GÜNDEM - 09 Kasım 2022 Çarşamba 13:57

Fırınsız fırıncı Cihan Kolivar'ın sendikası da merdiven altı çıktı

A
A
A
Fırınsız fırıncı Cihan Kolivar'ın sendikası da merdiven altı çıktı

Katıldığı bir televizyon programında Türk milletine sarf ettiği sözler nedeniyle büyük tepki çeken ve gözaltına alınp tutuklanan Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar'ın Sendikası da merdiven altı çıktı.

İstanbul'da katıldığı bir televizyon programında kullandığı ifadeler nedeniyle hakkında “Türk milletini, devleti, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” iddiasıyla başlatılan soruşturma çerçevesinde dün gözaltına alınan ve bugün adliyeye sevk edilen Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar tutuklandı.

Katıldığı bir televizyon programında Türk milleti için sar ettiği sözler nedeniyle büyük tepki çeken ve hakkında açılan soruşturma neticesinde gözaltına alınarak mahkemeye sevk edildikten sonra tutuklanan Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar'ın sendikası da merdiven altı çıktı. Bayrampaşa'da bulunan ve İhlas Haber Ajansı tarafından görüntülenen sendika da kapıların kilitli olduğu, sendikayı gösteren herhangi bir tabelası da olmadığı görüldü. Hiçbir çalışanın olmadığı sendikanın Cihan Kolivar tarafından ofis olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Kolivar'ın komşuları ise duruma tepki gösterdi.

‘Bana aptal diyen adama keşke kulaklığımı vermeseydim’

Kolivar’ın televizyon programına katılmadan önce kendisinden kulaklığını istediğini belirten Asım Sönmez, “Kendisini tanıyorum. Burası onun ofisi. Sürekli olarak gelip giden bir arkadaşımız abimiz. Gelip eleştirilerini yapar ve kendi düşüncelerini söylerdi. Burada komşumuz biz esnaf olarak kendisini tanıyoruz. Söylediklerini doğru bulmuyorum. Ben bir Türk vatandaşı olarak aptal mıyım? Ben ekmek yiyorum sen bana aptal diyorsun. Söyledikleri yanlış. İktidar partisine bunlar para için namusunu satar diyor. Böyle şeyler söylemek doğru değil. Canlı yayında bunlar söylenmez. Sokaktaki cahil adama sorsan o bile söylemez onu. Sürekli olarak böyle atarlı giderli konuşan bir abimizdi. Bizimle konuşurken de öyleydi. Onun anlattıklarını bizde bir büyük olarak dinlerdik. Böyle şeyleri her zaman yadırgıyoruz. Kulaklığını ben verdim. Dükkanımda bulunan bir tane kulaklığımı canlı yayına bağlansın diye verdim. Nereden bileyim böyle bir şey yapacağını. Yaptıklarının hiç birini tasvip etmiyorum. Bana aptal diyen adama keşke kulaklığımı vermeseydim. Böyle abuk subuk şeyler konuşuyorsa o benden daha aptalmış demek ki. Biz Türk toplumu olarak aptal değiliz. Allah'ın izniyle birçok akıllı insanlarız. Bizi aptal yerine koyanlar maalesef kendini aptal yerine koyuyor farkında değil” dedi.

‘O bizden daha aptaldır’

Canlı yayında kullandığı ifadeleri doğru bulmayan komşusu Şaban Çakın “Kendisi bizim komşumuz olur. Açıklamalarını yanlış buluyorum. Türk milleti için o şekilde konuşması doğru değil. Bu zamana kadar kendisi de ekmek yemiştir. Kendisi de ekmek ile büyüdü. O kelimeleri kullanması bence yanlış. Ekmek yiyen kişi aptalsa o bizden daha aptaldır” şeklinde konuştu.

Volkan Kayalar - Hacer İnci
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yaralı pelikanın yürek ısıtan dostluğu Adana’da yaralı halde bulunarak tedavi altına alınan pelikanın, kendisini tedavi eden görevliyle kurduğu bağ görenlerin içini ısıttı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Adana Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince Yumurtalık ilçesindeki bir lagünde avcı kuşların saldırısıyla yaralanan pelikan bulundu. Koruma altında tutularak tedavisine başlanan pelikanın, bir hafta sonra doğaya salınmasının planlandığı belirtildi. Yaralı pelikanı hem tedavi eden hem de onunla gece gündüz ilgilenip yemeğini yediren görevli Kazım Baykurt, hayvanın avcı kuşların saldırısına uğradığını, göğüs kısmında yara bulunduğunu ifade etti. Baykurt, tedavi sürecinde pelikanla aralarında özel bir dostluk oluştuğunu söyleyerek, "Yemeğini vermem nedeniyle aramızda bir bağ oluştu. Balıkla besliyoruz, akşamları da ilaçlarını veriyorum. Bana karşı hiç saldırgan değil. Hatta sakin ve uyumlu davranıyor" dedi. Pelikanın, kendisine alıştığını belirten Baykurt, hayvanın zaman zaman başkalarına karşı temkinli davrandığını ancak kendine karşı güven duyduğunu, gün geçtikçe aralarındaki bağın daha da güçlendiği dile getirdi. Baykurt, "Bir hafta sonra doğal yaşam alanına bırakacağız. Gitmesine üzülüyorum çünkü aramızda güzel bir dostluk oluştu. Ama ne kadar alışsak da onların yeri doğa. İyileştikten sonra özgürce yaşaması için ait olduğu yere bırakacağız" diye konuştu.
Van Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.