DÜNYA - 08 Ocak 2024 Pazartesi 10:19 | Son Güncelleme : 08 Ocak 2024 Pazartesi 10:23

Japonya’daki 7.6’lık depremde ölü sayısı 161’e yükseldi

A
A
A
Japonya’daki 7.6’lık depremde ölü sayısı 161’e yükseldi

Japonya’nın Ishikawa eyaletinde meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde ölü sayısı 161’e yükselirken yaralı sayısı 565 olarak açıklandı. Kendisinden haber alınamayan 103 kişiyi arama çalışmaları ise sürüyor.

Japonya'nın Ishikawa eyaletinde meydana gelen ve Toyama, Niigata, Fukui ve Gifu eyaletlerinde de şiddetli şekilde hissedilen 7.6 büyüklüğündeki depremin 8’nci gününde ölü sayısı 161’e yükseldi. Yaralı sayısını 565 olarak açıklayan yetkilileri . kendisinden haber alınmayan 103 kişiyi arama çalışmalarının bugün de devam ettiği açıkladı. Depremde zarar gören bina sayısının ise bin 401 olduğu kaydedildi. Yaklaşık 28 bin kişinin kurulan geçici barınaklarda kaldığı belirtilirken, Ishikawa ve Toyama eyaletlerindeki bazı bölgelerde elektrik ve su kesintilerinin sürdüğü öğrenildi.

Uzmanlar uyardı

Deprem bölgesinin bazı kesimlerinde etkili olan kar yağışı Japonya Öz Savunma Kuvvetleri (SDF), Japonya Sahil Güvenlik Kuvvetleri (JCG) ve polis ekiplerince yürütülen arama kurtarma ve yardım çalışmalarını zorlaştırırken, Japonya Meteoroloji Ajansı (JMA) ağır hasar gören evlerin ise biriken kar nedeniyle yıkılabileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan, uzmanlar önümüzdeki 1 ay boyunca bölgeyi 5 ve üzeri büyüklükte depremlerin vurabileceği uyarısında bulunuyor.

Japonya 7.6 ile sarsılmıştı

Japonya’nın Ishikawa eyaleti 1 Ocak'ta 7.6 büyüklüğünde depremle sarsılmış, paniğe neden olan deprem Toyama, Niigata, Fukui ve Gifu eyaletlerinin yanı sıra başkent Tokyo ve çevresinde de hissedilmişti. Kıyı kesimler için tsunami uyarısı yapılırken, bazı bölgelerde yüksekliği 1.2 metreyi bulan tsunami dalgaları gözlenmişti. Binlerce kişinin tahliye edilmesine neden olan sarsıntı, ulaşım hatlarında da aksamalara neden olmuştu.

Burak Ersoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Bahar yorgunluğunu sofranızda atın Yağmurlu, soğuk kış günlerinin ardından gelen daha güneşli, daha sıcak günler pek çok kişi için “yorgun, bitkin, neşesizlik” yakınmalarına yol açarken, diyetisyen Hande Selin Ok, “Bahar yorgunluğu” olarak adlandırılan bu duruma karşı “beslenme formülü” önerdi. Ok, “Şeker ve şekerli yiyecekleri azaltın, yerine günde 2-3 porsiyon taze ve kuru meyve tüketin, bol sıvı alın. Sofranıza bahar gelsin” dedi. Acıbadem Kent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Selin Ok, cemrelerin düşmesiyle doğanın uyanışa geçtiğini, ancak bu mevsim geçişinde pek çok kişinin daha neşeli, enerjik olmaktan öte kendinde parmağını kımıldatacak güç bulamadığını söyledi. Ok, birçok kişinin mevsim dönüşlerinde hissedebildiği olumsuz bazı ruhsal ve bedensel yakınmaların “bahar yorgunluğu” adı altında tanımlandığını kaydetti. Ok; bitkinlik, yorgunluk, güçsüzlük, isteksizlik gibi bahar yorgunluğu belirtilerinin beslenme hatalarından kaynaklanabileceğini ifade etti. “Beslenme şekliniz yorgun hissetmenize neden olabilir.” diyen Ok, bu hataları şöyle sıraladı: Yetersiz kalori ve protein alımı, yetersiz sıvı alımı, uyku kalitesini etkileyebilecek kafein ic¸erigˆi yu¨ksek (kahve, yeşil çay vs.) ic¸eceklerin fazla ve yatmaya yakın saatte tu¨ketilmesi, magnezyum ic¸eren muz, avokado, yes¸il yapraklı sebzeler, badem, kabak c¸ekirdegˆi gibi besinlerin yetersiz tu¨ketimi, enerji metabolizmasında go¨revli B grubu vitaminlerin (tam tahıllar) yetersiz alımı, fazla alkol kullanımı, D vitamini du¨s¸u¨klu¨gˆu¨ ile halsizlik, bas¸-vu¨cut agˆrısı, sersemlik, kalitesiz uyku gibi semptomlar tetiklenebilir ve su¨rekli yorgunlugˆa sebep olabilir.” Beslenmenizde bunlara dikkat edin Beslenmede yapılan hatalardan sonra Ok, “Sofranıza bahar gelsin” diyerek şu önerilerde bulundu: Şeker ve şekerli yiyecekleri azaltın, günde 2-3 porsiyonu geçmeyecek şekilde taze ve kuru meyveleri koyun, C vitamini alımını arttırın, çayınızı, suyunuzu limonlu için, günde bir küçük kase çilek tüketin, sebze ve meyve tüketiminiz günde 4-5 porsiyon olsun. 2 porsiyon meyve, 3 porsiyon sebze yemeye gayret edin, C vitamini yüksek sebze, meyve tercih edin (bu kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağlayacaktır.), haftada iki kez balık tüketerek, omega 3 alımını artırın, (bu fiziksel ve ruhsal yorgunluğa iyi gelecektir.), beyaz undan uzak durun, tam tahıllı ekmek, yulaf, bulgur, esmer pirinç, karabuğday, kepekli makarna, kurubaklagiller tüketin, rahatlamak, sakinleşmek için rezene, melisa çayı, kaliteli uyku için öncesinde papatya çayı için, (Yeşil çay içerek metabolizmanızı hızlandırmaya çalışın.), Dünya Sağlık Örgütü haftada 150 dakika yürüyüşün kronik hastalık ve depresyon riskini azalttığını bildiriyor. (sık sık yürüyün.), güne enerjik, istekli başlamak için gece 11.00 gibi yatın ve 7-8 saat uyuyun, bağırsak sağlığınıza önem verin, kabızlık yaşıyorsanız bu sorunu çözün, bol sıvı almaya çalışın, (bol su içmek vücuttaki ödemi azaltır.), beslenme listenizde yağlı tohumlar yer alsın, (fındık, badem, ceviz, kabak çekirdeği gibi çiğ tohumlar enerji verir, ayrıca çok iyi birer magnezyum, kalsiyum, E vitamini, çinko kaynağı olduğu için kan şekerini dengeler, bağışıklığın güçlenmesine yardımcı olur.), paketlenmiş, hazır ürünler tüketmeyin, sumak, zerdeçal, tarçın gibi baharatları sofranızdan eksik etmeyin.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar: Kocasinan Akademi ile örnek uygulamaları şehrimize kazandırdık" Kocasinan Belediyesi ve Kocasinan Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle Kocasinan Akademi Erciyesevler kursiyerlerin hazırlamış olduğu ’Anneler Günü’ne Özel El Sanatları Sergisi’, Kayserililer tarafından büyük beğeni topladı. Serginin son gününde eşi Fatma Çolakbayrakdar ile birlikte ziyaret eden Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Kocasinan Akademi ile birçok alanda yapılan hizmetlerde tek ve örnek uygulamaları, Kayseri’ye kazandırdıklarını söyledi. Kocasinan Akademi’nin Kayseri Park AVM’ de açmış olduğu sergiyi eşi Fatma Çolakbayrakdar ile birlikte ziyaret eden Başkan Çolakbayrakdar, el emeği göz nuru ürünleri tek tek inceledi. Stantları beğeniyle gezen Başkan Çolakbayrakdar, kadınlara fırsat verildiğinde nasıl başarılı çalışmalara imza atıldığına bu sergiyle bir kez daha şahitlik ettiklerini ifade etti. El emeği göz nuru eserlere vatandaşların yoğun ilgi göstermesinden son derece mutlu olduklarına değinen Başkan Çolakbayrakdar, Kocasinan’da kültürel ve sanatsal faaliyetlere ayrı bir önem verdiklerini vurgulayarak; "Kocasinan Akademi’de eğitim alan ve birbirinden hünerli hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru yapmış oldukları ürünler, büyük beğeni topluyor. Birbirinden farklı ve güzel olan eserler, hemşehrilerimizin beğenisine sunuluyor. Emek veren bütün hanım kardeşlerimizi tebrik ediyorum. Kocasinan Akademi ile vatandaşlarımıza sosyal, kültürel, mesleki açıdan farklı branşlarda hizmet veriyoruz. Açmış olduğumuz kurslar sayesinde hanım kardeşlerimiz, sanatsal yeteneklerini gün yüzüne çıkarıyor. Hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru eserlerinin, vatandaşlarımız tarafından beğenilmesi bizi ayrı bir mutlu etti. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımızı spor, sanat, kültür ve sosyal gibi hayatın her alanında hizmetlerden faydalanmak üzere Kocasinan Akademi’ye davet ediyorum” şeklinde konuştu. Başkan Çolakbayrakdar, Kocasinan Akademi’nin her geçen gün daha çok büyüdüğünü ve Kayseri’ye hizmet ettiğini sözlerine ekledi.
Kayseri Kayseri’nin ilk kadın şehidinin annesinin buruk Anneler Günü Kayseri’nin ilk kadın şehidi Ayşegül Pürnek’in annesi Gülay Odabaşıoğlu, Anneler Gününü şehit olan kızının mezarını ziyaret ederek kutladı. Odabaşıoğlu, "Yanımda olsaydı, çok sevdiğimi söylemek isterdim" dedi. 17 Şubat 2016 tarihinde Ankara’da gerçekleşen bombalı saldırıda şehit olan Hava Kuvvetleri Komutanlığında sivil memur olarak çalışan Ayşegül Pürnek’in annesi Gülay Odabaşıoğlu, Anner Günü’ne buruk girdi. Kayseri’nin ilk kadın şehidi olan kızının mezarı başında dua eden Odabaşıoğlu, kızıyla hasret giderdi. 8 yıldır her Anneler Günü’nde kızının mezarına gelen Odabaşıoğlu, acının taptaze olduğunu belirtti. Şehit kızının çok hayalleri olduğunu belirten acılı anne, "Şehit kızım 5 yıldır Ankara’daydı. Genelkurmay Başkanlığı’nda muhasebe uzmanlığı yapıyordu. İşini çok seviyordu. Bekardı ve 32 yaşındaydı. Çok hayalleri vardı. Sınavlara hazırlanıyordu. ‘Anne 1 ay sonra sınava geleceğim’ dedi. Vergi müfettişi olmak istiyordu. Ancak olamadı. Çok çalışkandı. Kızım şehit olmadan önce 13 gün yanındaydım. Ankara’ya kızımla vedalaşmaya gitmişim. Ondan sonra anneler gününü kutlayamadık. En son anneler gününü 2015 yılında kutlamıştık. Ben kızımı vatanıma, milletime hediye ettim. Benim kızım şehit oldu. Çok acı ama gurur verici bir durum. Rabbim kimseye evlat acısı vermesin" ifadelerini kullandı. "Yanımda olsaydı çok sevdiğimi söylemek isterdim" diyen Gülay Odabaşıoğlu; "Ben kızımın yanına geldim. Onunla anneler gününü kutluyorum. Yanımda olsaydı, çok sevdiğimi söylemek isterdim. 8 yıl oldu. Çok acı çekiyorum. Bu acı dayanılmaz ama çokta gurur verici. Şehit annesi olmak çok güzel. Boğazımdaki düğüm hiç gitmiyor. Burnumun sızısı hiç gitmiyor. Bayramlar olsun, anneler günü olsun çok acı veriyor. Rabbim evlat acısını kimseye yaşatmasın" dedi.
Trabzon İşlenmiş domates prostat kanserinden koruyor İşlenmiş domatesin prostat kanserinden koruduğu belirtildi. Özel İmperial Hastanesi Üroloji ve Fitoterapi Uzmanı Op. Dr. Ömer Fatih Çelik, domateste yapılan çalışmalarda içerisinde olan etken maddelerinin prostat kanserine koruyuculuğu tespit edildiğini belirterek yüzde 35 civarlarında bir koruyuculuğu olduğunu söyledi. Çelik, domatesin çiğ değil de pişmiş yenmesi daha iyi olduğunu ifade ederek, “Bunun için salça, ketçap ya da yemeklerden menemen gibi pişmiş domates yemeklerini daha çok tüketilebilir" dedi. Mandıra ürünlerinden özellikle ağır tipte peynirlerin prostat kanserine yatkınlığı biraz daha artırdığına dikkat çeken Çelik, “Prostat kanserinin başlangıç halinde hiçbir belirtisi olmayabilir. Hastaların işeme şikâyetleriyle doktora gitmeleri prostat kanseriyle özdeşleştirilemez. Çünkü prostatın diğer hastalıklarında ve iyi huylu prostat büyümesinde de benzer şikâyetler olur. Yani idrar şikâyetlerinin prostat kanseriyle direk bir bağlantısı yoktur. Eğer prostat kanseri başlangıç halinde ise spesifik (özel) belirtiler genellikle olmaz. Ancak kemiğe yayılmışsa kemik ağrıları gibi şikâyetlerle hastalar gelebilir. Prostat kanserinin spesifik kendine has bir belirtisi genelde olmaz. Onun için biz 40-45 yaşından sonra gelen erkek hastaların büyük çoğunluğunda PSA dediğimiz prostat spesifik antijeni kanda tararız. Eğer yüksekliği söz konusu ise prostat kanserinden şüphe ederiz. Biyopsiye kadar giden bir dizi tetkikler yaparız. Bunların sonucunda prostat kanseri var mı, yok mu diye hastalara bilgi veririz. Ancak hastalar şöyle bir yanılgı içerisine girerler, benim bir şeyim yok şikâyetim yok, rahat işiyorum, gece kalkmalarım yok, yanmam yok, sızım yok Öyleyse prostat kanseri nereden çıktı? Aslında prostat kanserinin kendisi prostatın çeperinde genellikle olduğu için şikâyet vermeyebilir. Bu yanılgıdan hastaların uzak durması gerekir. Aslında 45 yaşından sonra her erkeğin kendine baktırması lazım. Bazı hasta grupları var ki; bunlar, babasında, kardeşinde, dedesinde prostat kanseri olanlar ki; genetik yatkınlığı söz konusu olan grup. Bu grupların biraz daha dikkatli olması gerekir. Kırklı yaşlarda üroloğa gidip ’Benim ailemde böyle bir yatkınlık var, bende de söz konusu olabilir mi?’ diye daha dikkatli olmaları gerekir” diye konuştu. "Bölgemizde prostat kanseri biraz yüksek" Doğu Karadeniz Bölgesi’nde prostat kanseri oranının biraz yüksek olduğunu kaydeden Çelik, “Bölgemizde prostat kanseri biraz yüksek. Neden? Çünkü beslenme şekillerimiz biraz agresif. Mesela, hayvansal ürünleri çok tüketiyoruz. Fazla et yemek, mandıra ürünleri tercih etmek prostat kanserine yatkınlığı artırabilir. Mandıra ürünlerinden özellikle ağır tipte peynirler prostat kanserine yatkınlığı biraz daha artırıyorlar. Bunun yanında sigara vs. gibi şeyler. Ama her hastada her mandıra ürünü yiyen hastada böyle prostat kanseri olacak gibi algılanmamalı. Ama yine de eğer ailede yatkınlık söz konusu ise biraz daha temkinli olmak lazım. Eğer ailede böyle bir yatkınlık varsa ilk tercih edeceğimiz şeylerden bir tanesi likopen içeren domates. Çünkü domateste yapılan çalışmalarda içerisinde olan etken maddelerinin prostat kanserine koruyuculuğu tespit edilmiş. Yüzde 35 civarlarında bir koruyuculuğu var. Dikkat edilecek husus domatesin işlenmiş olması gerekir yani etken maddeler domates hücrelerinin içerisinde olduğu için domatesin pişerek hücrelerin parçalanması ve etken maddelerin dışarı salınması gerekir. Yani çiğ değil de pişmiş yenmesi daha iyi. Bunun için salça, ketçap ya da yemeklerden menemen gibi pişmiş domates yemeklerini daha çok tüketilebilir. Öyle bir yatkınlığı varsa hastaların domatesi öncelikli olarak kullanması gerekiyor. Bunun yanında bitkisel kökenli Saw Palmetto kabak çekirdeği, Afrika eriği ağaç kabuğu, kırmızı biber olabilir. Küçük çiçekli yakı otunun koruyucu etkinlikleri de olabilir” ifadelerini kullandı. Fazla çay içmek idrarı artırır mı? Fazla çay içmenin idrarı artırıp artırmayacağı konusunda ise Çelik, “Normalde su içtiğiniz zaman idrara çıkarsınız bu klasik bir şey fazla su içerseniz fazla çay içerseniz idrara çıkarsınız. Ama çayda teofilin, kafein, tein ksantin grubu maddeler var bu madde diürez yapıyor. Yani daha fazla böbrekleri çalıştırıyor ve suyun atımını artırıyor. Bunun dışında mesanesi hassas kişilerin nörojenik kompenenti dediğimiz sinirsel durumları da söz konusu ise hastanın çay, kahve gibi bu maddeleri içeren içecekleri tüketmesi sonucu, kişilerin mesaneleri daha aktif çalışabilir. Hasta şunu söyleyebiliyor su içiyorum hemen idrarım geliyor bu hastalar genellikle su çay kısıtlamasına giderlerr. Buna neden olanlardan bir tanesi de yaş. Nasıl cildimiz yaşlanıyorsa mesanemiz de yaşlanıyor mesanemiz yaşlanınca çok iyi genişleyemiyor, genişlenemeyen mesanenin depo kapasitesi düşük oluyor. Bu durumlarda içilen çaydaki etken maddeler aslında mesaneyi aktif hale getiriyor” diye konuştu.
Bursa Güçlü anneler MUDAŞ’ta toplandı 2020 yılında kurulmasına rağmen Mudanya Güçlü Kadınlar Topluluğu Çalışma Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, birçok konuda yaptığı etkinlikler ve yardımlaşma konusunda gerçekleştirdiği çalışmalar ile takdir topluyor. Mudanya Güçlü Kadınlar Topluluğu Çalışma, Dayanışma ve Yardımlaşma Dernek Başkanı Rukiye Gözütok ve Aygül Çığ öncülüğünde MUDAŞ Mudanya Belediyesi Sosyal Tesislerinde düzenlediği Anneler günü etkinliği yüksek katılımla gerçekleşti. Etkinliğe Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç’ın eşi Müge Dalgıç, Mudanya’da faaliyet gösteren siyasi parti temsilcileri, Mudanya Belediye Meclis üyeleri Sivil toplum kuruluşları temsilcileri katılım gösterdi. Dernek Başkanı Rukiye Gözütok, katılımlarından dolayı konuklara teşekkür etti. Gözütok, kendilerinin Mudanya’da ihtiyaç sahibi anneleri, kadınları bularak kendilerine yardımcı olduklarını, bunun yansıra hasta ve muhtaç sahiplerinin de yardımlarına koştuklarını ifade etti. Anneler günü etkinliğine katılım gösteren kadınların birlik ve beraberlik içerisinde olmaları gerektiğini söyleyen Gözütok, siyasi görüşü ne olursa olsun kendilerine kapılarının açık olduğunu, bu birliktelik sayesinde kadının gücünü gösterebileceklerini söyleyerek, annelerin gününü kutlayarak konuşmasını bitirdi. Konuk anneler yemeklerini yudumlarken, dernek üyesi hanımlar sanatçı Gönül Saylı ve Saz üstadı Muharrem Torun’un türküleriyle zaman zaman duygulandırırlarken, kimi zaman ise neşeli türkülerle alkışlarla sanatçılara eşlik ettiler. Piyanist şantör Çetin Baykara’nın harekeli müzikleriyle pistte kurtlarını dökerek neşeli bir anneler gününü yaşadılar.