EĞİTİM - 22 Nisan 2014 Salı 11:43

Günde 1 saat çalışarak İngilizce öğrenmek mümkün

A
A
A
Günde 1 saat çalışarak İngilizce öğrenmek mümkün

İngilizce eğitimini üç farklı seviyede verdiklerini belirten Ayten Keçeci, İngilizcenin diğer dillere oranla daha kolay olduğunu ve günde 1 saat çalışma ile 6 ayın sonunda herkesin İngilizce öğrenebileceğini ifade etti.

Yabancı dil öğrenme sistemlerinin algılarla ilgili olarak kişiden kişiye göre değiştiğini ve İngilizcenin diğer dillere göre gramer konusunda daha kolay olduğunu belirten Limasollu Naci Öğretim Yayınları Genel Koordinatörü Ayten Keçeci, “Dil öğrenmek kabiliyet gerektiren bir iştir ancak bu demek değildir ki kabiliyeti olmayan insanlar dil öğrenemez. Herkes yabancı dil öğrenebilir ama yabancı dil öğrenme sistemleri algılarla ilgili olarak kişiden kişiye göre değişebilir. İngilizce diğer dillere göre gramer konusunda kolay anlaşılabilen ve diğer dillere oranla daha basit bir dil. Birçok fiil çekiminin tek düze olduğu bir yapı var. Bu anlamda İngilizceyi öğrenmek diğer dilleri öğrenmekten daha kolaydır. Ama kişinin algılama sistemi ile bağlantılı olarak doğru yöntemi seçmesi gerekiyor. Daha sonra ise istikrarlı bir şekilde kendini disipline etmeli. Bu şekilde yaklaşanların yüzde 99’u başarılı oluyor” şeklinde konuştu.

Üç farklı seviyede İngilizce eğitim seti
Limasollu Naci Öğretim Yayınları’nda üç farklı seviyede İngilizce eğitim seti olduğunu söyleyen Ayten Keçeci, bu setlerle insanların İngilizce öğrenmelerini, geliştirmelerini ve ilerletmelerini sağlayıcı bir program uyguladıklarını ifade etti. İnternetin olduğu her yerde İngilizce öğretebildiklerini söyleyen Keçeci, “Günümüz teknolojisi ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde internet üzerinden ‘Online İngilizce’ ismini verdiğimiz ortamda, İngilizce öğrenebilmeyi sağlayan bir programımız var. Teknolojinin getirdiği kolaylıkları kullanarak canlı eğitim uygulaması yapıyoruz. İnternet üzerinden konuşma programlarından birini uygulayarak eğitmenizin öğrenciyle internet ortamında birebir eğitim vermesini ve bu şekilde hem pratik hem de gramer çalışması yapmasını sağlıyoruz” dedi. Öğrenciler için mobil uygulama müjdesi de veren Keçeci, sanal ortamda hizmet verecek yeni projeler geliştirdiklerini ve yakın gelecekte cep telefonlarından ulaşılabilir bir uygulama için hazırlık yaptıklarını söyledi.

“Herkesin İngilizce öğrenmesi mümkün”
Konuşmayı seven ve taklit yeteneği olan insanların daha hızlı İngilizce öğreneceklerini belirten Keçeci, “Öncelikle İngilizcenin zor bir dil olmadığını kabul etmek gerekiyor. Konuşmayı seven ve taklit yeteneği olan insanların hızlıca İngilizce öğrendiklerini gözlemliyoruz. Ama böyle olması, bu özelliklere sahip olmayan insanların dil öğrenemeyecekleri anlamına gelmiyor. Doğru bir yöntem ve istikrarlı bir program uygulayarak herkesin İngilizce öğrenmesi mümkün” dedi.

Günde 1 saat İngilizce
Eğitmenlerin tavsiyesi ile günlük en az 1 saatlik çalışma yapılması gerektiğini belirten Keçeci, “Çalışan veya öğrenci olan bir kişinin günlük ortalama ayırabileceği zaman dilimi 1 saat olarak hesaplanıyor. Elbette daha çok zaman ayrılması halinde süre kısalır ve sonuca daha hızlı gidilir. Bizim programlarımız, günde bir saat ayrılması ile yaklaşık olarak 6 aylık bir süre içerisinde tamamlanıyor” dedi.

“Eğitim sonunda sertifika veriyoruz”
Öğrencileri ile sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Keçeci, “Uzaktan eğitim yapılan bir kurs niteliği taşıdığı için her daim öğrencilerimizle iletişim halindeyiz. Basit bir Türkçe anlatımla, Türkçe dilbilgisinden destekli şekilde izahatlar yapıyoruz. Bu anlamda öğrencinin tıkanmasını ve ilerleyememesini engellemeye çalışıyoruz. Eğitim süresince kuruluşumuzdan destek alma ve eğitmenlere sorular sorup cevap verme imkanları bulunuyor. Bunun sonucunda tercih ederlerse uluslar arası geçerliliği olan bir sınava tabii tutulup kendilerini sertifikalandırıyoruz” dedi.

3 farklı eğitim seti
1954 yılından itibaren Türkiye’de ilk yabancı dil eğitimine mektuplarla başlayan Limasollu Naci Öğretim Yayınları, İngilizce öğretme deneyimine üç farklı eğitim seti ile devam ediyor. 1990 yılı itibariyle sadece yayıncılık noktasında faaliyet gösteren Limasollu Naci Öğretim Yayınları, verdiği 3 kurluk programla öğrencileri basamak basamak ilerletiyor. İngilizce gramer yapısını sıfırdan ileri seviyeye kadar öğreten 1. programın ardından, ikinci kurda konuşmaya ağırlık veriliyor ve günlük hayatta kullanılan içerik ve telaffuz çalışmaları yer alıyor. Son programda ise en ileri seviye olan İş İngilizcesi ile iş ortamında ihtiyaç duyulacak her türlü yazışma, konuşma, e-mailleşme, teklik verme-alma ve bunun karşısındaki yazışmaların gerekliliği gibi bütün detaylar öğretiliyor. Her bir eğitim sürecini ortalama 6 aylık bir süreç olarak öngörülüyor. Ayrıca öğrenciler İngilizcenin yanı sıra Almanca, Rusça ve İspanyolca dillerinde de eğitim alabiliyor.

BANU EZBER

İSTANBUL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.