POLİTİKA - 01 Kasım 2014 Cumartesi 12:29

Kılıçdaroğlu’ndan iş kazaları eleştrisi

A
A
A
Kılıçdaroğlu’ndan iş kazaları eleştrisi

CHP’nin TBMM Grubu 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı, Antalya’nın Serik ilçesi Belek turizm merkezindeki Sirene Otel’de, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşması ile başladı.

Konuşmasına Cumhuriyet 91’inci yıl dönümünü buruk kutladıklarını belirterek başlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ermenek’ten gelen haberin yürekleri burktuğunu söyledi. Devletin akıl ve bilimle yönetilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, devletin kinle, öfkeyle, intikamla yönetilemeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Oy versin vermesin bütün yurttaşları kucaklayan akılla yönetilir. Akılla yönettiğiniz zaman farklı devlet profili çıkar. Ve siz iktidardan beklentilerinizi karşılayıp kararlarını sorgularsınız, böylece aklın bütün coğrafyaya egemen olmasının yolunu açarsınız" dedi.

"İŞ CİNAYETLERİNDE AVRUPA BİRİNCİSİ, DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜYÜZ"

Türkiye’nin akılla yönetilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Üzülerek, içim yanarak söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti akılla yönetilmiyor. Akılla yönetilmeyen bir ülkede adalette hukuk olmaz. Akılla yönetilen bir devlette iş kazaları, iş cinayetlerine dönüşen kitlesel ölümler gerçekleşmez. Akılla yönetilseydi bir devlet, bu olur muydu? Sadece Türkiye’de mi yer altında çalışan var? Bütün ülkelerdeki maden ocağında çalışan işçiler var. Hatta oralarda da zaman zaman kazalar oluyor ama bizim gibi kitlesel ölümler olmuyor. İş kazalarında, iş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz. Standart yaşamda birinci olmalıyız. Demokraside birinci olalım ama biz iş kazalarında Avrupa birincisiyiz. Bu da Türkiye’nin akılla yönetilmediğini gösteriyor, bilimle yönetilmediğini gösteriyor" diye konuştu.

"CİNAYETE EL KOYULMAZ"

Akılla yönetilen bir ülkede yer altına çalışmaya gönderilen işçiler için bütün risk gruplarının ortadan kaldırıldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Ardından, ’Buyurun, yer altında çalışabilirsiniz’ deniliyor. Bizde işçi bulunuyor, doğru dürüst eğitimden geçirmeden, ’Haydi yer altına git çalış’ diyorlar hiçbir güvenlik önlemi almadan. Sonra kitlesel iş cinayeti ortaya çıkıyor. İkinci perde sahneleniyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Valiler, Kaymakamlar kitle halinde oraya gidiyorlar. Neymiş, iş kazası olmuş. El koymaya gidiyorlar. Cinayete el koyulmaz. Cinayete el koyacak kişinin adresi bellidir. Devletin savcısı el koyar o kadar. Üçüncü perde, orada başlıyorlar şikayet etmeye. Her önüne geleni şikayet ediyorlar. Kardeşim sen nerede oturuyorsun? Cumhurbaşkanlığı koltuğunda, Başbakanlık koltuğunda oturuyorsun. Sen şikayet edersen bu vatandaş şikayetini kime anlatacak? Geldiğimiz nokta bu. Akılla yönetilmeyen bir ülke ile karşı karşıyayız. Akılla yönetilmiyor. Günlük kararlarla bir ülke yönetilmez."

"BAKANI KUTLUYORUM"

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sanki bunlarda hiç kabahat yok. Efendim sendikalar yer altına inince işçileri eğitmiyorlarmış. Bunu söyledikleri zaman içimden bir şey koptu. Ya siz ülkede sendika mı bıraktınız? Hangi maden ocağında sendika var? Sendika eğitmiyor, sen eğit. Sen adam gibi eğit. O da olmuyor. Burada bir gerçeği daha gördük. Neydi o gerçek? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik şikayet ediyor. Efendim diyor, ’Maden ocağını kapatılmasın diye 50 kişiyi araya sokuyorlar.’ Müthiş bir itiraf. İtirafta bulunduğu için bu Bakanı kutluyorum ama Başbakan koltuğunda oturan kişiye söylüyorum. O Bakanı çağırıp, ’Gel bakalım bu ocakla ilgili müfettiş raporu var mı? Kapatma kararı alman gerekiyordu. Kimler araya girdi? Hangi gerekçeyle sen maden ocaklarını açtın’ diye sorabildin mi? Ağabeyinden izin isteyecek mutlaka. O koltuğun hakkını vereceksin. O Bakanı çağıracaksın, bunun hesabını soracaksın. Araya girenle arasında kimin yakını var? Ayakkabı kutusu sahibi var mı? Çikolata kutusu sahibi var mı? Bakanlar, bakan çocukları var mı? Başbakanlar var mı? Bunların sorulması lazım. Mademki itiraf ediyorsun biz de devamını getiriyoruz. Bunları sor, adam gibi sor."

Bir başka perde hakkında görüşlerini aktaran Kılıçdaroğlu, "Yer altında iş cinayetleri var. Ülkenin Cumhurbaşkanı, başbakanlık yaptığı dönemde diyordu ki, ‘Bu işin fıtratında ölümler var.’ Peşinen yer altında kalan kişilerin cenaze namazını kılıyor. Bu işin fıtratında var da neden Türkiye’de var? Neden Almanya’da başka ülkede yok? İspanya’da, İngiltere’de yok. Sadece Türkiye’de var. Bu neyi gösteriyor. Devletin akılla yönetilmediğini gösteriyor. Devleti akılla yönetemezseniz bu tür felaketlere zemin hazırlarsınız" şeklinde konuştu.

Bu devleti akılla yönetecek iktidarın göreve gelmesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Bir, devleti akılla yönetecek iktidarı göreve getirin. Ben bunları anlattığım zaman halkımız alınganlık gösterebilir. AKP’ye oy verenler alınabilir. Sözüm oy verenlere değil, sözüm o oyların hakkını yerine getirmeyen, devleti akılla yönetmeyenleredir. Aklımızı başımıza toplayacağız. Ülke yönetimi iyi değil. O zaman oturup hep beraber düşüneceğiz. Devleti akılla yönetecek kadroları teslim edeceğiz. Türkiye’nin gerçeği budur" ifadelerine yer verdi.

Havuz medyasına da yüklenen Kılıçdaroğlu, "Son günlerde bu medyanın manşetlerinde hedefe patronları koymuşlar. Bu patron bunu nasıl yapar, kesmek lazım, manşetler böyle. Onları çok iyi anlıyorum. İktidar giderse telefon edemeyeceğini biliyorum. Şimdi hedefe patronları koymuşlar. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Şu soruyu kendinize sorun. Bu ruhsatı kim verdi? Fransızlar mı, CHP mi, Amerikalılar mı? O ruhsatı verenler iktidar koltuğunda oturanlardır. İş cinayetlerine ortam hazırlayan iktidar koltuğunda oturanlardır. İktidarı koruma gibi görevlerinin olduğunu unutmasınlar. İktidardan beslenenler, iktidarı eleştiremezler. Sözüm söz CHP döneminde hiçbir medya grubu devletin hazinesinden beslenemeyecek" şeklinde konuştu.

İSTİFA SİTEDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir bakan çıkıp, ’Maden ocağını kapatıyorum, 50 kişi arayıp araya adam sokuyor’ diyorsa o bakanın yapacağı tek şey vardır, görevinden ayrılmak" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Taşeron sistemini getiren kim, yaygınlaştıran kim? İktidar değil mi? Hep beraber sorgulayacağız. Sizin haklarınızı sadece ve sadece CHP koruyor. Altını çiziyorum. Taşeron kardeşlerimizin hakkını sadece ve sadece CHP söylüyor ve koruyor. En son Anayasa Mahkemesi’nin kararı çıktı. Taşeron işçi sendikaya üye olduğu için işinden atılırsa işveren 16 maaş tazminat ödeyecektir. Şimdi senin oyunu, kararını bekliyor. Senin yolunu açtım. Sendikalaşmanın önünü açtım. Şimdi güç birliği yapmanın zamanıdır" dedi.

"O KOLTUKTAN AYRILACAKSIN"

Bir ülkenin akılla yönetilirse gelişip ve düzeleceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Akılla yönetmenin bir başka aralığı daha vardır. Siyasi sorumluluğun temelinde siyasi ahlak yatar. Bir bakan çıkıp, ’Maden ocağını kapatıyorum, 50 kişi arayıp araya sokuyor’ diyorsa o bakanın yapacağı tek bir şey vardır, görevinden ayrılmak. Cumhuriyet erdem ve faziletse o koltuktan ayrılacaksın. Yer altında umutla beklediğimiz ailelere ve işçilere saygı duyuyorsan oradan ayrılacaksın. ’Burada ölen işçilerin sorumluluğu bana aittir’ diyeceksin" şeklinde konuştu.

Bir devletin akılla yönetilmesi gerektiğini yineleyen CHP lideri, "İşin özü budur. Çalışanların hakları korunmalıdır. O haklar sadece bizim ülkemize has değildir. Yer altında ya da denizde ya da yer üstünde çalışsın, her işin standartları vardır. 1995 yılında yer altında çalışan maden işçileri için bir sözleşme var. 2014 yılındayız ama bu sözleşme Meclis’ten geçmedi. Maden işçisi kardeşlerime sesleniyorum. 1995’ten bu yana bu sözleşme parlamentoya neden gelmedi, bunu sormalısın. Senin çıkarını savunmayana, seni korumayana oy vermeyeceksin" açıklamasını yaptı.

"BÖYLE DÜZEN ORTA ÇAĞDA BİLE YOK"

Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bir işçinin ve emeğini vahşi kapitalizme nasıl teslim edebilirsiniz? Her yerde toplu ölümler. Bartın Amasra’da toplu ölümler. Yer altında çalışan işçinin yer üstüne çıkıp ekmek yemesini yasaklayan zihniyeti nasıl savunacaksınız? Vahşi kapitalizmde emeğin sınırsız sömürülmesi vardır. Çağdaş Türkiye diyoruz. Hangi onurlu Türkiye’den bahsediyoruz? Alın terinin korunmadığı bir ülkede ne onurundan bahsediyorsunuz? Soma’daki işçinin vardiya sistemi bile yer altında değişiyor. Hiçbir şekilde ara yok. Böyle bir düzen Orta Çağ’da bile yok. Bunlar devleti yönettiklerini sanıyorlar. Bir ülke böyle yönetilemez."

Akılla yönetilen bir ülkede siyasetçilerin önce ‘insan’ dediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Siyaset insan ve insanın mutluluğu için yapılır. Bunlar yandaşlarına ve ceplerine bakıyorlar. Böyle bir siyaset anlayışıyla Türkiye hiçbir zaman karşı karşıya gelmedi. İlk defa 21. yüzyılda karşı karşıya geldik. Biz Cumhuriyet’i bunun için kurmadık. Eğer siz bunu yapmayıp köle bir sistem kuracaksanız bütün emeklerimiz boşa gitmiş demektir. Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırdık. İlk kez Türkiye tarihinde bir parti çoğulcu sisteme geçti. İktidarı kaybetmeyi demokrasinin zaferi olarak nitelendirdi. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen kişi Mustafa Kemal’dir. Vesayeti kabul etmeyen bir zihniyete sahibiz biz. Düne kadar kendileri de vesayetten şikayet ediyorlardı. 12 Eylül döneminde yapılan yasaları değiştirelim, dedik. Bizim bu talebimizi görmediler. Çağ dışı bir vesayet var demokrasimiz üzerinde. Koltuklarında oturup işsizliği ve sorunları görmezden gelen bir yapı içinde bunlar nasıl olup da iktidar oluyor? Ben de size soruyorum. Neden iktidar oluyorlar? Çünkü toplumu inanç ve etnik kimlik olarak ayrıştırıp kafalarını karıştırıyorlar. Sen bizdensin diyorlar ve oyunu başkasına vermeye engel oluyorlar. 21. yüzyıl başında Orta Çağa geri döndük" diye konuştu.

"HUKUK İKTİDARIN SOPASI DEĞİLDİR"

Sözlerine, "O zaman bize bir görev düşüyor" şeklinde devam eden Kılıçdaroğlu, "Ülkesini seven, geleceği düşünen, çocuğunu seven her yurttaşın düşünmesi gereken bir şey. İnanç ve etnik kökenli temel siyasete karşı duracağız. Bunu yaptığımız zaman demokrasiye, Cumhuriyet’e katkı vereceğiz. Ortak akılla bilimle yönetilir bir devlet. Sokaktaki vatandaşlar belli. Yandaşlar eşit koşulda değil. 2 TL çaldı diye garibanın çocuğu 15 yıl cezayla yargılanıyor. Ayakkabı ve yatak odasındaki kasalarda milyarlarca dolar çalanlar, ellerini kollarını sallayarak geziyor. Hırsızlığın prim yaptığı bir düzen olabilir mi? Bu düzeni yıkmak zorundayız. Bu düzene karşı mücadele etmeliyiz. Hem vesayetten söz edip hem de demokrasiden söz edeceksin. Ben söylerim, onlar gereğini yaparlar. Hukuk iktidarın sopası değildir" ifadelerini kullandı.

Herkesi düşünmeye davet eden Kılıçdaroğlu, "Bunu düşünüp anlatacağız. Çok partili rejim varmış gibi görünüyor. Vali ne diyor, ’Ben iktidarın valisiyim’ diyor. Devletten beslenenlere bakın. Siyasal iktidarın beslemelerine bakın. Biliyorlar ki o zaman vermemiz gereken söz bu. Buna CHP iktidarında asla izin vermeyeceğiz" dedi.

"YARGI SOPA OLDU"

İçte ve dışta sürekli düşman oluşturulduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlar Hitler’in taktikleridir. O tablo Almanya’yı felakete götürdü. Korkarım ki bu tablo da Türkiye’yi felakete götürecektir. Toplumun da bunu bilmesi lazım. Yargıyla oynuyorlar. Yargıyı sopa olarak kullanıyorlar. Biz savcıları haksızlığa uğrayan vatandaşları savunur diye bilirdik. Savcılar şimdi hırsızlık yapanları korur hale geldiler. Deniz Feneri’yle başladılar ve şimdilerde 17 Aralık sürecini kapatmaya çalışıyorlar. İstedikleri kadar uğraşsınlar. Bir tek CHP’li ayakta kalsa sen bunu kapatamayacaksın. Şimdi yeni bir paket getiriyorlar. Diyorlar ki, ’Bundan sonra bir kişi hakkında soruşturma açmak için makul şüphe yeter.’ Makul şüphe varsa senin mal varlığına el koyabilirim. Seni hapse atabilirim ve sen avukat bulacaksın ve hakime gizlilik kararı aldıracağım. Senin avukatın o dosyanın içinde ne olduğunu bile bilemeyecek. Böyle bir durum Hitler’in bile aklına gelmedi. Şu anda senin hakkını ve demokrasiyi kim savunuyor? CHP. Bu hükümetin ömrü bitmiştir. Halkına baskı yapan bir iktidarın ömrü bitmiştir. Kanun çıkarıp rakiplerini mağdur etmek istiyor. Kanunlarla hiçbir baskısı ayakta kalmamıştır. Türkiye’de yeni bir arayış başlamıştır. Tüm yurttaşlara sesleniyorum; otur, düşün ve hareket et. Adında cumhuriyet olan ve batı uygarlığına taşıyan bir siyasal parti var. Önce insan diyen bir siyasal parti var. Süreç bu süreçtir. Bize de sevgili yurttaşlarımıza da görev düşüyor. Görkemli onurlu günlerimize yeniden dönmemiz lazım."

"İZİN VERENLERİN HESABINI SORACAĞIZ"

Yabancı askerlerin Türkiye’den geçmesine değinen Kılıçdaroğlu, "Ben kendi ülkemin topraklarına yabancı bir askerin postallarının değmesini istemem. Ben bu durumdan rahatsızım. Buna izin verenlerin hesabını soracağız. Eğer bunu yapmazsak bu ülkenin her zaman başı derde girer. Bugün AKP Türkiye’nin başını belaya sokan ve sorun üreten bir iktidar haline gelmiştir. Gelin hep beraber sorunları çözelim. Buradan sözümüzdür. Mademki 91’inci yılını kutladık Cumhuriyet’in, o nedenle Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız. Kitap yazdı, düşünce ve insanlar düşündü diye hapse atma olmamalıdır. Bunun gereğini yapacağız. Madem evrensel hukuk diyoruz, o zaman iş güvenliğiyle ilgili bütün standartları kendi ülkemize getireceğiz. 12 yıldır iktidardalar, işsizliği çözemediler ve işsizlik arttı. Herkesin oturup düşünmesi lazım, yer altında uygun olmayan koşullarda insanlar neden çalışıyor" dedi.

"BİZİM İNSANIMIZ İŞSİZ, ONLARA İŞ BULMAYA ÇALIŞIYORLAR"

15 milyon Suriyelinin Türkiye’de bulunduğuna da değinen Kılıçdaroğlu, "Bizim insanlarımız işsizken onlara iş bulmaya çalışıyorlar. Bakkal Mehmet efendinin oğlu işsiz. Dışarıdan adam getirip iş bulacağız. Suriyeli gelip, iş yeri açıp vergi vermeden kazanacak" dedi.

Birlik ve beraberliği işaret eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye’nin sorunlarına kilitleneceğiz. Önümüzdeki süreç içinde toplumu rahatlatacak projeleri toplumun önüne koyacağız. Yandaşlar kazansın diye değil vatandaş kazansın diye çalışacağız. Dış politikada düşmanlık için değil, bütün komşularımızla huzur olsun diye, bu hedeflerle, ilkelerle yola çıkacağız. Bir ve birlik olacağız. Umutsuzluk var belli kesimlerde. Bizim tarihimizde ruhumuza umutsuzluk yakışmaz. Bu ülke işgal altındayken bile umudunu kaybetmemiştir. Bir tek parti adaleti var. Mücadelenin zor olduğunu biliyorum ama biz CHP’yiz. Ülkeyi aydınlığa çıkaracak tek partiyiz. Toplumun he kesimine gideceğiz. Eşitlik, barış, alın teri, huzur, ortak aklı egemen kılma üzerine siyasetimiz olacaktır" ifadelerini kullandı.

CHP’li tüm milletvekillerinin ve MYK üyelerinin katıldığı toplantıda Kılıçdaroğlu, eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile yan yana oturdu.

Kılıçdaroğlu daha sonra sel felaketinin yaşandığı Manavgat ilçesine geçti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Burdur’da dikkatsiz sürücülerin neden olduğu kazalar kameralara yansıdı Burdur’da mart ayında dikkatsiz sürücülerin neden olduğu kazalara ait KGYS görüntüleri yayınlandı. Kazaların birinde, park halindeyken arkasını kontrol etmeden yola fırlayan sürücünün kullandığı otomobile çarpıp, refüj taşına vuran motosikletli ağır yaralandı. Burdur’da geçtiğimiz Mart ayında meydana gelen ve KGYS kameraları tarafından kaydedilen trafik kazaları Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlandı. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından “Biraz daha dikkatli olsalardı, bu kazalar olmayabilirdi” mesajıyla yayınlanan görüntülerde, 4 kazanın da sürücü dikkatsizliğinden kaynaklandığı görüldü. Görüntülerdeki birinci kaza, Necati Bey Mahallesi Manastır kavşağında meydana geldi. Kavşak içerisinde bekleyen otomobilin, Tugay istikametinden Antalya kavşağı istikametine doğru sağ şeritte seyir halinde olan otomobili beklemeyip, bir anda sağ şeride atlaması sonucu, iki otomobil birbirine çarptı. Görüntülerdeki ikinci kaza yine Manastır kavşağında meydana geldi. Şehir içinden kavşağa kontrolsüz giren otomobile; Antalya kavşağı istikametinden gelip Tugay istikametine doğru seyir halinde olan başka bir otomobilin çarpması sonucu, iki otomobilin de sürücüsü kazayı hafif şekilde yaralı olarak atlatıyor. Üçüncü kaza ise Bülent Ecevit Bulvarı Vali Konağı kavşağında oluyor. Nene Hatun Caddesi üzerinden kontrolsüz bir şekilde kavşağa çıkan minibüse, Tugay kavşağından Fethiye istikametine seyir halindeki otomobilin yandan çarpması sonucu, iki otomobilde de maddi hasar meydana geliyor. Otomobile çarptıktan sonra refüj taşına vuran motosikletli ağır yaralanıyor Görüntülerdeki son kaza ise Özgür Mahallesi Gazi Caddesi üzerinde meydana geliyor. Arkadaşına ait 15 ACK 022 plakalı motosiklet ile cadde üzerinde süratle ilerleyen E.E. (22), yol kenarında park halindeyken yola çıkmak üzere hamle yapan E.D. idaresindeki 15 ER 060 plakalı Honda marka otomobile sol kapı kısmından çarpıp yola savrulduktan sonra, motosikletten düşüp refüje vuruyor. Kaskı olmayan E.E., kafasını yere çarptığı için ağır yaralanıyor. Savrulan motosiklet ise karşı şeride geçip, park halindeki 15 LK 808 plakalı Kia marka otomobile çarparak duruyor. Hastaneye kaldırılan motosiklet sürücüsü E.E.’nin ehliyetinin olmadığı öğrenilirken, E.E.’ye ehliyetsiz motosiklet kullanmaktan, motosiklet ruhsat sahibine ise ehliyetsiz birine araç vermekten, toplamda 25 bin 954 TL para cezası uygulandı.
Antalya Yaya önceliği olan yerlerde araç kullananlara 37 bin TL ceza Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde özellikle sahil yürüyüş yolları, kaldırımlar ve trafiğe kapalı bölgelerde yasak olmasına rağmen bisiklet ile motosiklet kullanan 17 sürücüye, "motosikleti yayaların kullanımına ayrılmış yerlerde sürmek" ve "saygısızca araç kullanmak" maddelerinden toplam 37 bin 332 lira ceza uygulandı. İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliği Jandarma ve Zabıta ekipleri, özellikle akşam saatlerinde çocuk, yaşlı ve ailelerin park ve yeşil alanlarda gönül rahatlığı ile vakit geçirebilmeleri için sürekli devriye halinde oluyor. Ekipler, yaya güvenliğini bozacak şekilde kuralları ihlal eden motosiklet ve bisiklet kullanıcılarını affetmiyor. Ekipler, yayaların kullanımında olan ya da yaya önceliği olan alanlarda bisiklet ile motosiklet kullanılmaması ve kurallara uyulması konusunda sürücüleri uyarıp, kurallara uymayanlara ise para cezası uyguluyor. 37 bin 332 lira ceza yazıldı Ekipler, gerçekleştirdikleri denetimlerde ise Gazipaşa’da sahil yürüyüş yolları, park, yeşil alanlar, kaldırımlar ile trafiğe kapalı bölgelerde yasak olmasına rağmen bisiklet ve motosiklet kullanan 17 sürücüye; "trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte gösterilen diğer kurallara uymamak" maddesinden 690 lira, "saygısızca araç kullanmak" maddesinden 690 lira ve "motosikleti yayaların kullanımına ayrılmış yerlerde sürmek" maddesinden ise bin 506’şar lira toplam 37 bin 332 lira para cezası uyguladı.
Niğde Niğde’de baharın gelişini müjdeleyen Hıdırellez düzenlenen etkinlikle kutlandı Tabiatın canlanması, toprağın bereketlenmesi ve Hazreti Hızır ile İlyas peygamberlerin buluştuklarına inanılan ’Hıdırellez’ Niğde’nin Yeşilburç Köyü’nde düzenlenen etkinlikle kutlandı. İl Kültür Müdürlüğü ve Yeşilburç Muhtarlığı işbirliğinde organize edilen Hıdırellez Şenliği renkli görüntülere sahne oldu. Şenliğe, Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik, Niğde İl Kültür ve Turizm Müdürü Elif Belkıs Baştürk, Yeşilburç köyü sakinleri ve il merkezinde yaşayan vatandaşlar katıldı. Köy sokaklarında temizlik yapılması ile başlayan kutlama programında köydeki evlerin kapılarına çiçekler asıldı, köy halkı tarafından misafirlere ikramlarda bulunuldu. Şenlik alanında bir araya gelen köy sakinleri müzik eğlence eşliğinde sohbet edip renkli yumurta tokuşturdular, ateş üzerinden atladılar. Şenlikte konuşan Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik burada yaptığı konuşmada şunları söyledi; "Bilindiği üzere Hıdrellez, dünya tarihinin en eski mevsimlik bayramlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde de bu bayram, baharın başlangıcının kutlatması ve doğanın uyanışını, canlanışının simgelenmesi olarak değerlendirilmektedir. Hıdrellez, aynı zamanda hoşgörü, yardımlaşma ve doğa sevgisi gibi değerleri pekiştirmek için önemli bir fırsattır. 2017 yılında ülkemiz tarafından UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesine kaydettirilerek insanlığın ortak mirası ilan edilen ’Bahar Kutlaması Hıdrellez’ her yıl 6 Mayıs’ta yurt genelinde kutlanmaktadır. Bugün bizler de kültürel faaliyetleri ve tarihi dokusuyla ön plana çıkan Şehrimizin güzide köyü Yeşilbuç’ta kıymetli hemşerilerimizle Baharın gelişini müjdeleyen Hıdrellez etkinliklerine katılmanın mutluluğunu paylaşıyoruz. Hıdrellezin, doğanın uyanışıyla birlikte insanların da ruhsal ve fiziksel olarak yenilenmeye ihtiyaç duyduğu bir döneme denk gelmesi, bu tür etkinliklerin önemini daha da arttırmaktadır. Bu vesileyle, geleneksel kültürümüze sahip çıkmak ve doğayı koruma bilincini yaygınlaştırmak adına düzenlenen Hıdrellez’ in anlam ve önemini vurgulayan bu programa katılmaktan memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum."
Uşak Başkan Yalım’dan Tarhana Festivali ve Murat Dağı ile ilgili açıklama Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım, Gediz Belediye Başkanı Necdet Akel’in açıklamalarına karşılık olarak sosyal medya hesaplarından açıklamalarda bulundu. Bu karara istinaden Gediz Belediye Başkanı Necdet Akel gerçekleşen toplantıda alınan karara yönelik sosyal medya hesaplarından kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım’da yapılan açıklamaya karşılık olarak sosyal medya hesaplarından bir açıklama yayınladı. İşte Özkan Yalım’ın açıklamaları; "Komşu ilçemizin Belediye Başkanı Sayın Necdet Akel, hem Murat Dağına hem de tarhanaya sahip çıkması sevindirici olduğu kadar bizi bu kadar yakından takip ve taklit etmesi de işi ehlinden öğrenme gayreti içerisinde olduğunu göstermektedir ki bu da bizim açımızdan sorun teşkil etmemektedir. Uşak Tarhanamız coğrafi işaret olarak 209 Tescil numarası ile; 31.07.2016 tarih ve 29787 sayılı Resmi Gazetede ilan olunup, 21.03.2017 tarihinde coğrafi işaret olarak tescil edilmiştir. Dolayısıyla coğrafi işaret olarak tescil ettirdiğimiz bir değerimizle ilgili festival yapmamız sizleri neden rahatsız etmiştir anlamış değiliz. Temmuz ayında yapacak olduğumuz Tarhana festivalimizde stant talebiniz olursa da yardımcı olacağımızdan şüpheniz olmasın. Keşke el birliği güç birliği ile ortak değerlerimizi nasıl tanıtabiliriz bununla ilgili ortak ne gibi çalışmalar yapabiliriz kaygısı gütmeniz memleket namına daha faydalı olabilirdi. Ayrıca Yine ortak değerimiz olan Murat dağının Uşak ilimiz sınırları içerisinde etekleri bulunmaktadır. Bizde ilimizin bir doğal güzelliği olan Murat dağının yok olmaması talan edilmemesi ile ilgili maddi manevi katkılar sunarken eylemler yaparken sizi yanımızda göremedik. Uşaklı ve Gedizli hemşerilerimiz bu eylemlerimizde bize destek olurken Murat Dağına sahip çıkmak şimdi aklınıza gelmiş olmalı. Yine de bu açıklamanız talihsiz ve acemice bir açıklama olarak görerek ortak değerlerimizle ilgili yapılacak her türlü çalışma ve işbirliğine açık olduğumuzu bildiriyor kolaylıklar diliyorum." ifadelerini kullandı.