GÜNDEM - 27 Şubat 2023 Pazartesi 15:40

Enkaz altından 13'üncü saatte çıkarılan Hatice ile kurtarma ekibinin duygusal buluşması

A
A
A
Enkaz altından 13'üncü saatte çıkarılan Hatice ile kurtarma ekibinin duygusal buluşması

Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde depremin 13'üncü saatinde enkaz altından kurtarılan 23 yaşındaki Hatice Töremen, kendisini ve 2,5 yaşındaki kızı Hilal'i sağ salim kurtaran ekiple hastane odasında buluştu. Duygusal anların yaşandığı buluşma sonrası Hatice Töremen ile kurtarma ekibinden Serkan Emre o anları ilk kez anlattı.

Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7’lik depremin en ciddi yıkıma yol açtığı noktalardan biri de Gaziantep’in Nurdağı ilçesi oldu. Depremin vurduğu Nurdağı’nda ilçe emniyet müdürlüğü lojmanları da yıkıldı. Yaşanan yıkımın ardından görevde olan Polis Memuru Serhat Töremen’in eşi Hatice (23) ile 2,5 yaşındaki kızı Hilal de enkaz altında kaldı.

Hilal 5. saatte, annesi Hatice 13. saatte kurtarıldı

Enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki Hilal, ANDA arama kurtarma ekibine bağlı Serkan Emre öncülüğünde gönüllüler tarafından yapılan çalışmaların ardından depremin 5. saatinde enkaz altından sağ salim kurtarılırken, annesi Hatice ise afetin 13. saatinde enkaz yığınlarının arasından yaralı olarak kurtarıldı. Enkaz altından kurtarılan küçük Hilal taburcu olurken, hastanede tedavisi devam eden annesini Hatice'yi ANDA Arama Kurtarma ekibinden Serkan Emre ve beraberindeki ekip ziyaret etti.

“Tavanın çöktüğünü zannettim, hatta eşim neden balkondan bizi kurtarmıyor diye düşündüm”

Asrın felaketi sonrası 13'üncü saatte kurtarılan Hatice Töremen, ilk anda deprem olduğunu anlamadığını ve evinin tavanın çöktüğünü düşündüğünü ifade ederek, “Ev sarsılmadan hemen çöktü. O an sadece kızımı yanıma aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında da dolap ayağıma düşmüş ve tavan üzerimize çökmüş. Ondan sonrasını da çok hatırlamıyorum. Ben evin değil tavanın çöktüğünü zannediyordum. Hatta eşim neden balkondan gelip bizi kurtarmıyor, tavanı üzerimizden kaldırmıyor diye düşünüyordum. Yani evin yıkıldığını zannetmiyordum” dedi.

“Sesim duyulmayınca ümidimi kestim ve şehadet getirmeye başladım”

Deprem anında 2,5 yaşındaki kızı Hilal ile birlikte olduklarını ifade eden ve enkaz altında yaşadıklarını çok hatırlamadığını belirten Töremen, “Kızımla beraberdim. Kızım 5. saatte ben ise 13. saatte kurtarıldım. Eşim öyle diyor ama bana öyle gelmedi. Ben daha kısa olduğunu düşündüm. Enkaz altında yaşadıklarımı çok hatırlamıyorum. Sadece dışardakilerin sesi geliyordu. Ben de sürekli kendimi duyurmak için ses verdim ama ilk zamanlar duyulmadı. Sesim duyulmayınca bir süre ümidimi kestim ve şehadet falan getirmeye başladım ama sonrasında çok şükür sesim duyuldu” ifadelerine yer verdi.

“Kızım enkaz altında 2 kez uyanıp babasını sordu”

Enkaz altında kızıyla yaşadığı anları ve aralarında geçen diyaloğu anlatan Hatice Töremen, “Kızım normalde o dar yerde çok duramazdı ama Allah yardım etti bize. Kızım o süreçte iki kez uyandı ve ‘anne babam nerede’ falan dedi, ben de ‘gelecek’ dedim ve sonra geri uyudu” ifadelerini kullandı.

Enkaz altından 13'üncü saatte çıkarılan Hatice ile kurtarma ekibinin duygusal buluşması

“Önce kızım, sonra ben kurtarıldım, evin halini görünce çok kötü oldum”

Kızının ve kendisinin kurtarılma anlarını anlatan Hatice Töremen, “İlk önce kızım kurtarıldı. O kurtarılınca ben çok sevindim. Sonrasında da ben kurtarıldım ama acıdan pek bir şey hissetmiyordum. Sadece çıktıktan sonra evin halini görünce çok kötü oldum. Ev yerle bir olmuştu ve ben o kadar kötü bir durum beklemiyordum. Beni kurtaran Serkan ağabey ve ekinin çok yardımı oldu gerçekten” dedi.

“Enkaz altındayken artçı sarsıntılarla yaşanan paniği duyuyorduk”

Enkaz altındayken yaşanan artçı depremleri de hissettiklerini ve enkaz üstünde yaşanan paniği duyduklarını söyleyen Hatice Töremen, arama kurtarma ekibinden Serkan Emre ile aralarında geçen diyaloğu da anlatarak, “Ben enkaz altındayken bir kere sarsıntı oldu ve herkesin ‘koşun’ diye bağrışmasını duydum. Ama Serkan ağabeyden Allah razı olsun. Bizi hiç bırakmadı. Çünkü o an bile ‘ben buradayım abla, gitmedim’ dedi. Sonrasında da kızımdan sonra beni enkazdan kurtardı” ifadelerini kullandı.

“Önce küçük Hilal’i, sonra annesini çıkardık, bu duygunun tarifi imkansız”

Önce 2,5 yaşındaki Hilal’i ve sonrasında da annesi Hatice Töremen’i kurtaran ekibin başındaki Serkan Emre ise o anları ilk kez anlattı. Deprem sonrası Osmaniye’ye görevlendirildiklerini ancak yol tıkalı olduğu için Nurdağı’nda arama kurtarma çalışmalarına katıldıklarını ifade eden Serken Emre, “Deprem olunca biz Kayseri AFAD tarafından Osmaniye’de görevlendirildik ama Nurdağı’na geldikten sonra yollar 45 kilometre boyunca tıkalı olduğu için Osmaniye’ye geçemedik. Sonrasında burada bize ilçe emniyet müdürlüğü lojmanlarının yıkıldığını söylediler. Biz de oraya gittik. Oraya gidip arama kurtarma çalışmalarına başlayınca ilk önce Hatice Töremen’in 2,5 yaşındaki kızı Hilal’i sağ salim çıkardık. Hilal’i çıkardıktan sonra kucağıma aldım ve kulağına eğilerek ‘anneni buradan almadan gitmeyeceğiz’ dedim. Hilal’i kurtardıktan 5 saat sonra da annesi Hatice kardeşimizi de takriben 13. saatte çıkardık. Bu duygunun tarifi imkansız. Hilal kızımız ile Hatice kardeşimiz ilk çıkardığımızda ağlıyordu ama şuan ikisinin de mutluluğunu gördüm. Bu bizim en büyük hediyemiz” diye konuştu.

Said Vakkas Yağcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Selendi Çayı artık temiz akacak MASKİ Genel Müdürlüğü bünyesinde inşa edilen Selendi Atık Su Arıtma Tesisinin faaliyete alınmasının ardından geçici kabul işlemleri de gerçekleştirildi. Kabul işlemi sırasında alınan giriş ve çıkış suyu numuneleri yapılan yatırımın önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü, Ege Bölgesi’nin bereketli topraklarını korumak için çalışmaya devam ediyor. Selendi ilçesinde inşa edilerek atık su arıtımına başlanan ileri biyolojik atık su arıtma tesisinin geçici kabul işlemleri de yapıldı. Tesisin faaliyete alınıp, çalıştırılmasının ardından MASKİ Genel Müdürlüğü teknik personeli, İller Bankasından gelen teknik heyet ile birlikte yapılan incelemeler sonrasında kabul işlemleri gerçekleştirdi. Tesisteki tüm üniteler incelenerek, giriş ve çıkış suyundan numune alındı. Giriş ve çıkış suyu numuneleri arasındaki fark yapılan yatırımın önemini bir kez daha ortaya koydu. “Şehrimizin geleceği için, kıymetli hemşehrilerimiz için çalışmaya devam edeceğiz” Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek de, “Geçtiğimiz günlerde Selendi Atık Su Arıtma Tesisini faaliyete aldığımızı kıymetli hemşehrilerimle paylaşmıştım. Tesisi faaliyete almamızın ardından yapılan kontrollerin sonrasında geçici kabul işlemleri de teknik personelimiz tarafından gerçekleştirildi. Atık su arıtma tesisimizi faaliyete aldığımızda şöyle demiştim: ‘Bu fotoğraflara çok iyi bakın. Burası Selendi Çayı. Arıtılmadan verilen atık su, bu güzelim çayımızı yıllardır pisletiyor, kötü kokulara ve sineklere sebep oluyordu. Faaliyete aldığımız Selendi Atık Su Arıtma Tesisi ile Selendi Çayı’nda artık bu görüntüler görülmeyecek.’ Çok kısa bir süre içerisinde tesise aldığımız ve arıtarak Selendi Çayı’na deşarj ettiğimiz suyun berraklığı bizleri çok mutlu etti. Şehrimizin geleceği için, kıymetli hemşehrilerimiz için çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ankara SGK Başkanı Kaya: “Sosyal Güvenlik Kurumumuz, dijital dönüşümle birlikte hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmıştır” Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Raci Kaya, “Ülkemizin her köşesine ulaşılabilir, adil ve kaliteli hizmet sunma misyonuyla hareket eden kurumumuz, dijital dönüşümle birlikte hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmıştır” dedi. Her yıl 13-19 Mayıs tarihleri arasında kutlanmakta olan ‘Sosyal Güvenlik Haftası’ çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) ‘Sosyal Güvenlik Haftası Buluşması’ programı düzenlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla gerçekleştirilen program çerçevesinde, toplumda sosyal güvenlik bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amaçlandı. Programda bir açılış konuşması gerçekleştiren SGK Başkanı Raci Kaya, ‘Sosyal Güvenlik Haftası’nın Türkiye’nin sosyal güvenlik alanındaki başarılarını kutlamanın yanı sıra, iş hayatında istihdamı teşvik eden unsurlarla birlikte emeklerini ortaya koyarak istikrar ve büyümeye katkıda bulunan sigortalıların önemini vurgulamak için bir fırsat oluşturduğunu söyledi. “Kurum personelimizin özverili çalışmaları bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır” Kaya, sosyal güvenlik hizmetlerinde önemli ilerlemeler kaydedildiğini ve başarılar elde edildiğini belirterek, “Kurum personelimizin özverili çalışmaları bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır. Sizler, her gün büyük bir gayretle çalışarak vatandaşlarımıza en iyi hizmeti sunmak için çaba göstermektesiniz. Burada belirtmek isterim ki, bizleri bu günlere taşıyan en büyük değer, siz değerli mesai arkadaşlarımızın fedakârca ortaya koydukları emekleridir. Bu nedenle sizlere minnettarlığımı sunuyor ve çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “Sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi, bireylerin yanı sıra iş dünyasının da refahını artırır” Sigortalıların ve işverenlerin katkıları olmadan sosyal güvenlik sisteminin tam anlamıyla işleyemeyeceğini söyleyen Kaya, “Sigortalılarımız emeklerinin karşılığını alırken, işverenlerimiz de çalışanlarına sağladıkları imkanlarla ülke ekonomisine katkıda bulunurlar. Sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi, bireylerin yanı sıra iş dünyasının da refahını artırır. İşverenlerle devlet arasındaki iş birliği, kayıtlı istihdamı teşvik eder ve iş ortamlarını geliştirir. İşletmelerin sürdürülebilirliği, ekonomik kalkınma ve sosyal refah için zaruridir. İstihdam oluşturan işletmeler, ekonominin can damarlarıdır. Bu bilinçle, işverenlerin stratejileri ve yatırımlarının, ekonomik kalkınma ve sosyal refah açısından hayati öneme sahip olduğuna inanıyoruz. İşletmelerin istikrarlı büyümesi ve istihdam oluşturma kapasitelerinin artırılması, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini sağlar. Bu vesileyle, tüm sigortalılarımıza ve işverenlerimize teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu. “Vatandaşlarımızın ve işletmelerin zamanlarını daha verimli bir şekilde kullanmalarını sağlamayı hedefliyoruz” Sosyal Güvenlik Kurumu olarak, paydaşlara daha etkili hizmet sunabilmek adına sürekli olarak hizmet kalitelerini arttırmak için çaba sarf ettiklerini söyleyen Kaya, “Bu kapsamda, teknolojik altyapımızı güçlendiriyor, dijital dönüşümün sunduğu imkanları en iyi şekilde kullanarak sigortalı ve işverenlerimize daha hızlı ve etkili hizmet sunuyoruz. Yatırımlarımızı bu yönde yapılandırarak, vatandaşlarımızın ve işletmelerin iş süreçlerini kolaylaştırmayı ve zamanlarını daha verimli bir şekilde kullanmalarını sağlamayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. “Sosyal Güvenlik Kurumumuz, dijital dönüşümle birlikte hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmıştır” Kaya, geçmişten bugüne, sosyal güvenlik alanında Türkiye’de gerçekleştirilen reformlar ve yapılan yatırımlar sayesinde, Türkiye’nin dünya çapında bir örnek haline geldiğini söyleyerek “Ülkemizin her köşesine ulaşılabilir, adil ve kaliteli hizmet sunma misyonuyla hareket eden kurumumuz, dijital dönüşümle birlikte hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmıştır. Ancak, bu başarılar elde edilirken yaşadığımız zorlu süreçleri de unutmamak gerekir. Pandemi, deprem felaketi, küresel ekonomik kriz gibi olumsuzluklarla karşı karşıya kaldık. Bu zorlu dönemlerde dahi sosyal güvenlik sistemimiz milletimizin güvenini kazanmış ve dünya ülkelerinin takdirini toplamıştır” diye konuştu. Program, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuşmasıyla devam etti.
Yozgat Kurdukları otağda Kırgız kültürünü tanıtıyorlar Afganistan’ın Pamir Yaylası’ndan 40 yıl önce göç ederek Van’ın Erciş ilçesi Ulupamir köyüne yerleşen Kırgız Türkleri, Yozgat’ın Yenifakılı ilçesinde kurdukları otağda gelenek ve göreneklerini yaşatıyor. 1980’li yıllarda zorlu doğa şartları ve hastalıklar nedeniyle Afganistan’ın Pamir Yaylası’ndan göç etmek zorunda kalan ve dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından 1982 yılında Türkiye’ye getirilen Kırgız Türkleri, Yozgat’ın Yenifakılı ilçesinde kültürlerini yaşatmaya devam ediyor. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından ilçeye yaptırılan konutlara yerleştirilen Kırgız Türkü 40 aile, gelenek ve göreneklerini yaşatıyor. Kırgız erkekleri at yetiştiriciliği ve dericilik işleriyle uğraşırken, kadınlar ise Kırgız ve Türk motifleriyle kilim dokuyup, el işi yaparak geçimlerini sağlıyor. Elektriğin, televizyon ve telefonun bulunmadığı otağda konaklama hizmeti vererek turizme katkı sağlamayı da hedefleyen Kırgız Türkleri, belediyenin verdiği destekle kurdukları ‘Kırgız Kültür Çarşı’nda da halı dokuma geleneğini yaşatıyor. Kırgızlar, besi hayvanlarının arka bacaklarında bulunan dört yüzlü kemikler ile oynadıkları ‘aşık oyunu’ geleneğini de hala yaşatıyor. Yenifakılı ilçesindeki Kırgız Türkleri bir yandan üretim yaparak geçimlerini sağlamaya çalışırken, bir yandan da geleneklerini yaşatmak için uğraş veriyor. “Kültürümüzü Türkiye’ye tanıtmaya çalışıyoruz” Yozgat’ın Yenifakılı ilçesinde Kırgız Türkleri olarak 40 ailenin yaşadığını söyleyen Yenifakılı Kırgızlar Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Gencekul Timur, “40 aile, yaklaşık 200 kişiyiz. Burada kendi kültür ve geleneklerimizi sürdürmekteyiz. Kültürümüzü, otağımızı, yaşamımızı tüm Türkiye’ye tanıtmaya çalışıyoruz. Otağ çadırımızda aksakallılarımızla oturarak istişare konularını burada çözüyoruz. Aynı zamanda halı tezgahı kurduk, burada 13 kişiye gelir kapısı oluştu ve yöresel halı dokuma işlemi devam etmektedir. At çiftliğimizi kurduk, ata binme ve okçuluk işlerini devam ettirmekteyiz. Hayvancılığı da burada sürdürüyoruz” dedi. “Hüznümüzü ve mutluluğumuzu otağda yaşarız” Hacer Atakan da, “Burada geleneklerimizi yaşatmaya devam ediyoruz. Kıyafetlerimiz, yemek kültürümüzü aynı şekilde devam ettirmeye çalışıyoruz. Bu otağda da mutlu ve hüzünlü günümüzde aksakallılar, gençler, çocuk ve yaşlı demeden hep beraber toplanırız. Burada hep beraber oluruz. Gelmek isteyen herkesi bekleriz” şeklinde konuştu. “Otağ kültürünü burada yaşatmak istiyoruz” Yenifakılı ilçesine 5 yıl önce geldiklerini söyleyen Recep Bibi Timur, “Pamir Yaylası’ndan Van Erciş’e geldik. 40 sene oldu, geleneğimizi, göreneğimizi özümüzü çok şükür bırakmadık. Yenifakılı’ya geleli de 5 yıl oldu. Burada da kültürümüzü yaşatmaya çalışıyoruz. Pamir Yaylası’nda otağda kalıyorduk. Otağ kültürünü burada da devam ettirmek istiyoruz. Kültürümüzü kaybetmek istemiyoruz. Bizden sonra da gençlerimizin kültürümüzü devam ettirmesini istiyoruz” ifadelerine yer verdi. “Halı dokuyarak aileme katkı sunuyorum” Türk motiflerini işleyerek halı dokuduğunu belirten Nüsha Bildirici, “Kırgız Türkleriyiz. Yenifakılı’da yaşıyoruz. Buraya geleli 6 sene oldu. Halı dokuyarak ailemize katkıda bulunuyoruz. Burada geleneklerimizi yaşatıyoruz. Kırgız otağımız var. Halı dokuma atölyemiz var. Burada halı motiflerini ilmek ilmek dokuyoruz” dedi.
Eskişehir Büyükerşen’in de aralarında olduğu 4 kişi hakkında iddianame hazırlandı Eskişehir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile 4 kişi hakkında, yöneticilik yaptıkları vakıf ve şirketler üzerinden güveni kötüyü kullanarak usulsüzlük yaptıkları iddiaları ile ilgili iddianame hazırlandı. İddianamede, vakıflar üzerinden milyonlarca liralık vurgun yapıldığı ifade edildi. Eskişehir Cumhuriyeti Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Büyükerşen ve 4 kişinin yönetici pozisyonlarında bulundukları vakıflar ve şirketler üzerinden hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanarak usulsüzlük yaptıkları iddia edildi. Cumhuriyeti Başsavcılığı iddianamesinde rayiç bedellerin altında yapılan bu satışlardan vakfa ait şirketlerin 876 bin 16 lira zarara uğratıldığı tespit etti. ETAM Eğitim A.Ş’nin Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde yer alan mülkün 13 milyon 500 liraya satıldığı, bu paranın başka bir vakıf şirketindeki payını artırmada kullanıldığının öne sürüldüğü iddianamede, bu suretle bir şirketinin için boşaltılarak lokomotif olan Tuna Turistik A.Ş’nin yüzde 50 payına ve 200 milyon liralık malvarlığına hakim olduğu, böylelikle vakıf ve şirketlerin hisse değerleri azalırken, Yılmaz Büyükerşen ve ailesinin sahip olduğu Tuna Turistik A.Ş hisse tutarının yaklaşık 10-15 kat arttırıldığı iddia edildi. “Büyükerşen’in 2012-2020 dönemleri arasında herhangi bir beyanda bulunmadığının tespit edildi” İddianamede bir başka dikkat çekici konu ise şüpheliler Büyükerşen ile Ahmet Durmaz, tüm mal varlıklarında yapılan incelemede, mal beyanlarıyla uyumsuzluklar olduğu, Büyükerşen’in 2016 yılından bu yana vakfa ait şirketlerde hisselere sahip olmasına rağmen 2012-2020 dönemleri arasında herhangi bir beyanda bulunmadığının tespit edildi. Kabul edilen iddianamede, Büyükerşen’in yıllar içerisinde mal varlığındaki artış ve banka hareketlerinin dikkat çekici olduğu da vurgulandı.