ASAYİŞ - 06 Aralık 2017 Çarşamba 11:05

Kılıçdaroğlu 'yoksulluktan intihar etti' demişti: Gerçek ortaya çıktı! Meğer...

A
A
A
Kılıçdaroğlu 'yoksulluktan intihar etti' demişti: Gerçek ortaya çıktı! Meğer...

CHP Lideri Kılıçdardoğlu'nun 2012 yılında Adana'da yoksulluktan intihar ettiğini söylediği Emine Akçay'ın, kendine miras kalan 80 bin TL civarındaki mirası kocasının hayat kadınlarıyla yemesi, kendisine de şiddet uygulaması nedeniyle bunalıma girerek intihar ettiği ortaya çıktı.

Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 83'üncü yıl dönümü nedeniyle, partisinin grup toplantısını dün Ankara Spor Salonu'nda düzenlediği "Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması"nda gerçekleştiren Kılıçdaroğlu, Adana'da 15 Mart 2012 yılında intihar eden Emine Akçay olayına atıfta bulunarak, "Size daha dramatik bir olayı aktarmak isterim. Emine Akçay’ın hikayesi. 15 Mart 2012, Emine Akçay Adana’da Seyhan’da oturmaktadır. Yoksuldur, çocukları vardır. Raporda şöyle geçer “Polis ekibinin araştırmasına göre Emine Akçay son 6 lirayı alıp yakındaki oduncuya gitti ve yakacak almak istedi. Oduncu ‘Bacım bu paraya odun olur mu’ deyip, ısrar üzerine 10 kilo odunu doldurup parasını almadan gönderdi. Sırtladığı çuvalla eve gelen Emine Akçak, ıslak olduğu için sobayı yakamadı. Emine Akçay çocuklarının üşüdüğünü görünce saç kurutma makinesini çalıştırıp oğlunun eline tutturdu. Daha sonra diğer odaya geçip kendisini astı.”Bu söylediğim orta çağda olan bir olay değil, bu söylediğim 21’nci yüzyılın Türkiye’sinde. Bu söylediğim Emine Akçay’ın dramıdır, bütün kadınların ortak dramıdır. Bu söylediğim Man Adası’nda şirket kuranların dramı değil, Türkiye’de aç ve açıkta kalan milyonlarca kadının dramıdır" diye açıklamada bulundu.

"Kocanın ifadesi Kılıçdaroğlu'nu yalanlıyor"

Emine Akçay'ın eşi Hüseyin Akçay'ın 2012 yılında yaşanan intihar vakasından hemen sonra polise verdiği ifadenin Kılıçdaroğlu'nun "Yoksulluk intiharı" iddiasını desteklemediği ortaya çıktı. Akçay'ın ifadesinde şunları söylediği bildirildi:

"Emine ile 2005 yılında görücü usulü ile evlendik. Bu evlilikten 2006 yılında İsa ve 2011 yılında Kardelen isimli iki çocuğumuz oldu, evliliğimiz boyunca eşim Emine Akçay ile aramızda ciddi bir sorunumuz olmadı. Ben 2010 yılına kadar düzenli olarak tekstil işinde çalıştım. Daha sonra ise çeşitli yerlerde soğuk kaynak işi yapardım. 2004 yılında kayıp babam olan Mehmet Konur vefat etti, ölümünden dolayı eşim Emine Akçay' a Osmaniye ilinde bulunan İskan evlerinden 1 daire ve İmamoğlu Sayca köyünde 8 dönüm tarla kaldı. 2011 yılında 8 dönüm tarlayı eşim amcası Duran Konur'un oğlu olan İsmail Konur' a 12 bin lira karşılığında sattı, eşim bu parayı 4'er bin lira halinde 3 taksitte aldı, benim de düzenli bir işim olmadığı için bu parayı biz borçlarımıza harcadık. Para bitince Osmaniye deki evi 45 bin lira karşılığında Osmaniye ilinde soy ismini hatırlamadığım İlhan isimli bir şahsa sattık. Ben bu parayı eşimden aldım ve yaklaşık 2 ay içerisinde barda hayat kadınları ile yedim, bu süre içerisinde evime maddi ve manevi yönden bakamadım ne yaptığımı bilmiyordum. O sıralarında benim de psikolojim bozulmuştu, benim barlara gitmemde hiç kimsenin katkısı veya teşviki yoktur. Ben kendi başıma gittim, bu paraları yediğim için çok pişmanım bu süre içerisinde evime alkollü gelmedim, eşimi hiçbir zaman dövmedim eşimi çok severdim. Eşim bu parayı bana sorduğunda paranın bittiğini söyledim hayat kadınları ile yediğimi söylemedim. Evimin kirasını da son yıl için olan miktarını da veremedim."

"Eniştem ablama işkence yapardı"

Emine Akçay'ın kız kardeşi Ayşe İnal ise, 21 Mart 2012 günü verdiği ifadede ise ablasının eniştesi yüzünden intihar ettiğini dile getirerek şunları söyledi:

"Benim ölen kardeşim kocası ile küçük yaşta görücü usulü ile evlendi, benim ölen kardeşimin ilk yıllarda çocuğu olmadığından kocası ile aralarında sürekli olarak tartışma çıkıyordu, kocası kendi anne ve kardeşlerinin sözleri ile evde sürekli olarak huzursuzluk çıkıyordu. Kocası Adana ilinde ikamet ederken benim ölen kardeşim Emine ile kiralık ev tuttular. Kirada otururken ölen kardeşim Emine bize gelerek babamda düşen miras hakkımı verin ben alacağım dedi bizde hissesine düşen evi tarladaki hisseleri verdik. Kendisi satarak bundan düşen paralarına kocası yedi. Benim ölen kardeşime hiç göstermedi. Bu yüzden de aralarında anlaşmazlık oldu, benim kardeşim işe giderken bakıma muhtaç annem ölen kardeşimin çocuğuna baktı. Şüpheli evlendiğinde sigortalı işte çalışırken düzensiz olarak rapor alıp işine gitmiyordu. Bunun üzerine işten çıkışını verdiler. Bu arada kendisi işten çıktığından dolayı evde ölen kardeşime eziyet ediyordu. Ben kardeşimin evine gidip geldiğimde şüpheli eziyet ediyordu. Benim ölen kardeşim ben ev alacağım diye babamdan düşen evi sattı. Bu arada 12 bin liraya kendisine düşen tarlayı sattılar parasını ne yaptı bilmiyorum. Bu ev ve tarlanın nakit paranında araştırılması ve bunların çocuklarına verilmesine, bu süre içerisinde ve bu olaylar nedeniyle kardeşim ruhi bunalım içerisinde olduğnu fark ettim doktora götürdüm. Doktor muayene etti hamile olduğundan kendisi ilaçlarını da kullanamadı. Bu tedaviden şüphelinin haberi olmadı, benim eşim şüpheliyi uyardığı halde şüpheli hiç ilgilenmedi ve duyarsız kaldı. Benim kardeşime ve bana küfür etti. Ayrıca ailemize de küfürler etti. Bu satılan ev Osmaniye ilinde idi. Bu evin değeri ortalama 60 bin lirayken, bu evi 40 bin liraya kocası sattı. Bu olaylar nedeniyle ve eşinden gördüğü baskı ve zulüme dayanamadığından kardeşim şüpheli bir şekilde intihar etti. Bu nedenle kardeşimin ölümüne sebebiyet veren şüpheli hakkında şikayetçiyim."

Yoksulluktan intihar değil

Emine Akçay'ın ikiz kız kardeşi Ayşe İnal da kız kardeşini yoksulluk değil, eniştesinin mirası yemesinden dolayı intihar ettiğini ifade ederek şunları kaydetti:

"Kardeşim Emine 2005 yılında köylümüz olan Hüseyin Akçay ile evlendi, bu evlilikten 2 çocukları oldu, zaman içerisinde babam Mehmet Konur’un vefatından sonra kardeşim Emine ile bana Osmaniye ilinde bir daire. İmamoğlu' nda bir daire ve İmamoğlu ilçesinde 16 dönüm tarla miras kaldı. Ben İmamoğlu’nda bulunan evi aldım, kardeşim Emine de Osmaniye ilindeki evi aldı, tarla da ortaklaşa 8 er dönüm halinde paylaştık. Daha sonra Emine Akçay kendi payına düşen yerleri tam olarak bilmiyorum ama yaklaşık 50 bin veya 60 bin lira karşılığında nakit olarak sattı. Zaman içerisinde kardeşim bu paraları eşi Hüseyin Akçay’a verdi, bildiğim kadarıyla Hüseyin eve bakmıyordu, çalışmaya gidiyorum diyerek evden ayrılır ve kardeşimi de sadece 15 veya 20 lira para bırakırdı, daha sonra 15-20 gün sonra gelirdi. Eniştem Hüseyin Akçay kardeşime kalan bu paradan kardeşim Emine Akçay ve çocuklarına vermiyordu, parayı ne yaptığını bilmiyorum. En son Emine Akçay ile kendisini asmadan 15 gün önce telefonda konuştum, bana Hüseyin’in işe gittiğini söyledi. Sıkıntılı bir durumu yok gibiydi. Hüseyin Akçay yaklaşık 2 ay kadar önce annem olan Cennet Konur’dan da 3 bin 500 lira kredi çektirerek para aldığını biliyorum. Ancak bu paraları nerede harcadı bilmiyorum, kız kardeşim Emine Akçay’ın Adana’da oturduğu ev çok kötü durumda idi, biz ailece Emine'ye boşanma. yönünde teklifte bulunuyorduk, çünkü Hüseyin Akçay evine bakmıyordu. Düziçi’nde çalıştığını söylerdi ama biz nerede ne iş yapar bilmiyorduk. Bize intihar edeceğinden bahsetmedi. Bir kaç kez sağda solda Hüseyin Akçay’ın Emine’nin parasını yedikten sonra boşanacağı söylediğini duymuştum. Hüseyin Akçay kız kardeşime sürekli baskı yapıyordu. Komşulardan duyduğum kadarıyla kız kardeşimi dövermiş de. Bende bir defasında İmamoğlu’nda ki evimizde kız kardeşimi darp ettiğini gördüm bu olaya eşim Yusuf İnal şahittir. Bu nedenle kız kardeşimin psikolojisi çok bozuktu. Kız kardeşim şüpheli bir şekilde intihar etmiştir. Kız kardeşimin ölümüne sebep olan ve ailemden kalan parayı kız kardeşim ile paylaşmayan Hüseyin Akçay hakkında davacı ve şikayetçiyim."
Emine Akçay'ın eniştesi Yusuf İnal'da Hüseyin Akçay'ın Emine Akçay'a kalan mirası bitirdiğini bu nedenle Akçay'ın intihar ettiğini söylediği öğrenildi.

"Olayın özeti"

Olay 15 Mart 2012’de Merkez Seyhan ilçesi Aydınlar Mahallesi’ndeki evde meydana geldi. Kaynakçı ustası eşi Hüseyin Akçay’ın Osmaniye’ye gittiği sırada biri 6 aylık diğeri 6 yaşındaki 2 çocuk annesi Emine Akçay (26) , kirada oturdukları evde bunalıma girmesi sonucu salıncak demirine geçirdiği iple hayatına son vermişti.

Fatih Keçe - Umutcan İşledici

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Kuzey Makedonya Büyükelçisi Manasijevski’den Başkan Seçer’e ziyaret Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kente ziyarette bulunan Kuzey Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Jovan Manasijevski’yi ağırladı. Başkan Seçer, Büyükelçi Manasijevski’yi kentte ağırlamaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Mersin’in hem Türkiye hem de bölge açısından önemli bir noktada yer aldığını belirten Seçer, "Bölgemiz sektörel anlamda oldukça hareketli. Ticaret, sanayi, tarım, lojistik ve kısmi olarak da turizm olmak üzere birçok sektör faaliyet gösteriyor. Bunlar hem ülkemizin ekonomisine hem de şehrimizin ekonomisine yüksek potansiyel sağlıyor" dedi. Mersin Limanı’nın Türkiye’nin en büyük limanlarının başında geldiğini ifade eden Seçer, limanın Akdeniz çanağında dünyaya açılan bir kapı olduğunu kaydetti. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından rekor bir oyla yeniden başkanlık görevine seçildiğini aktaran Başkan Seçer, "Geçtiğimiz ay sonunda yüzde 60 ile seçimi kazandım. İkinci 5 yıl için göreve devam ediyoruz" diye konuştu. Seçer, Büyükelçi Manasijevski ile ilk kez bir araya geldiklerini vurgulayarak, ziyaretin ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını dile getirdi. "Tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahibiz" Büyükelçisi Manasijevski de Türkiye ve Kuzey Makedonya arasında tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahip olduklarını belirterek, "Ortak ve üretken bir geçmişe sahibiz. İnsanların kültürel değerleri ve kentlilik anlayışında da bu ortaklıktan bahsedebiliriz. Çok kültürlü ve etnik kökenli bir topluluğumuz var. Osmanlı tarihi mirasının yanı sıra biz sizlerle modern Cumhuriyet anlamında da benzer tarihi paylaşıyoruz” dedi. Büyükelçi Manasijevski, Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin de Kuzey Makedonya’da doğduğundan söz ederek, Atatürk’ün de ilk eğitimiin orada aldığını belirtti. Büyükelçi Manasijevski, "Biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Makedonya’nın bir evladı gibi görürüz ve dolayısıyla da Türkiye’nin modern Cumhuriyeti ile ilgili kendimizde pay görüyoruz” dedi. Türkiye ve Kuzey Makedonya ikili ilişkilerine değinen Manasijevski, ekonomik, politik ve kültürel ilişkileri geliştirmek ve iş birliğini artırmak adına Mersin’i ziyaret ettiklerini kaydetti. "Kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" Manasijevski ayrıca, Mersin Valiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle de görüşme yapacağını belirterek, "Burası çok önemli bir liman kenti ama çok önemli bir ticari merkezi aynı zamanda. Bu kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" ifadelerini kullandı. İkili ilişkileri sürdürmenin ve kültürel değerlerin yaşatılmasının önemine işaret eden Manasijevski, Kuzey Makedonya’da Türklerle uyum içerisinde yaşamaya özen gösterildiğini ifade etti. Başkan Seçer, ziyaret sonunda Büyükelçi Manasijevski’ye Roma mitolojisinde çiçek ve bahar tanrıçası olan Flora büstü hediye ederken, Manasijevski de Seçer’e aralarındaki dostluğun sembolü olarak Taş Köprü Üsküp resmi takdim etti. Ziyarette Kuzey Makedonya Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Suzana Tuneva ile Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı İbrahim Evrim de yer aldı.
İstanbul Su birikintisine düşerek hayatını kaybeden Edanur toprağa verildi Küçükçekmece’de su birikintisine düşerek hayatını kaybedeb 5 yaşındaki Edanur Gezer için Esenyurt’taki Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Acılı annenin ayakta güçlükle durduğu görülürken, cezaevinde olan baba da cenazeye izinli olarak katıldı. Küçük kız, törenin ardından toprağa verildi. Küçükçekmece Fatih Mahallesi Menekşe Sahil Parkı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yapılan kazı çalışmasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki Edanur Gezer hayatını kaybetmişti. Edanur için bugün Esenyurt’taki Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene İstanbul Valisi Davut Gül, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, küçük kızın ailesi, yakınları ve cezaevinde olan baba jandarma eşlinde kelepçeli olarak katıldı. Tabuta omuz veren Vali Gül, acılı anne Nurcan Gezer’e başsağlığı diledi. Cenazede ayakta durmakta güçlük çeken acılı annenin feryatları yürekleri dağladı. Kılınan cenaze namazının ardından küçük kız Esenyurt’taki mezarlıkta defnedildi. Vali Gül, “Yavrumuz hayatını kaybetti maalesef. Bizler de Esenyurt’ta cenaze törenine geldik. Allah ailesine sabır versin. Ölüm olayı olduğu için otomatikman savcılık tarafından başlanan işlemler oluyor. Bundan sonraki adli süreç orada devam edecek. İhmal var mı yok mu, kusur var mı yok mu ya da kimlerin kusuru var bu adli süreçte belli olacak. Biz daha çok yavrularımızın bu tür bir hadise ile karşılaşmaması için tedbirleri hangi kurum neler yapması gerek onlara bakacağız. Ayrıca ailenin kendi içerisinde birçok sıkıntısı var. Onlarla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzün üzerine düşen neyse bundan sonraki süreci takip edeceğiz” dedi. Anne Nurcan Gezer, “Güvenlikler gelmiş burada ateş yakmayın, mangalın içinde ateş yakın demişler. Çocuk yok diye hepsi dağılmışlar. Çocuğu aramaya bir tane mi iki tane mi güvenlik varmış. Güvenliğe gidip ’5 yaşındaki kız çocuğu yok’ demişler. Güvenlikte kuyunun yanına geliyor. Kafasını uzatıp, ’Çocuğunuz burada, içinde’ diyor. Orada bizimkilerden birisi müdahale etmeye çalışıyor. ’İçine atlama, burası çok derin’ diyor. Derin olduğunu biliyorsunuz da niye bir şeyler yapmıyorsunuz. Dün gittim oraya, çevirmişler, önlem almışlar. Benim çocuğum olmasa başka birinin çocuğu da olabilirdi. Başka bir annenin ciğeri de yanabilirdi. Kim oraya sebepliyse cezasını çeksin” dedi. Eda’yı su birikintisinden çıkaran dayısı Selçuk Yaşar, “Biz ailece piknik yapıyorduk. Baktım kuyunun üzerinde yatıyor. İçinden çıkardım, baktım dudakları mosmor. Etrafında koruma yoktu, bildiğimiz su birikintisiydi. Kimse gelip ’Burada kuyu var’ demedi. Derinlik beni çekiyordu zaten. Toprağa tutunup tek elimle çıkardım. Bulmamız 20 dakikayı buldu. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Ordu Akkuş şeker fasulyesinin üretimi güvence altına alınacak Ordu’nun Akkuş ilçesinde, coğrafi işaret tescilli Akkuş şeker fasulyesinin yetiştirilmesi, markalaşması ve pazarlanmasıyla ilgili üreticilere bilgiler verildi. Düzenlenen panelde Akkuş şeker fasulyesinin üretiminin güvence altına alınması için çalışmaların başlatıldığı belirtildi. Akkuş Argan Yerel Eylem Grubu Derneği’nin Yerel Kalkınma Stratejisi faaliyetleri kapsamında üreticilere yönelik eğitim paneli düzenlendi. Panelde, coğrafi işaret tescilli Akkuş şeker fasulyesinin yetiştirilmesi, markalaşması ve pazarlanmasıyla ilgili üreticilere bilgiler verildi. İki bölümden oluşan panelde alanında uzman kişiler tarafından üreticiler bilgilendirildi. “Üretim güvence altına alınacak” Panelde konuşan Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, Akkuş şeker fasulyesinin üretiminin güvence altına alınması için çalışmalar yapıldığını söyledi. Yılmaz, “Tarımsal üretimin planlanması çalışmaları kapsamında stratejik ürünlerimiz olan tahıl ve baklagillerin üretimini güvence altına alacak düzenlemeler yapıldı. Bu kapsamda Akkuş şeker fasulyesi de önümüzdeki süreçte bu planlamada yerini alacak ve bu ürünümüze sahip çıkacağız” diye konuştu. “Üretimi yaygınlaştıracağız” Akkuş Belediye Başkanı İsa Demirci ise şeker fasulyenin Akkuş için önemine değindi. Başkan Demirci, “Kendine has tadı, aroması ve kokusuyla dikkat çeken coğrafi işaret tescilli Akkuş şeker fasulyesi ilçemiz için bir değer. Yaptığımız çalışmalar ile fasulyenin katma değerini yükselterek önemli bir marka haline getirdik. Bizler elimizdeki imkanlarla şeker fasulyenin önündeki başta sulama sorunu olmak üzere yeni çalışmalar yaparak üretimin daha da yaygınlaşması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi. Programa Ordu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hüseyin Öztürk, Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürü Uğur Toparlak, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Ordu İl Koordinatörü Berkay Çelik, akademisyenler ve çiftçiler katıldı.