SAĞLIK - 20 Eylül 2014 Cumartesi 09:32

Her baş ağrısı migren midir?

A
A
A
Her baş ağrısı migren midir?

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Algoloji (Ağrı) Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fuat Güldoğuş, her baş ağrısının migren olmadığını ancak migren ve gerilim tipi baş ağrılarının kişilerin sosyal yaşamını bozacak derecede sıkıntı oluşturabileceğini söyledi.

Baş ağrıları konusunda açıklama yapan Prof. Dr. Fuat Güldoğuş, baş ağrısının çeşitli nedenlere bağlı olabileceğini, bunların çoğunun günlük streslere bağlı geçici ve kısa süreli baş ağrıları olarak görüldüğünü ifade etti. Güldoğuş, "Ancak iki büyük grup baş ağrısı, kişilerin sosyal yaşamını bozacak derecede sıkıntı oluşturabilir. Bunlardan biri migren, diğeri ise boyun kas ve kemik problemlerine bağlı gelişen gerilim tipi baş ağrılarıdır. Bunlarla beraber, gereksiz ağrı kesici kullanımına bağlı gelişen ve ilaç kullanımı devam ettikçe derinleşerek süren bir baş ağrısı modeli oluşabilir. Baş ağrısındaki böyle bir değişim, baş ağrısının süresinde uzama, küskünlük ve tedaviye cevap alamama şeklinde tarif edilebilir. Ara sıra olan baş ağrıları sanki gün boyu devam eden, geceleri kısmen uyku döneminde sakinleyen, uyanma ile yeniden başlayan ve günlerce süren hatta ‘uzun zamandır hiç ağrısız dönemim olmadı’ diyecek kadar abartılı şekle ulaşabilir” dedi.

AĞRI KESİCİ KULLANIMINA BAĞLI GELİŞEN BAŞ AĞRISI
Ağrı kesici ilaç kullanımına bağlı gelişen baş ağrısının tedavisinde, bir taraftan neden olan ilacın kesilmesi planlanırken diğer taraftan gerçek baş ağrısı nedeninin araştırıldığını ifade eden Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Fuat Güldoğuş, “İlaca bağlı baş ağrısı geliştikten sonra gerçek nedene ulaşmak biraz daha zor olacaktır. Dolayısıyla bu baş ağrısının tedavisinden çok daha önemlisi oluşmasını önlemektir. Önlemenin ana yolu da, baş ağrısının birçok nedeni olabileceğinin bilincinde olmak ve gereksiz ilaç kullanımı yerine bu nedenlerden hangisinin baş ağrısının sorumlusu olduğunu açıklığa kavuşturmaktır.
Özellikle omuz ve boyun kaslarının yanlış kullanımına bağlı gelişen kas sertleşmeleri ve kas içi bozukluklar baş ağrısı nedenidir. Bu kas sorunları müzminleştikçe bağlı olduğu boyun omur eklemlerini sıkıştırarak ikincil bir ağrı, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi sorunlara yol açar. Ayrıca kaslardaki sertlik ve omur eklemlerinde kireçlenmeye bağlı sinir yollarındaki daralma da sinir sıkışması yolu ile ağrı yapar. İşte bunların hangisi veya hangilerinin baş ağrısına neden olduğu muayene ve çeşitli testlerle tespit edilerek tedavisi planlanabilir” diye konuştu.

AĞRI VÜCUDUN ALARM SİSTEMİ
Ağrının vücudun savunmasında önemli bir alarm sistemi olduğunu kaydeden Güldoğuş, “Bu tür ağrılar, omuz ve boyundan başlayan, kulak arkasından şakaklara ve göz çukurlarına yayılan sıkıştırma ve bazen zonklama tarzında baş ağrıları olarak kendini gösterir. Ağrılar genellikle ağrı kesicilere cevap vermeyen ve uzun süreli olur. Uzun süre ağrı çeken hastalarda, yaptığı işten zevk almayan, toplumdan uzak kalarak ağrısı ile baş başa kalmayı tercih eden ve çok fazla ilaç tüketen bir kişilik yapısı oluşabilir. Sonuçta, ağrı vücudumuzun savunmasında önemli bir alarm sistemidir. Bize arızalı yerleri ve durumları bildirir. Bu alarm sistemi ciddiye alınarak nereden çaldığı saptanmalı ve gereği yapılmalıdır. Düzensiz ve amaçsız kullanılan ağrı kesicilerle alarmı geçici kapatmanın tedaviye bir katkısı olmayacaktır” şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”