GÜNDEM - 18 Nisan 2023 Salı 10:43

Hiroşima mağduru Japon kız Sadako’nun bin turna kuşlu origami dileği Türk depremzedelere

A
A
A
Hiroşima mağduru Japon kız Sadako’nun bin turna kuşlu origami dileği Türk depremzedelere

HİROŞİMA’da evinin yakınına atom bombası düştüğünde iki yaşında olan, radyasyonun etkisiyle 12 yaşında lösemiden ölen Sadako Sasaki’nin tedavi sürecinde sağlığına kavuşmak için dilek amaçlı yaptığı ve Japonya tarihinde sembol haline gelen “bin turna kuşlu origami”, şifa getirmesi ve yaraların bir an önce sarılması dileğiyle Türk depremzedelere ulaştırılacak.

1995 yılında ciddi kayıplara yol açan, ilk gökdelen yıkımı nedeniyle dünya tarihine geçen Kobe depremini yaşamış bilim insanları ve uzmanlardan oluşan Japon Heyeti, Kahramanmaraş merkezli deprem bölgesinde incelemelerde bulunmak üzere Türkiye'ye geldi. Kobe Belediyesi Yapı Denetim ve İmar İşleri Daire Başkanı Mr. Yukio Tanaka, Kobe Belediyesi Kriz Yönetim Merkezi Müdürü Mr. Masayoshi Nose, Mukogawa Women's Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Tosu Shigeki, Prof. Yanagisawa Kazuhiko, Prof. Tagawa Hiroyuki ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar, Hatay başta olmak üzere deprem bölgesinde ağır hasar görmüş yerleşim yerlerindeki binaları inceledi, teknik sorunların tespitine yönelik çalışmalarda bulundu. Heyet, incelemelerinin ardından BAU ev sahipliğinde düzenlenen Rektör Prof. Dr. Şirin Karadeniz’in de bulunduğu Deprem Afeti Risk Azaltma Çalıştayı ve Araştırma Programı’na katıldı.

Hiroşima mağduru Japon kız Sadako’nun bin turna kuşlu origami dileği Türk depremzedelere

Sürpriz “bin turna kuşlu Sadako dileği”
Japon Heyeti, programın yapıldığı yuvarlak masa toplantısının ardından yanlarında getirdikleri, Mukogawa Üniversitesi öğrencileri tarafından yapılan bin turna kuşlu origamileri, Bahçeşehir Üniversitesi yetkililerine teslim etti. İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamış Japon kız Sadako Sasaki tarafından yapılan ve Japonya tarihinde sembol haline gelen bin turna kuşlu origaminin hikayesi ise duyanların yüreğini burktu. Sadako Sasaki, 1943 yılında Hiroşima'da doğdu. İki yaşındayken Misasa Köprüsü yanındaki evinin yakınına atom bombası düştü. Olayda görünürde hiçbir yara almadı. Ancak kaçarken annesi ile birlikte nükleer serpintiye yakalandı. Radyasyonun uzun dönem etkileri 11 yaşındayken belirdi. Kasım 1954'te Sadako’nun boynunda ve kulaklarının arkasında şişlikler gelişmeye başladı. Daha sonra, kendisine lösemi teşhisi kondu. Sadako, 21 Şubat 1955'te, Hiroşima Kızılhaç Hastanesi'ne kaldırıldı. Sadako, hastanede tedavi görürken kağıt katlayarak bin turna kuşu yaparsa iyileşeceği umudu ile ilaç ambalaj kağıdı gibi küçük kağıt parçalarını turna şeklinde katladı. Durumu gittikçe kötüleşen Sadako, hasta yatağında ailesini bir şeyler yemesi için çağırdığında pirinçli çay istedi ve "lezzetli" dedi, ardından ailesine teşekkür etti, bunlar onun son sözleri oldu ve henüz 12 yaşındayken 25 Ekim 1955 sabahı öldü. Sadako’nun yaptığı bin turnalı origami, bugün hala Japonya’nın en önemli dilek sembollerinden biri. Sadako’nun heykelinin bulunduğu Çocuk Barış Anıtı, bugün Hiroşima Barış Parkının içinde yer alıyor.

Hikayeyi duyunca duygulanan ve göz yaşlarını tutamayan Bahçeşehir Üniversitesi yetkilileri, teslim aldıkları bin adet bin turna kuşlu origamilerin, aynı dileklerle şifa getirmesi ve yaraların bir an önce sarılması dileğiyle depremzedelere ulaştırılacağını açıkladı.

Hiroşima mağduru Japon kız Sadako’nun bin turna kuşlu origami dileği Türk depremzedelere

Afete Dirençli Şehirler, Araştırma ve Uygulama Merkezi açılacak
Toplantı öncesi Japonya’dan gelen bilim insanları ile yaptıkları çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulunan BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar ayrıca önümüzdeki süreçte de üniversite olarak Afete Dirençli Şehirler, Araştırma ve Uygulama Merkezi kurma yönünde bir karar aldıklarını söyledi. Prof. Dr. Murat Dündar bu bağlamda Japonya ile işbirliklerin devam edeceğini söyleyerek, “Bizim uzun yıllardan beri iş birliğimiz olan Japonya Mukogawa Women's Üniversitesi ve oradaki çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile yürüttüğümüz bağlantılar neticesinde kendileri depremin hemen akabinde ‘nasıl yardımcı olabiliriz, bu süreçlerde size nasıl katkı sağlayabiliriz’ diye bizlerle iletişim kurdular. Biz de tabi depremin ilk sıcak günleri ve haftaları geçtikten sonra bu konuyu programlamaya başladık. Üniversitemizin bünyesinde de yakın zamanda afete dirençli şehirler, araştırma ve uygulama merkezi kurma yönünde bir karar aldı. Bu merkezin kuruluş safhasında da bize eşlik edecek olan, danışmanlık yürütecek olan Japonya’da ki partner uzmanlarını buraya davet ederek hem bölgedeki yaşadığımız afetin boyutlarını arttıran nedenleri kendi gözleriyle görmelerini akabinde de bizlere bu konuda hem oradaki sürecin yenilenmesi safhasında sağlayacakları katkılar hem de bundan sonra kuracağımız merkezde ne tür iş birlikleri yapabiliriz konuları görüşmek üzere davet ettik” dedi.

Hiroşima mağduru Japon kız Sadako’nun bin turna kuşlu origami dileği Türk depremzedelere

“Afet bölgesinin yeniden inşası için 100 milyar dolar üzerinde maliyet gerekli”
Bölge araştırma ziyaretinden izlenimleri de paylaşan Prof. Dr. Dündar ayrıca afet şehirlerinin yeniden ayağa kalkması için 100 milyar dolar üzerinde bir maliyet gerekliliğinden bahsetti. Dündar açıklamalarına şöyle devam etti:

“Maalesef durum üzerinden 2 ay geçmiş olmasına rağmen gerçekten üzüntü verici. Bence ilk yapılması gereken bölgede yapılacak her şeyin belli bir denetim ve üst mekanizmanın koordinasyonunda gerçekleştirilmesi gerekliliği. Bu iki anlamda önemli; birincisi, işlerin ileriye dönük yapılması ve geri döndürülmemesi. İkincisi ise gerçekten bu finansmanın sağlanabilmesi için kurulacak uluslararası iş birlikleri açısından önemli bir süreç olacaktır bu koordinasyon. Şimdi ne kadar sürede yapılacağı konusu da tamamen parayla endeksli bir husustur. Yani finansman olduğu takdirde elbette ki her şey daha hızlı olacaktır. Bu konuda da Türkiye’nin akıllı bir politika yürütüp uluslararası arenadan oranın uzmanlarının burada ki yaşanmış olan süreçlerin içerisine katılarak hem onların deneyim kazanması hem de finansman açısından bir takım alternatif usuller kullanmak suretiyle bu bölgenin kalkınmasına katkı sağlaması ve ileriye dönük daha büyük kardeşliklerin uluslararası oluşturulması gerekir.”

“Doğanın yıkıcı etkisini ve büyüklüğünü yakından hissedebildim”
Mukogawa Women's Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Yanagisawa Kazuhiko ise yaptığı konuşmada hem depremin büyüklüğünün hem de yapısal anlamda sorunların sonucu olarak bu kadar yıkıcı bir sonuç ile karşı karşıya kalındığını söyleyerek, “Japonya’da da bildiğiniz gibi Kobe’de ve Doğu Japonya’da büyük deprem yaşanmıştır. Türkiye’deki deprem bölgesinde doğanın yıkıcı etkisini ve doğanın büyüklüğünü yakından hissedebildim. Şaşırdığım konu bu oldu. Bu kadar yıkıcı olmasının sebebi de yine doğal afetin yani depremin şiddeti aynı zamanda yapısal sorunlar. Biz Japonlar olarak doğanın nimetlerini iyi biliyoruz diye düşünüyorum ve Japonlar doğa ile yaşamayı tercih etmiştir her zaman bu nedenle bu açıdan bir şeyler yapılabilir diye düşünüyorum. Biz Japonlar için doğayla beraber nasıl yaşayabiliriz. Bunu düşünmek çok önemli. Depremi engellemek mümkün değil ama hazırlıklı olmalıyız ve nasıl hazırlıklar yapacağımız çok önemli” dedi.

“İhtiyaç duydukları alanlarda iş birliği yapabiliriz”
Kobe Belediyesi Yapı Denetim ve İmar İşleri Daire Başkanı Mr. Yukio Tanaka da Kobe’de yaşanan depremden sonra da ülke olarak zor toparlandıklarını ifade ettiği konuşmada, “Bildiğiniz gibi Kobe de büyük deprem olmuştur. O deprem olduğunda çok hazırlıklı değildik. Bu yüzden çok kötü şeyler yaşandı. Ama ondan sonra çok hazırlık çalışmaları yürütüldü. Burada da çok çarpıcı şekilde yıkımın büyüklüğünü hissettim. Benim dikkatimi çeken oradaki yerel yönetimdekilerin bundan sonra ne yapacağını kara kara düşünmesiydi. Kobe depreminden sonra toparlanması 20 seneyi aldı diyor ve hala bazı kısımlar tam kalkınamamıştır. Ve daha sonra büyük Japonya depremi yaşandı bildiğiniz gibi Tsunami falan geldi, hala kalkındığını söyleyemeyiz. Bu yüzden buranın hasarları tek bir şehir değil birkaç şehirde ve çok büyük alanda olduğu için ne kadar sürer hiç tahmin bile edemiyorum. Fakat toparlanmak için merkez hükümet ve yerel yönetimin iş birliği yapması kesinlikle gerekiyor. Bunun dışında üniversite ile akademisyenler ile bir de belediye kamu çalışanlarıyla iş birliği içinde olması lazım. Belediyelerle yerel yönetimlerle belki Kobe olarak ihtiyaç duydukları alanlarda iş birliği yapabiliriz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Meclis üyesini sıkıştırıp, aracı yumrukladı… O anlar kamerada Bursa’da Osmangazi Belediyesi Meclis Üyesi Özlem Bodur, trafikte yol verme tartışması sonrası saldırıya uğradı. İddiaya göre yol vermediği gerekçesiyle öfkelenen şüpheli sürücü, Bodur’u takip ederek aracına saldırdı. O anlar kameraya yansırken, şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Hamitler Mahallesi Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı üzerinde seyir halinde olan Özlem Bodur, yol verme meselesi nedeniyle tanımadığı bir sürücünün tepkisiyle karşılaştı. İddiaya göre şüpheli sürücü, bu nedenle trafikte Bodur’u sıkıştırarak sinkaflı el hareketlerinde bulundu. Sıkıştırma nedeniyle durmak zorunda kalan Bodur, bu sırada araçtan inen şahıs A.G.’nin saldırısına uğradı. Şüpheli önce aracın aynasını kırdı, ardından araca yumruk atıp olay yerinden uzaklaştı. O anlar kameraya yansırken, şüphelinin "Seninle görüşeceğiz, seni öldürürüm" şeklinde tehditlerde bulunduğu iddia edildi. Olay sonrası polis merkezine başvuran Osmangazi Belediyesi Meclis Üyesi Özlem Bodur, maddi zarar oluşmadığını ancak hakaret ve tehditlere maruz kaldığını belirterek şikâyetçi oldu. Yapılan araştırmada söz konusu aracın sahibinin A.G. olduğu tespit edildi. Şüpheli A.G.’nin ifadesinde suçlamaların bir kısmını kabul ettiği öğrenildi. Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda adliyeye sevk edilen şüpheli A.G., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öte yandan, olayın ardından AK Parti ve MHP’li milletvekillerinden ve Meclis üyelerinden Özlem Bodur’a destek mesajları geldi. Milletvekilleri, trafikte şiddetin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak sürecin yakından takip edileceğini ifade etti.
Aydın Bir kişinin öldüğü kaçak define olayında 1 tutuklama Aydın’ın Efeler ilçesinde iddiaya göre define aramak için kaçak kazı yaparken girdiği tünelde mahsur kalan şahıs ekiplerin saatler süren arama çalışmasının ardından ölü olarak bulunurken, tünelin dışında bekleyen diğer şahıs ise jandarmadaki işlemlerinin ardından sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, sabaha karşı Kalfaköy Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, define aramak için kaçak kazı yaptıkları iddia edilen şahıslardan biri açtıkları tünele girdi. Dışarıda kalan T.Y. (44) içerideki Sezer Ayhan (32) isimli arkadaşından uzun süre haber alamayınca durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye jandarma, AFAD, UMKE, Jandarma Arama Kurtarma Ekibi (JAK) yönlendirildi. Kısa sürede bölgeye gelen ekipler tünel içerisindeki Ayhan’a ulaşmak için çalışma başlattı. Yaklaşık 20 metre uzunluğundaki tünelin uzun ve dar olması ekiplerin çalışmalarını güçleştirirken, saatler süren kurtarma çalışmalarının ardından Ayhan ölü olarak bulundu. İzmir İl Afet Müdürlüğü’nden getirilen temiz hava besleme sistemi ile mahsur kaldığı tünelden ölü olarak çıkarılan Ayhan’ın cansız bedeni hastane morguna kaldırılırken, kesin ölüm nedeni yapılacak olan otopsinin ardından belli olacak. Tutuklandı Tünel dışında kalan T.Y. isimli şahıs jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen T.Y. çıkartıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Emre Belözoğlu: "Minimum 7-8 oyuncuyla beraber değişmesi gereken bir takımımız var" Kasımpaşa Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, minimum 7-8 transfer yapılması gerektiğini söyledi. Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Kasımpaşa deplasmanda oynadığı Galatasaray’a 3-0’lık skorla yenildi. Mücadelenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Kasımpaşa Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, "Galatasaray’a karşı yapabileceğimiz net bir şekilde detaylandırdığımız yerler vardı. Oyunu tutmak adına bence elinden geldiğince uygulamaya çalışan bir oyuncu grubum var. Oyunu 1-0 tuttuk. Galatasaray geçiş yaparken, topu kaptırdığınızda geçişe geçişte güçlü bir takım. Set hücumunda güçlü bir takım. İki tarafı da çok iyi oynayabilen bir takım. Bunun hazırlığını yapmıştık. 1-0 giderken 65-70’te hamle yaptık. Hamlenin karşılığında da biraz daha cüretkar oynamaya çalıştık. Böyle olunca da biraz daha onların daha rahat alan bulmasını vesile oldu. Hücum anlamında isteklerimizi yapamadık. Defans anlamında belli alanlarda Galatasaray’ı sıkıştırdık. Oyuncularımın isteğini, arzusunu görebiliyorum. Devreyle beraber değişmemiz gerekiyor. Kasımpaşa ilk defa sahasında maç kazanmadan devreyi bitirdi. O yüzden takımımızda değişim kaçınılmaz gibi duruyor. Hemen yarından itibaren 3 gün antrenman yapacağız. 2 Ocak’ta kampa gideceğiz. Minimum 7-8 oyuncuyla beraber değişmesi gereken bir takımımız var. İnşallah bunu yaparız" diye konuştu. Gelmeden önce kadroyla ilgili ekibiyle değerlendirme yaptığını ifade eden Belözoğlu, "Buna rağmen en iyisini yapmak için buradayız. Kadroyu güçlendireceğimizi düşündüğümüz bir devre arası var. Bence Kasımpaşa’nın bunu yapması gerekiyor. Kerem (Demirbay) iyi bir oyuncu. İsmi geçen oyunculardan biri de o. Topu tutmada, yönlendirmede o benim istediğim oyunu ortaya çıkabilecek bu tarz oyunculara ihtiyaç var gibi görünüyor. Ceyhun Bey’le görüştük, başkanlarımızla görüştük. Takımın güçlenmesi adına bir şeyler yapabileceğimizi düşünüyorum. 17 maçın minimum 8-9 galibiyet çıkarabilecek bir takım inşa edeceğiz. Şikayet edecek durumda değilim. Şikayet etmemeliyim bu kadroya geldiysem. Bugün planlarımızın bazıları tuttu, bazıları tutmadı. Karşımıza güçlü bir takım vardı" şeklinde konuştu. "Elimde peynir, domates varken, kimse benden sucuklu ya da sosisli pizza beklememeli" Elindeki kadroyla iyi işler çıkarmaya çalıştığını vurgulayan Emre Belözoğlu, "Elindeki malzemeyle en iyi lezzeti çıkarabilecek oyunu yapmak durumundayım. Elimde peynir, domates varken, ben sadece peynirli domatesli en güzel pizzayı yapmalıyım. Kimse benden sucuklu ya da sosisli pizza beklememeli. Bu işin gerçeği budur. Teknik adamlar bir şeyleri konuşurken biraz daha gerçekçi yaklaşmalılar. Ben burada elimdeki mevcutla bile en iyi neyi yapabilirim, bunun derdindeyim. Ofansif anlamda kesinlikle değişmemiz gereken, gelişmemiz gereken yerler var" ifadelerini kullandı. Her çalıştırdığı takımın kendisine tecrübe olduğunu aktaran Belözoğlu, "Elimizdeki güce göre en lezzetlisini yapmak zorundasınız. Ankaragücü’yle yaşadığımız süreç tamamen bence hakemlerin organize ettiği bir süreçti. Antalyaspor, geçen sene bence yine ligin en sıkıntılı kadrolarından bir tanesiydi ama bence iyi iş çıkardık. Lige çok iyi başladık. 4 maçta 9 puan aldık. Camia mutsuz, 4 maçın 4’ünü de kazanmamız gerekiyor diyorlardı. Ben o yüzden bıraktım. Çünkü bazen ülkede gerçeklerle karşılaşmak istemeyen bir grupla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Gerçekçi bakacağız. Bunları tecrübe olarak görüyoruz. Teknik adamlık kariyerimde iyi de gitse kötü de gitse hedeflerimden vazgeçmeden yoluma devam edeceğim. Bu bir tecrübe. Hep böyle bakarım" diyerek sözlerini tamamladı.