ASAYİŞ - 26 Şubat 2013 Salı 15:57

Kayıp Sinem bulundu ama...

A
A
A
Kayıp Sinem bulundu ama...

Bursa'da 2010 yılında kaybolan Uludağ Üniversitesi Meslek Yüksekokulu 2. sınıf öğrencisi Sinem Yurdanur cinayetini, cezaevinde bulunan zanlılardan birinin vicdan azabı çözdü.

CENGİZ GÜNDÜZ - EDİP TEKİN - SALİH BAKICI


Uludağ Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Sinem Yurdanur, 2010 yılı temmuz ayında sınava girmek için İstanbul Çatalca'dan geldiği İnegöl'de ortadan kayboldu. Sinem Yurdanur, jandarma ve polisin aramasına rağmen bulunamadı. Genç kızın son olarak sabıkalı sevgilisi Emrah K. ile görüldüğü ortaya çıktı. Olayla ilgili gözaltına alınan Emrah K., Sinem'in kaybolmasıyla hiç bir ilgisinin bulunmadığını söyleyince salıverildi. Emrah K., geçen yıl mart ayında uyuşturucu operasyonu kapsamında düzenlenen operasyonda gözaltına alınacağı sırada yanındaki tabanca ile göğsüne tek el ateş ederek canına kıydı. Öte yandan genç kızın kaybolması ile ilgili gözaltına alınan 60 zanlıdan 11'i tutuklandı.

VİCDAN AZABINA DAYANAMADI

Sinem Yurdanur cinayeti için özel ekip kuran polis, cezaevindeki zanlılarla tek tek görüştü. Zanlılardan R.A., polisin, "Sinem'in anne babası kan ağlıyor. Bildiklerini söyle, bize yardımcı ol" demesi üzerine olayla ilgili bildiklerini anlattı. Sinem'i Emrah K.'nin öldürdüğünü öne süren R.A., "Sinem'i terminalde Emrah ile karşıladık. Ardından bir arkadaşımızın evine gittik. Emrah, Sinem'e, "Sen başkalarıyla geziyorsun" diyerek tepki göstermiş. Kıskançlık krizine girmiş. Döverken boynunu kırmış. Daha sonra cesedi aracın bagajına koyup Çayyaka ile Boğazova köyü arasındaki uçuruma attı. Cesedin burada olması gerekiyor" dedi.

Polis ekipleri, savcıdan aldıkları özel izinle R.A.'nın gösterdiği yerde arama yaptı. Çevrede yapılan aramada, genç kızın kemikleri battaniyeye sarılı halde bulundu. Jandarma ve polis kriminal ekipleri olay yerinde detaylı inceleme yaparken, savcının talimatıyla cesede ait parçalar DNA testi için Bursa Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.
Öte yandan daha önce polisler Akören ve Paşaören köyü yakınlarında araştırma yapmış ancak bir bulgu elde edilememişti.

SİNEM'İ BULMAK İÇİN 40 BİN TELEFON KAYDI İNCELENDİ



Bursa'nın İnegöl ilçesinde cesedi bulunan Sinem Yurdanur'u bulmak için 40 bin telefon kaydının tek tek dinlendiği açıklandı.

İnegöl ilçe Emniyet Müdürü Murat Sevinç, düzelediği basın toplantısında, ”40 bin telefon görüşmesini inceledik. 40 bin telefon kaydı içerisinde en çok görüştüğü arkadaş gruplarını tespit ettik. Emrah Kaya çevresinde şüphelerin yoğunlaşmış olduğunu gördük, en son çete operasyonunda Emrah’ın intihar ettiğini biliyoruz. Cezaevinde yatan şahıslarla da görüştük. Bu görüşmeler neticesinde Bursa Emniyet Müdürlüğü'nün desteği ile bugünkü noktaya gittik. Genç kızın cesedi, battaniyeye sarılmış, üzerine çarşaf geçirilmiş vaziyette uçuruma atılmış. Yaklaşık 30 saat süren aramalar neticesinde genç kızın cesedini yaprakların altında bulduk. Olay günü şu anda cezaevinde olan R.A. ile arkadaşı Emrah buluşmuş. Emrah R.A ‘yı televizyon tamiri için eve götürmüş. R.A. bakıyor ki televizyon falan yok, odada bir kız cesedi var. Bunu kaldırıp atmak için götürüldüğünü öğrenince heyecanlanıyor, korkuyor, şoka giriyor. Ama Emrah'tan korktuğu için bu işi yapmak zorunda kalıyor. Emrah intihar edince biz psikolojıik destek verince olayı itiraf etti” diyerek, olayın nasıl aydınlatıldığını anlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."