SAĞLIK - 06 Mart 2020 Cuma 17:23

“Kadınlar için kaçınılmaz süreç menopoz”

A
A
A
“Kadınlar için kaçınılmaz süreç menopoz”

Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, menopozun bir hastalık olmadığını belirterek, “Kadınların \%90’ı menopoza ulaşmadan 4 ile 8 yıl arasında adet döneminde değişiklik yaşamaktadır” dedi.

Ülkemizde ortalama 48 yaş civarında görülen, ateş basması ve ani terlemeyi izleyen adetten kesilme ile baş gösteren menopoz ve sonrasına geçiş döneminde, kadınların birçok fiziksel değişiklikler yaşadığını söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, bu değişikliklerin birçoğunun menopoz ve yaşlanmaya bağlı meydana geldiğini ve bu durumların sadece bir dönemle sınırlı kaldığını belirtti. Diyabet, tiroit bozuklukları ve uyku apne sendromu gibi hastalıkların menopoz döneminde görülebildiğini, bazen bu dönemde değişen hormon seviyeleri ve yaşlanmaya bağlı fiziksel etkiler, sağlıksız yaşam tarzı ve diğer yaşamsal streslerin yaşanmasıyla birlikte kişilerde sağlık problemleri de ortaya çıkabildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, aynı zamanda menopozun bazı kadınlar için sadece yaşlanmanın bir işareti olabildiğini de söyledi.

“Menopozun belirtileri kişiden kişiye değişmektedir”

Menopoza giren kadınlardan bazılarının bu dönemde fazla belirtiler yaşarken, bazılarının ise bu geçiş dönemini çok az ya da semptomsuz geçirebileceğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, menopoza ait yaşanan etkilerin her kadına göre değiştiğini belirtti. Menopozun, insan hayatının uzamasıyla beraber kadın yaşamının neredeyse üçte birini kapsar hale geldiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, bu durumun aslında tamamen fizyolojik ve kaçınılmaz bir süreç olmakla birlikte, eksilen östrojen hormonu sonucunda birçok sistemi ilgilendiren ve kadının yaşam kalitesini belirgin olarak azaltan birçok sonuçları da oluşturabildiğini söyledi.

Menopozla birlikte vücutta yaşanan değişiklikler

Her kadının menopoz tecrübesinin farklı olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, yaşanan en büyük değişikliğin doğal menopoza giren kadınlarla erken veya tesir edilmiş menopoza girenler arasında görüldüğünü ifade etti. Doğal menopoza giren kadınların menopozdan önce adet düzensizlikleri dışında belirgin fiziksel değişiklikler yaşamadıklarını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay şöyle devam etti: “Adet düzensizliğine ek olarak bazı kadınların sıcak basması, uyku bozuklukları ve vajinal kuruluk gibi şikayetleri olur. Bu şikayetlerin ciddiyeti kişiden kişiye değişmektedir. Gerçekte bazı uzmanlar ve bu dönemi yaşayan kadınlar, bu durumu bir hastalık yorumu gibi algılanan “perimenopozalsemptomlar” tanımını tercih etmemektedirler. Perimenopozal değişiklikler genellikle 40 yaş civarında, bazen 30’lu yaşlarda başlar. Eş zamanlı yaşlanma ile birlikte yaşanılan stres semptomlara eklenebilir. Sonuç olarak çoğu değişiklik menopoz sonrası son bulur ve tedavi gerektirmez. Geriye kalan bir grup değişikliğin altında tiroit hastalıkları, depresyon veya ilaç yan etkileri bulunabilmektedir. Menopoz ile ilişkili yaşanılan rahatsızlıklar çoğunlukla egzersiz, diyet düzenlenmesi, sigaranın bırakılması gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile azaltılabilinir. Sağlıklı bir yaşam stili genel iyilik haline katkıda bulunur.”

“Kadınların \%90’ı menopoza ulaşmadan adet döneminde değişiklik yaşamaktadır”

Üreme yıllarında yumurtalardan salınan iki hormon olan östrojen ve progesteron hormonlarının adet döneminde önemli rol oynadığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, bu hormonların rahim zarını kalınlaştırdığını ve ovulasyon sonrası döllenmiş yumurtanın yerleşmesi için uygun ortam sağladığını, döllenmiş yumurtanın rahime ulaşmaması durumunda ise hormon üretimini durduğunu, rahim zarının inceldiğini ve dökülerek adet döneminin tamamlandığını hatırlatarak şunları söyledi; “Perimenopoza ulaşan kadında hem menstrüel kanama miktarında hem sıklığında değişiklik olması sıkça rastlanılan bir durumdur. Bazı kadınlarda menstürel periyodu aniden durur ve tekrar adet görmezler. Fakat kadınların \%90’ı menopoza ulaşmadan 4 ile 8 yıl arasında adet döneminde değişiklik yaşar. Bu durum yumurtaların istikrarsız hormon salgılamasına ve daha az ovulasyon gerçekleşmesine bağlıdır. Başlangıçta bu değişiklikler göze çarpmayabilir. Genellikle adet dönemi kısalır ve 28 günden sık gerçekleşir. Kanama azalabilir, ağırlaşabilir veya sadece lekelenme şeklinde olabilir. Geç perimenopozda, periyodlarda genellikle atlama olur.”

“Menopoz bir hastalık değildir”

Menopoz döneminin birçok kadın için endişe anlamına geldiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özay, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra uygun görüldüğü takdirde doktor kontrolünde kişiye özel düzenlenecek tedaviyle bu sıkıntılı dönemi aşmanın artık mümkün olduğunu belirtti. Özellikle menopoz döneminde en az yılda bir kez kontrollere gidilmesinin önemli olduğunu da hatırlatan Özlen Emekçi Özay, menopozun bir hastalık olmadığını, her kadının hayatında yaşayacağı kaçınılmaz bir olay olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Menopoz, insan hayatının uzaması ile beraber kadın yaşamının neredeyse üçte birini kapsar hale gelmiştir. Aslında tamamen fizyolojik ve kaçınılmaz bir süreç olmakla birlikte, eksilen östrojen hormonu sonucunda birçok sistemi ilgilendiren ve kadının yaşam kalitesini belirgin olarak azaltan birçok sonuçlar da oluşturabilmektedir. Erken menopoz, geçirilen bazı cerrahi ve medikal tedaviler nedeniyle daha da hızlandırabilir. Böylelikle bu gruptaki hastalar östrojen hormonunun eksikliğine ve olası komplikasyonlarına daha fazla maruz kalırlar.”

“Sıcak basmalarına tek neden menopoz değildir”

Menopoza bağlı yaşanılan rahatsızlıkların başında gelen sıcak basması konusuna da değinen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, bu yaşanılan etkinin gerçek nedeninin hala keşfedilememiş olmasına rağmen, beyinde ısı regülasyonu merkezi olan hipotalamusta oluşan değişikliğin yaşanmasına bağlı olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: “Geceleri yaşanılan sıcak basmaları uykudan uyandıracak kadar şiddetli olmasa da uyumayı engelleyebilir. Eğer terleme çok ağır yaşanırsa buna gece terlemeleri denilir. Sıcak basmalarına tek neden menopoz değildir, bazı medikal durumlar da bu semptoma yol açabilir. Bazen stres belirtilerini tedavi etmek için başa çıkma yetenekleri ve hayat tarzı değişiklikleri yeterli olmayabilir. Bu belirtilerin bir ilacın yan etkisi, bir hastalığın belirtisi, klinik depresyon veya kaygı sonucu olabileceği de unutulmamalıdır. Hekimler zihin sağlığını olumsuz etkileyen stres faktörlerini belirlemede ve uygun tedaviyi düzenlemede yardımcı olabilir. Örneğin, sıcak basmaları nedeniyle oluşan uyku düzensizliklerinin sebep olduğu duygu durum bozukluğu çoğunlukla sıcak basmalarının tedavi edilmesiyle düzelirler.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük KBÜ’DE Hemşireler Haftası’nda Hemşirelik Bölümü öğrencilerine tohum hediye edildi Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, 12-18 Mayıs Hemşireler Haftası çerçevesinde Hemşirelik Bölümü öğrencilerini makamında misafir etti. Rektör Kırışık, Hemşirelik Haftası dolayısıyla hemşire adayı Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğrencilerine tohum hediye etti. Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müslüm Kuzu, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Tarık Özmen, Hemşirelik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nevin Onan, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Durdane Yılmaz Güven ve yaklaşık 50 Hemşirelik Bölümü öğrencisini Rektörlük makamında misafir etti. Rektör Kırışık, Hemşirelik Haftasının önemli bir hafta olduğunu belirterek, “Bu haftanın güzelliğini hemşireliğin ne anlam ifade ettiğini, toplumda üstlendiği rolü, lütfen o hassasiyeti ve önemi hissedin. Ne kadar hissedebilirsek bu konuda dünyada bize özgü bir hemşirelik yaklaşımının ortaya çıkmasına vesile olabiliriz. Hep böyle batıdan gelen yaklaşımları görüyoruz. Tıpta, doktorlukta hemşirelikte, sağlığın diğer alanlarında, sosyal bilimler alanlarında biz kendi hemşirelik yaklaşımımızı da ortaya çıkarabilecek, yeni teoriler yeni yaklaşımlar üretecek bir heyecanla bu mesleğe dört elle sarılmalıyız. Bir insan işini severek yaparsa güzel sonuçlar ortaya çıkar. Çok severek yaparsa çok daha güzel sonuçlar ortaya çıkar. Böyle sevgisi ne kadar yüksekse ortaya çıkan sonuçlar da o kadar faydalı olur. O yüzden bu ruh ve düşünceler de inşallah Hemşirelik Haftanızı kutluyorum” dedi. Öğrencilere Hemşirelik Haftası münasebetiyle tebrik kartı ve ağaç tohumu hediye ettiklerini belirten Rektör Kırışık, “Size takdim ettiğimiz bir kartımız var, Hemşirelik Haftanızı kutluyoruz. Aynı zamanda orada ağaç tohumları bulunuyor. Bu hafta münasebetine bu tohumları toprakla buluşturmanızı, onları ekmenizi, onlara can suyu vermenizi ve büyümesini takip etmenizi istiyoruz” dedi. Hemşire adayları ise Rektör Kırışık’a teşekkür ederek, gerçekleşen görüşmeden duydukları memnuniyeti ifade etti. Görüşme, Rektör Kırışık’ın hemşire adayları ile hatıra fotoğrafının çekilmesi ile sona erdi.
Muğla Yabancı Diller Yüksekokulları yöneticileri MSKÜ’de buluştu Her yıl düzenlenen Yabancı Diller Yüksekokulları Yöneticileri toplantısı, bu yıl Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Yabancı Diler Yüksekokulu ev sahipliğinde 16-17 Mayıs tarihlerinde gerçekleştiriliyor. 2 gün boyunca devam edecek programın ilk gününde Türkiye’nin 208 devlet-vakıf üniversitesinden müdür, müdür yardımcısı, bölüm başkanı, program koordinatörü ve yüksekokul sekreterleri MSKÜ’de bir araya geldi. MSKÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda açılış konuşmasını Yabancı Diller Yüksekokulları Yöneticileri Platformu Kurucu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Enginarlar yaptı. MSKÜ’ye bu toplantıya ev sahipliği yaptığı için teşekkür eden Prof. Dr. Hüseyin Enginarlar, Yabancı Diller Yüksekokullarının yasal statü meselesi, İngilizce eğitimde Türkçe’nin ne kadar rol oynadığı, öğretim üyelerinin tutumları ve gramer konularına değinerek bir konuşma gerçekleştirdi. “Sadece ingilizce değil, diğer dillerin öğretimine yoğunlaştık” MSKÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Murat Keçiş ise açılış konuşmasında şunları söyledi: “100. yılını kutladığımız modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun adını bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği 1935 yılında kurulan Dil ve Coğrafya Fakültesinde eski çağ dillerinden modern dillere kadar birçok diller öğretilmesi amaçlanmıştı. Bugün 208 devlet ve vakıf üniversitemiz de dünyanın birçok dili araştırılmakta ve öğretilmektedir. Bu Cumhuriyetimizde kazanılan sadece biridir. Bu yılki toplantımızın ana temasını hayatımıza çok hızlı giren yapay zekâ ve dil öğretimi üzerine yoğunlaştırdık. Ayrıca yabancı dil eğitimini sadece İngilizce olarak değil, diğer dillerin öğretimine de daha fazla yer açmaya çalıştık. Bu toplantının düzenlenmesinde başta Rektörümüz Prof. Dr. Turhan Kaçar ve Üniversitemizin tüm birimlerine teşekkür ederim” “Bilgi arayışında en önemli rehber, bildiğiniz dillerin sayısıdır” MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar ise, “Akademisyenlik bir yolculuktur, arayıştır. Biz bilgi arama yolcusuyuz. Derdimiz de dermanımız da bilgi. Bu yolculuk insanlığın olduğu süreci var olacağı bir yolculuk. Bu arayışta en önemli rehber, bildiğiniz dillerin sayısı. Yabancı dil dediğimiz şey bizim antenlerimiz ve bu antenleri ne kadar açarsak o kadar iyi. Dilin öneminin hepimiz farkındayız” diyerek yaşadığı yabancı dil maceralarını anlattı. Açılış konuşmaların ardından Dr. Caroline Fell Kurban, katılımcılara İngilizce sunum yaptı. Program daha sonra “Yabancı Dil Eğitimi ve Akreditasyon Çerçevesinden Bakış” konulu panel ile devam etti. Toplantıda yabancı dil eğitimindeki sorunlar ve çözümler ele alındı. Ayrıca yapay zekânın dil öğretiminde kullanımı ve sorunları üzerinde duruldu. Öte yandan Türkiye’de dil öğretimi konusunda faaliyet gösteren bütün yayınevleri de bu toplantıda, son eğitim-öğretim materyallerini tanıtmak ve bilgi vermek amacıyla katılım sağladı. Ayrıca toplantının sonunda yapılan tartışmalardan elde edilen sonuçlar, rapor haline getirilerek ilgili kurumlara sunulacak.