ASAYİŞ - 14 Temmuz 2021 Çarşamba 11:24

Hrant Dink davasında gerekçeli karar açıklandı!

A
A
A
Hrant Dink davasında gerekçeli karar açıklandı!

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin karara bağlanan davada gerekçeli karar açıklandı. 4 bin 532 sayfalık gerekçeli kararda, 'FETÖ, cinayeti tasarlayıp adım adım yürürlüğe koyup gerçekleştirdi' ifadelerine yer verildi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 6’sı tutuklu 13’ü firari 76 sanığın yargılandığı ve 26 Mart’ta karara bağlanan davada, 4 bin 532 sayfalık gerekçeli karar açıklandı.

Sanıklar Akyürek, Yılmazer ve Sarı’nın bilgi ve belgeleri yok ettiği anlatıldı

Gerekçeli kararda, “Cinayetin işlenmesinde tespit edilen sorumluluklarının yanında örgütle irtibat ve iltisakı ile sonraki eylemlerinden dolayı yapılan tespitlerle örgüt mensubu oldukları anlaşılan sanıklardan Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Faruk Sarı'nın örgütün çıkarlarını gözeterek birlikte hareket ettikleri, konumları itibari ile gereken tedbirleri alıp müdahale etmek yerine cinayetin gerçekleşmesini, bunun öncesi ve sonrasında bilgi, kayıt ve belgelerin yok edilmesini sağladıkları, tüm istihbarat ağının bulunduğu bilgi havuzuna ilgili verilerin kaydedilmesi gibi işlemleri yapmadıkları ve yapılan kaydı ise cinayetin hemen sonrasında sildikleri” kaydedildi.

Sanıkların azmettirici ve failleri izlediği vurgulandı

Sanıklar Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Faruk Sarı’nın kendilerinden olmayan sıralı amirlerine istihbari bilgileri vermeyerek gizlediklerinin anlatıldığı gerekçeli kararda, “Emri altındakilere tanzim ettirdikleri, işleneceği bilinen cinayetin hazırlık hareketleri ile azmettirici ve faillerinin iletişim araçlarını dinleyip fiziki takiplerini yaptırdıkları” belirtildi.

“Muharrem Demirkale Hrant Dink’in evi ve iş yerinde keşif yaptırdı”

Gerekçeli kararda, “Olay tarihlerinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde tim komutanı Yüzbaşı olarak görevli olup, 15 Temmuz 2016'daki darbe kalkışmasında Jandarma Genel komutanlığında yaralı vaziyette ele geçtiğinden bahisle hakkında yapılan yargılamada ‘darbeye teşebbüs’ suçundan mahkumiyetine hükmedilen örgüt mensubu sanık Muharrem Demirkale'nin maktulün ev ve iş yerlerinin cinayet öncesinde emri altındakiler keşfinin yaptırıldığı, sanık Muharrem ile sanık Ali Fuat'ın önceye dayalı tanışıklıklarının bulunduğu, failin cinayet günü takip edildiği, bu takibi yapan kişilerin sanık Ali Fuat ile irtibat halindeki sanık Muharrem'in emir ve komutasındaki unsur elemanları olduğu” vurgulandı.

“FETÖ’nün yıkıcı emelleri doğrultusunda cinayetin işlenmesini sağladılar”

Cinayetin hemen sonrasında sanık Muharrem Demirkale ile sanık Ali Fuat Yılmazer’in bilgi alışverişinde bulunduğunun anlatıldığı gerekçeli kararda, “Cinayet mahalliyle Levent bölgesi arasında cinayet öncesi ve sonrasında aynı gün içinde sanığın uzunca bir süre ve sürekli şekilde mekik dokumak şeklinde gidip geldiğini ortay koyan baz bilgilerinin tespit olunmasıyla bu sanığın cinayeti, öncesini ve sonrasını diğer sanık Ali Fuat ile işbirliği içinde takip ettirdiğinin anlaşıldığı, söz konusu cinayetin işlenmesinde işbu sanıkların ayrı ayrı aldıkları rolün sübuta ermesi karşısında, söz konusu işbirliği içerisinde cinayetin azmettirici ve faillerini desteklemek ve eylemi tasarlamak suretiyle mensubu oldukları FETÖ/PDY silahlı terör örgütün yıkıcı emelleri doğrultusunda cinayetin işlenmesini sağladıklarının” anlaşıldığı kaydedildi.

Devlet kurumlarının cinayetle irtibatlandırıldığı belirtildi

Gerekçeli kararda, “En başından itibaren örgütsel işbirliği içerisinde yürütülen sözde soruşturmaların FETÖ/PDY Silahlı Terör örgütü tarafından mensupları eliyle 2007 yılında işlenen söz konusu cinayet öncesinden tasarlanıp adım adım yürürlüğe konulmak suretiyle gerçekleştirildiği, zira elde edilen ve değerlendirilen bulgular uyarınca cinayetin örgütsel hedefe ulaşmak adına faillerinin azmettirilip teşvik edilmesi, faillere ulaşımı ve dolayısıyla cinayetin önlenmesini sağlayacak delillerin, haber mekanizmalarının ve raporların gizlenmesi, cinayet anına değin faillerin takip edilip işlenmesinin sağlandığı, cinayet sonrası delillerin karartılarak örgütün izlerinin temizlendiği, örgüt yayın araçları üzerinden belli bir amaca yönelik yapılan yayınlarla amaca yönelik dejenere edilmiş bilgilerle devlet kurumlarının cinayetle irtibatlandırıldığı, cinayete ilişkin kamu memurları yönünden yapılan soruşturmaların örgüt çıkarları doğrultusunda yönlendirilip aleyhe olanları ise her çeşit baskı yolları uygulanmak suretiyle susturulmaya çalışıldığı” anlatıldı.
FETÖ’nün kamu bürokrasisindeki yerinin belirtildiği gerekçeli kararda, “Kamu bürokrasisinde elde ettiği gücün devamı olarak İstanbul’a yaptırdığı atama sonucunda ise örgütün vahim nitelikli belirtilen ve pek çok gayri yasal kumpas soruşturmaları yürüterek nihai amacına ulaşmak adına Devlete el koyma teşebbüsüne giden tüm süreci bu çizgi doğrultusunda takip edip uyguladığının örgütün tüm yargılama dosyalarının birlikte değerlendirildiğinde anlaşıldığı vurgulandı.

Davanın geçmişi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 14 yıl önce öldürülmesine ilişkin 6’sı tutuklu 13’ü firari 76 sanığın yargılandığı dava 26 Mart’ta karara bağlandı. Mahkeme, tutuklu sanık İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi müdürü Ali Fuat Yılmazer'i, ‘başkasını araç olarak kullanma suretiyle insan öldürme' ve ‘resmi belgeyi yok etme' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 4 yıl 6 ay hapse çarptırdı. Heyet, sanığın pişmanlık göstermemesi ve mahkeme heyetine karşı tutumunu nedeniyle cezasında indirim uygulamadı.
Heyet, Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'i ‘başkasını araç olarak kullanma suretiyle insan öldürme', ‘resmi belgede sahtecilik' ve ‘resmi belgeyi yok etme' ağırlaştırılmış müebbet ile 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme sanığın pişmanlık göstermemesi ve heyete karşı tutumu nedeniyle cezasında indirim uygulamadı.

Sanık Ali Öz'ü ‘başkasını araç olarak kullanma suretiyle insan öldürme' ve ‘resmi belgede sahtecilik' suçlarından toplamda 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, sanık Yavuz Karakaya'yı ‘Anayasayı ihlal' suçundan müebbet ve ‘kasten öldürmeye yardım' suçundan da 12 yıl 6 ay hapse mahkum etti.
Davada, sanık gazeteci Ercan Gün ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 10 yıl, Abdullah Dinç 6 yıl 3 ay, Ahmet Faruk Aydoğdu 6 yıl 3 ay, Metin Balta 6 yıl 8 ay, Yakup Kurtaran 7 yıl 6 ay ve Özkan Mumcu 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, eski Vali sanık Celalettin Cerrah ile Reşat Altay ve Sabri Uzun hakkında ‘kamu görevlisinin görevi ihmal' ve ‘kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması' suçlarından dava açılmışsa da zaman aşımının dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.

Mahkeme, eski Tuğgeneral sanık Hamza Celepoğlu hakkında ‘Anayasayı ihlal', ‘başkasını araç olarak kullanarak adam öldürmek' suçlarından beraat, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan ise sanığın örgüt üyeliğinden mahkumiyetinin olması ve aynı döneme ilişkin suçlama olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.

Polis memuru sanık Muhittin Zenit hakkında ‘tasarlayarak kasten öldürme', ‘silahlı terör örgütüne üye olmak', ‘resmi belgeyi yok etmek' suçlarından beraat, ‘kamu görevlisinin görevini ihmal' suçundan düşme kararı veren mahkeme, Ahmet İlhan Güler hakkında ise ‘ihmali davranışla kasten öldürme' suçundan beraat, ‘kamu görevlisinin görevi ihmali' suçundan ise zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verdi.

Eski subay Muharrem Demirkale'yi ‘başkasını araç olarak kullanmak suretiyle kasten öldürmek' ve ‘Anayasayı ihlal' suçundan 2 kez müebbet hapse çarptıran mahkeme, müebbet hapis, sanık Okan Şimşek'i ‘başkasını araç olarak kullanmak suretiyle kasten öldürmek' suçundan 25 yıl, ‘resmi belgede sahtecilik' suçundan ise 3 yıl 4 ay hapse mahkum etti.

Sanıklar Ali Poyraz, Hamdi Egbatan hakkında ‘kamu görevlisinin görevini kötüye kullanması' suçundan zaman aşımının dolması sebebiyle davanın düşmesine karar veren mahkeme, sanık Engin Dinç hakkında ‘ihmali davranışla kasten öldürmek' beraatine, ‘kamu görevlisinin görevi ihmal' ve ‘kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması' suçundan zaman aşımı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.

Sanık Mehmet Ayhan'ı ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi' suçundan 12 yıl 6 ay, ‘resmi belgeyi yok etmek' suçundan ise 3 yıl 9 ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Onur Karakaya'yı ‘ihmali davranışla kasten öldürme' suçundan 12 yıl 6 ay ve ‘resmi belgeyi yok etmek' suçundan ise 3 yıl 9 ay hapse çarptırdı.
Sanık Faruk Sarı'yı ‘ihmali davranışla kasten öldürme' 12 yıl 6 ay, ‘resmi belgeyi yok etmek' suçundan 3 yıl 9 ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Hasan Durmuşoğlu'nu ‘ihmal suretiyle adam öldürme' ve ‘resmi belgeyi yok etme' suçlarından 16 yıl 3 ay hapse çarptırılmasına hükmetti.

Dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube çalışanı Gazi Günay'ı ‘başkasını araç olarak kullanma suretiyle insan öldürme' suçundan 25 yıl ‘resmi belgede sahtecilik' suçundan ise 3 yıl 4 ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Veysal Şahin'i ‘kasten insan öldürme' suçundan 25 yıl, ‘resmi belgede sahtecilik' suçundan da 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı.

Sanık Metin Yıldız'ı, ‘resmi belgede sahtecilik' suçundan 3 yıl 4 ay hapse çarptıran mahkeme, sanık Volkan Şahin'i ‘ihmali davranışla kasten öldürme' suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti.

Sanık Osman Gülbel'i ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi' suçundan 16 yıl 8 ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Bekir Yokuş'u, ‘kasten öldürmeye yardım' suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Sanık Önder Araz'ı ‘resmi belgeyi yok etme' suçundan 3 yıl 9 ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Şükrü Yıldız'ın ‘silahlı terör örgütüne bilerek yardım etme' suçundan 3 yıl 9 ay hapse çarptırılmasına karar verdi.
Sanık Mehmet Uçar'ı, ‘resmi belgeyi yok etme' suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, sanık Mehmet Ali Özkılınç'ı, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' ve ‘suçluyu kayırmak' suçlarından 10 yıl hapse mahkum etti.

Sanık Şeref Ateş'in ölümü nedeniyle hakkındaki davanın düşürülmesine karar veren mahkeme heyeti, sanıklar Adem Sarıgöl, Adnan Acar, Atilla Güçlüoğlu, Metehan Kadir Yıldırım, Niyazi Malkoç, Cevat Eser, Rahmi Özer, Resul Kütükoğlu, Tevfik Cantürk, Ünsal Gürel, Ecevit Emir, Emre Cingöz, Hacı Şefik Şimşek, Eyüp Temel, Ahmet Çetiner, Birol Ustaoğlu, Hüseyin Yılmaz, Mikdat Özbek, Ali Barış Sevindik, Yusuf Bozca, Yüksel Avan, Ercan Demir, Tamer Bülent Demirel, Mustafa Küçük, Ergün Yorulmaz, Musa Yıldırım ve Hacı Ömer Ünalır'ın üzerilerine atılı suçlardan beraatine hükmetti.

Sanıklar Okan Şimşek ile Veysel Şahin'in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, sanık Ramazan Akyürek'in ‘tasarlayarak adam öldürme' suçundan hükmen tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme, başka suçtan tutuklu bulunan Muharrem Demirkale ile Gazi Günay, Yavuz Karakaya Osman Gülbel, Hasan Durmuşoğlu, Özkan Mumcu ve Faruk Sarı'nın hükümle birlikte tutuklanmasına hükmetti. Heyet, sanık Ali Öz hakkında ev hapsinin, Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer'in ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.

İrem Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Galatasaray derbisi sonrası açıklamalarda bulundu Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Galatasaray derbisi zaferi sonrası Samandıra tesislerinde açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç ve kulüp yöneticisi Selahattin Baki, 1-0’lık derbi galibiyetinin ardından Samandıra Fenerbahçe Can Bartu Tesislerinde basın mensuplarına açıklamalar yaptı. Fenerbahçe yöneticisi Selahattin Baki, "Öncelikle takımımızı ve hocamızı tebrik ediyorum. Dünya derbisi dediğimiz bir derbide çıkıp 81 dakika boyunca 10 kişi oynadık. Rakibimize kendi evinde şut fırsatı dahi vermedik, bu herhangi bir derbi galibiyeti gibi değil birçoğundan daha önemli çok daha ötesiydi. Çünkü son yıllarda gerek başkanımızın gerek yönetim kurulumuzun ortaya koyduğu bir argüman vardı, Fenerbahçe’ye karşı kurulan kutsal ittifak. Medya ayağı var, MHK ayağı var federasyon ayağı hatta devletin bazı birimlerin ayağı var, bunların hepsini dile getirmiştik zaman zaman, itile kakıla buralara getirilen rakibimiz ile er meydanına çıktığımız zaman bugün aradaki farkı bütün Türkiye gördü, dolayısıyla bugünkü galibiyet ve bizim ortaya koyduğumuz argümanları da son derece güçlendirdi, onun için takımımıza ve teknik direktörümüze ve orayı Kadıköy’e çeviren muhteşem deplasman tribününe de çok çok teşekkür ediyoruz. Bu maçın 19 Mayıs’ta da kazanılması bizim için çok anlamlı ve bu bütün Fenerbahçelilere ve Atamıza armağan olsun. Maçı tabii ki kazandık diye hakemi unutacak değiliz, ilk yarının başlarında gerek Szymanski’ye gerek Ferdi Kadıoğlu’na yapılan fauller malumunuz kart dahil çıkmadı ve daha sonra son derece ucuz bir pozisyonda 21. dakika Fenerbahçemizi 10 kişi bırakmayı uygun gördü. Tabir yerindeyse hem Galatasaray’ı hem de bütün Fenerbahçe düşmanlarını yendik hem de hakemi yendik. Bir sözümü de Mehmet Büyükekşiye söylemek istiyorum son yıllarda ciddi anlamda korku filmi gibi bir yönetim sergiliyor, bizlere yaşatmadığı skandal kalmadı Fenerbahçe’ye yaşatmadığı travma kalmadı. Verdiği kararlar ile atadığı hakemlerle Riyad skandalından sonra hâlâ görevde kalması zaten bambaşka yorumlanması gereken bir olay. Bu kadar skandala bu kadar kötülüğe rağmen hala ortaya çıkıp iki tane cümle kurmaması eleştirici demeç vermemesi. Bir atasözü vardır bilenler bilir, ’Vurdumduymazı sopayla dürtmüşler bu tıkırtı nereden geliyor demiş.’ Tamamı ile böyle bir yönetim gösteriyor kendisi duruşsuz vurdumduymaz bir başkan. Bir konuya daha değinmek istiyorum başkanımızın müsaadesiyle şimdi görüyorum ki sayın başkanımızla yaşanan 5 saniyelik bir tartışma, Türkiye gündemine oturmuş. Burada başkanımın önüne açıklamak isterim bizim dışarı çıkmanıza izin verilmediği için ortalığın gerilme ihtimali vardı ve başkan özellikle de sadece beni uyardı dedi ki, ben senin huyunu suyunu biliyorum 14 kere disipline sevk edildin 3 kere de savcılığa gittin ne olursa olsun bir tek sen bir şey yapmayacaksın, dedi. Ben de kendisinin sağ elinde kan gördüm, nasıl olduğunu hala bilmiyorum, hala sormadım kendisine ve başkanımıza doğru hamle yapan birisini gördüm ben seni uyarmadım mı dedi, ben de başkanım bula bula beni mi buldu dedim. Yani olay bu 5 saniyelik bir başkan yönetici ki bu kulüpler içerisinde çok olan şeylerdir bunlar, teknik direktör futbolcu arasında da olur. Onun için bizim üzerimizden gündem yapmayı bıraksınlar. Biz gidip de siyasetçilerden makas aldırmıyoruz yanağımızı okşatmıyoruz. Başkanımızla yaşadığım 3 saniye bir şey, Fenerbahçe çok büyük bu derbi genleri bugün bir kere daha ortaya çıktı. Bütün Fenerbahçelilere armağan olsun, bugün mucizenin kapısı açıldı, belki haftaya Allah nasip ederse çünkü bu evrenin bu yaşamın bize böyle bir şampiyonluk borcu var inşallah haftaya tashil ederiz çok teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç açıklamasında, "Fenerbahçe Spor Kulübü camiasına, 7’den 70’e herkese, özellikle çocuklarımıza bu galibiyetimiz armağan olsun. Aslında bu sadece bir derbi galibiyeti bir taraftan bakarsanız. Diğer taraftan bakarsanız bir derbi galibiyetinden çok daha büyük bir galibiyet. Kendi sahalarında şampiyonluk kutlatmadık, namağlup serilerini bozduk… O değil, ondan da öte. Aslında bugün biz gerçek şampiyonun kim olduğunu şerefsizlere, haysiyetsizlere, hırsızlara, alçaklara gösterdik. Bunun için takımımıza canıgönülden teşekkür ediyorum. Kahramanca savaştılar, mücadele ettiler, karakter koydular. 81 dakika 10 kişi oynamamıza rağmen bu atmosferde böyle bir hakeme rağmen buradan 1-0 galip ayrılarak umudumuzu son haftaya taşımamıza vesile oldular. Allah onlardan razı olsun. Hocamızdan malzemecimize, en genç altyapı oyuncumuzdan kaptanımıza herkese milyonlar adına teşekkür ediyorum. Biz aslıda herkesi yendik. 6 derbinin 4’ünü kazandık, 1 beraberlik 1 de mağlubiyetimiz var ama sistemi yenemedik. Ama taraftarlarımıza şunu söylemek istiyorum; az kaldı, merak etmesinler. Sistemi yerle bir etmeye az kaldı. Bunu sadece Fenerbahçe değil, pek çok kulüp istiyor. Bir avuç kulüp, 3-5 kulüp diye hitap ediyor ya bizlere… Az kaldı. Bu sistem bu şekilde gidemez. Bugün niye Süper Kupa’ya yabancı hakem istediğimizin, bu şartlarda çıkmak istemediğimizin, sezon boyunca yabancı hakem diye haykırdığımızın bence en güzel özeti bu maçta resmi bir şekilde tescil edilmiştir. Sadece bu 90 dakikada. Faullere baktığımız zaman, sadece bu maç için söylüyorum ama medyadaki arkadaşlarımızdan rica ediyorum. Son 60-80 faule bakın. Toplam faullere bakın. Toplam sarı kart, kırmızı kart ve bunları alırken kaç faul yapılmış onlara bakın. Olağanüstü bir tablo ortaya çıkıyor. Sadece bu maç özelinde biz 10 faul yapmışız, 6 sarı kart, 1 kırmızı kart. Rakibimiz 18 faul yapmış, 4 sarı kart. Sadece bu maç için söylüyorum. Haftalardır sarı kart görmüyorlar. Yanılmıyorsam bu maçtan önce son 60 faullerinde sarı kartları bile yoktu, bizim 7 sarı kartımız vardı. Bizim bugün cezalı ve sakat oyuncularımız vardı, tam kadro gelemedik ama ona rağmen bu mücadeleyi arkadaşlarım sergiledi. Onlarla gurur duyuyorum. Sistemi yenemedik ama yaklaşıyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 2 Nisan Olağanüstü Genel Kurul çağrısından sonra artık taşlar yerinden oynamaya başladı. Huzurlarınızdan bir kez daha bu mücadelemize inanan taraftarlarımıza, hafta içi Ramazan ayında 30 bin kişi gelen kongre Üyelerimize teşekkür ediyorum. Ancak bir ve bütün olduğumuz zaman biz bu bataklığı hemen kurutabiliriz. Bir de enteresan bir noktaya değinmek istiyorum. Bir takımı şampiyon yapmak için, bazı takımları düşürüp bazı takımları ligde tutmak için kurgulamış olduğunuz dizayn, tiyatro Türk futbolunun, ligimizin tüm yayın gelirlerini altüst etmiştir. Ben böylesini en son Haluk Ulusoy döneminde, Denizli maçıyla biten o rezil sezonda görmüştüm. Dolayısıyla buna da değinmek istiyorum. Aynı zamanda camiamıza değerli galibiyeti armağan ederken, bir derbi mağlubiyeti üzerine plan yapan, böyle önemli bir maç öncesi takımın ve hocanın motivasyonunu bozan Fenerbahçelilere de bu galibiyet armağan olsun." ifadelerini kullandı. Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, basın mensuplarının Dursun Özbek’in, "Ali Koç’un cesareti varsa buradayım bekliyorum." açıklaması üzerine sorduğu soruya şu şekilde yanıt verdi: "Bana meydan mı okuyor, beni düelloya mu çağırıyor? İki senedir TV karşısında tartışalım ve bu sayede insanlar iki başkanın da niyetini, kişiliğini, mertliğini, dürüstlüğünü görsün istiyoruz. Dolayısıyla bugün biraz geç oldu. Uykusu kaçmasın. Ama arzu ediyorsa bu hafta istediği TV kanalına, Galatasaray TV de dahil, çıkmaya hazırım. Bu ne ucuz kabadayılık. İki senedir biz bas bas bağırıyoruz. Oradan buradan atıp, tutmayın. Kinayeli konuşmayın. Dikkat edin bu kulüp ne yazık ki, bir maç kazandığı zaman sadece Fenerbahçe de değil. Son derece alaycı, kibirli ve kinayeli konuşmalar yapar. Biz ne isek oyuz. Biz bir çizgide yürüyoruz. Bir gün öyle, bir gün böyle diyen adamlar değiliz. İstiyorsa yarın çıkalım. Sn. Başkanın cesaretlenmesine çok sevindim. Bu galibiyet kadar olmasa da bu haberi aldığım için çok çok sevindim. Bugün onu daha fazla ayakta tutmayalım. En kısa zamanda Sn. Dursun Özbek bu çağrısının arkasında dursun. İstediği mecraya önümüzdeki 5 gecede bizi çağırsın. 5 gece diyorum çünkü lig bitiyor. Hazırız, heyecanlıyız. Ali Koç basın mensuplarının, elini Galatasaraylı bir yöneticinin ısırdığı iddiaları ve Konyaspor’un gelecek haftadaki Galatasaray maçını kazanıp Fenerbahçe’nin şampiyon olması ihtimali üzerine sorduğu soruya, "Bir Galatasaraylı yönetici benim elimi ısırabilir mi? Şaka mı yapıyorsunuz? Saygı çift taraflı müessesedir. Siz rakiplerinize saygı duymazsınız en küçük olayda dalga geçersiniz, alay edersiniz, hiç rakiplerinizi ilgilendirmeyen bir basın toplantısı, bir sponsorluk etkinliğinde durup dururken laf ederseniz, ‘projeler, Çanakkale, ananaslar’ bu muameleyi kabul etmek zorundasınız. Biz oraya kimseye saygısızlık yapmaya çıkmadık. Biz oraya bir hatıra için çıktık, bizi engellemeye çalışanları da yolumuzdan çektik. Bu kadar basit. Biri beni ısırdıysa herhalde çok hafif ısırmıştır, hissetmedik. Saygı çift taraflı müessesedir. Normal şartlarda matematiksel olarak olası bir durum ama Türkiye ligi normal şartlarda değil. Allah bilir haftaya kimi atayacaklar, ne kurgular yapacaklar. Biz inanacağız. 96 puan aldık. Fenerbahçe tarihinin en yüksek puanı. Haftaya üç puan alırsak 99 olacak ama dediğim gibi sistemi yenemedik. Orada tökezlerseler ama sistemin hiç ama hiç buna müsaade edeceğini sanmıyorum. Biz çıkıp üç puanımızı alacağız. Sonrası ne olur, Allah bilir. Allah’tan ümit kesilmez." şeklinde yanıt verdi. Devre arasında Mert Hakan ile konuşmasına yönelik sorulan soruyu Başkan Ali Koç, "Devre arasında birkaç konuşmamız oldu. O aramızda kalsın ama ilerleyen günlerde o da ortaya çıkacaktır." şeklinde yanıtladı. Fenerbahçe’nin Trabzon’da galip geldiğinde sahada saldırıya uğraması ve Galatasaray karşısında 10 kişi kalmasına rağmen maçı kazanmasına karşın kulübe yapılan muamelelere yönelik sorulan soruya Başkan Ali Koç "Üzücü. Trabzon’dakiler tamamen planlı ve sistematikti. Polis yoktu. Benim oyuncularım, takımım tribüne giderken bugün kaç polis olduğunu gördünüz. İşlerini doğru yaptıkları için İstanbul emniyetini, spor şubeyi tebrik etmek lazım. Trabzon maçını açtığın için bu maça bağlayayım. Ne yaptı bugün arkadaşlar? Hele bir tanesi var, ben sık sık gündeme getiriyorum. Onun da gerçek yüzünün ortaya çıkmasına az kaldı. En azından kendi camiası gördü. Ne dedi. ‘Böyle olmamalı’ dedi. Bir cümle. 15 dakika benim oyuncularıma nasıl ceza verilmesi gerektiğini anlattı. Buradaki olayda, küçük bir itiş-kakışta düelloya çağırıyor. Bu düelloyu yapmak zorunda, kaçmak yok. Yakında onunda benim de seçimim var. Er meydanına bekliyoruz. Orada bizim oyuncularımız linç edildi. Sistem bizim 4-5 oyuncumuza 5-6 maç ceza verilmek üzere kurgulandı. Orada hiçbir şey demeyeceksin, ‘böyle olmamalıydı’ sonra burada biz haklı sevincimizi kutlamak isterken 3-4 tane münasebetsizin bizi engellemeye çalıştığı arbede için devleti görevi çağıracaksın. ‘Hadi oradan’ derler." cevabını verdi. Kırmızı kart pozisyonu üzerine ve Mert Hakan ile neler konuşulduğuna dair sorulan soruya Başkan Ali Koç , "Mert Hakan kaptanlığını yaptı. 3 kaptanımızdan biridir. Mert Hakan’ın bugün sahada sergilemiş olduğu liderlikle ilgili benim hiçbir sıkıntım yok. Ama ne tepki gördüler bilmiyorum. Televizyondan bir yere kadar görüyorsunuz, tezahüratlarda sesi kesiyorlar. Kırmızı kart pozisyonuna olağanüstü kızdım ama şaşırmadım. Bu kadar erken olmasını beklemiyordum. Böyle atılacaksa Barış Alper 3 kere atılmalıydı. Başka oyuncular da atılmalıydı. Sadece bu maçın özelinde değil arkadaşlar, bunu söyleyeceğim için kızmayın bana, anlık günlük işlere bakıyorsunuz. Gidin, istatistikleri çıkarın. Faul pozisyonlarına bakın. Ne faul pozisyonları var sezon içerisinde, kırmızı değil, kıpkırmızı kart olan ama kart bile çıkmayan. Sistem böyle işliyor. Bugün VAR’a çağıramaz ikinci sarı karttan attığı için, ayağına değmiyor çocuk. Ama bu sefer Allah yanımızda oldu. Çocuklar olağanüstü bir karakter sergilediler. Burada eminim pek çok şarkıcı evine performe edemeden dönmüştür. Hazırlanan pek çok kareografi yapılmadan çöpe gidecek. Bir de tesadüfen 19.05’miş bugün. O da olmadı. Neresinden bakarsanız bakın son derece mutluyuz. Aslında bu tek bir derbi maçı, evet. Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansını sürdürme maçıdır aynı zamanda, evet. Ama birikti. Hepimizde birikti. Sadece Fenerbahçe ve birkaç kulüp dillendiriyor. Bu sistemden bıktı insanlar. İnşallah tez zamanda Türkiye futbolunun daha önü açılır." şeklinde yanıtladı.