GÜNDEM - 19 Eylül 2018 Çarşamba 14:35

Enver Yücel: “Hayatımı eğitime adadım, son nefesime kadar çalışacağım”

A
A
A
Enver Yücel: “Hayatımı eğitime adadım, son nefesime kadar çalışacağım”

Giresun’un Piraziz İlçesi’nden, eğitim imparatorluğuna giden ilham verici yaşam öyküsünü “Hayatım Eğitim” kitabında paylaşan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, genç kuşaklara örnek olacak nitelikteki başarı öyküsünde, sıfırdan başlayarak bugünlere nasıl geldiğini anlatıyor.

Çocukluğundan başlayarak bugüne kadarki anılarını “Hayatım Eğitim” kitabında toplayan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, kitabında genç kuşaklara örnek olacak başarı hikâyesini paylaştı. Uğur Dershanesi’yle başlayan başarı yolculuğunu kitaplaştırma serüvenini İhlas Haber Ajansı’na anlatan Yücel, hayatını eğitime adadığını, eğitimden başka bir işi olmadığını ve son nefesine kadar bu alandaki çalışmalarını yürüteceğini söyledi. Yücel, Giresun’un Piraziz İlçesi’nden başlayarak anlattığı hayat hikâyesinde; köyde doğup, büyüyen, ilkokul ve ortaokulunu köyde okuyan bir çocuğun, bugünkü durumuna gelişinin gelecek nesillere örnek olmasını dilediğini aktardı.

İlk ve ortaokulu köyde okuyan bir çocuğun başarısı 

Eğitim alanındaki deneyim, bilgi ve tecrübesini kitaplaştırarak, gelecek kuşaklara aktarması konusunda çevresinden oldukça baskı gördüğünü ifade eden Enver Yücel, “Kırk yıldan fazla anaokulundan yükseköğretime kadar eğitim hayatının içerisindeyim. Türkiye’de ve yurtdışında okullarım, üniversitelerim var. Eğitim alanında epeyce bir deneyimim ve geçmişim oldu. Eğitim girişimciliğim bugün dünyanın hemen hemen birçok yerinde konuşulan bir hale geldi. Köyde doğup, büyüyen, ilkokul ve ortaokulunu köyde okuyan bir çocuğun bugünkü bu durumlara gelişini gelecek nesillere aktarmam, özellikle de birikimlerimi ve nasıl başardığımı anlatmam hususunda bu kitabın artık yazılması gerektiği konusunda çevremden çok baskı aldım” dedi.

“Hem okudum hem okuttum hem de öğrendim”

Bugünkü başarısında nerden nereye nasıl geldiğini aktaran Yücel, “Lise son sınıfta gittiğim Uğur Dershanesi’nin bir, iki yıl sonra ortaklarından biri oldum. Dershane Laleli’de iki odalı bir yerdi. Şu anda dünya üzerinde üniversiteleri ve çeşitli yerlerde eğitim merkezleri olan büyük bir grup haline geldik. Tabi bunları yaparken kırılma noktamız da oldu. Eğitim ile bu kadar ilgilenirken dünyayı gezdik ve gördük. Bir insanın, bir topumun ve bir ülkenin gelişmesinin en önemli lokomotifinin eğitim olduğunu anladım. Bu bakımdan daha iyi olma ve daha iyi işler yapma konusunda hem fikir olmuş olduk. Bir taraftan da hem okudum hem okuttum hem de öğrendim. Öğrendiklerimi de ülkemde uygulamaya çalıştım. O günlerden bu günlere geldik” dedi.

“Eğitimde fırsat eşitliği tanınsın”

Türkiye’nin eğitim ve öğretimde öncü bir ülke olmasını arzuladığını belirten Yücel, “Hedefimiz iyi ve kaliteli bir eğitim-öğretim yapmak. Çünkü anlayışımız her çocuğun kaliteli bir eğitim alma hakkına sahip olmasıdır. Bizim okullarımız özel okul. Ancak biz okullarda özel-devlet ayrımı olmasını ve özel okulların sadece varlıklı aile çocuklarının gittiği okullar olmasını istemiyoruz. Bu okullara dar gelirli aile çocukları da gidebilsin. Bu alanda politikalar gelişsin. Nitekim bizler kurumlarımızda eğitimde fırsat eşitliğinin tanınmasını anlatarak, eğitim faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

“Dünya batmasın ama bu sistem batsın”

En büyük dileğini eğitimde fırsat eşitliği olması olarak açıklayan Yücel, “Dünya batmasın ama bu sistem batsın diyorum. Dünyada adaletsizlik var. Dünyada açlıktan ölen bebekler, çocuklar var. Bunu ülkeme de taşıdığım zaman ülkemde de eğitimde fırsat eşitliği olsun istiyorum. Eğitimsiz ya da kaliteli eğitim almayan çocuklarımız olsun istemiyorum. Dünyanın çocukları kaliteli eğitime ulaşsın. O zaman dünya barışık halde yaşar. Gelir adaleti sağlanır. Bunlar sağlandığı zaman huzurlu bir dünya, toplum ve ülke olur. Bunu sağlamak için nefesimiz yetene kadar çalışacağız” şeklinde konuştu.

“Çocukları, gençleri çok seviyorum”

Başarısının sırrının neler olduğunu da anlatan Yücel, “İşimi seviyorum. Çocukları, gençleri çok seviyorum. Eğitimsiz toplumların gelişmeyeceği bilinciyle hareket ediyorum. Bu alanda ne kadar iyi olursak ve ne kadar çok kitleye ulaşabilirsek, ülkeme o kadar iyi hizmet etmiş olurum. Bu anlayışla, bu sevecenlikle meseleye bakıyorum. Bunun için sadece bakmak ya da bilmek yeterli değil, aynı zamanda çok çalışmak lazım. Çok çalışıyorum ve işimden keyif alıyorum. Keyif aldığınız işlerde zaten başarılı oluyorsunuz” dedi.

“Genç nüfusumuz en büyük artımız”

Üreten bir nesil için iyi bir eğitim sisteminin şart olduğunu ifade eden Yücel, “Genç nüfusumuz Türkiye’nin en büyük artısıdır. Bu nedenle genç nüfusumuzu mükemmel bir şekilde eğitmemiz lazım. Bunu yaptığımızda Türkiye uçar. Ancak genç nüfusumuzu eğitemezsek Türkiye maalesef sorunların içerisinden çıkamaz. Nitekim katma değeri yüksek bir üretim yapmak, üreten bir nesil yetiştirebilmek ve eğitimin daha da kaliteli olması için eğitim paradigmalarının değişmesi ve eğitimi buna göre yönlendiriyor olmamız lazım. Bunun için de en başta mevcut eğitim sistemi içerisindeki öğretmenlerimizin alandaki varlığını maddi ve manevi olarak arttırmak gerekiyor. Bu şeklide daha iyi bir eğitim sistemi yapacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

“Hedefimiz dünya sıralamasında ilk 500’e girmek”

“Yaptığımız her işte Türkiye’nin en iyisi olmak değil, dünyanın en iyisi olmak istiyoruz” diyen Yücel, “Bizim çocuklarımızın dünyadaki akranlarından eksik kalan tarafı olmasın. Bakıldığında okullarımız gerek fiziksel yapıları gerekse de akademik yapıları bakımında dünyadaki birçok okuldan çok daha iyi durumda. Nitekim üniversitemizi kurulalı daha 20 yıl oldu. 20. yılında 30 bin öğrenciye ulaştık. Bini aşkın akademisyeni olan, dünya sıralamasında binin altına düşen bir okuluz. Hedefimiz 2023’te üniversite sıralamasında ilk 500 arasına girmektir. Diğer üniversitelerin tarihine baktığımız zaman üniversite olarak 20 yılda şaşırtıcı bir gelişme gösterdik. Sadece sayısal olarak bir büyüklük değil, aynı zamanda içerik ve kalite olarak da iyi olma gayreti içerisindeyiz. Geldiğimiz nokta bizi son derece memnun etmekte ancak bunun yeterli olmadığını bilerek çalışıyoruz. Aynı zamanda ülkemizin ekonomisine ve kültürümüzün tanıtılmasına da katkı sağlıyoruz. En fazla yabancı öğrenci alan üniversiteyiz. 114 ülkeden 4 bin dolayında yabancı öğrencimiz var. Ülkemize 120 milyon dolar getiren bir kitleden bahsediyorum” ifadelerinde bulundu.

“En büyük ödülüm, öğrencilerimizin başarıları”

Eğitim alanındaki başarıları nedeniyle Türkiye ve dünyada birçok ödüle layık görülen Yücel, kendisini en fazla gururlandıranın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) eğitime yaptığı desteklerden dolayı aldığı ödül olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “ Bir diğer almaktan gururlandığım ödül ise Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un elinden dünya eğitimine yatırımlarımdan dolayı almış olduğum ödüldür. Çok büyük bir törendi. 500 büyükelçi ve konsolosun bir arada olduğu New York’taki ödül töreninde, hem konuşmam oldu hem de ödülümü aldım. Gurur vericiydi. Bunun yanı sıra dünyanın çeşitli yerlerinde de ödüller aldım. Ancak beni en fazla mutlu eden öğrencilerimizin mezuniyetleri, onların başarılarıdır. Dünyanın her noktasında artık mezunlarımız var. Mezunlarımızın başarı durumlarını gördükçe mutlu oluyor, gurur duyuyorum. Bana esas ödül, öğrencilerimizin başarılarıdır. “

“Sporsuz eğitim düşünülemez”

Eğitim kadar spora da değer verdiğini söyleyen Yücel, sporsuz eğitimin olamayacağına değinerek şu ifadelerde bulundu: “Eğitim denince sadece bir dersin öğretimi düşünülmemeli. Bunun yanı sıra spor ve sanata da önem verilmelidir. Bütünüyle bir eğitim-öğretim ortamları oluşturabilmek en doğru olanıdır. İnsan sağlığı her şeyin başında geliyor. Bunun için de çocuklarımıza spor alışkanlığı sağlamamız lazım. Spor alışkanlığı edinen gencin, çocuğun kötü alışkanlıklardan kurtulacağı en azından bedensel, zihinsel olarak daha da iyi olabileceği düşüncesiyle öğrencilerimizi her zaman için spora özendirdik ve özendiriyoruz. Okullarımızda sporda iyi öğrenciler ve iyi sporcular yetişmek için yatırımlar yapıyoruz.”

Arkadaşlarının gözüyle Enver Yücel

Kitabında arkadaşlarının kendisiyle ilgili görüşleri için de bir bölüm ayıran Yücel, dostlarının gözünde nasıl bir Enver Yücel olduğunu ise şu sözler ile anlattı: “Onların gözüyle sevecenim, babacanım, güler yüzlüyüm, çalışkanım ve yardımseverim. Eğitimimin her şeyini ailemden aldım. Giresun’un Piraziz İlçesi’nde dünyaya geldim, okudum. Dostluk ve arkadaşlık benim için çok önemli. Arkadaşlarımın çoğu da bunlardan bahsetmiş. Sağ olsunlar.”

25 kuruş için Emirgan’dan, Beşiktaş’a 

Haydarpaşa Lisesi’nden arkadaşı Mehmet Ali Aydınlar ile bir anısını da paylaşan Yücel, “Değerli arkadaşım Mehmet Ali Aydınlar ile Haydarpaşa Lisesi’nde beraber okuduk. Bir gün top oynamıştık ve yorulmuştuk. Arkadaşıma bir çay içelim dedim. Çayı içtikten sonra da ‘çay bardaklarını denize atalım, çay içtiğimizi anlamazlar’ dedim. Ama o ‘olmaz’ dedi. Çay parasını verdiğimiz zaman geriye 25 kuruş kaldı. Beşiktaş’a gitmek için 25 kuruşumuz eksikti. Elimizdeki parayla ya ben binecektim otobüse ya da arkadaşım binecekti. 25 kuruşumuz olmadığı için Emirgan’dan yürüyerek Beşiktaş’a kadar geldik” diyerek sözlerini tamamladı.

  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yılda 45 gün uyanık kalan ipek böceklerinin ürettiği kozalar kadınların elinde özenle işleniyor Hatay’ın Defne ilçesinde kurulan eğitim merkezi, kadınlara istihdam sağlamak ve geleneksel ipek böcekçiliği mesleğini canlandırmak amacıyla faaliyet gösteriyor. Yılın 45 gününde uyanık kalan ipek böcekleri tarafından üretilen ipekler, geleneksel el tezgahlarında kıyafete dönüşüyor. Hatay’ın Defne ilçesinde unutulmaya yüz tutmuş bir meslek olan ipek böceği yetiştiriciliğinin yeniden canlandırılması amacıyla Defne Belediyesi tarafından kurulan eğitim merkezinde, Fulya Kadıoğlu liderliğinde kadınlara istihdam sağlanıyor. Yılın büyük çoğunluğunu uyuyarak geçiren ipek böcekleri, Nisan ayında başlayan uyanma sürecinde 45 gün uyanık kalıyorlar. Yaklaşık 30 günlük beslenme ve 15 günlük üretim sürecinde ipek böcekleri, koza üretimi gerçekleştiriyorlar. İpek böceklerinin yaşam döngüsü ve bakımı hakkında bilgi veren Kadıoğlu, bu alandaki zorlukları ve işin inceliklerini anlattı. Geleneksel el tezgahlarından çıkan ürünler; şal ve fular olarak sergilenirken, her bütçeye uygun fiyatlarla satışa sunuluyor. "Unutulmaya yüz tutmuş ipek böcekçiliğini canlandırmak için eğitim merkezi kurduk" Kadınlara istihdam sağlamak amacıyla eğitim merkezi kurduklarını söyleyen Fulya Kadıoğlu, "Biz burada ipek böceği yetiştiriciliği ve dokuma yapıyoruz. Burada kadınlara istihdam sağlamak amacıyla ve unutulmaya yüz tutmuş bu mesleği tekrar canlandırmak için bir eğitim merkezi kurduk. Eğitim merkezimizde yaklaşık 45 gün boyunca her senenin Nisan ayında İpek böceklerimizi yetiştiriyoruz. Nisan ayının başında ipek böceklerimiz uyanıyorlar. 45 günlük bir süreci var. 35 gün boyunca sadece dut yaprağıyla besleniyorlar. 4 defa uykuya giriyorlar ve uyudukları zaman ipek böceklerine yemek vermiyoruz. Böcekler uyuduğunda uykularını bozmamak için yemek vermeyerek uyumalarını sağlıyoruz. Uykularını bozarsak sağlıklı koza elde edemeyiz. İpek böcekleri uyandığında kabuklarını bırakırlar. Kabuklarını bıraktıkları zaman 13 cm büyüklüğe ulaşıyorlar. Ağzından iplik gelen ipek böcekleri çalıya tırmanıyorlar. Çalıya çıkıp orada kozalarını örmeye başlıyorlar. Toplamda tüm bunların olması 45 günlük bir süreç. Belirli ısı ve nem görmeyen ipek böceklerimiz uyanmazlar. Çok meşakatli bir iş, severek yapmadığınız müddetçe yapma şansınız yok. İlk çıkan ipliği ayırıyoruz, kalan iplikler çorap söküğü gibi geliyor. Yaklaşık 60 kozadan 1 tel iplik elde ediyoruz. Metrajı fazla 2 bin metre arasında bir ipliği var. Çok ince olduğu için biz onu 60 taneyi birleştirerek yapmamız gerekiyor. El tezgahlarından çıkan ürünlerimizi; şal, fular olarak burada sergiliyoruz. İsteyen müşterilerimiz bizden satın alabiliyorlar. Fiyatlar her bütçeye uygun değişiklik gösteriyor" dedi. (AGT-VK-
Kahramanmaraş Genç çiftçiden gençlere nasihatler Kahramanmaraş’ta tarlada traktör sürüp çalışan genç çiftçi, liseyi açıktan bitirip ziraat fakültesine gitmek istediğini, gençlerin hem çalışarak hem de okuyarak hayatını sürdürebileceğini ifade etti. Kahramanmaraş’ta yaşayan 25 yaşındaki genç çiftçi Ökkeş Arıkan, tarlada traktör ile yonca balyaları hazırlayıp, öğütüldükten sonra kendisine ait hayvanlara vereceğini söyleyerek, "Malum depremin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Birinci derecede yakınlarımızı kaybettik. Hayat devam ediyor, tutunmaya çalışıyoruz. Biz burada yonca üretiyoruz ve bu ürünü hayvanlara veriyoruz” dedi. Ülkenin kalkınması adına tarım ve hayvancılık yaptığını ifade eden Arıkan, devletin okumuş insana da, çalışan insana da ihtiyacı olduğunu söyledi. Arıkan, "Bizler genç çiftçiler devletten hayvansal, yakıt ve yem anlamında destek bekliyoruz. Her şey okumak ile bitmez, bu devletin hamala da ihtiyacı var, okumuş adama da ihtiyacı var. Okuyarak benim gibi çiftçiliğe yönelenler var. Liseyi açıktan bitiriyorum. Aynı zamanda ziraat fakültesini bitirmeyi düşünüyorum. Hem okuyup hem çalışmak, kendimi geliştirmek. Farklı ne yapabilirim, okul dışında yaz mevsiminde 90 gün boyunca öğrenci tatil farklı işler yapabilir. Köyde bir genç ise illaki iş vardır ama şehirde yaşıyorsa bir şeyler üretmesi ve çalışması gerekir. Benim hedefim bu işi ilerletmek, bir işe bağlı kalmıyorum. Mesleğim kepçe operatörü ve hayvanlarım da var. Hem hayvanlara bakıp hem ziraat işimi yapıp hem de mesleğimi ilerlettim; bu şekilde hayatımı sürdürüyorum" diye konuştu.
Adana Ağlatan doğum günü sürprizi Adana’da hayatı boyunca doğum günü kutlamayan down sendromlu 23 yaşındaki Ramazan için yapılan doğum günü sürprizinde annesi gözyaşlarını tutamadı. Ramazan’ın mutluluğu ise gözlerinden okundu. Merkez Yüreğir ilçesine bağlı Koza Mahallesi’nde yaşayan Feride (42) ve Zeki Elçiçek’in (43) 8 çocuğundan en büyüğü olan Ramazan (23), down sendromlu olarak dünyaya geldi. Doğduğundan bu yana sağlık sorunlarıyla boğuşan Ramazan’ın ailesi de maddi imkansızlıklar nedeniyle evladının doğum gününü hiç kutlayamadı. Geçtiğimiz ay Adana’da faaliyet gösteren Ogün Abi Derneği’ne ulaşan anne Feride Elçiçek, evladının 23. yaş doğum gününü kutlamak istediğini söyledi. Pasta alındı, sürpriz yapıldı Ogün Abi Derneği ise bu isteğe kayıtsız kalmadı ve down sendromlu Ramazan için özel pasta yaptırılıp sürpriz doğum günü partisi yapıldı. Ramazan’ın mutluluğu gözlerinden okunurken anne Feride Elçiçek ise evladının ilk kez kutlanan doğum gününde gözyaşlarını tutamadı. Pastayı kesti, ilk dilimi kendisi yedi Mumları üfledikten sonra Ogün Abi Derneği başkanı Ogün Sever Okur ile birlikte pastayı kesen Ramazan, kestiği pastadan ilk dilimi yedi. “Hiç doğum gününü kutlayamadık” İhlas Haber Ajansı’na konuşan anne Feride Elçiçek, çok mutlu olduğunu söyledi. Elçiçek, “Çok duygulandım. Çünkü Ramazan benim en kıymetlim. Kendisi 2 aylık olduğunda down sendromlu olduğunu öğrendik. Kalbinde 3 tane delik vardı ve ameliyat oldu. Sürekli hastanelerde kaldık. Bu yaşa geldi ama hep hastaneye gidiyoruz. Hiç doğum gününü kutlayamadık. Bugün çok mutlu oldu. İlk defa oğlumun doğum gününü kutladık. Ben onun doğum gününü kutlamayı hep istiyordum ama bir türlü kısmet olmadı. En azından bugün oğlumun yüzü güldü” ifadelerini kullandı. “İlk kez kendi pastasını yedi” Ogün Sever Okur ise Ramazan’ın mutluluğu nedeniyle çok duygulandığını anlatarak, “Ramazan’ı uzun zamandır tanıyorum ve ailesinden onun bugün doğum günü olduğunu öğrendim. Bizlerde ona böyle sürpriz yapalım istedik. Bu tarz organizasyonları sürekli yapıyoruz. Başkasının doğum günü olsa bile pastasını dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklara gönderenler oluyordu. Ramazan her pasta geldiğinde koşarak yanımıza geliyordu. Bu seferde kendi doğum gününü kutladı. İlk kez kendi pastasını yedi. Annesi ve biz çok duygulandık” dedi. Öte yandan Ogün Sever Okur dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocukların doğum günlerini kutlamaya devam edeceklerini söyledi.
Bursa Vali Demirtaş’dan Bursa Ankara hızlı tren inşaatına yakın takip Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, Yüksek Hızlı Tren Projesi’nin Yenişehir etabını ilçe Kaymakamı Mustafa Güney ve Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel’le birlikte inceledi. Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu Projesi’nin inşaat çalışmaları hızla devam ederken, Bursa Valisi Mahmut Demirtaş Yenişehir etabını ilçe Kaymakamı Mustafa Güney ve Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel’le birlikte inceledi. Başkan Özel’e tebrik 31 Mart’ta yapılan seçimlerde Yenişehir’in yeni Belediye Başkanı olan Ercan Özel’i tebrik eden Vali Demirtaş, başarı da diledi. Yüksek Hızlı Tren Projesi’nin Havaalanı bölgesi ile Şişecam bölgesindeki çalışmaları bizzat denetleyen Vali Demirtaş, çalışmalar hakkında bilgi de aldı. YESAN Yenişehir’e değer katacak Vali Demirtaş, daha sonra yapımı devam eden YESAN Küçük Sanayi Bölgesi’ni de ziyaret etti. Yapı tamamlandığında otomotiv, mobilya, kalıp, özel imalatlar, kereste gibi sektörlerin bir arada olacağı YESAN Küçük Sanayi Bölgesi’nin ilçeye artı değer katacağını vurgulayan Vali Demirtaş, projenin hızlı bir şekilde tamamlanması talimatını verdi. Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel de, “İlçemize değer katacak bölgenin tüm alt ve üst yapısında sorun yaşanmaması için çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz” açıklamasında bulundu. Tarım işçilerine ziyaret Vali Demirtaş, ziyareti sırasında mevsimlik tarım işçilerinin konakladığı bölgeye de gitti. Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel, bölgedeki çalışmalar hakkında bilgi vererek, “Mevsimlik tarım işçilerimiz bizim misafirlerimiz. Burada geçirdikleri zaman zarfında konforlarını artıracak çalışmalarımızı başlattık, en kısa zamanda tamamlamayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.