin davada KGYS kayıtları yeniden incelenecek Antalya’da 26 yaşındaki Seyit Muhammet Talay’ın, eski kız arkadaşının evinin önünde çıkan tartışmada bıçaklanarak hayatını kaybetmesine ilişkin biri tutuklu 4 sanığın yargılandığı davada mahkeme, olay yeri çevresindeki KGYS (Kent Güvenlik Yönetimi Sistemi) kayıtlarının yeniden incelenmesine ve iki tanığın dinlenmesine karar verdi. Tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Olay, 25 Aralık 2024’te Antalya’nın Aksu ilçesi Pınarlı Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Seyit Muhammet Talay (26), bir süre önce ayrıldığı kız arkadaşı A.S.’nin (23) evinin yakınında aracında bekledi. Durumu fark eden A.S.’nin babası Ömer S. ve yakınları, Talay’ın yanına gelerek tartışmaya başladı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine Talay, karnından bıçaklandı. Ağır yaralanan Talay, kaldırıldığı Kepez Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Baba tutuklandı, diğer sanıklar serbest bırakıldı Olayın ardından baba Ömer S. ile kızları A.S. ve D.S. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ömer S. tutuklanırken, A.S. ve D.S. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Sanıklar hakkında ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla iddianame düzenlendi. İddianamede, sanıkların birlikte hareket ettikleri, maktul yaralı haldeyken de saldırının devam ettiği belirtildi. Cep telefonu görüntüleri duruşmada izlendi Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın altıncı celsesinde, tutuksuz sanık A.S. tarafından bir önceki celsede polis merkezine sunulan CD mahkeme heyetince izlendi. Görüntülerde, olayın başlangıcında taraflar arasında geçen tartışma yer aldı. Sanık tarafın, maktule "Evin önünden geçme" şeklinde uyarılarda bulunduğu, tartışmanın karşılıklı sözlü atışmaya dönüştüğü, maktulün ise "Kimseyi rahatsız etmiyorum, caddeden geçiyorum" dediği anlar kayıtlara yansıdı. Bir önceki celsede talep edilen bazı kamera görüntülerinin ise bulunamadığı, HTS kayıtlarında sanık ile bir tanık arasında telefon görüşmeleri tespit edildiği mahkeme heyetince bildirildi. Aileden "tasarlanmış" iddiası Mahkemede dinlenen baba Ramazan Talay, olayın planlı olduğunu öne sürerek, 112 kayıtlarının ve HTS dökümlerinin ayrıntılı şekilde incelenmesini istedi. Anne Sevim Talay ise duruşmayı gözyaşları içinde izledi. Oğlunun öldürüldüğünü ve saldırının bilinçli şekilde gerçekleştirildiğini savunan Talay, "S.G. bıçağın getirilip babasına verilmesini kahvelerde anlatmış, çocuğu gözümün önünde parçaladılar demiş, benim çocuğum öldürüldü, parçalandı" dedi. Maktulün kardeşi Arif T. de olay yerinde çok sayıda kamera bulunduğunu belirterek, KGYS kayıtlarının neden dosyaya girmediğini sordu. Katılan vekilleri yeni tanık talep etti Katılan avukatları, olay sırasında Fatma G. isimli kişinin korktuğu için yeterli ifade veremediğini belirterek, bu kişinin olay anında görüntülü konuştuğu Tuğba isimli şahsın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Ayrıca Kubilay isimli kişiyle yapılan bazı konuşmaların da araştırılması istendi. Tutuklu sanık: "Tahliyemi istiyorum" Savunması alınan tutuklu sanık Ömer S., olay yerindeki sıralamanın HTS kayıtlarıyla sabit olduğunu savunarak, sağlık sorunlarını gerekçe gösterip tahliye talebinde bulundu. Tutuksuz sanıklar A.S., D.S. ve S.T. ise suçlamaları kabul etmedi. Mahkemeden ara karar Mahkeme heyeti, katılan vekilleri tarafından sunulan çevrede KGYS bulunduğuna ilişkin fotoğraflar doğrultusunda olay yeri çevresindeki kamera kayıtlarının yeniden araştırılmasına, talep edilen iki tanığın dinlenmesine ve tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Ankara Bakan Göktaş: "Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, dünyanın değişim süreci içinde olduğunu dile getirerek, "Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir, gerçek ihtiyaçları doğru tespit eden ve yapıcı önerilerle sürece katkı sunmanızdır" dedi. Bilim Kurulu Toplantısı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Ankara Hakimevi’nde düzenlenen programda konuşan Göktaş, aile ve sosyal hizmetler alanının sadece bugünün ihtiyaçlarını karşılayan bir kamu hizmeti olmadığını, aynı zamanda toplumun yarınlarını inşa eden stratejik bir sorumluluk alanı olduğunu söyleyerek, "Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu sosyal devlet olma vizyonu da bu anlayışın bir tezahürüdür. Bu vizyon doğrultusunda, 86 milyon vatandaşımızın her birine dokunan, kimseyi geride bırakmayan sosyal hizmet politikalarını hayata geçiriyoruz. Çünkü kadını, çocuğu, aileyi, yaşlıyı, engelliyi ve ihtiyaç sahiplerini merkeze alan her politika; toplumsal dayanıklılığın artmasına ve sosyal yapının güçlenmesine doğrudan etki eder. Bu nedenle Bakanlık olarak yürüttüğümüz her çalışmanın bilime dayanmasını son derece kıymetli görüyoruz" şeklinde konuştu. Bilim Kurulunu sosyal politika alanında attıkları her adımda verinin gücünü ve akademik birikimin yol göstericiliğini esas alarak hayata geçirdiklerini belirten Göktaş, "Amacımız; sahadan gelen tecrübeyi akademik bilgiyle, uygulamayı bilimsel analizle, sosyal gerçekliği ise uzun vadeli bir vizyonla buluşturmak. Çünkü biliyoruz ki güçlü sosyal politikalar ancak disiplinler arası bir perspektifle ve ortak akılla üretilebilir. Bu anlayış, sosyal politikalarımızın kapsayıcı ve etkili bir yapıya kavuşmasının en temel dayanağıdır" ifadelerini kullandı. "Bilim, tüm politika alanlarımızda yol gösteriyor, uygulamalarımıza yön veriyor" Göktaş, bilimin tüm politika alanlarında yol gösterici olduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün aile politikalarımızı bu anlayışla toplumsal değişimi doğru okuyan, geleceği öngören ve kalıcı etki oluşturan bir vizyonla şekilleniyor. Kadın çalışmalarımızı, kadının sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda güçlenmesini esas alan bir çerçevede ele alıyoruz. Çocuk hizmetlerimizde erken müdahaleyi önceleyen, koruyucu sosyal politikalarımızı bilimsel temele dayalı şekilde yürütüyoruz. Yaşlı ve engelli hizmetlerimizi ise güncel ihtiyaçlara ve şartlara uygun biçimde geliştirebilmek için bilimsel araştırmaları temel referans kaynağımız. Yani bilim, tüm politika alanlarımızda yol gösteriyor, karar alma süreçlerimizi besliyor ve uygulamalarımıza yön veriyor." Bakan Göktaş, dünyanın değişim süreci içinde olduğunu dile getirerek, "Bugün dünyada aile yapıları değişiyor, demografik dengeler dönüşüyor, dijitalleşme sosyal ilişkileri yeniden şekillendiriyor. Çocuklarımız yeni fırsatlarla birlikte yeni risklerle karşı karşıya kalıyor. Yaşlanan nüfus bakım hizmetlerinde yeni modelleri zorunlu kılıyor. Bu süreçte kadınların güçlenmesi, sosyal politikalarımızın hem merkezinde hem de kalıcı etki oluşturmasının anahtarı olarak öne çıkmaktadır. Tüm bu dönüşüm karşısında klasik çözümlerle yetinmenin mümkün olmadığını hep birlikte görüyoruz. İşte bu noktada Bilim Kurulumuzun rehberliği bizim için yol gösterici olacaktır" açıklamasında bulundu. "Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir" Bilim Kurulu Toplantısı’nda ele alınacak konulara ilişkin bilgi veren Göktaş, şu ifadeleri kullandı: "Bugün sosyal politikalarımızı ve hizmetlerimizi çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alacağız. Dijitalleşme, demografik dönüşüm, sosyal riskler ve koruyucu-önleyici politikalar konuları alanında sunacağınız katkıları son derece önemli. Özellikle vurgulamak isterim ki bizler sahadan gelen ihtiyaçları görüyoruz, sizler ise bu ihtiyaçlara bilimsel perspektiften ışık tutuyorsunuz. Bu iki alanın buluşması, Bakanlığımızın politika kalitesini yükselten en önemli unsurdur. Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir, gerçek ihtiyaçları doğru tespit eden ve yapıcı önerilerle sürece katkı sunmanızdır. Üniversitelerimizle birlikte bilgiyi sahaya yansıtan sonuçlara dönüştürecek ortak çalışmalar yürütmek istiyoruz. Bölgesel farklılıkları gözeten analiz ve araştırmalarla her bölgenin kendi ihtiyacına karşılık gelen politikalar üretmeyi hedefliyoruz. Bu süreçte sizlerin birikimiyle mevcut politikalarımızı daha güçlü ve daha etkili bir zemine taşımayı önemsiyoruz."
Denizli Denizli’de vergi dairesi ağı tamamlandı Denizli Defterdarlığı tarafından mükellef hizmetlerinde yerinden yönetim anlayışını güçlendirmek amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, il genelinde tüm ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğü kuruluşları tamamlandı. Bayramyeri Vergi Dairesinin faaliyete geçirilmesiyle birlikte Denizli merkezdeki vergi dairesi sayısı 4’e yükselmiş oldu. Denizli Defterdarlığı; tüm ilçelerde vergi dairesi müdürlükleri kuruluşlarını tamamladı. Merkezde ise, Bayramyeri Vergi Dairesi açıldı. Yeni kurulan vergi daireleriyle birlikte vergi işlemlerinin daha etkin yürütülmesi ve vatandaşlara yerinde hizmet sunulması mümkün hale geldi. Merkezde Vergi Dairesi sayısı 4’e çıktı Denizli merkezde bugüne kadar Pamukkale, Saraylar ve Gökpınar Vergi Daireleri hizmet veriyordu. Yapılan yeni düzenleme kapsamında Bayramyeri Vergi Dairesi merkezde kurularak hizmete açıldı. Böylece Denizli merkezde vergi dairesi sayısı 4’e çıktı. Bayramyeri Vergi Dairesi’nin Beyağaç ve Baklan ilçelerine hizmet vereceği açıklandı. Beyağaç ve Baklan ilçeleri için vatandaşların vergisel işlemlerinin merkezden daha etkin ve kaliteli şekilde yürütülmesinin hedeflendiği ifade edildi. Defterdarlık tarafından yapılan açıklamaya göre son olarak; Çardak, Bozkurt, Güney ve Bekilli ilçelerinde yeni Vergi Dairesi Müdürlükleri kuruldu. Bu kuruluşlarla birlikte Denizli’nin tüm ilçelerinde vergi dairesi yapılanması tamamlanmış oldu. "Denizli’mize hayırlı olmasını diliyorum" Denizli Defterdarı Mustafa Özdemirci, il genelinde vergi dairesi müdürlüğü kuruluşlarının tamamlandığını belirterek; "Denizli’nin tüm ilçelerini kapsayan Vergi Dairesi Müdürlüklerimizin hizmete başlamasıyla birlikte vatandaşlarımızın vergi işlemlerini daha hızlı, etkin ve yerinde yapabilmeleri mümkün hale gelecek. Vergi Dairesi Müdürlüklerimizin ilçelerimize ve mükelleflerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
İstanbul Haliç’ten 33 kilogram olta kurşunu çıkarıldı İstanbul’da deniz ekosistemimin korunmasına yönelik Haliç bölgesinde belirlenen koordinatlarda deniz dibi temizlik ve farkındalık çalışması gerçekleştirildi. İstanbul Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, "Dalgıçlarımızın yapmış olduğu dalış neticesinde şu ana kadar 33 kilogram kurşunu denizden çıkarmış olduk" dedi. İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce Sucul Biyoçeşitliliğin Korunması ve Geliştirilmesi projesi kapsamında Haliç bölgesinde belirlenen koordinatlarda deniz dibi temizlik ve farkındalık çalışması gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşması yapan Tarım ve Orman İl Müdürü Suat Parıldar, sucul biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi projesi kapsamında örnek bir farkındalık projesini Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ile beraber özellikle olta balıkçılığının çok yoğun yapıldığı Haliç’te organize edildiğini söyledi. "33 kilogram kurşunu denizden çıkarmış olduk" Suat Parıldar, "Olta balıkçılığında herhangi bir sebeple kopan kurşunlar, deniz dibinde toplanıyor ve denizin tuzlu suyu ile beraber zaman içerisinde korozyona uğrayarak hem balıklar açısından hem de insanlar için ağır metal konusunda tehlike arz ediyor. Biz de hem balıkçılarımızı ve oltacılarımızı bu konuda bilinçlendirmek hem de denizlerimizin temizliğini sağlamak adına bu farkındalık çalışmasını organize ettik. Dalgıçlarımızın yapmış olduğu dalış neticesinde şu ana kadar 33 kilogram kurşunu denizden çıkarmış olduk. 5-9 Aralık tarihinden ise dalgıçlarımız toplam 25 kilogram kurşunu denizden çıkarmıştı. Biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi adına ise daha önce hayalet ağların denizden temizlenmesi projesini yürütmüştük" diye konuştu. "450 bin metrekarelik hayalet ağları denizden uzaklaştırdık" 2025 yılında 450 bin metrekarelik hayalet ağların denizden uzaklaştırıldığını ifade eden Parıldar, "Tarım ve Orman İstanbul İl Müdürlüğü olarak 5,3 milyon metrekare alanı taradık. Bu taramış olduğumuz alandan da 2025 yılının sonuna kadar yaklaşık 450 bin metrekarelik hayalet ağları denizden uzaklaştırdık. İç sularımız ile beraber taramış olduğumuz alan toplam 6,3 milyon metrekaredir. Denizlerden çıkarmış olduğumuz hayalet ağları atık halde bırakmayarak bununla ilgili çeşitli geri dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Amacımız dün olduğu gibi denizlerimizin cömertliğinin bugün de devam etmesi sürdürülebilirliğin sağlanabilmesidir" şeklinde konuştu. "25 milyonu aşkın destekleme ödemesini balıkçılarımıza buluşturduk" Konuşmasına devam eden Parıldar, "İstanbul su ürünleri açısında çok kıymetli bir yer, 660 kilometrenin üzerinde bir kıyı şeridimiz, 48 balıkçı barınağımız 2 bin 19 balıkçı gemimiz ve 18 bini aşkın ticari ruhsatlı balıkçı ile beraber avcılıkta önemli bir konuma sahip. Bakanlığımızın destekleme politikaları çerçevesinde özellikle kıyı balıkçılığının kayıt altına alınması kapsamında bin 400’ü aşkın balıkçımıza 2025 yılında 12.6 milyon destekleme ile birlikte toplamda 25 milyonu aşkın destekleme ödemesini balıkçılarımıza buluşturduk" ifadelerini kullandı. Etkinliğe katılan İstanbul Vali Yardımcısı Cengiz Karabulut, "Sucul biyoçeşitliliğin korunması adına önemli bir çalışma yapıyoruz. Son yıllarda artan iklim değişikliğinden kaynaklanan su ve çevre kirliliği denizlerimizi, göllerimizi ve su kaynaklarımızı olumsuz etkilemekte, bu anlamda bizler de kamuoyunda toplumsal bir farkındalık oluşturmak açısından bu projeyi hayata geçirdik" dedi. Karabulut ayrıca, Galata bölgesinin balıkçılık konusunda sembol bir yer olduğu için projeyi buradan başlatmayı uygun gördüklerini ifade etti. Etkinlik su altı tarama dalgıç ekiplerinin deniz dibinde olta kurşunlarını çıkarması ile sona erdi.