EKONOMİ - 07 Temmuz 2020 Salı 13:20

İşletmeler koronavirüse 'Sağlıklı İş Yeri Programı' ile hazırlanacak

A
A
A
İşletmeler koronavirüse 'Sağlıklı İş Yeri Programı' ile hazırlanacak

Tüm dünyada etkisini gösteren koronavirüs salgını, kurumlar ve işyerleri için yeni bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirdi. Bu dönüşüm sürecinde işletmelerin alacağı her tedbir toplum sağlığı için büyük önem taşıyor. Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları Derneği (UDDER) ve Sistem Belgelendirme Kuruluşları Derneği (SİSDER) başlattıkları 'Sağlıklı İş Yeri Programı'nı tüm işyerlerinin koronavirüs sonrası yeni normale adaptasyonu için hayata geçirecek.

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi ticari işletmeler üzerinde büyük bir etki oluşturuyor. Dönemin şartlarına ayak uydurabilen, çalışanlarını ve toplum sağlığını gözeterek işletme politikalarını bu yönde revize edebilen kurum ve kuruluşlar, toplum nezdinde güvenilirliklerini artırarak prestijlerini koruyabiliyorlar. Bu güven ortamının sağlanabilmesi ise ancak bir dizi önlem ile mümkün görünüyor. Küçük ve orta ölçekli girişimlerden büyük ölçekteki üretim tesislerine kadar tüm sektör ve işyerlerinin eski canlılığına kavuşması, ülke ekonomisine katkıda bulunulması amacıyla yola çıkan Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları Derneği (UDDER) ve Sistem Belgelendirme Kuruluşları Derneği (SİSDER) bir işbirliği gerçekleştirdi. Bu işbirliği kapsamında başlatılan 'Sağlıklı İş Yeri Programı' projesiyle ülke genelinde tüm işyerlerinde koronavirüs vakalarının kontrol altına alınabilmesi ve gerekli güven ortamının sağlanabilmesi hedefleniyor.

Söz konusu dernekler tarafından hazırlanan 'Koronavirüs Değerlendirme Kriterleri' rehberi ile tüm işletmeler enfeksiyonu önleme, gerekli hijyeni sağlama konularında gerekli adımları atabilecek. Gizli müşteri, habersiz denetim gibi mekanizmalar ile uygunluğunu kanıtlayan kurum ve kuruluşlar ise sertifikalandırılacak.

"Bu zor dönemin aşılmasında alınacak tüm tedbirler büyük önem taşıyor"
Konuya ilişkin açıklamada bulunan SİSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yazıcı, Türkiye'nin de geçtiği bu zor dönemin aşılmasında alınacak tüm tedbirlerin büyük önem taşıdığına vurgu yaparak, "Dernek olarak Türkiye’deki tüm kurum ve kuruluşların dünya standartlarını yakalamaları hedefiyle yola çıktık. Bu yolda ülkemizde de bu bilinci geliştirmek, etik belgelendirmenin yolunu açabilmek ve ülkemizin kalite altyapısını güçlendirmek amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Koronavirüs döneminde ise en büyük temennimiz ülkemiz ekonomisine katkıda bulunan tüm işletmelerin süreci sağlıklı bir şekilde yöneterek sürdürülebilirliklerini koruyabilmeleridir. Oluşturduğumuz rehberler eşliğinde işletmelerin gerekli önlemleri alması ve yetkili kuruluşlar tarafından sertifika verilmesi toplum sağlığı ile kamuoyunun güvenini tekrar kazanmaları açısından büyük önem teşkil ediyor" dedi.

"Uygulanan yoğun tedbirler, salgının etkisinin mümkün olan en düşük seviyede tutulmasını sağladı"
UDDER Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ergin ise, Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüsün Türkiye'de de toplum yaşamına ve ekonomisine olumsuz bazı etkilerinin olduğuna işaret ederek, "Ancak başlangıçtan itibaren uygulanan yoğun tedbirler, salgının etkisinin mümkün olan en düşük seviyede tutulmasını sağladı. Ayrıca salgının ekonomiye olan olumsuz etkisinin asgari seviyede tutulabilmesi amacıyla, memnuniyetle karşılanan önlemler alındı. Devletimizin bu etkin uygulamalarını desteklemek adına, sektörümüze de görev düştüğü düşüncesindeyiz. Bu doğrultuda dernek olarak sektörün bir diğer önemli sivil toplum kuruluşu SİSDER ile bir işbirliği gerçekleştirdik. ‘Sağlıklı İş Yeri Programı’ ile amacımız, işyerlerinde alınan tedbirlerin yeterliliğinin kontrol edilmesi ve bu sayede hem toplum sağlığına yönelik alınan tedbirlere hem de ekonominin canlanmasına yönelik çalışmalarda bulunmak" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Thomas Reis: "Takımımın performansı sebebiyle hayal kırıklığı yaşıyorum" SAMSUN (İHA) – Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis,Mainz 05 maçının ardından takımının performansı nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığını söyledi. UEFA Konferans Ligi 6. hafta maçında deplasmanda Almanya temsilcisi Mainz ile karşılaşan Samsunspor sahadan 2-0 mağlup ayrılarak ilk 8’e adını yazdıramadı. 12. sırada lig aşamasını tamamlayan kırmızı-beyazlılarda Alman Teknik Direktör Thomas Reis, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında mücadeleyi değerlendirdi. "Takımımın performansı sebebiyle hayal kırıklığı yaşıyorum" Futbolcularının gösterdiği performanstan memnun olmadığını dile getiren Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis, "Açıkçası bir sonraki karşılaşmayla alakalı çok bir şey söylemek istemiyorum. Bugünkü göstermiş olduğumuz performans sebebiyle hayal kırıklığı yaşıyorum. Mainz’e baktığımızda bugün galip gelmeyi hak ettiler. Çünkü biz ikili mücadelelerde o agresifliği gösteremedik ve ikinci topları da onlar kazandı, bizler kaybettik. Emre Kılınç ile yakalamış olduğumuz çok net bir pozisyon vardı. O pozisyonu golle sonuçlandırabilmiş olsaydık normalde 1-0 öne geçen taraf olacaktık ve belki de şu an farklı şeyler konuşuyor olurduk. Göstermiş olduğumuz performanslar ötürü üzgünüz" dedi. Dar bir kadro ile mücadele ettiklerini ve sakatlıktan dönen Ntcham’ın tekrar sakatlanmasının kendilerini üzdüğünü ifade eden Reis, "Olivier Ntcham’ın bir kas sakatlığı oldu. Arka adalesinden sakatlandı Tabi bu bizim adımıza iyi olmadı. Zaten çok eksikle devam etmek zorunda olduğumuz bir dönemde bunun gerçekleşmiş olması bizi üzdü. Maçta da belli oldu. Takımın bir yorgunluğu da var. Birçok eksiğimiz olması sebebiyle genç oyunculara da şans vermeye çalışıyoruz. Ama tabi bu durum onlar için de zor olabiliyor. Çünkü sonradan oyuna girmek her oyuncu için zor olduğu gibi genç oyuncular için de zor oluyor. Bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Sonuçta çok kısa bir süre sonra Pazar günü oynamamız gereken bir karşılaşma var. Daha sonrasında yine kısa bir aradan sonra oynamamız gereken bir kupa karşılaşması var. Umarım sakat oyuncularımız en kısa sürede tekrardan bize katılırlar. Açıkçası bu durum bizim adımıza zor bir dönem. Var olan sakatlıklar sebebiyle zoe bir süreçten geçiyoruz ama bir şekilde yolumuza devam etmek zorundayız" diye konuştu.
İstanbul Bakırköy Adliyesi’nde tahliye vaadiyle dolandırıcılık yapan polis memuru hakkında 17 yıla kadar hapis talebi Bakırköy Adliyesi’nde 2021 yılında görev almış polis memurunun, ‘tefecilik’ suçundan tutuklanan 2 şahsın yakınından tahliye vaadiyle 95 bin euro talep eden ve para alışverişi sırasında 1 şüpheliyle beraber tutuklanmasına ilişkin iddianame hazırlandı. İddianamede, 2 şüpheli hakkında 17 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Bakırköy Adliyesi’nde, 2021 yılında polis memuru olan H.K.’nin, ‘tefecilik’ suçundan tutuklanan C.B. ve B.B.’nin, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın bilgi ve belgelerine erişerek bunları 3’üncü şahıslar ile paylaştığı iddia edildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memuru H.K.’nin eriştiği belgeleri, tutuklu şüphelilerin yakını olan A.D. ile Whatsapp üzerinden paylaştığı, bu bilgiler karşılığında ise A.D.’nin ise tutuklulardan tahliye vaadiyle 95 bin euro, işe başlamak için ise ön ödeme olarak 50 bin euro talep ettiği olaya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, A.D. ve H.K. isimli şahıslar ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Şüphelilerin serbest bırakılmaları için 95 bin euro talep etmiş Hazırlanan iddianamede, 30 Eylül 2020 tarihinde haklarında yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan Z.Y. ile A.M.Y. isimli şahısların yakını olan A.D.’nin, H.K. aracılığıyla, gözaltındaki şahısların serbest bırakılmaları ve el konulan malların iade edilmesi şüphelilerden 95 bin euro talep ettiği, işe başlamadan önce ise 50 bin euro almak için sözleştikleri aktarıldı. İddianamede, A.D. isimli şahsın, 2 Ekim 2021 tarihinde, M.A. ile Bakırköy’de buluşup, 40 bin euro teslim alacağı sırada gözaltına alındığı, ardından ise bir diğer şüpheli H.K. ile birlikte tutuklandıkları anlatıldı. 17 yıla kadar hapis talebi İddianamede, şüpheliler A.D. ve H.K. hakkında, ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma’ ve ‘kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık’ suçlarından toplamda 6 yıldan 17 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Ayrıca, iddianamede, şüpheli H.K. hakkında ise ‘kamu görevlisi tarafından görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak’ suçundan 2 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.