EĞİTİM - 11 Ekim 2013 Cuma 21:43

Marmara Üniversitesi 2013-2014 akademik yılı açılış töreni

A
A
A
Marmara Üniversitesi 2013-2014 akademik yılı açılış töreni

Marmara Üniversitesi 2013-2014 akademik yılı açılış töreni, Haydarpaşa Kampüsü Ord. Prof. Reşat Kaynar Konferans Salonu’nda gerçekleşti.

Rektör, rektör yardımcıları, fakülte dekanları, enstitü, yüksekokul ve meslek yüksek okulu müdürleri, akademik ve idari personel ile öğrencilerin katıldığı açılış töreni saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Marmara Üniversitesi Akademik Müzik Kursları Koordinatörü Doç. Dr. Mustafa Uslu yönetimindeki Oda Orkestrası’nın mini konseriyle başladı. Törenin açılış konuşmasını Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Zafer Gül yaptı. Rektör Gül, üniversitede gerçekleştirilen kalite ve iyileştirme çalışmaları hakkında sunum yaptı.

KAREKODLU DİPLOMALARLA SAHTECİLİĞİN ÖNÜNE GEÇİLİYOR
Marmara Üniversitesi’nde gerçekleştirilen projelere değinen Rektör Prof. Dr. M. Zafer Gül, elektronik belge yönetimi, e-imza ve mobil imza uygulamalarının hayata geçirildiğini, ‘Alo Marmara’ çağrı merkezi ve veri merkezinin de bu yılsonuna kadar faaliyete geçeceğini vurguladı. Rektör Gül, merkezi öğrenci işleri projesi ile de öğrenci işlerinin tek bir merkezden, modern bir şekilde hizmet vereceğini söyledi. Marmara Üniversitesi’nde genel olarak bir yeniden yapılanma sürecinin başlatıldığını ve bunun devam ettiğine işaret eden Prof. Dr. Gül, üniversite diplomalarında yaşanan sahteciliğin önüne geçmek için, 3 boyutlu hologram ve özel tasarımıyla karekodlu diploma dönemine geçildiğinin altını çizdi. Gül, kütüphanelerin 7 gün 24 saat açık çalışma odalarıyla hizmet verdiğini, eski eserlerin tamamen dijital ortama aktarıldığını ayrıca görme engelliler için sesli kitap uygulamasının hayata geçirildiğini söyledi.

KENAN EVREN KIŞLASINA DOĞAYLA İÇİÇE AKILLI KAMPÜS İNŞA EDİLECEK
Maltepe Başıbüyük’te inşa edilen Türkiye’nin en kapsamlı sağlık eğitim kampüsüne taşınma işlemlerinin devam ettiğini anlatan Gül, bu kapsamda Tıp Fakültesi’nin bu ay içerisinde yeni binasına taşınacağını açıkladı. Gül, Marmara Üniversitesi’ne devredilen Kenan Evren Kışlası’nın da oldukça büyük bir alan olduğunu, bunun yanında Orman Bakanlığı’ndan da arazi aldıklarını ve böylece 3 bin dönümlük bir araziye sahip olacak kampüsün özelliklerini sıraladı. Gül, şunları söyledi:
“Üniversitemizin en büyük kampüsü olan Göztepe Kampüsü’nün 20 katı, şehrin içinde bulunamayacak bir yer. Kampüs için mimari proje yarışmasına çıkıyoruz. Yeşil bir kampüs, akıllı binalar, enerji tasarruflu, çöplerin ayrıştırıldığı, yağmurun ve güneş enerjisinin kullanıldığı doğayla uyum içinde bir kampüs.”

İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. YUSUF DEVRAN’A HİZMET ÖDÜLÜ
Rektör Gül’ün konuşmasının ardından Marmara Üniversitesi’nin 130. Yıl Akademik Başarı Ödülleri takdim edildi. İletişim Fakültesi bünyesinde kurduğu Marmara Medya Merkezi ile yazılı ve görsel medyada üniversitenin tanıtımı konusunda önemli çalışmalara imza atan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran hizmet ödülüne layık görüldü.
Ayrıca çeşitli akademisyen ve idari personele yıllık yayın, bilim, araştırma teşvik, atıf, patent ve hizmet ile vefa ödülü verildi. Prof. Dr. Atilla Güngör, Doç. Dr. Mustafa Uslu, Yrd. Doç. Dr. Kerime Arzu Baloğlu, Doç. Dr. Ahmet Sosyal, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Yüce, Emre Karataş, Ramazan Yolal, Turan Tuztaşı, Ayten Öztezcan’a da hizmet ödülü verildi. Doç. Dr. Mesut Sancar, Doç. Dr. Gonca Mumcu, Prof. Dr. Nilhan Kayaman Apohan, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Aksoy, Doç. Dr. Mehmet Güneş, Prof. Dr. Alev Önder, Doç. Dr. Feral Bekiroğlu, Doç. Dr. Ebru Çağlayan, Doç. Dr. Halil Aydınalp, Doç. Dr. Mustafa Caner Aküner ve Doç. Dr. Münir Taşdemir yıllık yayın performans ödülüne layık görüldü. Prof. Dr. Göksel Şener, Doç. Dr. Mehmet Vezir Kahraman, Prof. Dr. Recep Karadağ, Doç. Dr. Ali Delice, Prof. Dr. Servet Bayram, Prof. Dr. Atıf Koca ve Doç. Dr. Selim Yılmaz bilim ödüllerine layık görüldü. Doç. Dr. Tuğba Tunalı Akbay, Dr. Cenk Sesal, Doç. Dr. Hayati Şeker, Doç. Dr. Mustafa Demetgül ve Doç. Dr. Burcu Yılmaz Şahinbakan araştırma teşvik ödülüne layık görüldü. Doç. Dr. Yusuf Yılmaz, Prof. Dr. Ali Rıza Özkaya, Prof. Dr. Derin Atay, Doç. Dr. Dilek Zamantılınayır, Arş. Gör. Erkan Dursun, Arş. Gör. Mustafa Kemal Bilici ve Prof. Dr. Haluk Rahmi Topçuoğlu atıf ödüllerine layık görüldü. Doç. Dr. Ali Demir Sezer, Prof. Dr. Dilek Kazan, Prof. Dr. Nilhan Kayaman Apohan, Doç. Dr. Emine Dilara Koçak, Yrd. Doç. Dr. Alper Şişman patent ödülüne layık görüldü. Yrd. Doç. Dr. H. Avni Öztopçu ile Yrd. Doç. Dr. Nusret Ramazanoğlu hizmet ödülüne layık görüldü. Prof. Dr. Yavuz Taga ve Yrd. Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu da vefa ödülüne layık görüldü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."