RAMAZAN - 07 Mayıs 2019 Salı 12:48

Gaziantep'te iftar sofralarının vazgeçilmezi 'meyan şerbeti'

A
A
A
Gaziantep'te iftar sofralarının vazgeçilmezi 'meyan şerbeti'

Gaziantep'te Ramazan sofralarının vazgeçilmez içeceği olan meyan kökü şerbeti hem susuzluğa hem de mideye iyi geliyor. Kentte Şerbetçi Mehmet'in kızı olarak bilinen Selma Varlık ise merhum babasının mesleğini sürdürmeye devam ediyor.

Fırat Nehri çevresinde özellikle Birecik'te yetişen meyan kökünden yapılan şerbet başta Gaziantep olmak üzere Şanlıurfa, Kilis, Adıyaman ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde Ramazan sofralarının vazgeçilmezleri arasında ilk sıralarda geliyor. Özellikle Gaziantep'te yoğun şekilde tüketilen meyan kökü şerbetinin susuzluğu gidermenin yanında hazmı kolaylaştırıp, böbreklere de iyi geldiği biliniyor. 

Bağışıklık sistemini güçlendirdiği de söylenen meyan kökü Fırat Nehri kenarında toplandıktan sonra Gaziantep'e getiriliyor. Burada yıkanıp temizlendikten sonra büyük leğenlerde demlenmeye bırakılıyor. Demlenen meyan kökü ahşap veya metal haznelerde damıtılarak şerbet elde ediliyor. Daha sonrasında ise su ile karıştırılan meyan kökü şerbetine az miktarda gül suyu ekleniyor, bol miktarda buzla birlikte sürahilere konulan meyan kökü şerbeti içilmeye hazır hale geliyor. İlk kez içenleri farklı tadıyla zorlayan şerbet, sağlık açısından faydalarının yanı sıra bölgedeki birçok insanın geçim kaynağı olmasıyla da dikkat çekiyor.

Baba mesleğini sürdürüyor
Kentte her köşebaşında dükkanlarda ve seyyar tezgahlarda bulmanın mümkün olduğu meyan kökü şerbetini yapanlardan Selma Varlık, hem baba mesleğini sürdürüyor hem de aile bütçesine büyük bir katkı sağlıyor. Şerbetçiliğin kendileri için baba mesleği olduğunu vurgulayan Varlık, "Bu bizim için bir baba mesleğidir. Yani yaklaşık 50-60 yıldır yapıyoruz bu işi. Babam vefat ettikten sonra biz yapmaya devam ettik şerbet işini. Özellikle Ramazan ayında yoğunluğumuz oluyor. Meyan kökü şerbetinin faydaları çok fazladır. Bu şerbet özellikle mideye çok iyi gelir. Ramazan ayında, sıcaklarda yaşanan susuzluklara çok iyi geliyor. Bunun dışında kötü hastalıklara ve diğer hastalıkların bir çoğuna iyi geliyor" dedi. 

Meyan kökü şerbetine özellikle Ramazan ayında ilginin arttığını söyleyen Varlık, "Özellikle Ramazan ayında ilgi artıyor. Havaların sıcak olduğu zamanlarda meyan kökü şerbeti çok iyi oluyor. Şimdi yine Ramazan ayındayız. Bu ayda da çok şükür yoğunluğumuz daha fazla oluyor. Meyan köklerimiz genelde dışarıdan Fırat Nehri kenarından geliyor. Geldikten sonra kökleri leğenlere koyup köfte gibi yoğuruyoruz. Rengi hafiften morarınca da metal sallarımıza boşaltıyoruz. Sonra orada dinlenmeye bırakırız. Köklerimiz dinlendikçe şerbetini bırakmaya başlıyor. Sonrasında da müşterilerimize satışa hazır hale geliyor. Satıldıktan sonra müşterilerimiz meyan köklerini sürahiye koyup üzerine su, az bir şey gül suyu ve fazlasıyla buz koyarak tüketebilirler" diye konuştu. 

Özellikle iftar saatlerinde müşterilerin kuyruk oluşturduğu Şerbetçi Selma, bazen siparişlere yetişemeyecek noktaya geliyor. İftara yetişmeye çalışan vatandaşların uğrak noktası olan Şerbetçi Selma'nın Gaziantep Kalesi civarındaki evi ise bu lezzeti kaçırmak istemeyenlerin akınına uğruyor.  

Said Vakkas Yağcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Hukuk öğrencisinin inanılmaz vurgunu "TOKİ" başvuru adı altında 1 milyon dolandırdı Bursa’da 20 yaşındaki hukuk öğrencisi E.A., sahte TOKİ sitesiyle vatandaşları dolandırıp mağdurlarla dalga geçerek "Uykum geldi, gidin polise şikâyet edin" derken; bir yandan da arkadaşına "Onlar ev sahibi olmak için başvuru yapıyor, ben onların parasıyla ev sahibi oluyorum" şeklinde konuşunca devreye giren siber polis, genç kızı 10 günlük takip sonrası operasyonla kıskıvrak yakaladı. Olayla ilgili 53 kişi resmi müracaatta bulundu. Bursa’da hukuk fakültesi ikinci sınıf öğrencisi olan E.A., internet üzerinden sahte bir TOKİ başvuru sitesi oluşturdu. Ev sahibi olacağını düşünen çok sayıda vatandaş, başvurularının geçersiz olduğunu anlayınca sitede verilen numarayı aradı. E.A., mağdurları bu kez de "Başvurunuz askıya alındı, açıklama yapmadığınız için yeniden ödeme gerekiyor" diyerek ikinci kez dolandırdı. Dolandırıldığını fark eden vatandaşlar tekrar aradığında ise genç kadının, "Gidin polise şikâyet edin, benim uykum geldi, uyku saatim" diyerek telefonu kapattığı belirlendi. Şikâyetler üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelinin Telegram üzerinden oluşturduğu link aracılığıyla mağdurlara ulaştığını tespit etti. Yaklaşık 10 gün süren teknik ve fiziki takibin ardından düzenlenen operasyonla E.A. gözaltına alındı. Şüphelinin, bir arkadaşıyla yaptığı konuşmada "Onlar ev almak için başvuru yapıyor, biz onların parasıyla ev sahibi olacağız" dediği ortaya çıktı. Emniyetteki işlemler sonrası adliyeye sevk edilen E.A., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. E.A.’nın bağlantılı olduğu kişilerin de soruşturulduğu öğrenildi. Olayla ilgili şu ana kadar 53 kişinin resmi müracaatta bulunduğu bildirilirken, bugüne kadar başvurmayan mağdurların da siber polisine başvurması istendi
Bursa Bin yıllık yemek kültürünü 400 yıllık hana taşıdılar Bursa’nın Büyükorhan ilçesinde yaklaşık 400 yıl önce yapıldığı tahmin edilen Tahıl Hanı’nda yıllardır yapılan kavurmanın yanına tarihinde ilk kez cağ döner de geldi. Bursa’nın dağ ilçelerinden olan 10 binden fazla nüfusa sahip Büyükorhan’da yüzyıllardır süregelen "Cuma Pazarı", canlı hayvan pazarı ve Tahıl Hanı’yla bölgenin ticaret merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Canlı hayvan pazarına hayvanlarını ve hububatlarını satmak için getirenlerin ya da almak için gelenlerin buluştuğu Cuma Pazarı, yıllarca kavurma lokantalarıyla hizmet verdi. Bugün de odun ateşinde kuzu ve oğlak eti kavurması yaparak geleneğin yaşatıldığı ahşap Tahıl Hanı’na gelenler, bölgenin merasında yetişen hayvanların doğal etiyle yapılan yemeklerden yeme imkanı bulabiliyor. Lokantalarda yıllardır kuzu etinden kavurma ve ciğer tüketiliyor. Büyükorhan’da hayvancılık yapan bir aile, farklı olması için Tahıl Hanı’nda ilk kez cağ döner yapmaya başladı. Kıpçak Türklerine ait bin yıllık bir kültür olan cağ kebabı, dağ yöresinde yetiştirilen merada beslenen kuzuların etlerinden yapılarak servis ediliyor. Handa bulunan 8 lokantadan birinin sahibi Ali Özkan, uzun yıllardır bu handa hububattan canlı hayvana birçok ürünün alınıp satıldığını tüccarların uğrak yeri olduğunu belirterek, "Buraya gelenler karınlarını doyursun diye yemek hizmeti de sunulmuş. Saç kavurma, güveç, köfte ızgara yapılıyor. Hepsi küçükbaş hayvan etinden pişiriliyor." dedi. Şap etkiledi müşterileri azaldı Hayvancılık yaptıklarını ve kendi küçükbaş hayvanlarının etinden kavurma yaptıklarını anlatan Özkan, "Burası bir kültürün adresi. Uzun yıllardır devam eden geleneği ayakta tutuyoruz. Şap hastalığı nedeniyle hayvan pazarı kapatılınca müşterimiz azaldı ancak normalde burada adım atacak yer olmazdı. Sadece turist ağırlıyoruz, hayvan alım satımına gelen olmayınca eski yoğunluk kalmadı burada" diye konuştu. Pazara gelenlerin önemli bölümünün kuzu kavurmayı övdüğünü bazılarının ise porsiyonun azlığından şikayet ettiğini dile getiren Özkan, "Çay tabağında porsiyonlar olduğunu söyleyenler oldu. Metal düz tabak olduğundan öyle geliyor ama tabağa döktüğümüzde porsiyonun miktarı daha net ortaya çıkıyor. Yani az değil porsiyonlarımız doyurucu" ifadesini kullandı. 40 yıllık ustayla bin yıllık kültürü getirdiler Küçükbaş hayvan yetiştiricisi ve handa lokanta sahibi İsmail Kutlu ise yaklaşık 400 yıllık tarihi handa farklı bir yemek sunmak istediklerini belirterek, Yusufeli’nden 40 yıllık cağ döner ustası getirdiklerini anlattı. Cağ kebapta kendi yetiştirdikleri kuzuların etlerini kullandıklarını dile getiren Kuzu, şunları söyledi: "Ağır kış şartları oluşmadığı sürece yem kullanmayız hayvanlarımızda. Hepsi dağda, bayırda, merada beslenir. Kekik, nane, ot ne bulurlarsa doğal beslenirler. O yüzden etimizin lezzetinde de iddialıyız; hem doğal hem organiktir. Bu han yüzlerce yıllık bir kültürü temsil ediyor. Biz de buraya ünü yurt dışına taşmış cağ kebabı getirdik. Farklı olunca ilgi de görüyoruz. Şap nedeniyle kapatılan pazar açılsa daha güzel olacak işlerimiz."
İzmir Altınordu’da hedef ilk galibiyet Altınordu, TFF 2. Lig Beyaz Grup 15. haftasında yarın Beykoz Anadolu’yu konuk edecek. İzmir ekibi, rakibini mağlup ederek ilk galibiyetini almayı hedefliyor. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, 15. hafta maçında yarın Beykoz Anadolu’yu konuk edecek. Metin Oktay Yerleşkesi Serpil Hamdi Tüzün Sahası’nda saat 15.00’te başlayacak karşılaşma öncesinde, henüz galibiyeti bulunmayan İzmir ekibi, 5 beraberlik ve 9 mağlubiyetle topladığı 5 puanla ligin son sırasında yer alıyor. Konuk Beykoz Anadolu ise 3 galibiyet, 2 beraberlik ve 9 mağlubiyet sonucunda elde ettiği 11 puanla 16. basamakta, düşme hattında bulunuyor. Altınordu, bu zorlu mücadelede rakibini mağlup ederek sezonun ilk galibiyetini almayı ve düşme potasından uzaklaşmayı hesaplıyor. İç sahada sadece 1 puan alabildi Yeni sezona büyük bir hayal kırıklığıyla başlayan Altınordu, şu ana kadar galibiyet yüzü göremedi. İzmir ekibi özellikle iç sahada çok kötü bir performans sergiledi. Topladığı 5 puanın yalnızca 1’ini taraftarı önünde alan kırmızı-lacivertliler, ilk hafta Erbaaspor karşısında elde ettiği beraberliğin ardından sahasında çıktığı 6 maçın hiçbirinden puan çıkaramadı. Altınordu, yarın oynanacak Beykoz Anadolu maçını kazanarak kötü gidişata son vermeyi hedefliyor. Karşılaşmayı Muhammed Taha Onat yönetecek Altınordu ile Beykoz Anadolu arasında oynanacak müsabakayı hakem Muhammed Taha Onat yönetecek. Onat’ın yardımcılıklarını Gökhan Salduz ve Batuhan Akkuş yapacak. Karşılaşmanın 4. hakemi ise Berat Buğra Çelik olacak.