SPOR - 19 Aralık 2021 Pazar 18:43

Fatih Terim'den Zorbay Küçük'e sert tepki: 'Bu hareketleri hakemin yanına kar bırakmayacağız'

A
A
A
Fatih Terim'den Zorbay Küçük'e sert tepki: 'Bu hareketleri hakemin yanına kar bırakmayacağız'

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, "Mutluluğumuzu bizden alabilirler; ama umudumuzu asla. Mutsuzuz. Doğal olarak mutsuzuz. Alışkın olmadığımız bir yerdeyiz. Mutsuzuz ama hiç umutsuz değiliz" dedi.

Terim ayrıca Başakşehir maçının hakemi Zorbay Küçük'ten adli makamlar düzeyinde ve TFF nezdinde şikayetçi olduklarını belirterek, "Bugün buraya kulüp avukatlarımız gelecek ve olaya tanıklık eden herkesten yazılı beyan alacaklar. Bu yaklaşımı, bu hareketleri hakemin yanına kar bırakmayacağız" dedi.

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, GS TV'de gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Süper Lig’deki son Başakşehir maçında yaşanan hadiseler üzerine Terim, "Biz bu sene başkanımız ve yönetimimizle beraber bir yola çıktık. Özellikle Türkiye gibi futbol iklimi çok çabuk değişkenlik gösteren bir yapıda günlük ve kısa vadeli başarıların aksine, uzun vadeli, uzun soluklu projeyi hayata geçirebilmek için kolları sıvadık. Bu cesareti gösterdik. Genç bir takım oluşturduk. Eksiklerimizin olduğunu biliyorduk. Hala eksiklerimiz var. Bunların hepsini, tünelin sonunda ışık olduğunu düşünerek göze aldık. Sezon başından beri, her şeye rağmen oturan bir oyun yapımız ve vaat ettikleri olan bir takımımız var. Çok pozisyona giriyoruz, atamıyoruz, çok basit pozisyonları değerlendiremiyoruz. Kalemizde pozisyon görmeden, hatta bazen bir organizasyona maruz kalmadan goller yedik. Önümüzde de bir gerçek var. Maalesef birinci sıradan çok uzak kaldık. Burada bir kabahat varsa, yönetimimizden ve futbolcularımızdan önce benimdir. Ben bu takıma inanıyorum. Biliyorum. Gençlerimiz başaracak. Bu yıl da diğerlerinin bir başlangıcı olacak. Bu benim inancım" diye konuştu.

"Mutluluğumuzu alabilirler, umudumuzu asla"

"Mutluluğumuzu bizden alabilirler; ama umudumuzu asla" diyen deneyimli teknik adam, sözlerine şöyle devam etti:
"Mutsuzuz. Doğal olarak mutsuzuz. Alışkın olmadığımız bir yerdeyiz. Mutsuzuz ama hiç umutsuz değiliz. Gençlerimizin UEFA Avrupa Ligi’nde Avrupa devlerini geride bırakacak, namağlup şekilde son 16’ya kalan bir takımımız var. Gençlerimiz bunu başardı. Hem de Marsilya, Lokomotiv ve Lazio gibi devlerin arasında bunu başardı ve namağlup olarak, ilk günden beri lider olarak gruptan çıktı. Son 50 yılda futbolun her evresinde yer aldım. Her evresinde yer alan bir insan olarak umudumuzu bizden almalarına izin vermeyeceğim! Çünkü bu düzenin değişeceğine inanıyorum."

"Maçın önüne geçen bir hakem performansı izledik"

Başakşehir maçında cezalı olduğu için aşağıda olmadığını ifade eden Fatih Terim, "Cezalı olduğum için aşağıda değildim. Bizde ceza aldığınız vakit soyunma odasına giremiyorsunuz. Orada saniyeler sayılıyor. 3 saniye önce girseniz, ben girdiğim için bir problem. Futbolun en önemli aktörlerini atmakla kalmayan, aynı zamanda futboldan uzaklaştıran bir zihniyete sahip olduğumuz için yukarıdaydım. 15 dakikayı bekledim. Sonra aşağıya indim. İndiğim zaman koridorda bir şeyler olduğunu anladım. Maalesef son zamanlarda alışkın olduğumuz gibi dün yine maçın önüne geçen bir hakem performansı izledik. Biliyorum ki bu yayını ve cevaplarımı çok heyecanla, umutla bekleyenler, izleyenler var. Tabii bunun karşıtı, benim daha fazla ceza almam için fırsat kollayanlar da var. Galatasaray’ı resim dışına atmak için hazırda bekleyenler de var. Açıkçası kim üstüne alınır bilmiyorum. Bu fırsatı size vermeyeceğim. Yani ceza alma fırsatını vermeyeceğim demek istiyorum. Dikkatli olmaya çalışıyorum o yüzden. Sezon başından bu yana aynı performanslara verilen farklı kararlara, standart başkalıklara daha sonra geliriz. Önce Başakşehir maçının hakemiyle ilgili bazı şeyler söylemeliyiz" açıklamasında bulundu.

"Oyuncularımızın birçoğu duydu"

Hakem Zorbay Küçük'ün nasıl bir psikoloji ve düşünce yapısında stada geldiği konusunda fikri olmadığını söyleyen Terim, "Ancak maçı bir iki defa gece analizlerimizle birlikte izledim. Başlangıç noktasından itibaren yaşananları Galatasaray Televizyonu’nda Galatasaraylılarla paylaşmak istiyorum. Dün maçın ilk yarısında yediğimiz golün ardından, oyuncularımızın maçı hakemine sınırlar içerisinde itirazını görüyoruz. Dinleyen herkesten, hakemin tam o esnadaki vücut diline iyi bakmalarını rica ediyorum. Bir nefret, kin gütme hali gibi bir vücut dili var. Bu esnada ağzından çıkan 'Go (git) ulan' sözü var. Bunu oyuncularımızdan birçoğu duyuyor. İçlerinde Kerem diyor ki, 'Hocam bize neden böyle konuşuyorsunuz?'. Anında sarı kart görüyor. Birkaç dakika sonra orta sahada Kerem bir kez daha bunun nedenini sorduğunda hakem tarafından azarlanıyor. Enteresan olan o hakem de kendinde bu haddi bulabiliyor. Devre arasında Kerem içeriye giriyor ve hocalarına bu konuyu anlatıyor. Hakemin kendilerine yönelik ifadelerinden bahsediyor. Necati hoca, ikinci yarıya çıkarken hakeme, 'Benim oyuncumla nasıl böyle konuşursunuz' diyor. Hakem ben öyle bir şey demedim diyor. Necati hoca da, 'Benim için kendi oyuncumun beyanı esastır' diyor. Ondan sonra hakem kendisine, 'Senin oyuncun yalancı' diyor. Böyle bir yanıt veriyor. Herkese soruyorum. Ben veya Galatasaray’ı temsil eden herhangi biri, TFF’nin herhangi bir temsilcisine, buna hakem veya bir müsabakada bulunan görevli dahil, 'Sen yalancısın, senin hakemin yalancı' desek kaç maç ceza alırız? Hak mahrumiyeti nereden başlar? Bunun maddi cezası ne olur? TFF Kerem’e yalancı diyen hakemi, Futbol Disiplin Talimatı’nın hakaret başlıklı maddesinden ve maç sonundaki tahrik içerikli cevabı sonrası 'Sportmenliğe aykırı hareket' başlıklı maddesinden Disiplin Kuruluna sevk edecek mi, etmeyecek mi? Doğal olarak bunun peşinde olacağız" değerlendirmesinde bulundu.

"Bu hakemden adli makamlar ve TFF nezdinde şikayetçiyiz"

Hakem Zorbay Küçük'ten şikayetçi olacaklarını belirten deneyimli teknik adam, "Geç geldim ama olayı dinlediğim için çok vakıfım. İşi adli boyuta götüreceğiz. Bu hakemden adli makamlar düzeyinde ve TFF nezdinde şikayetçiyiz. Bugün buraya kulüp avukatlarımız gelecek ve olaya tanıklık eden herkesten yazılı beyan alacaklar. Bu yaklaşımı, bu hareketleri hakemin yanına kar bırakmayacağız. Bu diyaloglara müsabakadaki tüm temsilciler de şahit. Dün sordum. Biz her şeyi bire bir yazacağız dediler. Nasıl bizimkileri kalem kalem, virgülünden noktasına her şeyi kaleme alıp rapor ediyorsanız bunları da etmelisiniz dedim. Temsilciler de şahit olmuşlardır. Kayıtlara geçirilmesi için kendilerinden taleplerimiz oldu. Rica ettik. Gördük, duyduk ve yazacağız dediler. İnanıyorum ki yazacaklardır. Stat kameraları da çok şeyi kaydetmiştir. Buraya çok dikkat lütfen. 'Yalancı' meselesinden sonra reaksiyonlar olunca hakem, ikinci yarıya çıkmadan hemen önce koridorda bizim oyuncularımıza ve çalışanlarımıza dönerek, 'Ben sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum' diyor. Orada Arda da var. Her şeyi önemsiyorum; ama bu cümleyi hepsinden öne koyuyorum. İkinci yarıya çıkmadan Galatasaraylı olanlara yönelik, 'Ben sizin ne yaptığınız çok iyi biliyorum' diyor. Ardından bu cümleye tepki görünce kaptanımız Arda ile göğüs göğüse gelerek tahrik ediyor. Bunların hepsi mevcut. En az 10-15 kişiyle konuştum. Şimdi herkese soruyorum. Ben sizin ne yaptığını çok iyi biliyorum sözünü kullanan, yüzünde müstehzi bir gülüşle koridorda bulunan, herkesi tahrik etme tavrında olan bu kişiden ikinci 45 dakikada nasıl bir yönetim beklersiniz? Bu ruh hali ile, kafasındaki 'Ne yaptığınızı çok iyi biliyorum' komplosuyla doğru bir hakemlik yapmasına, doğru kararlar vermesine imkan var mı? Tüm Galatasaraylılar sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyor diyor muyuz biz? Sizin ne yaptığınızı tüm Galatasaraylılar bilmiyor mu? Maalesef bu atmosferin içerisinde hangi algı, hangi aradaki konuşma mevzusu hakemi 'Ben sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum' sözlerini konuşmaya getirmiştir. Merak ediyorum. Kazandık veya kaybettik. Maçta çok pozisyonlarımız var. ‘Ben sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum’ sözüne en üstte yer veriyorum" ifadelerini kullandı.

"Krampon olayını birçok kişi unutmuştur"

TFF’nin kurallarına göre cezasının süresi bitip legal olarak aşağıya indikten sonra o alanın çok kalabalık olduğunu aktaran Fatih Terim, "Herkesi kenara çektim ve tek tek sorguladım. Maçın ardından keskin bir sessizlikle herkes odasına gidiyordu. Hakemler de gidiyordu. Ne tünelde bir ses var ne bir sataşma var. Soyunma odasına giderken kendisini tahrik, tahkir edecek, kendisinin hakaret telakki edeceği herhangi bir söz yoktu. Tam bizim soyunma odamızın önünde idari ekibimizden bir arkadaşımızın hakemin ilk olarak, 24. dakikada uyardığı rakip takım kalecisine 90+9. dakikada sarı kart göstermesini kast ederek, ‘Hocam kartı 99’da vereceğinize bari yarın verseydiniz’ söylemine karşı verdiği cevabı söylüyorum. Alaycı bir şekilde Onu da yaparız. Bir dahaki maçı da onu yaparız.’ diyor. Kendisinin bu kadar güçlü ve rahat olduğunu düşünüyor. Hakemler kartlarıyla, kurallarla konuşur. Madem bu kadar konuşmaya meraklısınız, maçlardan sonra basın toplantısı yapsanıza! VAR kararlarını karşılıklı tartışsanıza! Kim verdi, vermedi, VAR çağırdı mı? Hep bunlar muallakta. Kafamızda hep bir istifham var. O zaman çıkın konuşun. En azından söyleyebileceklerinizi söyleyin. Orada hiç ses yok! Herkes her şeyin bedelini öder, onlar hiçbir şeyin bedelini ödemeden devam ederler. Daha sonra Arda diyor ki, 'Hocam, erken gösterdin kartı diyor'. Yumuşak bir ses tonuyla. Cevabı sırtı dönük ve ellerini oynatarak, 'Ne oldu? Bana da mı krampon fırlatacaksın?' şeklinde oluyor. Açıkçası herhalde bu krampon hadisesini birçok kişi unutmuştur; fakat bu arkadaş Arda’ya böyle bir cevap veriyor. Bak Zorbay kardeş. Çok genç bir hakemsin. Bırak Arda’yı ve Galatasaray’ı hiçbir oyuncuya ve sporcuya bu şekilde davranamazsın, konuşamazsın. Böyle bir hakkın ve haddin yok. Arda Turan bu ülkenin futboluna çok önemli hizmetlerde bulunan biridir. Ülkesine, kulübüne futbol dünyasının en üst seviyesinde, başta Galatasaray ve milli takımlarda olmak üzere en büyük takımlarda hizmet vermiştir. Senin hayalini dahi kurarken, uykundan uyanacağın işler yaptı Arda. Sen bunu kendine kompleks yaparken, Arda’nın o eylemi yaptığı hakemler bu sene UEFA başlangıcımızda yaptığımız maçı yönettiler. O günkü hakemler bu olayı raporlamadı. Danimarka’da o hakemler ve Arda sarmaş dolaş oldular. Bu olayı komik şekilde birbirlerine anlatma erdemi gösterip şakalaştılar. Geçen seneki Alanya maçından itibaren Arda’nın söylediklerinden hareketle hem Arda’ya hem Galatasaray’a içlerinden kin gütmediler! 'Bir gün yakalarsa' demediler. Tam tersine büyük bir saygı içerisinde maçtan önce şakalaştılar ve maçımızı idare ettiler. Danimarka’da gördük ki taraflar bu durumu kendileri için gülünen bir anıya çevirdiler. Bu kadar olgunlar. Çünkü hiçbirinin herhangi bir kompleksi yok. Ben sana bunun altında kalacağını tahmin ettiğimi söylüyorum. Altında kalırsın. Nasıl mı? Temsilciler sana geldi maçtan sonra, 'Hocam, sen bu sözü herhangi bir tahrik, sataşma veya hakaret üzerine mi söyledin' diye sorduğunda sen, 'Hayır, hiçbir şey olmadı' diye cevapladın. Eğer sen bunu böyle cevaplarsan ben seni bir Galatasaraylı olarak buradan uyarıyorum. Bundan sonra kimse bir Galatasaray sporcusuna bu denli saygıdan uzak, özensiz sözler kullanmasın. Galatasaray’ın gücünü de kimse kendi üzerinde sınamasın. Değil Zorbay Küçük, hiç kimse Galatasaray’ın oyuncusuna yalancı diyemez. Kimse Galatasaray’ın oyuncusuna belden aşağıya konuşup canını acıtmaya çalışamaz. Bu benim kişisel uyarımdır" açıklamasında bulundu.

"Bazen oyuncularım da soruyor, cevap veremiyorum"

Maçın başında Kerem’in Tolga’ya arkadan müdahalesi olduğunu belirten sarı-kırmızılıların teknik direktörü, "Bu kendisine de MHK’ya da örnek olacak bir şey. Yalancı olarak adlandırdığı Kerem, alt adalesine topla hiç alakası olmayan bir darbe alıyor. Kayıtsız, şartsız, istisnasız, VAR’ı beklemeden kartı çıkarması lazım. Çok da yakın olaya. Bana kalırsa kırmızı. Oldu ya sarı gösterdi. Bu arada Mete Kalkavan’ın çağırması gerekiyor. Rakibin topla alakası hiç yok. Yüzde yüz kırmızı. Yalancı dediği o çocuk, kendisini yere atsa, feryat figan yerde bağırsa kırmızı çıkacak mı? 'O yalancı çocuk' dürüstçe etkinin verdiği acı kadar reaksiyon gösterdi. Bu, rakibin yaptığı hareketi değiştirmez. Maalesef bu ligin hakemleri herkesi buna teşvik ediyor. Tıpkı sarı kartı Başakşehirli oyuncunun Morutan’a yaptığı kartlık harekette oyuncumuzun kendisini yere atmayıp oyuna devam etmek istemesi gibi. Dakika 51, Chadli çift sarı karttan oyun dışıydı. Dakika 3, yüzde yüz kırmızı! Sarı kart bile olmadı o pozisyon. Kim bana neyi anlatacak? Ben hep bunları şikayet eden bir adam da değilim. Benim şikayetim az oynanması, yalandan kendini atmalardı. Biz oyuncularımıza bunları yapmamalarını tembih ediyoruz. Teatral kabiliyeti yüksek oyuncular kendilerini atınca, bağırınca, yedek kulübeleri çizgiden içeri girdiği maçlarda hepsini veriyorlar. VAR’a da gidiyorlar, oradaki de veriyor. Fenerbahçe maçında Diagne’nin penaltı pozisyonunda önce Halil Umut düdük çaldım dedi. Fenerbahçeli oyuncuya ikinci sarı kartı gösterip kırmızıdan attım dedi. İkinci pozisyonun sarı kartla hiç alakası yok. O penaltıyı vermemek için bunu uyguladı. Halil Umut oyunu kesiyor. Gol pozisyonundayız. Nitekim penaltı oluyor. Bu pozisyonda sarı kart var, ben rakibe ikinci sarıdan kırmızı göstereceğim diyor. Çünkü yapacağı başka manevra kalmadı. Yoksa şöyle mi düşünüyor? Ben 3. dakikada Başakşehir’den bir oyuncu atarsam, sonum son iki sezonda TFF’nin normal şartlarda en fazla görev verdiği hakemlerimizden birileri olan FIFA hakemi Ali Palabıyık ve Abdülkadir Bitigen gibi mi olurum diyor? Herhalde bundan dolayı. Orada ne olmuştu hatırlayalım. Rize’de yediğimiz ilk gol öncesi vermediği faul var. Bu arada Ali Palabıyık yüzünden geçen sene şampiyonluğu kaybetmiş olabiliriz. Buradaki Karagümrük maçında verdiği penaltıdan vazgeçmesi. Ankara’daki Gençlerbirliği maçında görmediği topa VAR’dan müdahale ederek 'Eline çarptı' demesi. Bir-iki golle kaybettiğimiz şampiyonluğa puandan olmamızı sağlayacak hareketler olmasına rağmen doğruya doğru demek lazım. Berkan’a faul var. Faulü vermedi, gol verdi. Alex’e yapılan net kırmızı kartlık faul vardı. Hakem kendisine burada bir standart oluşturmuş. Ona da vermedim, buna da vermedim dedi. Tamam. Maalesef Galatasaray lehine hata yaptı algısı oluşturuldu bu iki hakeme. Abdülkadir Bitigen de VAR’daydı. 9 haftadır bu arkadaşlarımız hiçbir yerde yok. Ne VAR’dalar ne de sahada görev veriliyor. Benim dediğim mesaj mı hakemlere gönderiliyor? Yaşar Kemal, Halil Umut, Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gibi her Galatasaray maçına aleyhimize hatalı karar verenlerin hepsi ertesi hafta maç alıyorlar. Bu arada bir futbol paydaşı olarak, Galatasaray’ın teknik direktörü olarak soruyorum. Bazen oyuncularım da soruyor, cevap veremiyorum. TFF kendisine bunu soranlara bir cevap vermiyor mu?" diye konuştu.

"Hakemler üzerinden Galatasaray'a nasıl mesaj veriliyor açıklasınlar"

Galatasaray - Fenerbahçe derbisinin hakeminin en az 15-20 gün önce belli olması gerektiğini ifade eden Fatih Terim, "UEFA, Şampiyonlar Ligi hakemlerini maçtan bir gün önce atamayacağına göre TFF Merkez Hakem Kurulu, bu maça Halil Umut Meler’i nasıl verir? Maçtan sonra Rusya’ya yola çıkması lazım. Dinamo Kiev - Bayern Münih maçı salı günü. Galatasaray - Fenerbahçe pazar akşamı oynadı. 48 saat sonra Şampiyonlar Ligi maçı yönetecek. Böyle saçma bir şey olabilir mi? Bu saçmalığı UEFA yapmaz. Hiçbir bilgi, savunma yok. Bu maça verilmemesi gereken bir sürü faktör varken nasıl verirsiniz? Neden? Bir benzeri de Ümit Öztürk. Dört senede iki Galatasaray maçı verildi ona. Üzerine yapıştırılan etiketle önce Malatya’da VAR’a, sonra Sivas’ta sahada hak ettiğimiz, tartışmaya açık olmayan iki pozisyonda penaltıyı es geçti. Hakemler üzerinden Galatasaray maçlarında nasıl mesaj veriliyor lütfen bize açıklasınlar" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Melikgazi Belediyesi tasarrufta kararlılığını sürdürüyor Enerji verimliliği alanında hayata geçirdiği örnek uygulamalarla dikkat çeken Melikgazi Belediyesi; TS EN ISO 50001:2018 Enerji Yönetim Sistemi kapsamında üçüncü yılında gerçekleştirilen denetimi, sıfır uygunsuzluk ile tamamlayarak enerji yönetimindeki sürekliliğini ve kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Melikgazi Belediyesi, denetim sonucunda belgeyi başarıyla almaya hak kazandı. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, enerji yönetiminin belediyecilik hizmetlerinde stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı; "Enerji verimliliği alanında 2022 yılından bu yana yürüttüğümüz çalışmalar, yalnızca belge almakla sınırlı kalmayıp, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kamu binalarında hayata geçirilen enerji tasarrufu ve verimlilik hedefleriyle tam uyumlu şekilde, Enerji Yönetim Sistemi kapsamında elektrik, doğalgaz ve akaryakıt gibi enerji kaynaklarında toplam 928.760 kWh enerji verimliliği kazanımı elde edilmesini sağlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda toplamda %37,5 oranında Enerji Kazanım Potansiyeli ortaya konulmuştur. Elde edilen bu kazanımların, her yıl gerçekleştirilen düzenli denetimler aracılığıyla sürdürülebilir şekilde devam etmesinden büyük mutluluk duyuyoruz." TS EN ISO 50001:2018 Enerji Yönetim Sistemi kapsamında 2025 yılı denetiminin de başarıyla tamamlandığını belirten Başkan Palancıoğlu, bu sonucun Melikgazi Belediyesi’nin enerji yönetimini sistematik, disiplinli ve sürekli iyileştirme yaklaşımıyla ele aldığının somut bir göstergesi olduğunu vurguladı. Başkan Palancıoğlu; enerji tüketimlerinin düzenli olarak izlenmesi, analiz edilmesi ve iyileştirme faaliyetlerinin hayata geçirilmesi sayesinde elektrik, doğalgaz ve akaryakıt tüketimlerinde önemli kazanımlar elde edildiğini belirterek, bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda yaklaşık 5.750.000 TL tutarında enerji tasarrufu sağlandığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti; "Enerji tüketimlerini izleyen, analiz eden ve veriye dayalı kararlar alan bir belediye olarak; kaynaklarımızı daha etkin kullanıyor, enerji maliyetlerimizi azaltıyor ve aynı zamanda sera gazı emisyonlarının düşürülmesine katkı sağlıyoruz." Açıklamasında yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarına da değinen Başkan Palancıoğlu, Melikgazi Belediyesi’nin yalnızca mevcut tüketimi azaltmaya değil, aynı zamanda temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını yaygınlaştırmaya da büyük önem verdiğini ifade ederek; "Yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği projelerini birlikte değerlendiriyor, belediyemizin enerji ihtiyacını mümkün olan en yüksek oranda çevre dostu ve sürdürülebilir kaynaklardan karşılamayı hedefliyoruz. Bu yaklaşımımız hem çevreye duyarlılığımızın hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzun bir sonucudur" dedi. Başkan Palancıoğlu; Enerji Yönetim Sistemi’nin kurulmasından bugüne kadar emeği geçen Bilgi İşlem Müdürlüğü başta olmak üzere Enerji Yönetim Birimine teşekkür ederek, Melikgazi Belediyesi’nin enerji verimliliği alanındaki örnek uygulamalarını kararlılıkla sürdüreceğini sözlerine ekledi.
Düzce DTSO Meclis Başkanı Acar "2026 Yatırımlarımızın tamamlanacağı yıl olacak" Düzce Ticaret ve Sanayi Odası 2025 yılını dolu dolu geçidi. Düzce Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Meclis Başkanı Tanju Acar, 2026’nın tüm yatırımların tamamlandığı bir yıl olacağını söyledi. Düzce’de iş dünyasının kalbi olan Düzce Ticaret ve Sanayi Odası, 2025 yılında birçok projeye imzasını attı. Yıllardır yapımı yılan hikayesine dönen yeni hizmet binasının temellerini atarak hızla yükselmesini sağlayan DTSO yönetimi aynı zamanda Düzce’de turizmin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürüttü. Meclis Başkanı Acar, 2025 yılında yaptıkları çalışmalarla ilgili olarak şunları aktardı, "2025 yılında eğitimlere çok önem verdiğimiz için bunları yerine getirdik. Ekonomi, iş dünyası, bilişim gibi. Haftada bir taneye denk gelecek şekilde eğitim furyası yaptık. Çokta başarılı olduğunu söyleyebilirim. Önemli bir projemiz uzun yıllardır yapılamayan, değişik sebeplerle başlanamayan hizmet binamızdı. Temelini attık, hızlı bir şekilde ilerledi 4. katı çıkıldı, çatısı kapatılacak. Bunun dışında gümrükle ilgili ciddi çalışma yapıldı. Yeri tahsis edildi. Gümrük binası yapılacak 2026 yılında oda bitmiş olacak. Bir başka önemli projemiz ise DOSKİM. Zihinsel özel korumalı arkadaşlarımızın çalışacağı bir proje. Bunun protokolü yapıldı, imzalar atıldı ve bir yürütme kurulu Düzce Belediye Başkanımız Dr. Faruk Özlü başkanlığında oluşturuldu. Hızlı bir şekilde ilerliyor. Geçtiğimiz hafta hafriyat çalışmaları bitti, bu hafta sıkılaştırma çalışmalarına başlandı ve havalar iyileşirse kalıpları çakılacak ve çalışmalar başlayacak. Ona birde temel atma töreni planlıyoruz. Dolayısıyla dolu dolu geçen bir 2025 yılı. Turizm konusunda çok ciddi çalışmalarımız var. Oda bünyesinde bir ARGE bölümü kurduk. Birçok kurumdan Turizm sizin işiniz mi diyenler oldu. Turizm tamda Ticaret ve Sanayi Odalarının işi. Tek işi değil ama işlerinden bir tanesi. TSO’nun 5 bine yakın üyesi var. Bunun 500’ü sanayici, 4 bin 500’ü otelci, tesisçi, restorancı, taşımacı. Yani turizm ile direk alakalı. Demek ki TSO’nun turizm ile baya işi varmış. ARGE Birimini kurmamız çokta iyi oldu, bizi öne çıkarttı. Doğru yolda olduğumuzu görüyoruz. Turizm ile ilgili bir portal oluşturduk. Çok kişiye ulaşabiliyoruz." "Fuar eleştirilerine cevap verdi" Tanju Acar, Düzce Ticaret ve Sanayi Odası’nın turizm çalışmalarının ve fuarlarda yer alması ile ilgili eleştirilere cevap vererek, "Fuarlara katıldığımız için zaman zaman eleştiriliyoruz. Ama fuarlar şehrimizin tanıtımı için gerekli olduğunu düşünüyorum. Fuardan hemen sonuç alınmaz, sepetimiz dolu gelinmez ama sepeti doldurmak için fuarlar gerekli. Bu sene YÖREX Fuarı’na Ticaret ve Sanayi Odaları TOBB’un aldığı karar gereği katılmadı ama başka fuarlarla bunu telafi ettik. Önümüzdeki yıllarda sonuçlarını görmeye başlarız. Düzce turizm anlamında çok bakir bir şehir. Doğru yönlendirme ile turizmde doğru yerlere gidecektir" ifadelerinde bulundu. "2026 Yılı projelerin tamamlanma yılı olacak" Tanju Acar; odanın 2026 yılı hedeflerini de anlatarak "2026 yılı ise tartışmasız başladığımız projelerin bitirilme yılı olacak. Hizmet binamız, DOSKİM, gümrükle ilgili çalışmalar 2026 yılında tamamlanacak. Yani 2026 yılının sonlarına doğru bitecek olanlar var, 2027 yılına sarkacak olanlar var. Biz bunlardan ciddi başarılar elde ediyoruz. Şöyle ki; Bir kere biz bu çalışmaları komisyonlar üzerinden yapıyoruz. Ben yaptım dersek yanlış olur. Biz yaptık, biz yapıyoruz olacak. Başkanlar her şeye yetişemez bu nedenle komisyonlar kurduk. Mesela inşaat komisyonu kurduk. Hizmet binamız o komisyon üzerinden devam ediyor. Turizm komisyonu var. Bunun gibi komisyonlar var. Birde 11 meslek grubumuzun komiteleri var. Onlarda ayrıca çalışıyor. Hatta bizim çalışmamıza da vesile oluyorlar. Yani 2026 yılı da dolu dolu geçecek. Bazı işler bizim tek işimiz değil ama bizim de işimiz. Mesela turizm gibi, eğitim gibi. Dolayısıyla bu işlerin hep içinde olduk ve olmaya da devam edeceğiz" dedi.
Kütahya Gediz’in genç yazılımcıları dışa bağımlılığa son veriyor Kütahya’nın Gediz ilçesinde, Şehit Hüseyin Gürlekli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, piyasa değeri binlerce lirayı bulan personel takip sistemini sıfırdan yazarak Milli Eğitim Müdürlüğünün hizmetine sundu. ’Meslek lisesi yapamaz’ önyargısını kıran gençler, düşük maliyetli ve yüksek teknolojili çözümleriyle dijital devrim başlattı. Kütahya’nın Gediz ilçesinde eğitim veren Şehit Hüseyin Gürlekli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, geliştirdiği RFID tabanlı Akıllı Personel Yoklama ve Takip Sistemi ile mesleki eğitimde dijital dönüşüme öncülük ediyor. Bilişim teknolojileri alanında tamamen yerli imkanlarla yürütülen proje, eğitim kurumlarında personel takibini hızlı, güvenilir ve şeffaf hale getirerek ulusal ölçekte dikkat çekiyor. Sistem; personelin kartlar aracılığıyla giriş çıkışlarının otomatik kayıt altına alınmasını, verilerin anlık olarak dijital ortama aktarılmasını ve yöneticiler tarafından kolayca raporlanabilmesini sağlıyor. Projede yer alan öğrencilerden Batuhan Korkmaz, ekip arkadaşlarıyla disiplinli bir şekilde çalışarak bu projeyi başarılı bir şekilde tamamladıklarını, bu sürecin kendilerine hem kişisel hem de eğitim anlamında çok önemli deneyim kazandırdığını ifade etti. Öğrenci Mustafa Gümüş ise projenin en önemli özelliğinin düşük maliyetli olması olduğunu belirterek, piyasadaki yüksek maliyetli sistemlere karşı kendi imkanlarıyla hayatın içinde karşılığı olan bir çözüm sunduklarını söyledi. Hamza Sazaklıoğlu da hem donanımsal hem de yazılım aşamalarında görev aldığını belirterek öğretmenlerine teşekkür etti. Bilişim Teknolojileri Alan Şefi Öğretmen Serdal Özçelik, hedeflerinin öğrencilere sadece teorik bilgi değil, günlük hayatta kullanılabilecek programlar yazdırmak olduğunu vurguladı. Özçelik, öğrencilerle birlikte çalışarak, onlara sorumluluk ve özgüven vererek bu projeyi tamamladıklarını, doğru rehberlik yapıldığında meslek lisesi öğrencilerinin çok büyük işler ortaya koyabildiğini dile getirdi. Çalışmaları yerinde inceleyen İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Aydın, projenin onur verici olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: Öğrencilerimiz kurumumuzun ihtiyaç duyduğu bir programı kendileri hiçbir şeye ihtiyaç duymadan sıfırdan yazdılar. Dışarıdan hizmet alımı yoluyla almaya çalıştığımızda yüksek miktarlarda meblağlar karşımıza çıkarken, öğrencilerimizin bu çalışmasıyla kurumumuza katkı sunmaları bizler için gurur verici oldu. Mesleki eğitime imkan tanındığında öğrencilerimizin neler yapabileceklerini kurumumuzda uygulama şansı bulduk. Okullarımızdan bu tarz projelerin çıkacağına ve öğrencilerimizin aldığı eğitimi uygulamayla birleştirdiklerinde başarılı olacaklarına inancımız tamdır. Gediz’de hayata geçirilen bu proje, kamu kaynaklarının daha etkin kullanılmasına katkı sağlarken akıllı okul altyapısının temel bileşenlerinden biri olarak örnek teşkil ediyor.
İzmir Tüm paydaşlar ’İzmir Körfezi’ için bir araya geldi Koku, renk değişimi ve balık ölümleriyle kentin gündeminde yer alan İzmir Körfezi’ni kurtarmak için çözüm önerilerinin görüşüldüğü, İzmir Ticaret Odası öncülüğünde, Su Ürünleri Derneği iş birliği ile yapılan toplantı, 5’i profesör olmak üzere 10 kurumdan 16 temsilciyi bir araya getirdi. Her biri alanında uzman isimler bir gün boyunca devam eden programda konuyu bilimsel açıdan ele aldı. Çalıştayın sonuç bildirgesinin kamuoyuyla paylaşılacağı ve Bakanlıklar nezdinde takibinin yapılacağı ifade edildi. İzmir Körfezi’nde Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şahin Çakan ile Su Ürünleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Yıldırım’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Çakan: "Körfez yükü taşıyamıyor" İzmir’de alt yapı çalışmalarının önemini vurgulayan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şahin Çakan, yaşanan iklim değişikliği, su kıtlığı gibi çevresel sorunların, artan nüfusun İzmir Körfezi’ni olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Çakan, Körfezin yükü taşıyamadığını, balık ölümlerinin yaşandığını, suyun içindeki oksijenin tükendiğini, buna bağlı olarak da içerisinde canlı barınamadığını ve bu durumun kokuya neden olduğunu paylaştı. Tarımda kullanılan kimyasalların doğa içerisinde kaybolmadığına, yeraltı sularına karışarak tekrar hayatımıza girdiğine dikkat çeken Çakan, bu durumun sağlık sorunlarına da yol açtığını vurguladı. Yıldırım: "Gelecek nesillerin izmir körfezi’ne ihtiyacı var" 1992 yılında Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesindeki Öğretim üyeleri tarafından kurulan Su Ürünleri Derneği’nin çalışmalarına ilişkin bilgi veren Su Ürünleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Yıldırım, su kaynaklarının korunması ve üretimde kullanılması ile ilgili her konu ile yakından ilgilenildiğini, İzmir körfezinin hidrodinamik özellikleri, akıntı sistemleri, tuzluluk değişimleri, su kolonunun yapısı ve biyolojik çeşitliliği ile ilgili değişimlerin yakından takip edildiğini ifade etti. Yıldırım, İzmir Körfezi’nin uzun yıllardır büyük bir metropolün artan baskısını taşımaya çalıştığını, diğer yandan Akdeniz’in sıcaklık artışı, deniz suyu seviyesindeki değişimler ve iklim krizinin de yıldan yıla tüm dünyada olduğu gibi şehrimizde de hissedildiğini, sonuç olarak İzmir Körfezi’ne gelecek nesillerin de ihtiyacı olacağının altını çizdi. 10 ayrı sunum yapıldı Açılış konuşmalarının ardından, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Uluturhan Suzer, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Yeşim Özkan, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Levent Yurga, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ortaç Onmuş, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Deniz Erdoğan Dereli, Hollanda-Amsterdam Su Kurulu Üyesi Songül Akkaya, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuri Azbar, İzdeniz A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Marım, S.S. İzmir Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği Başkanı İbrahim Güven ve Midye Çiftliği Sorumlu Mühendisi Mahmut Ergün birer sunum gerçekleştirdi. Bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunulacak Çalıştay’ın "İzmir Körfezi’nin Geleceği Bilim, Yerel Yönetim, Sektör ve Toplumun Birlikte Rolü" başlıklı kapanış panelinde İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şahin Çakan, tüm paydaşlarla genel bir değerlendirme yaparak görüşülen hususlara yönelik Sonuç Bildirgesi’nin hazırlanacağını ve Çalıştay kapsamında tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ilgili Bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunularak konunun takipçisi olunacağı ifade etti. Toplantıya kimler katıldı? Toplantıya, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkulu, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Tolga Tolon, İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Bülent Üngür, İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Su Ürünleri Şube Müdürü Bülent Canatan, İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi ve İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği Başkanı Ufuk Atakan Demir, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcısı Mehmet Tahir Özdemir, Genel Sekreter Prof. Dr. Mustafa Tanyeri ve Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyeleri ile İzmir Ticaret Odası üyeleri katıldı.
İstanbul CarrefourSA 60’ıncı Gurme mağazasını açtı CarrefourSA, 2025 yılının son günlerinde önemli bir yatırımı hayata geçirdi. Marka, 60’ıncı Gurme CarrefourSA mağazasını İstanbul Anadolu Yakası’nda hizmete açtı. Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki CarrefourSA, 2025 yılının son yatırım hamlesini gerçekleştirdi. CarrefourSA’nın premium gıda deneyimini merkezine alan Gurme CarrefourSA Mağazası, CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu ve icra kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen açılışla İstanbul Anadolu Yakası’nda hizmete girdi. Yatırımlarına devam eden marka, 2025 sonu itibarıyla 77 ilde bayileri de dahil bin 250’den fazla mağazaya ulaşarak çok kanallı ve segment bazlı büyüme stratejisini istikrarlı biçimde güçlendirdiğini açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, toplam 650 metrekarelik alan üzerine kurulan yeni mağaza, modern marketçilik mimarisiyle tasarlandı. Mağaza, geniş ürün yelpazesinin yanı sıra hızlı ve pratik alışveriş imkânı sunan "Hızlı Kasa" noktalarıyla müşteri deneyimini en üst seviyeye taşıyor. Gurme konseptinin vazgeçilmezi olan taze ürün gruplarında; uzman kasapların hazırladığı et ve kasap reyonu, günlük balık, zengin şarküteri seçenekleri ile taze meyve-sebze bölümleri öne çıkıyor. Mağaza, tüm bunlara ek olarak sağlıklı yaşamı odağına alan, organik ve vegan beslenmeyi tercih eden tüketiciler için oluşturulan özel ürün seçkisiyle de fark olulturuyor. Mağaza içerisinde konumlanan kahve noktası ise dünya kahvelerinden yerel tatlara kadar uzanan geniş seçenekleri bir araya getiriyor. Markanın evcil hayvan odaklı yeni büyüme stratejisinin bir parçası olan "Petfood" alanı da mağazadaki yerini aldı. Gurme CarrefourSA; zengin içecek yelpazesi, kozmetik, deterjan ve kuru gıda reyonlarıyla bir evin tüm ihtiyaçlarını "gurme" kalitesiyle karşılıyor. "Katma değerli yatırımlara 2026 yılında da devam edeceğiz" Yılın son günlerine yaklaşırken premium segmentte önemli bir yatırıma imza atmanın gururunu yaşadıklarını belirten CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu, "Gurme CarrefourSA, stratejik büyüme yolculuğumuzda önemli bir yatırım adımı. Değişen tüketici beklentilerini yakından takip ederek, katma değer oluşturan konseptlere odaklanıyoruz. Seçkin ürün gamı, dünya mutfaklarından özel lezzetleri ve gastronomi odaklı alışveriş deneyimiyle öne çıkan mağaza, misafirlerimize fark oluşturan bir mağazacılık anlayışı sunuyor. Gurme mağazalarımızla hem premium segmentteki varlığımızı güçlendiriyor hem de kârlı ve sürdürülebilir büyüme hedefimizi destekliyoruz. Bu noktada rahatlıkla söyleyebiliriz ki, 2025 yılı boyunca hayata geçirdiğimiz yatırımlar, uzun vadeli vizyonumuzun ve Türkiye perakende sektörüne duyduğumuz güvenin en somut göstergesi. Biz, 32 yıldır olduğu gibi ‘Ne Lazımsa CarrefourSA" anlayışını rehber kabul ederek 2026 yılında da müşteri deneyimini odağımıza alacak, markamızın farkını her noktaya taşımaya devam edeceğiz" dedi.