EKONOMİ - 07 Mayıs 2020 Perşembe 13:47

'İhracatımızın yüzde 80‘i risk altında'

A
A
A
'İhracatımızın yüzde 80‘i risk altında'

Bugün her beş ihracatçıdan dördü gümrüklerde mallarına el konma, taklit edilme ve maddi manevi ciddi hak kayıplarına uğrama konusunda büyük risk altında olduğunu belirten Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, "Dolayısıyla ihracatımızın yüzde 80‘i risk altında. Bu kapsamda TİM’in ihracatçı firmalara markalaşma alanında farkındalık çalışmaları yapması son derece önemli." dedi.

İhracatın en önemli göstergelerinden biri olan 'kilogram başı ihracat değerini' artırma konusunda fikri, sınaî ve mülkiyet hakları alanında atılacak adımlar büyük bir öneme sahip. Bu kapsamda ihracatçı firmaların artmasına karşın aynı artışın markalaşma faaliyetlerine yansımaması dikkat çekti.

Son yıllarda ihracatta ‘katma değer’ konusunun yoğun bir şekilde gündeme getirildiğinin altını çizen Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, ihracatçı firma sayısının 2017 yılında 70 bin civarından olduğunu ifade ederek, "Bugün ise ihracatçı firma sayımız 90 bin dolayında. Bu artış ülkemiz için sevindirici. Ancak katma değerin artırmasında kritik bir yere sahip olan patentli ürünlerle ihracatın ve markalaşma alanında faaliyetlerin aynı oranda arttığı görülmüyor. En az bir adet tescilli marka ile ihracat yapan firmaların başvurularına baktığımızda marka tescili korumasına sahip 20 bin civarında firma bulunuyor. Bu konuda özellikle Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ciddi adımlar atması gerektiğini düşünüyorum. Bugün her beş ihracatçıdan dördü gümrüklerde mallarına el konma, taklit edilme ve maddi manevi ciddi hak kayıplarına uğrama konusunda büyük risk altında. Dolayısıyla ihracatımızın yüzde 80‘i risk altında. Bu kapsamda TİM’in ihracatçı firmalara markalaşma alanında farkındalık çalışmaları yapması son derece önemli" dedi.

Genellikle karşılaşılan sorunların başında, ihracatçı firmaların yurt dışında katıldığı fuarda veya seyahat sonrasında ticari ilişkiler kurmak için bir distribütör firma ile anlaşma yaptığını, o distribütörün de markayı kendi adına tescil ettirdiğini belirten Akbulut, "Şirketler firmayı kuruyor, pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirirken markaya yatırım yapmaya başlıyor, yurtdışından siparişler alıyor ve üretime başlıyor. Fakat markasını ihracat yaptığı ülkede tescil ettirmiyor. Tam bu noktada çoğunlukla karşılaştığımız durumlarda olduğu gibi distribütör firma bir süre sonra markayı o ülkede kendi adına tescil ettiriyor ve ihracatçımızın o marka ile yapılmasını engelliyor. Yurt dışında bu ve benzeri örnekler çokça sıralanıyor" diye konuştu.

"Madrid Protokolüne başvurular markanın korunmasında önemli"
Diğer taraftan ihracatçı firmaların markalarını uluslararası alanda korumanın önemine değinen Akbulut, "Özellikle birden fazla ülkeye ihracat yapan firmalarımızın Madrid Protokol’üne başvurması büyük bir öneme sahip. Madrid Protokol’ü hem sizin birden fazla ülkeden daha az maliyetlerle markanızı tescil altına almanıza olanak sağlarken hem de bilinirlik konusunda size ayrıca avantajlar sağlıyor” bilgisini verdi.

Marka değerinin firmalar açısından öneminden bahseden Akbulut, "Günümüzde küresel birçok firma markaları satın alarak bilinirlik konusunda ve pazarda yer edinme açısından avantaj sağlamak için yerel bazda birçok markayı satın alıyor. Artık şirketlerin bilançolarındaki aktiflerin içerisinde markaların değeri yüzde 90 daha fazla. İhracatçı firmalarımızın da bunun bilincinde olarak markalaşma faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermesi gerektiğini vurgulamamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli’nin titrek kavak ormanları bulutların arasında görsel şölen sunuyor Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarı, kızıl, turuncu ve yeşilin tonlarıyla oluşan renk cümbüşü havadan görüntülendi. Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 750 ile 2 bin 300 metre rakımda yer alan ilçe; vadileri, meraları ve yüksek dağlarıyla çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Çameli florasında 200’a yakın endemik bitki türünün bulunması, bölgenin coğrafi yapısının sağladığı doğal zenginlikten kaynaklanıyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarıdan kahverengiye uzanan tonların hâkim olduğu bölgede yüksek ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü doğaseverler tarafından yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de bu denli yoğunlukta görülen titrek kavak topluluklarına nadiren rastlandığını belirten uzmanlar, Çameli’nin bu açıdan önemli bir ekolojik değere sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bölge hem biyolojik çeşitlilik hem de doğal güzellik açısından eşsiz bir zenginlik sunuyor. "Bu orman Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır" Titrek kavak ağaçlarının titizlikle korunduğunu ifade eden Endemik Bitkiler Araştırmacısı Rıfat Özdemir, "Bu gördüğünüz titrek kavak ormanları sonbahar ve kış aylarında renk cümbüşü oluşturuyor. Bütün renkleri hemen hemen görürsünüz. Türkiye’deki dağılımı oldukça seyrektir. Bu saha, Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır. Çameli ilçemiz flora açısından çok zengindir" dedi. "Yapılan çalışmalar sonucunda 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildi" Çameli’de 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildiğini ve çalışmaların devam edeceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ise, "Çameli ilçemiz endemik türler bakımından en zengin bölgelerden bir tanesi. Özellikle Gargın Yaylası bölge dediğimiz rakamı 2 binin üzerinde olan bir bölgemiz var. Bu bölgemizde şu anda Hasan Hocamızla beraber yapmış olduğumuz çalışmalarla 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespitini yaptık. İnşallah yakın bir zamanda da bunların kitap basımını açıklamasını yapmış olacağız. Şu anda özellikle Fethiye-Çameli arasında Akta bölgesi dediğimiz bölgede bir Akkavak orman bölgemiz var. Gerçekten doğanın bir harikası, güzel bir şekilde orada yetişmiş çoğalmış bu ormanımız özellikle sonbahar ve kış aylarında trekking yapmak isteyen yürüyüş yapmak isteyen gruplar için çok güzel bir görsel şölen sunuyor" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" Vatandaşları bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet eden Başkan Cengiz Arslan, "Orman İşletme ile beraber bu bölgenin korunması ile ilgili yerel yönetimler belirli olarak elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. İnşallah buranın doğa turizmine kazandırılması ile ilgili de güzel düşüncemiz projemiz var. Bu bölge bizim yürüyüş rotalarımız alanında en güzel rotalarımız bir tanesi. Bütün bizi izleyen vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" dedi.
Düzce Fındıkta verim ve kalite artırılıyor DÜZCE(İHA) – Düzce’de Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık budama eğitimleri, merkez ve ilçelerde devam ediyor. Düzce’de fındıkta verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar aralıksız devam ediyor. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Fındık Budama Eğitimleri, merkez ve 7 ilçede, 90 köy ve mahallede toplam bin 200 üreticiye ulaşması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, fındığın Düzce için stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "İlimizde yaklaşık 75 bin hektar tarım arazisi bulunmakta olup, bunun yüzde 85’i, yani yaklaşık 63 bin hektarı fındık alanlarından oluşmaktadır. Fındık, Düzce’nin ana ürünüdür. Bu nedenle verim ve kaliteyi artırmaya yönelik eğitim çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Merkez ve 7 ilçemizde yürüttüğümüz budama eğitimleriyle bir budama seferberliği başlattık ve bugüne kadar yaklaşık 1.000 üreticimize eğitim verdik. Amacımız, üreticilerimizin daha kaliteli ve daha yüksek verim elde etmesini sağlamak ve bu yolla gelirlerini artırmaktır." Fındığın dünya markası bir ürün olduğunu da belirten Uzun, Düzce’den yıllık yaklaşık 20 bin ton fındık ihracatı gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Üreticilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini istiyoruz. İl Müdürlüğü olarak teknik ekibimizle birlikte fındık verimini artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz" dedi. Eğitim programları kapsamında üreticilere doğru budama teknikleri uygulamalı olarak anlatılarak, fındık bahçelerinde verim ve kalite artışının sağlanması hedefleniyor.