EKONOMİ - 01 Ağustos 2014 Cuma 10:53

‘Kuruş’ deyip geçmeyin!

A
A
A
‘Kuruş’ deyip geçmeyin!

Yerde gördüğümüz zaman almaya bile gerek duymadığımız, alışverişlerde para üstü olarak kullanmadığımız ya da alamamaktan şikayet ettiğimiz madeni paraların, ekonomideki değeri 1 milyar 370 milyon lirayı buluyor.

Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serpil Kahraman, tüketici şikayetlerinin, özellikle, peşin yapılan küsuratlı alışverişlerde para üstü olarak kuruş ödemelerinin yapılmadığı yönünde yoğunlaştığına dikkat çekerek, “Son zamanlarda 1 kuruş sorunu sıklıkla gündeme gelmeye başladı. Zira piyasada 1 kuruş görmek neredeyse imkansız, hatta 1 kuruş madeni paraların tedavülde olmadığını düşünenler dahi var. Bir diğer sorun da 1 kuruşun madeni değerinin 2,64 kuruş olması nedeniyle eritilip satıldığı iddiaları. Darphane’nin tedavüle sürdüğü 1 kuruş miktarı, hiç de azımsanmayacak ölçüde. Sadece geçen yıl 52 milyon 620 bin adet 1 kuruş basılmış. Ancak her iki durumda da kayıt dışı gelirin sağlandığı bir gerçek” dedi.

2005 yılında Türk Lirası’ndan 6 sıfırın atılmasıyla beraber kuruş madeni paralar da tedavüldeki yerini aldı. 2009 yılında da YTL’den TL’ye geçişle birlikte halen kullandığımız madeni paralar basılmaya başlandı. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, 2009 yılından bu yılın Temmuz ayına kadar, 3 milyar 984 milyon 543 bin 950 adet madeni para bastı. 75 milyonluk ülkemizde kişi başına 53 madeni para düşerken bu paraların ekonomik değeri ise 1 milyar 370 milyon lirayı buldu.

1 KURUŞTA KAYIT DIŞI GELİR UYARISI

Vatandaşların çoğu zaman yerde görseler almadıkları 1 kuruşlarla ilgili şikayette bulunduklarını kaydeden Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serpil Kahraman, “2009 yılından 2013 yılına dek 125 milyon 260 bin adet 1 kuruş tedavüle çıkmış. Madeni para miktarını, ekonomi parametrelerinin diğer unsurlarından bağımsız düşünmek son derece anlamsız olsa da bu sayede ‘dolaşımda ne kadar 1 kuruş var’ sorusunu da cevaplayabiliyoruz. ‘Madem öyle nerede bu 1 kuruşlar’ diyebilirsiniz. Aslında sorun tam da bu noktada özellikle tüketici şikayetlerinde yoğunlaşıyor. Tüketiciler, firmaların piyasada 1 kuruşun bulunmayışından yola çıkarak, küsuratlı fiyatlama yoluyla haksız kazanç elde ettiklerini söylüyor. Şikayetler genel olarak iki senaryoda toplanıyor. Diyelim ki ürünün etiket fiyatı 1.99 TL, haliyle 2 TL ödeme yapmış oluyorsunuz veya bir diğer senaryo ürünün bedeli 1.71 TL olsun, bu durumda da muhtemelen 1.75 TL ödeme yapmış olacaksınız, eğer kredi kartı kullanmıyorsanız. Para üzeri almak kuşkusuz tüketicilerin en doğal hakkı olsa da genelde cevaplar, ‘1 kuruşum yok’ oluyor. Sonuç, kayıt dışı gelir. Oysa piyasaya yeteri kadar 1 kuruş sürülüyor. Ancak ülkemizde ekonomik aktivitelerde 1 kuruş madeni paraya ne yazık ki itibar edilmiyor, bu bir gerçek” diye konuştu.

“ERİTİLİP SATILIYOR MU” İDDİALARI

“Madem öyle nerede bu 1 kuruşlar” sorusunun sorulduğu, bir diğer konunun da tedavüle çıktığı tarihte üretim maliyeti 0.89 kuruş olan, çinko ve bakır alaşımlı 1 kuruş madeni paranın, bugünkü üretim maliyetinin 2.64 kuruş olmasından kaynaklandığını ifade eden Kahraman, “Haliyle tedavüldeki 1 kuruşların, birileri tarafından toplanarak, eritilip gelir elde edildiği şeklinde iddialar da mevcut. Sonuç, bu kez başka bir kanaldan, yine kayıt dışı gelir” diyerek iki durumda da ortaya çıkan kayıt dışı gelire dikkat çekti.

EN ÇOK 10 KURUŞ, EN AZ 1 KURUŞ VAR

Darphane, 2009 yılından bu yılın Temmuz ayına kadar en fazla 10 kuruş, en az da 1 kuruş bastı.
5,5 yılda, 1 milyar 37 milyon 241 bin adet 10 kuruş, 953 milyon 946 bin 600 adet 5 kuruş, 859 milyon 691 bin 150 adet 1 lira, 582 milyon 570 bin 100 adet 25 kuruş, 425 milyon 835 bin 100 adet 50 kuruş, 125 milyon 260 bin adet de 1 kuruş madeni para basıldı. Nüfusu yaklaşık 75 milyon olan Türkiye'de, kişi başına ortalama 53 adet bozuk para düşüyor. Cebimizdeki madeni paralarla, asgari ücretle çalışan 1 milyon 537 bin kişinin maaşları ödenebiliyor. 

İZMİR 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa İlk Muhtarlar Toplantısı Kaymakam Kafkas Başkanlığında Yapıldı Karacabey Kaymakamı Hakan Kafkas, 31 Mart Yerel Seçimleri sonrası yeni seçilen ve görevlerine devam eden mahalle muhtarlarıyla ilk toplantıyı gerçekleştirdi. Yeni dönemin Karacabey adına hayırlı olması temennisinde bulunan Kaymakam Kafkas, “Devleti temsil ettiğimizi unutmayalım. Her işimiz hukuki ve kayıtlı olsun. Devletin resmi dili yazıdır. Hangi konu veya hangi birim olursa olsun, tüm taleplerimizi, şikayetlerimizi ve önerilerimizi yazılı olarak bildirme gayretinde olalım. Halkımıza hizmet noktasında mutlaka istişareye önem verelim.” dedi. 100. Yıl Sadık Yılmaz İlçe Halk Kütüphanesi’nde düzenlenen toplantıya Kaymakam Hakan Kafkas’ın yanı sıra, Belediye Başkanı Fatih Karabatı, İlçe Emniyet Müdürü Ümit Şahin, İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Teğmen Huzeyfe Bıçakcı, Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü Rahmi Çanakçı, daire amirleri, belediye yetkilileri ile muhtarlar katıldı. Toplantıya 85 mahalleden yalnızca 9 muhtarın katılmadıkları öğrenildi. Toplantının açılışında konuşan Karacabey Kaymakamı Hakan Kafkas, 31 Mart Yerel Seçimleri sonrası başta Karacabey Belediyesi olmak üzere, birçok mahalle muhtarlığında değişim yaşandığını belirterek, “Göreve yeni seçilen Belediye Başkanımız Fatih Karabatı’ya ve yeni muhtarlarımıza hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum. Mahallelerinde güven tazeleyerek yeniden göreve seçilen muhtarlarımıza da başarılar diliyorum. Yeni hizmet dönemimiz Karacabey’imize hayırlı uğurlu olsun. İnanıyorum ki 5 yıl boyunca uyum içinde ve koordineli bir şekilde çalışarak halkımıza hizmet edeceğiz.” ifadesini kullandı. Resmi görevlerde bulunan herkesin devleti temsil ettiğini unutmaması gerektiğine dikkat çeken Kafkas, “Bizlerin etkin çalışabilmesi için siz muhtarlarımıza önemli görevler düşüyor. Siz sorumlu olduğunuz mahalle ve köylerinizin daire amirisiniz. O mahalle ve köydeki en yetkili kişisiniz. Kısacası devleti temsil ettiğinizi asla unutmayın ve çalışmalarınızı ona göre yapın. Hukuktan, adaletten ayrılmadan doğrusunu yapmak zorundayız. Mahalle ve köylerimize ait talepler, beklentiler, şikayetler ve öneriler sözle değil, yazı ile olması gerekiyor. Çünkü devletin resmi dili yazıdır. Hangi konuda ve hangi birimle ilgili olursa olsun, tüm başvurularınız yazılı olmalıdır. Mahalle ve köyünüze ait yapacağınız ya da yapmayı düşündüğünüz her iş ve işlemleri bizlere anlatmanız ve kayıt altına almanız gerekmektedir. Böyle olursa emin olun tüm talepleriniz değerlendirilir ve çözüm noktasında çalışma başlatılır. Bu konuya özellikle dikkat etmenizi sizden istiyoruz. Tabii bu arada benim ve arkadaşlarımızın telefonları da sürekli açık olacak. Müsaitlik durumuna göre mutlaka sizlere geri dönüş yapılacaktır. Unutmayın ki, koordineli, uyumlu ve istişare içinde çalışmak çok önemli. Bunda en çok faydayı siz görürsünüz. Kaymakamlık olarak, Belediye olarak ve diğer resmi kurumlar olarak bizler, her zaman sizlerin yanındayız.” diye konuştu. Belediye Başkanı Fatih Karabatı ise, Karacabey genelindeki sorunlara bir an önce hakim olmaya çalıştıklarını belirterek, “İlçemizde beklenildiği üzere bir değişim yaşandı. Hizmet noktasında heyecanımız büyük. Daha yaşanılabilir Karacabey’i birlikte inşa etmeliyiz. Sizlerin emrindeyiz. ‘Söz uçar yazı kalır’ misali Sayın Kaymakamımızın da ifade ettiği gibi mahalle ve köylerinize ait tüm talep ve isteklerinizi bizlere yazılı göndermenizi istiyoruz. Yeni hizmet dönemimiz tüm Karacabey’imize hayırlı olsun.” dedi. Kaymakam Hakan Kafkas ve Belediye Başkanı Fatih Karabatı’nın konuşmaları sonrası söz alan İlçe Emniyet Müdürü Ümit Şahin ile İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Teğmen Huzeyfe Bıçakcı da, faaliyet alanlarını ilgilendiren her konuda muhtarlarla etkin çalışmak istediklerini vurguladı. Muhtarların mahallelerinde başta asayiş ve güvenlik olmak üzere, ilgili birçok konuya hakim olduklarına işaret eden Şahin ve Bıçakcı, “İşimizi daha iyi yapabilmemiz, halkımızın güvenliğini sağlayabilmemiz için siz muhtarlarımızın desteğine ihtiyacımız var. Bizlerle sürekli iletişim halinde bulunabilirsiniz. Herhangi bir duyumunuz, şüpheniz bile bizler için önemli. O nedenle sizlerle koordineli bir şekilde çalışmalıyız. İlginize şimdiden teşekkür ederiz.” ifadelerini kullandı.
Bursa TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay: "İşçilerin yeni bir anayasaya ihtiyacı var" Bursa’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde bir araya gelen binlerce işçiye seslenen TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, "İşçi maaşı, kıdem tazminatı ve vergi diliminin düzeltilmesi gerekiyor. Türkiye’yi durdururuz. Otururuz kalkmayız bir daha" dedi. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde binlerce işçi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda toplandı. Polis tarafından tek tek aranan işçiler, bayraklarla metrelerce uzunlukta kortejler oluşturdu. Hastane alanında son bulan kortejin ardından 1 Mayıs’ı işçiler davul ve zurnalarla halay çekerek kutladı. Alanı dolduran binlerce işçiye seslenen TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, “İşçiler çalışma hayatının merkezidir. İşçinin emeği her yerdedir. Oturduğunuz evde, bindiğiniz arabada, temiz sokaklarda, yediğiniz ekmekte işçi var. Her yerde emeği olan işçiler çoğu zaman hak ettiğini alamaz. Kıt kanaat hayatını sürdürmeye devam eder. Cefa çeker, ancak sefası çok azdır. Sendikalı örgütlenmeden mahrum kalır. Örgütlenme mücadelesini verir. Bu durum çok uzun sürer. Bu, benim ülkemde gerçek olan bir tablodur. Her alanda bedel ödemeye devam ediyoruz. Vergiyle ilgili 12 ay çalışıyoruz. Bir senede bir bölüm arkadaşımız 10, bir bölüm arkadaşımız 11 ay maaş alıyor. Bu adil değil, bu sürdürülebilir bir tablo değil. Bu doğru değil. Bir an evvel düzeltilmeli. Ekim ayında kanun meclise gelene kadar her alanda olacağız. Sendikalarla bu mücadeleyi vermezsek, temsil ettiğimiz insanlar ekonomik yönden, vergi üzerinden bedel ödemeye devam eder. Bu vergi ile ilgili 4 ay evvel Türk-İş genel kurulunu yaptık. Aldığımız kararlardan bir tanesi, kıdem tazminatını ülke gündemine getirirseniz genel grev yapacağız. Aynen aynı noktadayız. Bir adım geri yapmayız. Allah şahidimdir, Türkiye’yi durdururuz. Otururuz kalkmayız bir daha” dedi. "işçilerin yeni bir anayasaya ihtiyacı var" Yeni anayasanın günlerdir konuşulduğunu belirten Başkan Atalay, “Yeni anayasa yapılır mı? Yapılmaz mı? bilmem. Ama TÜRK-İŞ’in, sendikaların bir talebi var. Yeni anayasanın adını bırakın. İşçiyle ilgili yeni bir anayasa düzenlemeye bizim ihtiyacımız var. Bu sistemle bu gemiyi götürmemiz. Mahkemeye gidiyorsun. Örgütleniyorsun. Bin kişilik iş yerinde, 970 kişiyi üye yapıyorsun. Mahkeme yedi sene sürüyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Onun için işçilerin anayasaya, yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Bu yeni bir anayasada yasal düzenleme yapılmadığı müddetçe biz bu sorunları, problemleri, bu kürsüler anlatmaya devam ederiz. Onun için taleplerimizin başında. Anayasası geliyor. Bir an evvel çıksın” şeklinde konuştu.