POLİTİKA - 10 Şubat 2015 Salı 13:16

Kılıçdaroğlu'na sert çıktı: Halkı direnmeye değil sandığa çağır

A
A
A
Kılıçdaroğlu'na sert çıktı: Halkı direnmeye değil sandığa çağır

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Madem sen demokratik bir siyasi partisin, partinin genel başkanısın, halkı direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam, sandığa çağır, sandığa" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasına, hayatını kaybeden sanatçı Müzeyyen Senar'a bir kere daha Allah'tan rahmet dileyerek başladı. Son hafta içinde siyasetin 7 Haziran genel seçimlerine giderken daha da hareketli olduğunu belirten Davutoğlu, "Demokratik yarış atmosferi karşılıklı saygıya dayalı halka kendimize anlatma sukünetle devam eder. Biz AK Parti olarak, her zaman siyasette, misyonu, vizyonu ahlakı savunduk. Bu tutumumuz devam edecek" dedi. Geçtiğimiz hafta içinde kongrelerimize devam ettik. Sadece ana kademede kongrelerimiz değil, gençlik ve kadın kolları kongrelerimiz de aynı hızda devam ediyor. Aslında bir siyasi parti için genel seçimlere giderken her 3 kademede de böylesine güçlü bir atmosfer yaşamak bizim için bir bayram niteliğindedir.Gençlik kongrelerimizde gençlik kolları başkanlarımızla genel merkezimizde bir araya geldik. Biz, gençliği siyaseti izleyen geriden takip eden ya da sadece sokakta bazı faaliyetlere katılarak siyaset yapanlar olarak görmüyoruz. Buradan bütün gençlerimizi Türkiye'nin geleceği ile ilgili olarak düşünmeye, düşünerek siyaset içinde aktif rol almaya davet ediyorum. AK Parti büyük bir dinamizmle, sadece 7 Haziran seçimlerine değil, 2023'e hazırlanıyor. Gelecek emin ellerdedir. AK Parti Gençlik kolları bu anlamda geleceğin, Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır" dedi.

Geçen hafta Kastamonu'ya gittiğini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, "Osmanlı döneminde büyük bir vilayet merkezi. Bugün de Kastamonumuz mahalli seçimlerde gösterdiği başarı nedeniyle teşekkürü hakediyor. Kastamonu'nun İstiklal Harbimizin lojistik merkezi olmuşsa şimdi de ekonomimizin lojistik merkezi olması yönünde taahhütümüzü yeniledik. Sakarya Kongresi'ne de katıldı. Sakarya hepimizin dilinde destandır. Biz, usta Fazıl'ın Sakarya Türküsü'yle davamız belki de en şiirsel ifadesini bu çerçevede kazanmıştır. Sakarya ile birlikte, Sakarya'da gördüğümüz coşku hepimizde bir heyecan uyandırdı. Bu aşkımızın hiçbir zaman tükenmeyeceğine dair inancımız güçlendi. Sakarya'da selam gönderdik bütün ülkemize" diye konuştu.
Sakarya Türküsü'nün mısralarından bir bölüm okuyan Davutoğlu, "Aslında AK Parti'nin siyasi hikayesi Sakarya'nın ayağa kalkmasıdır. Kongremizde bütün bir Sakarya'nın ayağa kalktığını gördüğümde AK Parti ailesinin, erenlerinin her zaman ayakta dimdik vakur bir şekilde güçlendi. Sakarya'da teşkilatımıza, TBMM'den selamlar gönderiyorum. Sakarya Türküsü ile ifade edilen dava bugün emin ellerdedir, AK Parti kadrolarının emin ellerindedir" şeklinde konuştu.

"BUGÜN AK PARTİ ANLAŞILMADAN TÜRK SİYASETİ, ORTADOĞU ANLAŞILAMAZ"

Daha sonra Kocaeli Kongresi'nin yapıldığını anlatan Davutoğlu, "Orada aslında Kocaeli AK Parti tarihi üzerinde AK Parti'nin dava hayatını, derin erdemi birkez daha oradaki kardeşlerimizle paylaştık. Birçok dilde aynı vefa var. Kocaeli'deki sadece 12 yıllık devir teslim töreninde görev alan arkadaşlarımızın başarılıranı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir geleneğin nasıl oluştuğunun örneği. Daha sonra İstanbul'da muhteşem bir kongre. Böyle bir kongre gerçekten ancak ve ancak büyük dava hareketlerinde görülür. İstanbul bizatihi bizim tarihimizin adıdır. İstanbul AK Parti'dir, AK Parti bizatihi İstanbuldur. Medeniyetimizin tarih içindeki yürüyüşüdür. İstanbul tarihi yürüyüşü anmak için herkesin odak gördüğü şehirdir. Bugün AK Parti anlaşılmadan Türk siyaseti, Ortadoğu anlaşılamaz. Hatta ve hatta dünyada medeniyetler arası ilişki bağlamında anlaşılamaz. AK Parti dünya siyasetine damgasını vurmuştur, vurmaya devam edecektir. AK Parti hareketi kurucu liderimiz bu anlamda Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın büyükşehir belediye başkanlığı dönemiyle başlayan, İstanbul efsanesinin devamıdır. İstanbul'da yükselen bu hareket emin ellerde yürüyecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızdan aldığımız her emaneti, her mirası güçlendirerek geleceğe taşımak konusundaki kararlılığımız kesindir. Bu anlamda AK Parti vefa hareketidir. O ahlaki özünü ve erdemi koruyacaktır" ifadelerini kullandı.

BİRLİK VURGUSU

"Birlik, vahdet, özgürlük ya da hürriyet, güvenlik ya da emniyet, adalet, kudret, izzet, emanet. Biz, bu ilkeler etrafında siyasetimizi geleceğe taşıyoruz" diyen Davutoğlu, "Önce birlik yani vahdet. AK Parti hareketi, parçalanan, kutuplaştırılan toplumu birleştiren harekettir. Aşağılanan, tahkir edilen her toplum kesimine sen bu ülkenin öz vatandaşısın diyen harekettir. AK Parti'nin birlik siyaseti, ülkenin doğusunu batısına, kuzeyine güneyine dönüştüren bir büyük kardeşlik destanının hareketidir. Onun için biz olağanüstü kongremizde de çözüm sürecini önümüzdeki siyasi gelişmelerin merkezine oturttuk. Çözüm süreci bazılarının anlamak istediği gibi salt, teknik bir süreç değildir, çözüm süreci herşeyden önce kalplerin sesidir. Birbirine düşürülmeye çalışılan kardeşlerin, Alparslanın ordusunda, Selahattin Eyyübi'nin ordusunda, Çanakkale'de omuz omuza duran kardeşlerin yeniden oluşum hareketidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde başlayan süreç Sayın Cumhurbaşkanımız ne ifade etmişse, bugün aynısı geçerlidir geçerli olmaya devam edecektir. Çok çetin bir 10 yıl oldu çözüm süreci bağlamında. Her yöntemle başarıya ulaştırmaya çalıştık. İçeride ve dışarıda bu süreci baltalamaya çalışanlar da çözüm sürecini durdurmak, mümkünse engellemeye çalıştılar. Şu veya bu yönde ulusalcılar içeride karşılıklı ve etnik mezhebi çatışmayı körüklediler. Biz ise inadına çözüm, barış demokrasi dedik, demeye devam edeceğiz. 6-7 Ekim provokasyonlarından sonra tekrar çözüm sürecini masaya yatırdık. Tekrar sabırla, kamu düzeninden hiçbir fedakarlık etmeden çözüm sürecini ileri aşamalara getirme yönünde büyük çabalar sarfettik. Bugün öğleden sonra tekrar hükümeti kurar kurmaz oluşturduğumuz Haziran ayında çıkan çözüm süreci yasa çerçevesinde oluşturduğumuz mekanizmasını toplayacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde çözüm sürecinde çok daha ileri adımların güzel gelişmelerin olduğuna hepiniz şahitlik edeceksiniz" şeklinde konuştu.

SİYASİ PROVOKASYON YAPANLARA ÇAĞRI

Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Biz Diyarbakır'da, İzmir'de, Konya'da, Edirne'de aynı dili konuşuyoruz. Birlik siyasetinin matematiksel göstergesi değil, istatistiksel göstergesi de partilerin Türkiye'deki mevcudiyetinde görülüyor. AK Parti 81 vilayetin 78'inde milletvekili sahibidir. CHP'nin 33 ilde, MHP'nin 47 ilde milletvekili bulunuyor. CHP 16, MHP 23 ilde barajı aşamıyor. MHP'nin, CHP'nin GÜneydoğu'daki oy ortalamaları yüzde 5'i geçemiyor. Dolayısıyla onlar birliğin değil parçalanmış siyasetin aktörleri. Şu veya buralarda varlar ama Türkiye'nin her yerinde olan vatandaşıyla kucaklaşabilen, aynı coşkuyla kararlıkla kongreler yapan parti AK Parti'dir. Yegane parti de AK Parti olacaktır. Türkiye'nin her yerinde gençler 'Kürt, Türk kardeştir, ayrım yapan kalleştir haykırıyorsa bunu sağlayan AK Parti'dir. Anadolu'daki her köşesindeki bu güzel şiar Meclisimize de yansımış oluyor. Bir kez daha söylüyorum, 'Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir'. Biz, milleti parçalanamaz bütün olarak, tarağın dişleriyle eşit, birbiriyle kardeş toplululuk olarak görüyoruz. Sünni, Alevi üzerinden ayrımlar üzerinden tahrik yapanlar, siyasi provokasyonlar yapmak isteyenlere çağrıda bulunuyorum. Milleti bölen yaklaşımlarla siyaset yapılamaz. Bütün vatandaşlarımızla, Alevi vatandaşlarımızla çalıştaylarda birlikte olduk. Alevi araştırma merkezleri kuruldu birçok konuda çok sağlam adımlar atıldı. Biz kimsenin inancı, etnik yapısı dolayısıyla ayrıştırılmadığı yepyeni Türkiye'ye doğru yürüyoruz. Bu, yeni Türkiye kardeşliğin eşitliğin yeni Türkiyesidir."
Grup toplantısında Davutoğlu'nun konuşması ilk defa işitme engelliler için işaret diliyle çevrildi.  

"KILIÇDAROĞLU PROVOKATÖR OLURSUN"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Madem sen demokratik bir siyasi partisin, partinin genel başkanısın, halkı direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam, sandığa çağır, sandığa" dedi.

Davutoğlu, "Bizim meselemiz özgürlükçü, hiçbir kısıtlamaya, hiçbir kayda tabi olmayan sivil ve katılımı bir Anayasa'yı önümüzdeki dönemde yazmak olacak" diyen Davutoğlu, "7 Haziran seçimleriyle böyle bir Anayasa'nın ayak izlerini de kilometre taşlarını da dokumuş olacağız" şeklinde konuştu.

Özgürlükler söz konusu olduğunda hiçbir şekilde taviz vermeyeceklerini belirten Davutoğlu, "Özgürlük insanın onurunun en temel ilkesidir. İnsan olmak, özgür iradeyle hareket edebilmekle mümkündür. İnsanın diğer canlılarda olmayan en temel vasıf, özgür iradeyle hareket edebilmesidir, eşref-i mahlukat olması da bundandır. Bu topraklarda kimse bu topraklarda eşref-i mahlukat olan insanın bundan sonra şu veya bu otorite adına müdahil olamayacak, baskı yapamayacak. Tek parti zihniyetinin dayandığı yasaklayıcı, kısıtlayıcı bütün yaklaşımlar ayaklarımızın altındadır, ayaklarımızın altında olacaktır" ifadelerini kullandı.

"CHP TÜRK, HDP KÜRT BAASI"

"Çok çarpıcı bir tabloyu sizlerle paylaşmak isterim" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Geçtiğimiz günlerde HDP, Diyarbakır'da yapılan bir şeyde, Anadolu'nun birçok yerinde yaşanan halen yaşanmakta olan bir kültürün parçası olarak 'mesture', 'çarşaflı' hanımları tahkir eden bir müsamere gösterdi ve bunu bir özgürlük gibi yansıtmaya çalıştı. Hep dedim ya 'CHP Türk Baası'dır, HDP Kürt Baası'dır.' Aynı ideolojinin iki yansıması. Eskiden olurdu, bizim çocukluğumuzda neredeyse Anadolu insanının, neredeyse Sütçü İmam'ın uğrunda şehit olduğu o örtüyü tahkir eden müsamereleri CHP zihniyeti okullarda, tiyatrolarda sergilerdi. Bunu da çağdaşlık zannederdi, şimdi HDP aynısını yapıyor. Onların savaşı otoriteyle veya herhangi bir yanlışlıkla değil onların savaşı bizim milletimizin değerleriyle aziz Kürt vatandaşlarımızın bunun farkında olduğunu biliyorum. Türkiye'nin şu veya bu köşesindeki milli değerlere, örfi uygulamalara savaş açan CHP zihniyetiyle HDP zihniyeti aynı anlayışı yansıtır. Onlar ne derse desin biz, bu ülkede mutlak anlamda kıyafet, düşünce, fikir, basın yayın özgürlüğünü, seçme ve seçilme özgürlüğünü koruduk, korumaya devam edeceğiz."

"PENSİLVANYA'NIN YAPMAK İSTEDİĞİ ŞEY TÜRKİYE'Yİ KAOSA SÜRÜKLEMEK"

Güvenliğin özgürlükleri teminat altında alan bir ilke olarak tanımlayan Davutoğlu, "Güvenliğin olmadığı yerde özgürlüklerin korunamayacağını en iyi gösteren gelişme, hepimizin gözü önünde cereyan eden Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelerdir. Güvenlik olmadan özgürlükler harekete geçirilemez. 3 muhalefet partisinin bugün arkalarındaki gerçek muhalefet olan paralel muhalefetin de Pensilvanya'da yapmak istediği şey, Türkiye'yi kaos ortamına sürüklemek" dedi.

6-7 Ekim olaylarından sonra çok ciddi bir "İç Güvenlik Reformu" ihtiyaç hissedildiğini belirten Davutoğlu, "Biz kez daha meydan okuyorum. Geçtiğimiz hafta biz grup toplantısını yaptıktan sonra CHP Grubu'nda Kılıçdaroğlu öncesinde Bahçeli konuştu, Demirtaş konuştu. Şimdi tekrar bugün de konuşacaklar. Bize bu konuşmalarda İç Güvenlik Reformu içinde tek umde gösterin ki Avrupa Birliği (AB) standartlarına aykırı olsun, tek bir fıkra gösterin ki evrensel demokrasi standartlarına aykırı olsun. Gösteremezler. Çünkü biz her bir fıkrayı, her bir kanun maddesini yazarken detaylı olarak inceledik. Bizzat benim başkanlığımda Bakanlar Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı'nda yine bizzat katılarak bu evrensel standartlardan satmamak konusunda duyarlılık gösterdik. Ama meseleleri Türkiye'de güvenlik ortamının sağlanıp sağlanamaması değil, özgürlüklerin korunmaması da değil. Sandıktan ümitleri olmadığı için, son 12 yıldır her sandıktan yenilgiyle çıktıkları için iktidara gelmenin tek umudu olarak kaosu, krizi görüyorlar. İstiyorlar ki öyle bir kriz çıksın ki Türkiye'de iktidar değişimi mümkün olsun."

"HALKI DİRENMEYE ÇAĞIRACAĞINA SANDIĞA ÇAĞIR BE ADAM"

Geçen hafta yapılan CHP Grup Toplantısı'nın tarihe kayıt olarak düşülmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu o toplantıda Türkiye'de otoriter bir rejim ve yaklaşım olduğunu ve İç Güvenlik Reformu üzerinden bir polis devleti kurulacağını iddia ederek, halkı direnmeye çağırdı. Madem sen demokratik bir siyasi partisin, partinin genel başkanısın, halkı direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam, sandığa çağır, sandığa. 3 ay sonra sandığa gidiyoruz, eğer kendine güveniyorsun de ki halka 'burada bu yasalar yanlış çıkarılıyor, biz size daha iyi yasa çıkaracağız, bize oy verin, sandığa gidin, ben 5 ay sonra bu yasayı değiştireceğim' de. Demokratik yaklaşım bu. Hayır, beyefendinin sandıktan ümidi yok ki, sandıktan hiçbir zaman ümidi olmadık ki, bu sandıktan hiçbir zaman CHP çıkmadı ki ve çıkmayacak da" ifadelerini kullandı.

"HESABINI SORARIZ ARKADAŞ"

1960 ihtilali öncesi seçime gidilecekken İsmet İnönü'nün, "Şartlar olgunlaştığında ihtilal meşru bir hak olur" sözlerini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Şimdi aynı çizgide Kılıçdaroğlu 'direnin' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, geçen Pazar günü Kadıköy'de gösteri yapıldı. Değişik dernekler hükümeti de eleştirdiler, tek bir müdahale oldu mu? Barışçıl gösteriye müdahale edilmez. Oldu mu, her türlü eleştiri haklarını kullandılar, sen de kullan. Ama molotof kokteyli alıp da sokağa çıkacak olanların önüne geçeceksen, sen siyasetçi olmaktan çıkarsın provokatör olursun. Kadıköy'de toplandılar, gösterilerini yaptılar, hükümetimizi de eleştirdiler, hiçbir çatışma olmadı. Barışçıl gösteri yapmak herkesin hakkıdır. O hakkı kullanmak da bizim teminatımız altındadır. Ama insanları direnmeye çağırırsan bir, bu direnme talimatını Türkiye'den değil de Pensilvanya'dan alırsan, iki biz hesabını sorarız arkadaş. Bu ülke bu düzeni kolay ihdas etmedi. Kılıçdaroğlu, yüce Meclis'in kürsüsünde konuşuyor. Aynı saatlerde Pensilvanya'daki paralel yapının başı da New York Times'da makale yazıyor. Alın Kılıçdaroğlu'nun konuşmasın, alın o makaleyi yan yana koyun -zannederseniz tercüme edildi- çünkü arkada bir el ikisine aynı talimatı veriyor."

"PARTİNİZE SAHİP ÇIKIN, DIŞARIDAN YÖNLENDİRİLEN BU LİDERE SESİNİZİ YÜKSELTİN"

"Filistin işgal altındayken her türlü lobinin karşısında olmaya devam edeceğiz" diyen Davutoğlu, "Tam böyle kritik bir evreye girmişken 24 Nisan 100. yıl konusunda birçok lobi harekete geçmişken, New York Times'ta bu makaleyle bir işaret fişeği veriliyor. Bir taraftan Amerika'ya 'o lobileri hareket geçir, Türkiye'yi köşeye sıkıştır' diyorlar diğer taraftan da Türkiye içine, Kılıçdaroğlu'na mesaj gönderiyorlar, Kılıçdaroğlu'da mesajı alıyor, aynı üslupla bu yüce Meclis'in kürsülerinde kullanıyor. Kılıçdaroğlu, bu sana yakışmaz, bir kere de kendin gibi ol. CHP'li yurtsever seçmenlere ve CHP üyelerine sesleniyorum. Partinize sahip çıkın. Bu dışarıdan yönlendirilen lidere ve onun ekibine karşı sesinizi yükseltin. Gerçek cumhuriyetçilik TBMM'ye konuşmaktır, halkla milletle konuşmaktır, Philadelphia ile paralel konuşmak değil. Artık her şeyin paraleli çıktı. Şimdi aynı gün içinde paralel makale, paralel grup konuşması yapılıyor. Mübarek olsun onlara bu paralelleri. Onlar paralelde gitmeye devam etsin. Biz sırat-ı müstakimdeyiz, doğru yolumuzdan bir milim dahi sapmayız" açıklamasında bulundu.  

ENİSE YAPAR-SİNAN USLU

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.