GÜNDEM - 06 Aralık 2017 Çarşamba 22:58

İstanbul’daki ABD Başkonsolosluğu önünde Kudüs protestosu

A
A
A
İstanbul’daki ABD Başkonsolosluğu önünde Kudüs protestosu

İstanbul’daki Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkonsolosluğu önünde toplanan grup, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasını protesto etti. Grup adına yapılan açıklamada, “Kudüs’ümüzle ilgili böyle hadsiz ve hukuksuz bir tasavvuf ABD’yi de, İsrail’i de hiç ummadıkları bir netice ile karşı karşıya bırakacaktır. ABD, Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya İslam coğrafyasını kana boyayan seri bir katildir“ denildi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararını protesto eden çok sayıda sivil toplum kuruluşu üyeleri, akşam saatlerinde ABD İstanbul Başkonsolusluğu önünde toplandı. ABD ve İsrail aleyhine dövizler taşıyan grup üyeleri, “Katil ABD” şeklinde sloganlar attı. Eylem sırasında, çok sayıda polis, ABD Başkonsolosluğu önünde geniş güvenlik önlemi aldı.

Anadolu Gençlik Derneği İstanbul İl Temsilciliği adına yapılan basın açıklamasında, “İsrail’in kanlı ortaklığı ve kanlı işgal planları maalesef devam ediyor. Siyonozmin yeni kuklası Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacaklarına ve Amerikan Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacaklarına dair açıklamalarda bulunuyor. Kudüs’ümüzle ilgili böyle hadsiz ve hukuksuz bir tasavvuf ABD’yi de, İsrail’i de hiç ummadıkları bir netice ile karşı karşıya bırakacaktır. ABD, Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya İslam coğrafyasını kana boyayan seri bir katildir. Elindeki kirli propaganda gücüyle İslam’ı ve Müslümanları terörle birleştirmeye çalışan ABD’nin, gerçekte kendisi tüm dünyadaki terör olaylarının baş müsebbibidir. Bir yerde masum sivillerin hedef alındığı saldırılar var ise tetiği çeken hangi örgüt olursa olsun arkasındaki azmettiriciler ABD ve İsrail’dir. Biz her zaman söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. ABD’nin ipi ile kuyuya inilmez ve Siyonist İsrail ancak güçten anlar. İslam coğrafyasında kim kendi halkına rağmen ABD ve İsrail ile iş tutmuşsa sonu hüsran olmuştur. Tüm İslam ülkeleri ABD’de İsrail ile bir şekilde ilişkide bulunan tüm hükümetler izledikleri politikaları gözden geçirmek zorundadırlar. Kudüs bizim onurumuzdur, iffetimizdir, şerefimizdir. Böyle hadsiz ve hukuksuz sürece kimse real politik söylemiyle izahat getiremez. Her Müslüman’ın Kudüs’e olan bağlılığının, sadakatinin, hükümetlerin ABD’nin İsrail ile olan ilişkilerinden daha kuvvetli olduğunu herkes mutlaka görecektir” ifadelerine yer verildi.
Basın açıklaması sık sık atılan sloganlar ile bölünürken, grup açıklamanın ardından dağılırken, bazı grup üyeleri ABD Başkonsolosluğunun bahçesine torpil ve pet şişe attı. Dağılan grup üyelerinin Konsolosluğun duvarına İngilizce olarak ‘Özgür Filistin’ ve ‘Katil ABD’ yazılarının yazıldığı görüldü.

Selim Bayraktar
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Gürhan Akdoğan: "Bursa ovası da, sanayisi de sahipsiz değildir" Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolle 20 bin hektar alandan geriye, 9 bin hektarın kaldığını söyledi. ADD Bursa Şubesi, Bursa’da sanayileşme ve kentleşme çerçevesinde çevresel etkileri hiçe sayan, doğayı tahrip ederek kent ve toplum çıkarları yerine, bireysel çıkarları hedefleyen gündemdeki bazı projeler hakkın basın mensuplarıyla bir araya geldi. Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesinde konuşan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, "Yıllarca anlattık, olmadı. Her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik. ’Bursa ovasını yok ediyorsunuz’, ’Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım’ dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20 bin hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim sebebiyle ova koruma alanı 11 bin 245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen ova koruma alanı 9 bin 163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini, günümüzde 9 bin hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9 bin hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz. Bursa 2020 yılı çevre düzeni planın da bugüne kadar yaklaşık 300 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikleri yapan kurumlar sırasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bursa İl Özel İdaresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilçe Belediyeleri ve meclisleridir" dedi. "Tarım arazileri her geçen gün küçülmektedir" Dünyada yaşayan insanların nüfusu 2000 yılında 6 milyar iken, şimdi 7,8 milyara ulaştığını belirten Akdoğan, "19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alalarına verilen zarar sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşın bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu sekiz katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Bursa’da ise tarım arazisi 2016 yılında 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2022 yılında 369 bin 727,80 hektara düşerek yüzde 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda 47 bin 692,20 hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerlerine ve sanayi alanına dönüşmüştür. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına rağmen, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır" dedi. Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusu olduğunu belirten Akdoğan, "Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5 bin 200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153 bin civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında yüzde 30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, yüzde 62’sinde Arıtma tesisi yoktur. yüzde 85 inde itfaiye teşkilatı, yüzde 92’sinde Sağlık Merkezi, yüzde 70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise vahimdir. Bu ilçeler adeta SOS vermektedir" diye konuştu.