GÜNDEM - 10 Ağustos 2020 Pazartesi 14:07

'MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım'

A
A
A
'MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım'

Danıştay Emekli Üyesi, Deniz Hukukçusu ve Araştırmacı-Yazar Ali Kurumahmut, ''MEB İlan edelim; Karaada ve Fener Adası kozunu kullanalım'' dedi.

Türkiye-Libya deniz yetki alanları mutabakatı, arkasından Yunanistan-İtalya anlaşması ve daha sonra da Yunanistan’ın Mısır ile Adalara dayalı bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Anlaşması yapması dikkatleri yeniden Doğu Akdeniz Bölgesindeki deniz yetki alanı sınırlandırması uyuşmazlıklarına çekmiş durumda. Bu konularda yetkin isimlerden birisi olan Danıştay Emekli Üyesi, Deniz Hukukçusu ve Araştırmacı-Yazar Ali Kurumahmut, konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

''Akdeniz’deki karasularımız 12 mile çıkarılmalıdır''
12 mile dikkat çeken Ali Kurumahmut, ''Akdeniz’in Doğu Havzasında, Girit-Libya hattının doğusunda, kıyıları karşı karşıya veya yan yana olan devletler (komşu ve karşı kıyıdaş devletler) arasında kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerin sınırlandırılmasına ilişkin çok taraflı bir antlaşma ile Türkiye-KKTC Anlaşması ve Türkiye-Libya Mutabakatı hariç Türkiye’nin taraf olduğu ikili bir antlaşma yapılmamıştır. Bu denize kıyısı bulunan devletlerden Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi karasularını 12 mil olarak uygulamaktadır. Birleşmiş Milletler kaynaklarında Türkiye’nin karasuları Ege Denizi’nde 6 mil, Karadeniz’de 12 mil olarak gösterilmekte olup Akdeniz’de karasularımıza ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kamuoyuna açıkça deklare edilmiş karasuları uygulaması yoktur. Millî Savunma Bakanlığı’nın 1980’li yılların başında Daire Başkanı düzeyindeki bir işlemine dayanarak Türkiye, Antalya Kemer burnundan geçen arzın batısında 6 mil, doğusunda ise 12 mil karasuyu genişliği uygulamaktadır. Sahip olduğu Rodos, Kerpe, Kaşot (Çoban Adası), Girit ve Meis adaları ile bu deniz alanına kıyıdaş diğer bir devlet olan Yunanistan, karasularını 6 mil olarak uygulamaktadır.Bu noktada Türkiye bakımından üzerinde durulması önem ve öncelik arz eden konu; Dalaman Çayı’nın denize döküldüğü noktadan Antalya Kemer burnuna kadar uzanan ve genişliği 12 deniz mili olması gereken deniz ülkemizin yarısından karasularının 6 deniz mili olması nedeniyle feragat edilerek, açık deniz statüsüyle uluslararası toplumun kullanımına bırakılmış olmasıdır. Diğer bir ifade ile Doğu Akdeniz’in yaklaşık yarısında, genişliği 6 mil olan bir egemenlik alanı (deniz ülkemiz) açık deniz statüsüyle uluslararası toplumun kullanımına terk edilmiş durumdadır. Bu noktadan hareketle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de öncelikli olarak yapması gereken düzenleme ve uygulama, karasularının 12 mil olduğunu Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma ilan etmesidir. Doğu Akdeniz’in yarısında 6 mil, yarısında 12 mil karasuyu uygulamasının; Türkiye’nin hakları ve temel milli çıkarları ile deniz alaka ve menfaatleri bakımından politik, stratejik ve hukuki izahının olmadığı değerlendirilmektedir’’ dedi.

''Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmeli''
Kurumahmut sözlerine şöyle devam etti: ''Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip bir kıta ülkesi olan Türkiye’nin ilan edilmiş bir münhasır ekonomik bölgesi yoktur. Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya ve GKRY’nin Birleşmiş Milletler’e bildirilmiş münhasır ekonomik bölge uygulamaları mevcuttur. Türkiye, Doğu Akdeniz’de daha fazla gecikmeye fırsat vermeden, Birleşmiş Milletler’e bildirilen Doğu Akdeniz Türk kıta sahanlığını, yayınlayacağı bir ulusal düzenleme ile münhasır ekonomik bölge olarak da ilan etmeli, Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma bildirmelidir''.

''Egemenlik alanlarımızda kirliliği önlemeye hazır olmalıyız''
Egemenlik alanlarındaki kirliliği önlemeye hazır olunması gerektiğini vurgulayan Kurumahmut, ''Türkiye’nin deniz egemenlik ve yetki alanları ile Türk Boğazları Bölgesi’nde ortaya çıkması muhtemel Seviye 2 ve Seviye 3 kirlenme tehlikesine hazırlıklı olmak ve kirlenmeye müdahale edebilmek amacıyla, Ulusal Acil Müdahale Sisteminin kurulması ve işletilmesine ihtiyaç vardır. Acil müdahale hizmeti verilecek deniz alanlarının somutlaştırılması ve tanımlanması ile ulusal ve uluslararası kamuoyuna deklare edilmesi önem arz eden bir diğer konudur. Bu noktadan hareketle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendi münhasır ekonomik bölgesinde etkin bir acil müdahale hizmeti ile arama ve kurtarma hizmeti verebilecek seviyeye gelmesi beklenilecek ve gerekecektir'' şeklinde konuştu.

''Meis diyorlarsa biz de Karaada ve Fener Adası demeliyiz''
Ege adalarındaki isimlere dikkat çeken Kurumahmut, ''Yunanistan'ın Kasım 1995'teki iskan uygulamasına Doğu Akdeniz’deki Karaada (Meis Adası’nın batısında) ve Fener Adası (Meis Adası’nın doğusunda) dahil etmesi ve bazı oldubittilerle adalarda fiili durum üstünlüğü oluşturma gayretleri, bu iki ada üzerinde ciddi egemenlik tereddütleri olduğuna ilişkin kanaati kuvvetlendirmektedir. Uluslararası hukukun egemenlik devrine ilişkin kuralları çerçevesinde incelendiğinde, Karaada ve Fener Adası’nın egemenliği hiçbir zaman Yunanistan’a devredilmemiştir. Karaada üzerinde daha kuvvetli olmakla birlikte, Türkiye'nin Fener Adası ve Karaada'ya yönelik egemenlik pozisyonu, Ege'de egemenliği antlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiş gayrimeskûn ada, adacık ve kayalıklar kadar kuvvetli değildir. Bununla birlikte, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının paylaşımı mücadelesinde Türkiye inisiyatif kaybeder, gelişmeler Türkiye aleyhine bir seyir izler ve yapılacak ikili ve/veya çok taraflı müzakerelerde Meis'e önem atfedilebilecek bir durum ortaya çıkarsa; Türkiye, Karaada ve Fener Adası üzerindeki egemenlik iddiasını gündeme getirmeli ve Yunanistan'a karşı kullanmalıdır. Karaada ve Fener Adası'nın Türkiye'nin egemenliğinde kalması durumunda, Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin paylaşımında Meis Adası'nın herhangi bir etkisinin olabileceğini söylemenin mantıklı bir hukuki izahı olamayacaktır'' açıklamasında bulundu.

Kurumahmut, konu ile alakalı önerine şöyle sıraladı:
''Doğu Akdeniz’in bütününde karasularımızın 12 deniz mili genişliğinde ilan edilmesi.
Hazırlanacak bir ulusal düzenlemeyle, Birleşmiş Milletler’e bildirilen Doğu Akdeniz Türk Kıta Sahanlığı, münhasır ekonomik bölge olarak da ilan edilmeli.

Türkiye Doğu Akdeniz’de ilan edeceği münhasır ekonomik bölgede de etkin bir acil müdahale hizmeti verebileceği ulusal bir sistemi tesis ederek faaliyete geçirmeli.

Türk Arama ve Kurtarma Yönetmeliği’nde değişiklik yaparak, Doğu Akdeniz’deki arama kurtarma sorumluluk sahamız, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sorumluluk sahası ile çakışacak şekilde güneye genişletilmeli

Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeye ilişkin olarak Yunanistan’a ait Meis Adası’na önem atfedilebilecek bir durum ortaya çıkarsa; Türkiye’nin Karaada ve Fener Adası’nın egemenlik statüsünü tartışmaya açmaya hazırlıklı olmalı''.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.
Karabük Kar yağışını duyan soluğu burada aldı Kar yağışını fırsat bilen vatandaşlar, Karabük’ün yüksek kesimlerine akın ederek ateş yakıp fotoğraf çektirirken karın keyfini doyasıya çıkardı. Karabük’ün yüksek kesimlerinde kar yağışı gecenin ilerleyen saatlerinde de etkisini sürdürdü. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarısının ardından özellikle yüksek rakımlı bölgelerde başlayan kar yağışı, Safranbolu-Bartın kara yolunu beyaza bürüdü. Karayolları ekipleri, daha önce yaptıkları hazırlıklar kapsamında bölgede kar küreme ve tuzlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Kar yağışını fırsat bilen vatandaşlar, bin 30 rakımlı Ahmetusta Geçidi’ne akın etti. Bölgeye gelenler ateş yakarak ısınırken, bol bol fotoğraf çektirip karın keyfini çıkardı. İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri de bölgede denetim yaptı. Ekipler, kış lastiği bulunmayan sürücüleri olası olumsuzluklara karşı uyararak, bölgeyi terk etmeleri gerektiğini bildirdi. Sürücülere kar yağışı ve buzlanmaya karşı uyarılarda bulunuldu. Ahmetusta mevkiinde kar yağışının fazla olduğunu öğrendikten sonra eşi ve arkadaşları ile bölgeye geldiklerini ifade eden Selver Yıldırım, araçta kış lastiği bulunmasına rağmen gelmekte zorlandıklarını belirtti. Yıldırım, kar yağışı sonradan bölgedeki atmosferi güzel bulduğunu aktararak çok eğlendiklerini söyledi. Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Perşembe beldesinden kar için Safranbolu’ya Doğan marka otomobille gelen Alperen Demirkul, "Çok mutluyuz. Aracımızla gelirken biraz zorlandık ama burası beklentimizi karşıladı. Bütün gençler burada. Ekipler de çalışmalarını sürdürüyor" diye konuştu.